• Sonuç bulunamadı

Orta yaş grubu bireylerin yaşlılık dönemlerine ilişkin beklentileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Orta yaş grubu bireylerin yaşlılık dönemlerine ilişkin beklentileri"

Copied!
111
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)

ORTA YAġ GRUBU BĠREYLERĠN YAġLILIK DÖNEMLERĠNE ĠLĠġKĠN BEKLENTĠLERĠ

TOLGA ĠLETMĠġ

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

AĠLE EKONOMĠSĠ VE BESLENME EĞĠTĠMĠ ANA BĠLĠM DALI

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ

EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

(4)

i

TELĠF HAKKI ve TEZ FOTOKOPĠ ĠZĠN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koĢuluyla tezin teslim tarihinden itibaren 3 ay sonra tezden fotokopi çekebilir.

YAZARIN

Adı : Tolga

Soyadı : ĠLETMĠġ

Bölümü :Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Ana Bilim Dalı

Ġmza :

Teslim Tarihi :

TEZĠN

Türkçe Adı : Orta YaĢ Grubu Bireylerin YaĢlılık Dönemlerine ĠliĢkin Beklentileri

(5)

ii

ETĠK ĠLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dıĢındaki tüm ifadelerin Ģahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı Soyadı: Tolga ĠLETMĠġ Ġmza:

(6)

iii

Jüri Onay Sayfası

Tolga ĠLETMĠġ tarafından hazırlanan “Orta YaĢ Grubu Bireylerin YaĢlılık Dönemlerine ĠliĢkin Beklentileri” adlı tez çalıĢması aĢağıdaki jüri tarafından oy birliği / oy çokluğu ile Gazi Üniversitesi Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Anabilim Dalı‟nda Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiĢtir.

DanıĢman: Doç. Dr. Fatma ARPACI

(Aile Ekonomisi Ve Beslenme Eğitimi, Gazi Üniversitesi) ………

BaĢkan: Doç. Dr. Zeynep TEZEL

(Sosyal Hizmet, Kırıkkale Üniversitesi) ………

Üye: Yrd. Doç. Dr. ġadan TOKYÜREK

(Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi, Gazi Üniversitesi) ………

Tez Savunma Tarihi: 06/07/2015

Bu tezin Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Anabilim Dalı‟nda Yüksek Lisans tezi olması için Ģartları yerine getirdiğini onaylıyorum.

Prof. Dr. Servet KARABAĞ

(7)

iv

TEġEKKÜR

Bu tezi hazırlanmasında çalıĢmalarımın baĢından sonuna kadar desteğini esirgemeyen her zaman yanımızda olup beni doğru Ģekilde yönlendiren Tez DanıĢmanım Sayın Doç. Dr. Fatma ARPACI' ya teĢekkürlerimi sunarım

(8)

v

ORTA YAġ GRUBU BĠREYLERĠN YAġLILIK DÖNEMLERĠNE

ĠLĠġKĠN BEKLENTĠLERĠ

(Yüksek Lisans Tezi) Tolga ĠLETMĠġ GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

Temmuz, 2015

ÖZ

AraĢtırma, orta yaĢ grubu bireylerin yaĢlılık dönemlerine iliĢkin beklentilerini incelenmesi amacı ile planlanmıĢ ve yürütülmüĢtür. ÇalıĢmanın evrenini oluĢturan Sakarya ili, Pamukova ilçesinde yaĢayan 45-59 yaĢ grubundaki bireylerden oranlı tabakalı örnekleme tekniğine göre 356 kiĢi araĢtırmaya alınmıĢtır. Bireyin yaĢlılık dönemine iliĢkin beklentileri ölçeğine faktör analizi uygulanmıĢtır. AraĢtırmaya alınan orta yaĢ grubu bireylere iliĢkin anket formu değerlendirilmiĢ bireyi tanıtıcı bilgilerin yüzde tabloları oluĢturulmuĢtur. Orta yaĢ grubu bireylerin yaĢlılık dönemine iliĢkin beklentilerinin (Likert tipi ölçek) değerlendirilmesinde cinsiyet durumu ve çocuk sahibi olma durumu değiĢkenine göre farklılaĢması t testi ile incelenmiĢtir. Aynı zamanda ölçeklere verilen yanıtların yaĢ grubu, eğitim durumu, medeni durum, bireyin aylık ortalama gelir miktarı, Ģuan birlikte yaĢadığı birey ve yaĢlandığında yaĢamak istediği yer değiĢkenlerine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacı ile tek yönlü varyans analizi (ANOVA) uygulanmıĢtır. Orta yaĢ grubu bireylerin yaĢlılık dönemine iliĢkin beklentilerini belirleyen alt ölçeklerin birbiri arasındaki iliĢki korelasyon analizi ile incelenmiĢtir. AraĢtırma kapsamına alınan orta yaĢ grubu bireylerin %50,0'sinin kadın, %30,3'ünün ilkokul mezunu, %85,1'inin evli olduğu, %44,9'unun 20-29 yıldan beri evli, %47,5'inin eĢinin 51-60 yaĢ gurubunda, %95,5'inin çocuk sahibi, %48,0'inin maaĢ (ücret) aldığı, %44,7'sinin aylık ortalama gelir miktarının 901-1700TL arasında olduğu, bulunmuĢtur. Bireylerin %61,5'nin gelirinin giderini karĢıladığını ifade ettiği, %52,0'sinin çalıĢtığı, %71,6'sının henüz bir yatırım planının olmadığı saptanmıĢtır. Bireylerin %48,9'u sağlık durumunun iyi olduğunu, %58,4'ü bazen spor yaptığını, %63,5'i her zaman beslenmesine dikkat ettiğini, %36,2'sinin stresli yerlerden uzak durmaya her zaman dikkat ettiğini ifade etmiĢtir. Bireylerin %51,7‟sinin eĢi ve çocukları ile birlikte yaĢadığı, %61,8'inin ev sahibi olduğu, yaĢlandığında kendi evinde yaĢamak istediği (%83,7), eĢinin kendisine bakmasını istediği (%44,7), yalnız kaldığında huzur evine gitmek istediği (%57,0) belirlenmiĢtir.AraĢtırmaya alınan orta yaĢ grubu bireylerin yaĢlılık dönemlerine iliĢkin beklentilerinin ortalamalarına göre en yüksek beklentilerinin yaĢamaya iliĢkin beklentilerinin olduğu (40,155±8,365), en

(9)

vi

düĢük beklentilerinin ise fiziksel çevre ve konuta iliĢkin beklentilerinin (13,621±2,855) olduğu bulunmuĢtur. Bireylerin ekonomik yaĢama iliĢkin beklentilerinin (F=9.553;p=0.000<0.05), sağlığa iliĢkin beklentilerinin (F=17.645;p=0.000<0.05) ve beklenti toplam puanı ortalamalarının (F=10.753;p=0.000<0.05) yaĢa göre; sosyal yaĢama iliĢkin beklentilerinin (F=4.854;p=0.000<0.05), fiziksel çevre ve konuta iliĢkin beklentilerinin (F=4.065;p=0.001<0.05) eğitim durumuna göre anlamlı farklılık gösterdiği saptanmıĢtır. Bireylerin ekonomik yaĢama iliĢkin beklentileri (t=2.225;p=0.027<0,05) ve yaĢamaya iliĢkin beklentileri (t=2.166;p=0.031<0,05) çocuk sahibi olma durumuna göre anlamlı bulunmuĢtur. Bireylerin ekonomik yaĢama iliĢkin beklentilerinin (F=3.915;p=0.004<0.05) ve sosyal yaĢama iliĢkin beklentilerinin (F=2.654;p=0.033<0.05) bireyin aylık ortalama gelir miktarına göre farklılaĢtığı saptanmıĢtır. AraĢtırma kapsamına alınan orta yaĢ grubu bireylerin sağlığa iliĢkin beklentilerinin Ģuan birlikte yaĢadığı birey (F=2.848;p=0.024<0.05) ve yaĢlandığında yaĢamak istediği yer (F=3.314;p=0.037<0.05) değiĢkenine göre anlamlı bir farklılık gösterdiği saptanmıĢtır. Bireylerin yaĢlılık dönemlerine iliĢkin beklenti düzeylerini belirleyen boyutlar arasındaki iliĢkilere incelendiğinde; sağlığa iliĢkin beklentiler ile ekonomik yaĢama iliĢkin beklentiler (r=0.637; p=0.000<0.05), sosyal yaĢama iliĢkin beklentiler ile sağlığa iliĢkin beklentiler (r=0.285; p=0.000<0.05), fiziksel çevre ve konuta iliĢkin beklentiler ile ekonomik yaĢama iliĢkin beklentiler (r=0.524; p=0.000<0.05) ve beklenti toplam puanı ile ekonomik yaĢama iliĢkin beklentiler (r=0.747; p=0.000<0.05) arasında istatistiksel açıdan anlamlı iliĢki bulunmuĢtur. Orta yaĢ grubu bireylerin yaĢlılık durumuna iliĢkin plan yapmalarının önemi çeĢitli eğitim çalıĢmaları ile yapılmalıdır, bireyler bilinçlendirilmelidir.

Bilim Kodu :-

Anahtar Kelimeler : Orta yaĢ grubu, yaĢlılık, yaĢlılık dönemi, yaĢlılık dönemi beklentisi

Sayfa Adedi : 94

(10)

vii

EXPECTATIONS OF MIDDLE AGED GROUP OF PEOPLE ON OLD AGE PERIOD

(Master Thesis)

Tolga ĠLETMĠġ

GAZI UNIVERSITY

GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES July, 2015

ABSTRACT

This study is planned and conducted to examine and define the expectations of middle aged group of people on old age period.356 middle aged people who live in Pamukova county,Sakarya city the universe of the study are included into the study according to the proportional stratified sampling technique. Factor analysis is applied to the criterion of the expectations of the old age period of someone. The form of questionary applied to the middle aged people involved in the study is evaluated and percentage table of the identifier informations of the individual is presented. In the evaluation (Likert type criterion) of expectations of the middle aged people on the old age period, differentiation of the variants having child and gender facts are examined through t test. At the same time, Analysis of Variance (ANOVA) is apllied to define if the answers of the criterions differ according to the age, education, marital status, average income for a month, with whom they live now or where they want tol ive in their old age period variants or not. The relationship between sub criterions defining the expectations of the middle aged people on old age period is analyzed throug correlation analysis. It is stated that %50,0 middle aged people of the study is female; %30,3 graduatin from primary school; %85,1 is married; %44,9 is married for 20-29 years; %47,5‟s partner is between 51-60 ages; %95,5 has child or children; %48,00 gets salary; %44,7 has an average income for a month between 901-1700 TL. It is stated that %61,5 of people can get by with their income ; %52,0 works; %71,6 has no plans about investment. It is found % 48,9 has no health problems; %58,4 sometimes does sports; % 63,5 has a healthy diet; % 36,2 is always careful about being away from stress. It is stated that %51,7 lives with his/her wife/husband and children; %61,8 has a house; % 83, 7 wants to live in his/her house; % 44,7 wants his/her wife/husband to take care of them ; %57 wants to live in asylum for the aged.It is stated that according to the averages of the expectations of the middle aged people involved in the study on the old age period ; the highest expectation is about life (40,155 ±8,365) , the lowest expectation is physical environment and residence. (13,621±2,855) The economical life expectations of the individuals ( F=9.553; p=0.000 <0.05), expectations on health (F=17.645;p=0.000 <0.05) and average total point of expectations (F=10.753; p=0.000 <0.05) according to age ; social life expectations (F=4.854; p=0.000 <0.05) physical environment and residence

(11)

viii

expectation (F=4.065; p=0.001 <0.05) differs meaningly according to the educational fact. It is stated meaningul according to the having child variant; economical life expectations ( t=2.225; p =0.027 <0.05) and expectations on life ( t=2.166;p=0.31 <0.05). Economical life expectations (F=3.915; p=0.004 <0.05) and social life expectations (F=2.65; p=0.033 <0.05) differ according to the average income for a month.Expectations of the middle aged individuals on health differ meaningly according to the person they live with now (F=2.848;p=0.024 <0.05) and the place they want to live in when they get old. (F=3.314;p=0.037 <0.05) When the relationship between the dimensions defining the expectation level on old age period is examined; the relationship is found meaningful statistically; expectationson health and economical expectations ( r=0.637;p=0.000 <0.05), social life expectations and expectations on health( r=0.285;p=0.000 <0.05), physical environment and residence expectation and economical expectations (r=0.747;p=0.000 <0.05). Ġmportance of planning about old ages should be carried out with various educational studies by middle aged individuals, who must be made concsious.

Science Code :-

Key Words : Middle aged group, old age period, aged period, expectation of aged period

Page Number : 94

(12)

ix

ĠÇĠNDEKĠLER

TELĠF HAKKI ve TEZ FOTOKOPĠ ĠZĠN FORMU ... i

ETĠK ĠLKELERE UYGUNLUK BEYANI ... ii

JÜRĠ ONAY SAYFASI ... iii

TEġEKKÜR ... iv

ÖZ ... v

ABSTRACT ... vii

ĠÇĠNDEKĠLER ... ix

TABLOLAR LĠSTESĠ... xii

BÖLÜM I ... 1 1. GĠRĠġ ... 1 1.1. Problem Durumu ... 4 1.2. AraĢtırmanın Amacı ... 4 1.3. Varsayımlar ... 6 1.4. Sınırlılıklar ... 7 1.5. Tanımlar ... 8 BÖLÜM II ... 9

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR ... 9

2.1. Orta YaĢ Dönemi ... 9

2.1.1. Orta YaĢ Döneminin Genel Özellikleri ... 10

2.1.1.1. Orta YaĢ Döneminin Fiziksel Özellikleri ... 11

2.1.1.2. Orta YaĢ Döneminin BiliĢsel Özellikleri ... 13

2.1.1.3. Orta YaĢ Döneminin Psikolojik Özellikleri ... 14

2.1.1.4. Orta YaĢ Döneminin Sosyal Özellikleri ... 15

2.2. YaĢlılık Kavramı ... 16

2.2.1. YaĢlılık Olgusuna Genel Bir BakıĢ ... 16

2.2.2. YaĢlılık ve YaĢlılığın Sınıflandırılması ... 18

2.2.3. YaĢlılığa Hazırlık... 19

(13)

x

2.2.4.1. YaĢlılık Döneminin Fiziksel Özellikleri ... 20

2.2.4.2. YaĢlılık Döneminin BiliĢsel Özellikleri... 21

2.2.4.3. YaĢlılık Döneminin Psikolojik Özellikleri ... 22

2.2.4.4. YaĢlılık Döneminin Sosyal Özellikleri ... 23

2.2.5. YaĢlılıkla Ġlgili YaklaĢımlar ... 24

2.2.5.1. Fonksiyonalist YaklaĢım ... 25

2.2.5.2. ÇatıĢma YaklaĢımı ... 26

2.2.5.3. EtkileĢimci YaklaĢım ... 26

2.2.6. YaĢlılık ve YaĢlanma Döneminde KarĢılaĢılan Sorunlar ... 27

2.2.6.1. Ekonomik Sorunlar ... 28

2.2.6.2. Toplumsal Sorunlar ... 29

2.2.6.3. Sağlık Sorunları ... 29

2.3. Dünyada ve Türkiye’de YaĢlanma ... 30

2.3.1. Dünya’da YaĢlanma ... 31 2.3.2. Türkiye’de YaĢlanma ... 33 2.4. Ġlgili AraĢtırmalar ... 34 3. BÖLÜM III ... 39 4. YÖNTEM ... 39 4.1. AraĢtırma Modeli ... 39 4.2. Evren ve Örneklem ... 39

4.3. Veri Toplama Yöntem ve Araçları ... 40

4.3.1. Anket Formunun Hazırlanması ... 40

4.3.2. AraĢtırmanın Ön Uygulaması ... 42

4.3.3. AraĢtırmanın Uygulanması ... 43

4.3.4. Anket Formuna Geçerlilik ve Güvenirlilik Testinin Uygulanması ... 43

4.4. Verilerin Değerlendirilmesi ... 47

BÖLÜM IV ... 49

5. BULGULAR VE YORUM ... 49

5.1. Bireyi Tanıtıcı Bilgiler ... 49

5.1.1. Bireye ĠliĢkin Bilgiler ... 49

5.1.2. Evli Bireylerin EĢlerine ĠliĢkin Bilgiler ... 50

5.1.3. Bireylerin Çocuklarına ĠliĢkin Bilgiler ... 52

(14)

xi

5.1.5. Bireylerin Sağlık Durumuna ĠliĢkin Bilgiler ... 55

5.2. Bireylerin YaĢam Durumuna ĠliĢkin Bilgiler ... 57

5.3. Bireylerin YaĢlılık Dönemlerine ĠliĢkin Beklentileri ... 59

BÖLÜM V... 75

6. SONUÇ VE ÖNERĠLER ... 75

6.1. Sonuç ... 75

6.1.1. Bireyi Tanıtıcı Bilgiler ... 75

6.1.2. Bireylerin YaĢlılık Dönemlerine ĠliĢkin Beklentileri ... 76

6.2. Öneriler ... 77

KAYNAKLAR ... 81

(15)

xii

TABLOLAR LĠSTESĠ

Tablo 1. Ekonomik YaĢama ĠliĢkin Beklentiler Alt Ölçeği Faktör Yükleri ... 44

Tablo 2. Sağlığa ĠliĢkin Beklentiler Alt Ölçeği Faktör Yükleri ... 44

Tablo 3. Sosyal YaĢama ĠliĢkin Beklentiler Alt Ölçeği Faktör Yükleri ... 45

Tablo 4. Duygusal Beklentiler Alt Ölçeği Faktör Yükleri ... 46

Tablo 5. YaĢamaya ĠliĢkin Beklentiler Alt Ölçeği Faktör Yükleri ... 46

Tablo 6. Fiziksel Çevre ve Konuta ĠliĢkin Beklentiler Alt Ölçeği Faktör Yükleri ... 47

Tablo 7. Bireye ĠliĢkin Bilgiler (n:356) ... 50

Tablo 8. Evli Bireylerin EĢlerine ĠliĢkin Bilgilere Göre Dağılımı ... 51

Tablo 9. Bireylerin Çocuklarına ĠliĢkin Bilgilere Göre Dağılımı ... 52

Tablo 10. Bireylerin Ekonomik Durumuna ĠliĢkin Bilgilere Göre Dağılımı ... 53

Tablo 11. Bireylerin Sağlık Durumuna ĠliĢkin Bilgilere Göre Dağılımı ... 55

Tablo 12. Bireylerin Sağlıklı YaĢlanabilmek Ġçin Dikkat Ettikleri Durumlara Göre Dağılımı ... 56

Tablo 13. Bireylerin ġuan YaĢadığı Birey Ve Konut Durumuna Göre Dağılımı ... 57

Tablo 14.Bireylerin YaĢam Durumuna ĠliĢkin Bilgilere Göre Dağılımı ... 58

Tablo 15. Bireylerin YaĢlılık Dönemlerine ĠliĢkin Beklentilerinin Ortalamaları ... 59

Tablo 16. Bireylerin YaĢlılık Dönemlerine ĠliĢkin Beklentilerinin YaĢa Göre FarklılaĢması ... 60

Tablo 17. Bireylerin YaĢlılık Dönemlerine ĠliĢkin Beklentilerinin Cinsiyet Durumuna Göre FarklılaĢması ... 62

Tablo 18. Orta YaĢ Grubu Bireylerin YaĢlılık Dönemlerine ĠliĢkin Beklentilerinin Eğitim Durumuna Göre FarklılaĢması ... 64

Tablo 19. Orta YaĢ Grubu Bireylerin YaĢlılık Dönemlerine ĠliĢkin Beklentilerinin Medeni Durumuna Göre FarklılaĢması ... 66

Tablo 20. Orta YaĢ Grubu Bireylerin YaĢlılık Dönemlerine ĠliĢkin Beklentilerinin Çocuk Sahibi Olma Durumuna Göre FarklılaĢması ... 67

(16)

xiii

Tablo 21. Orta YaĢ Grubu Bireylerin YaĢlılık Dönemlerine ĠliĢkin Beklentilerinin Bireyin Aylık Ortalama Gelir Miktarı Göre FarklılaĢması ... 68 Tablo 22. Orta YaĢ Grubu Bireylerin YaĢlılık Dönemlerine ĠliĢkin Beklentilerinin ġuan

Birlikte YaĢadığı Bireye Göre FarklılaĢması ... 69 Tablo 23. Orta YaĢ Grubu Bireylerin YaĢlılık Dönemlerine ĠliĢkin Beklentilerinin

YaĢlandığında YaĢamak Ġstediği Yere Göre FarklılaĢması ... 70 Tablo 24. Orta YaĢ Grubu Bireylerin YaĢlılık Dönemlerine ĠliĢkin Beklentilerini

(17)

1

BÖLÜM I

1.

GĠRĠġ

YaĢlılık: YaĢlılık, toplumsal normlara ve rollere göre tanımlanan değiĢken bir kavramdır.

Bu husus yaĢlılığın farklı coğrafyalarda, kültürlerde ve zamanlarda farklı tanımlanabilen bir kavram olduğu anlamına gelmektedir (Kılavuz, 2002: 10).

Akademik çalıĢmalarda yaĢlılık terimi genellikle bebeklik, çocukluk ve ergenlik terimleri kadar açık ve somut değildir. Çünkü “yaĢlı kimdir?”, “yaĢlılık nedir?” ve “yaĢlılığın özellikleri nelerdir?” gibi sorulara verilecek cevaplar genellikle değiĢken olma durumundadır.

YaĢlılık, zaman faktörüne bağlı olarak kiĢinin değiĢen çevreye uyum sağlama kudreti ile organizmanın iç ve dıĢ etmenler arasında denge sağlama potansiyelinin azalması ve böylece yaĢlanma ile ölüm olasılığının yükselmesi olarak da tanımlanabilir. Bir baĢka deyiĢle yaĢlanma, kiĢilerin fiziki ve ruhi güçlerini bir daha yerine gelmeyecek Ģekilde yavaĢ yavaĢ kaybetme hali olarak düĢünülebilir. Aslında yaĢlanma, canlının oluĢumundan yaĢamın bitimine kadar devam eden bir süreçtir. Bu süreci yalnız kiĢinin dıĢ görünümünde değiĢiklik olarak düĢünmemelidir. KiĢinin bu süreçten iç ve dıĢ tüm varlığı ile bir bütün olarak etkilendiğinin unutulmaması gerekmektedir.

YaĢlılık, bireyin geçmiĢine dönük halen yaĢamın birtakım sorunlarını yaĢadığı ve yaĢam sürecini tamamladığı bir dönemdir. YaĢlanma; çözülmenin, çökmenin, ilk davranıĢ Ģekillerine dönüĢün ve gerilemenin baĢladığı bir zaman dilimi olarak düĢünülebilir.

YaĢlılık, yaĢam sürecinin doğal ve zorunlu bir çağıdır. Bilindiği gibi insan yaĢamında çocukluk, gençlik ve yetiĢkinlik gibi birbirinden farklı olan ancak birbirinden kesin sınırlarla ayrılamayan çağlar vardır. ĠĢte yaĢlılık da bu çağlardan birisi ve sonuncusudur. Her çağda olduğu gibi, yaĢlılık çağında da daha önce yaĢanılmıĢ çağların etkisi vardır. Ancak yaĢlılık çağının etkileyeceği baĢka bir çağ bulunmamaktadır (Köknel, 1981: 236). Gerçekten yaĢlılık inkâr edilemeyecek fizyolojik ve psikolojik bir kayıp dönemi, özellikle tanıdık çevrenin, sosyal iliĢkilerin ve önem verilen insanların kaybedildiği bir ölüm beklentisi zamanı olarak görülebilir.

(18)

2

Normal bir insan yaĢamının son evresi olarak yaĢlılık, biyoloji, demografi, istihdam (emeklilik) ve sosyoloji alanlarında az çok farklı biçimlerde tanımlanırsa da istatistik ve kamu yönetiminde 65 yaĢlarından itibaren baĢlatılmaktadır.

YetiĢkin insanları kendi içinde yaĢlarına göre sınıflandırmak veya alt sınırlara ayırmak mümkündür. Dünya Sağlık Örgütü, 1963 yılında yaĢlanmayı kronolojik olarak ele almıĢ ve üç safhaya ayırmıĢtır (Güler ve Çobanoğlu, 1994):

 45-59 orta yaĢ

 60-74 yaĢlılık

 75-89 ihtiyarlık

 90 ve üstü ileri ihtiyarlık

Bu sınıflamadaki yaĢlılık ve ihtiyarlık ayrımını Ģu Ģekilde tanımlayabiliriz:

YaĢlılık, organizmanın iç ve dıĢ uyarıcılara uygun tepkiyi gösterememesi ile meydana gelen tükenme sürecidir. Ġhtiyarlık ise, uygun tepkinin ve uyum güçlüğünün daha belirli ve önemli problemler oluĢturacak bir seviyeye ulaĢmasıdır. Ayrıca iklim ve sağlık Ģartlarının değiĢmesiyle yaĢ sınırları da değiĢiklilik gösterir. Bu yüzden değiĢik memleketlerde ve değiĢik insanlarda yaĢlılık sınırlandırması farklı olacaktır.

YetmiĢ yaĢındaki bir insan tipinin fiziksel ve ruhsal durumunu tanımlamak, on yaĢındaki bir çocuğun fiziksel ve ruhsal durumunu tanımlamaktan daha zordur veya bu imkansız olabilir diyebiliriz. YetmiĢ yaĢındaki yetiĢkinlerin gücü kuvveti yerinde, sağlıklı, etkin, yaĢama bağlı ve emekliliklerinin tadını çıkartmakta olabilecekleri gibi, çalıĢma hayatına devam etmeleri bile söz konusu olabilmektedir. Bu noktada yaĢlılığı yıllarla ve iĢlevlerle ölçülen yaĢlılık olmak üzere ikiye ayırabiliriz:

Yıllarla ölçülen yaĢlılık, bir kimsenin yaĢlı olduğuna karar vermede yılların geçmesi göz önünde bulundurularak kabul edilen bir belirleme biçimidir. Özellikle geliĢmiĢ ülkelerde 65 yaĢ, ileri yetiĢkinliğin baĢlama yaĢı olarak kabul edilmektedir. Bu tanımlama, bireyin emekliye ayrılması ve sosyal güvenlik sisteminden yararlanmaya baĢlamasını temel almaktadır.

YaĢlılığın 65 yaĢ ve daha sonrasıyla tanımlanması, Bismark‟ın emeklilik yaĢını 65 olarak belirtmesinden kaynaklanmıĢ ve diğer ülkelerde de bu Ģekilde kullanılagelmiĢtir. ĠĢlevlerle ölçülen yaĢlılık ise bireyin biyolojik, psikolojik ve sosyolojik alanda etkilerinin ölçülmesi yoluyla belirlenir. Halk arasında yaygın kullanımı olan “insanlar kendilerini hissettikleri yaĢtadır” tabiri, yaĢlılığı belirlemede iĢlevin belirleyici rolünü vurgulamaktadır. Gerçekte

(19)

3

de bireylerin yaĢlanmalarında biyolojik, psikolojik ve sosyolojik etkenler önemli rol oynamaktadır. Bireylerin bu yönlerden yaĢlanma süreçleri biri diğerinden farklı olarak gerçekleĢir. Genelde ilk önce biyolojik olgunluk gerçekleĢir, bunu sırasıyla psikolojik ve sosyolojik olgunluk izler (Kılavuz, 2002: 4).

YaĢlanma dönemi ile ilgili yapılan çalıĢmaların disiplinler arası bir karaktere sahip olduğunun vurgulanması gerekmektedir. YaĢlanma, yaĢın ilerleme sürecinin tümü olduğu için bu dönemle ilgili çalıĢmalar, yaĢlanma sürecinde olan 40‟lı ve 50‟li yaĢlarda olan bireyleri de kapsamalıdır. Bu konuda yapılan araĢtırma verilerine dayanarak, günümüzde gittikçe artan bir Ģekilde “yaĢlılık” terimi yerine “yaĢlanma” teriminin kullanılmaya baĢlandığını söyleyebiliriz.

YetiĢkinlik: Ġnsanın yaĢam döngüsü, genel olarak doğum öncesi dönem, bebeklik,

çocukluk, ergenlik ve yetiĢkinlik dönemi gibi çeĢitli evrelerden oluĢmaktadır. ĠĢte yetiĢkinlik, ergenlik döneminden sonra gelen ve hayatının sonuna kadar devam eden dönemin genel adıdır. Pek çok toplumda yetiĢkinlik; zorunlu öğrenim yaĢını bitirmiĢ olma, tam zamanlı bir iĢte çalıĢma, evli olma karar verici olma, vatandaĢlık sorumluluklarını yerine getirme gibi toplumsal rollerle ifade edilmektedir (Onur, 2006: 55).

Genel olarak yetiĢkinliği beĢ açıdan ele almak mümkündür. Bunlar; yasal, biyolojik, toplumsal, psikolojik ve dini yetiĢkinlik anlayıĢlarıdır.

YetiĢkinliği; “fiziksel ve zihinsel geliĢimini tamamlamıĢ, psikolojik ve ruhi olgunluğa eriĢmiĢ, kiĢiliğini tamamlamıĢ, uygun davranıĢlarda bulunabilen, baĢkasına bağımlı olmayan ve toplumsal sorumlulukları üstlenebilen bir kiĢi” olarak tanımlamak mümkündür.

Gelecek Beklentisi: Beklenti, önceki deneyimlerden yola çıkarak gelecekte ne olabileceği

ile ilgili çıkarımlarda bulunmaktır (Tatar, 2005:2). Gelecek beklentisini ise, Nurmi (1991) bireylerin gelecekle bağlantılı görüĢ, ilgi ve kaygılarını barındıran biliĢsel haritalar olarak tanımlamakta, kuramsal perspektiften gelecek hakkındaki beklentilerin önemli olduğunu, çünkü beklentilerin kararların alınmasında en güçlü motivasyon olduğunu belirtmektedir ( ġimĢek, 2012: 92).

Gelecek beklentisine iliĢkin çalıĢmaların öncüsü sayılan W. I. Thomas, 1920‟de “eğer kiĢi, bir durumu gerçek olarak kabul ederse sonuçlar da gerçek olur” diyerek, beklentilerin sonuçları etkilediğine dikkat çekmiĢtir. Thomas‟a göre, belirli bir eylem veya davranıĢın anlamı, o eylem ve davranıĢın doğasından kaynaklanmamaktadır. Ġnsanlar eylemlere belirli

(20)

4

anlamlar yüklemekte ve bu anlamlar gelecekteki davranıĢlarını etkilemektedir (Hurn, 1993; Aktaran: Tatar, 2005:3).

1.1. Problem Durumu

Türk aile yapısı insanların geleceğe yönelik yüksek beklentilerinin ya da bu motivasyonun bulunmadığı bir yapıya sahip olmasına rağmen insanların yaĢlılık ve yaĢlılıktaki gelecek beklentileri konusunda durum farklılık gösterebilmektedir. YaĢama isteği faktörlerinin en önemlilerinden biri olan “gelecek kaygısı” diğer bir ifade ile “umut” unsurunu güdülmeyebilmek için onları nelerin etkilediğini, nelerin beklentilerini arttırdığını bilmek son derece önemlidir. Ancak bunun hangi düzeyde etkili olduğunun ölçülmesi gereken bir konu olarak karĢımıza çıkmaktadır.

Bu çerçevede; araĢtırma yetiĢkin insanların önemli bulduğu beklentilerini belirleyebilmek, beklentilerinin bugünkü yaĢam ortamındaki tatmin düzeylerini incelemek, yetiĢkin insanların yaĢlılıktaki geleceklerine dair beklentileri konusunda bu konuda gerçekleĢtirilen araĢtırmalara kaynak oluĢturmak ve yardımcı olması açısından büyük önem teĢkil etmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü‟nün tanımına göre; genel olarak yaĢlanma tanımı, 3 temel grup altında sınıflandırılmaktadır. Bunlar sırasıyla;

1. Fiziksel uygunluğu olan, hastalığı olmayan ve fonksiyonlarında bağımsız yaĢlılar,

2. Fiziksel uygunluğu olmayan, kronik hastalığı olan ve fonksiyonlarında bağımsız

yaĢlılar,

3. Fiziksel uygunluğu olmayan, kronik hastalığı olan ve fonksiyonlarında bağımsız

olamayan yaĢlılar (Lamb, 2000).

ÇalıĢmada belirlenen örneklem kümesi üzerinden, orta yaĢ grubu yetiĢkin bireylerin yaĢlılık dönemlerine iliĢkin beklentileri incelenecektir. Ġnceleme kapsamında elde edilen bulgular ve ulaĢılan sonuçlar araĢtırma kapsamında detaylı bir Ģekilde ortaya konulacaktır.

1.2. AraĢtırmanın Amacı

Bu araĢtırma, orta yaĢ grubu bireylerin yaĢlılık dönemlerine iliĢkin beklentilerini incelemek amacı ile planlanmıĢ ve yürütülmüĢtür.

(21)

5

AraĢtırmanın Önemi

Orta yaĢ grubu bireylerin yaĢlılık dönemlerine iliĢkin önceliklerini, geleceğe dair beklentilerini ve nerelerde eksikliklerin bulunduğunu düĢündüklerini saptamaya yönelik yapılan çalıĢmada vurgulanacak önemli bir husus, yetiĢkinlerin mevcut yaĢamlarına iliĢkin memnuniyetleri kadar gelecek dönemlere iliĢkin beklentilerinin de büyük önem arz ettiği hususudur. Bu kapsamda, yaĢlılık dönemine iliĢkin beklentiler insanın ilgi ihtiyaç ve beklentilerinin odak noktasını teĢkil etmektedir. Dolayısıyla, insanın yaĢlılık dönemine iliĢkin beklentileri ve bu konuya yönelik tutum ve davranıĢları hayat boyunca sürekli olarak devam etmektedir. Onun sürekli olarak geliĢen ve değiĢen sosyo-kültürel ve teknolojik Ģartlar karĢısında yaĢlılık dönemine iliĢkin beklentilerini sürekli canlı tutabilmesi, psikolojik bir süreci de beraberinde getirmektedir. Bu nedenle, özellikle yetiĢkin kesimin gelecek beklentileri kapsamında özellikle yaĢlılık dönemine iliĢkin beklentileri büyük önem kazanmaktadır (Demir, 2008: 29).

Son yıllarda yaĢlılığın yalnızca biyolojik bir süreçten ibaret olmadığı, sosyal ve kültürel değerlerin yaĢlılık üzerine etkilerinin olduğunu gösteren çalıĢmaların sayısında artıĢ olmuĢtur. Her insanda yaĢlanmakla ölmek arasında süren mücadelede, toplumsal ve kültürel etmenler önemli rol oynamaktadır. Bu anlamda „yaĢlılık‟ toplumsal bir çevrede sosyal iliĢkilerle yoğrularak inĢa edilen önemli bir süreçtir (Turan, 1990: 12).

Toplumumuzda yaĢlılık süreci; yetiĢkinlik döneminde yetiĢtirilen çocuklar tarafından sahiplenilme, torunlarının yedirme, içirme, giydirme gibi temel ihtiyaçların aileleri tarafından karĢılanmasına destek olunması, torunlarının ergenlik ve gençlik çağında çeĢitli ihtiyaçların karĢılanması, bireyin yetiĢkinlik döneminde elde ettiği kazanımların karĢılığında huzurlu bir emeklilik dönemi geçirmesi ve dinlenme imkanı bulması olarak algılamaktadır. Nasıl ki ağacın meyve vermesinin ardından tekrar meyve verebilmesi için dinlenme ve bakıma ihtiyacı varsa bir bireyin yaĢlılık döneminde de sürekli ilgi ve bakıma ihtiyacı olmaktadır. Bu anlamda bireylerin yetiĢkinlik döneminde kurdukları aile ortamlarının da yaĢlılık dönemine iliĢkin beklentilerinin olumlu olarak gerçekleĢmesinde önemi büyüktür (Arpacı, 2012).

YetiĢkinlerin yaĢadıkları dönemlere bağlı olarak gerçekleĢen ve Ģekillenen beklentileri vardır. Ergenlik döneminin sona ermesi ile baĢlayan yetiĢkinlik dönemi bireyin oturmuĢ ve kendi kararlarını alabileceği bir kiĢilik sahibi olarak toplumla uyum sağlayarak yaĢamını gerçekleĢtirdiği uzun bir dönemdir. YetiĢkinliğin en önemli boyutlarından birisi ise

(22)

6

ekonomik bağımsızlık olup yetiĢkin olarak bu bağımsızlığın verdiği hareket alanı beraberinde bireyi geleceğe iliĢkin beklentiler içerisine girmesine yöneltmektedir. Bu noktada toplumun mevcut normları ve geçmiĢ aile bireylerinin yaĢam örnekleri yetiĢkin bireyin önünde örnek teĢkil eden unsurlar olarak ortaya çıkmaktadır (Ünlü, 2002: 36). Konuyla ilgili literatürdeki çalıĢmaları incelendiğinde de yetiĢkinlerin gelecek beklentilerinin ve özellikle yaĢlılık dönemine iliĢkin beklentilerinin mevcut ekonomik durum, ekonomik bağımsızlık, mevcut çevresel Ģartların sağladığı sosyal olanaklar ve dinsel beklentilerin önem düzeyini arttırdığı görülmektedir. Bu kapsamda, bu alanda gerçekleĢtirilecek araĢtırmaların ortaya koyduğu bulguların bireylerin sadece yaĢlılık dönemi değil gelecek kaygıları anlamında da önemli bulgular ortaya koyabileceği ortadadır (Yazıcıoğlu ve Erdoğan, 2004: 36).

Ancak tüm bu durumlara rağmen yetiĢkinlerin yaĢlılık dönemine iliĢkin beklentilerine gereken önemin verilmediği görülmektedir. Bu anlamda bu araĢtırmanın bugüne kadar bu konuda yapılan ve yapılacak olan araĢtırmalara katkıda bulunmak açısından da önemi büyüktür.

1.3. Varsayımlar

 AraĢtırmaya alınan örneklemin evrenin tüm özelliklerini taĢıdığı ve evreni yeterince temsil ettiği varsayılmaktadır.

 AraĢtırma kapsamında yapılan anket çalıĢmasının veri toplamak için uygun güvenilir bir araç olduğu varsayılmaktadır.

 Anket uygulanan orta yaĢ grubu bireylerin yaĢlılık dönemlerine iliĢkin beklentileriyle ilgili soruları doğru algılayıp, doğru cevaplar verecekleri varsayılmaktadır.

 Orta yaĢ grubu bireylerin yaĢlılık dönemlerine iliĢkin beklentilerinde cinsiyet durumu etkili olduğu varsayılmaktadır.

 Orta yaĢ grubu bireylerin yaĢlılık dönemlerine iliĢkin beklentilerinde eğitim durumunun etkili olduğu varsayılmaktadır.

 Orta yaĢ grubu bireylerin yaĢlılık dönemlerine iliĢkin beklentilerinde medeni durumunun etkili olduğu varsayılmaktadır.

 Orta yaĢ grubu bireylerin yaĢlılık dönemlerine iliĢkin beklentilerinde evlilik süresinin etkili olduğu varsayılmaktadır.

 Orta yaĢ grubu bireylerin yaĢlılık dönemlerine iliĢkin beklentilerinde evli bireylerin eĢinin öğrenim durumunun etkili olduğu varsayılmaktadır.

 Orta yaĢ grubu bireylerin yaĢlılık dönemlerine iliĢkin beklentilerinde evli bireylerin eĢinin çalıĢma durumunun etkili olduğu varsayılmaktadır.

(23)

7

 Orta yaĢ grubu bireylerin yaĢlılık dönemlerine iliĢkin beklentilerinde bireyin çocuk sahibi olma durumunun etkili olduğu varsayılmaktadır.

 Orta yaĢ grubu bireylerin yaĢlılık dönemlerine iliĢkin beklentilerinde bireyin ekonomik durumunun ve gelir kaynaklarının etkili olduğu varsayılmaktadır.

 Orta yaĢ grubu bireylerin yaĢlılık dönemlerine iliĢkin beklentilerinde sağlık durumunun etkili olduğu varsayılmaktadır.

 Orta yaĢ grubu bireylerin yaĢlılık dönemlerine iliĢkin beklentilerinde Ģuan kiminle yaĢadığının etkili olduğu varsayılmaktadır.

 Orta yaĢ grubu bireylerin yaĢlılık dönemlerine iliĢkin beklentilerinde konut durumunun etkili olduğu varsayılmaktadır.

 Orta yaĢ grubu bireylerin yaĢlılık dönemlerine iliĢkin beklentilerinde konut sahibi olma durumunun etkili olduğu varsayılmaktadır.

1.4. Sınırlılıklar

1. AraĢtırma Sakarya ili Pamukova ilçesindeki 45-59 yaĢ arasındaki bireylerden oranlı

tabakalı örnekleme tekniği kullanılarak seçilecek 356 kiĢi ile sınırlıdır.

2. AraĢtırmada ele alınan değiĢkenler, uygulanan ölçüm araçlarının güvenirlilik ve

geçerlilik boyutları sınırlıdır.

3. Sosyal bilimler alanında yapılan çalıĢmaların tamamen deneyselliğe

oturtulmamasından kaynaklanan sınırlılıklar bu çalıĢma içinde geçerlidir.

4. Bu araĢtırma, Sakarya ili, Pamukova ilçesi sınırları içerisinde yaĢayan 45-59 yaĢ arası

orta yaĢ insanları kapsamaktadır. Bu kapsamda araĢtırma;

a. Uygulama alanı olarak seçilen bölgede bulunan 45-59 yaĢ arası insan sayısı, b. Ġlçede bulunan yetiĢkin insanların anket sorularına verecekleri cevapların

doğruluğu,

c. 2014 yılı Temmuz ve Ağustos ayında araĢtırma kapsamındaki bölgede ankete katılan ve sorulara cevap veren insanlarla sınırlıdır.

(24)

8

1.5. Tanımlar

YetiĢkin: Belirli bir olgunluk düzeyine ulaĢmıĢ insandır.

Orta yaĢ grubu: 45-59 yaĢ arasındaki yetiĢkinleri ifade etmektedir.

Gelecek beklentisi: Gelecekte gerçekleĢmesi beklenen Ģey ya da bireyin gelecekteki

bekledikleri konusundaki öngörüsü.

YaĢlılık: Zamanın geçiĢine bağlı olarak, hastalık söz konusu olmaksızın ortaya çıkan

(25)

9

BÖLÜM II

2.

KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR

2.1. Orta YaĢ Dönemi

GeliĢim hayatın, baĢlangıcından ölüme dek süre gelen nitelik ve niceliklerle ilgili değiĢikliklerdir. Söz konusu değiĢiklikler fizyolojik ve psikolojik boyuttaki süreçlerin tümünü kapsamaktadır (Aydın, 2010: 23). Bu geliĢim dönemlerinden birisi de “orta yaĢ” dönemidir.

Orta yaĢlı yetiĢkinler geliĢimin tepe noktasına ulaĢmıĢ kiĢilerdir. Ancak, geliĢimde orta yılların ne zaman baĢladığını saptamak çok zordur, çünkü bunu saptamayı sağlayacak özel biyolojik değiĢimler yoktur; bu nedenle genellikle toplumsal ölçütlerin kullanılması yeğlenmektedir. Ġnsanların kiĢisel, toplumsal ve ekonomik yönden en üst düzeye eriĢtikleri 35 yaĢlarından baĢlayarak birçok görevlerinden emekliye ayrıldıkları 65 yaĢına kadar olan dönemi geliĢimde “orta yıllar” olarak kabul edilebilir. Aslında bu da orta yıllar için yapay bir sınırlamadır. Her Ģeyden önce, kronolojik yaĢın yaĢam dönemlerini saptamakta iyi bir ölçüt olmadığını bilmektedir. 45 yaĢında duygularını bir genç kadar taze tutan insanlar vardır, 40 yaĢında bir baĢkası ise hem kiĢiliği hem ekonomik durumu yönünden bir ergen kadar bunalımlı olabilir. ġu halde, hem toplumsal saat, hem de bireylerin çeĢitliliği yaĢ sınırlarının belirsizliğini arttıran nedenlerdir (Onur, 2006: 203).

Yukarıda da görüldüğü gibi orta yaĢın ne zaman baĢlayıp ne zaman bittiği konusunda geliĢim psikologları arasında tam bir fikir birliği yoktur. Orta yaĢı belirlemede, kronolojik yaĢ tek baĢına yeterli görülmemektedir.

Orta yaĢ tarifi konusunda Robert J. Havinhurst orta yaĢı, 30-35 yaĢlar arası olarak ifade ederken; Daniel Levinson 40-60 yaĢlar arası olarak kabul etmektedir. Bununla beraber çoğu psikologlar, 30-55 yaĢ grubunu orta yaĢ dönemi olarak ele alır (Köylü, 1998: 187). Bu dönemin aynı zamanda “orta yaĢ krizi”nin yaĢandığı dönem olduğuna iliĢkin yaygın bir görüĢ de vardır. Bu dönemde kiĢiler erken yetiĢkinliklerinde kendileri için belirledikleri hedeflere ulaĢamadıkları ya da önemli bir baĢarı kazanmadıklarını düĢünmeye baĢlarlar. ÇeĢitli uzun dönemli araĢtırmalar, 40‟lı yaĢların baĢındaki erkeklerin cinsel iliĢkiler, aile

(26)

10

rolleri ve çalıĢma yaĢamında geçerli olan değerler üzerinde yoğunlaĢan duygusal bir karmaĢa dönemi yaĢadıklarını ortaya koymuĢlardır (Levinson ve diğ., 1978; Vaillant, 1977; Akt: Atkinson ve diğ., 2010: 111). Orta yaĢ dönemine geçiĢ, ikinci ergenliği andıran bir baĢkaldırı dönemidir. Bu dönemde, yaĢam, hedefler yeniden değerlendirilir ve “Ben kimim?” ve “Ne olacağım?” gibi sorular yeniden önem kazanmaktadır (Atkinson ve diğ., 2010: 111).

2.1.1. Orta YaĢ Döneminin Genel Özellikleri

Bireysel açıdan orta yıllar geliĢiminde iniĢe geçiĢin belirtilerini taĢıyan yıllardır. Derinin kırıĢmaya, saçların aklaĢmaya, cinsel gücün azalmaya baĢladığı, iç organların çalıĢmasında aksamanın görüldüğü, damar sertliği ve buna bağlı yüksel tansiyon ve kalp hastalıklarının kiĢiyi her an alt edebildiği, kilo almanın süreklilik kazandığı bir dönem söz konusudur. Ergenlikteki ileriye doğru fiziksel ve cinsel değiĢimlerin yerini burada gerileyen fiziksel ve cinsel değiĢimler alır. Bireysel güçlerin iniĢe geçtiği bu dönem, aynı zamanda yaĢama bir “yeniden değerlendirme” açısından bakma gereksinmesinin duyulduğu dönemdir. ĠĢte ve meslekte en yüksek noktaya çıkılmıĢ olmasına karĢın, birey bundan böyle yaĢamını aynı biçimde sürdürüp sürdüremeyeceğini sorma noktasındadır. Ancak bu dönem “bunalım dönem” olarak görmekte doğru değildir (Onur, 2006: 90).

Orta yaĢın genellikle bir geçiĢ dönemi olduğu doğrudur. Ġnsanlar, yaĢamlarının orta dönemine yaklaĢtıkça, yaĢam süresine iliĢkin görüĢleri değiĢime uğramaktadır. Bunlar genç insanların yaptıkları, bakmak yerine, yaĢamak için önlerinde kaç yıl olduğunu sorgularlar. Ana babalarının yaĢlandığına ya da öldüğünü gördükçe, kendi ölümlerinin kaçınılmazlığını anlamaya baĢlarlar. Bu noktada pek çok insan, geriye kalan yıllarda kendileri için neyin önemli olduğunu belirleyerek, kendi yaĢamlarını önceliklerine uygun biçimde yeniden düzenlerler. Yıllarca baĢarılı bir iĢ kurmaya çalıĢan bir adıma yeniden öğrenim görmek için iĢini bırakabilir. Çocuklarını büyütmüĢ bir kadın yeni bir meslek edinebilir ya da siyasete atılabilir. Bir karı koca küçük bir çiftlik satın alarak kentteki iĢlerini terk edebilir. Bazı insanlar bu türden yeniden değerlendirme ve değiĢimi bir orta yaĢ krizi için yeterli bulsa da, çoğu bunu bir gözdağı olarak değil bir atılım olarak algılamaktadır (Atkinson ve diğ., 2010: 111-112).

Orta yaĢ, bireyin artık eskisi gibi olmadığını anlamaya baĢladığı kritik bir dönüm noktasıdır. Hareketsel yeteneklerde azalma durumları, görme ve iĢitme bozuklukları, cinsel

(27)

11

isteğin azalması, ileriki zamanlarda tehlikeli olabilecek hastalıkların ortaya çıkması bu dönemin fiziksel özelliklerindendir. Ruhsal açıdan birey, daha önceki yaĢamında yaptıklarıyla hesaplaĢma, gençliğindeki idealleriyle geldiği nokta arasındaki farklılıkları araĢtırma gibi durumları yaĢar. Bu hesaplaĢmanın sonucu tatminkâr bir Ģekilde sonuçlanmayabilir (Armaner, 1973: 131).

Orta yaĢ döneminin fiziksel, biliĢsel, psikolojik ve sosyal özellikleri aĢağıda Ģekilde özetlenebilir.

2.1.1.1. Orta Yaş Döneminin Fiziksel Özellikleri

Biyolojik değiĢiklikleri, yetiĢkinlerin fiziksel geliĢimini etkileyen faktörlerin baĢında sayabilir. Ġnsanın vücut organları arasındaki oran, dokular ve hormonlardaki değiĢiklikler, duyu organlarında baĢlayan gerilemeler gözlemlenen fizyolojik özellikler arasında yer alabilir (Kurt, 2000: 90).

Bu dönemde fiziksel değiĢiklikler en basitten en karmaĢığa kadar değiĢir. Bu dönemde görme ve iĢitme konusunda önemli değiĢimler meydana gelir. 18 yaĢ civarında doruk noktasına ulaĢtığı belirtilen görme gücünün, 40 yaĢına kadar olan zaman dilimi içinde tedrici olarak gerilediği, 40 yaĢından 55 yaĢına kadar olan dönemde belirgin bir Ģekilde düĢtüğü, bu durumun daha sonraki yaĢlarda da devam ettiği fakat görme gücündeki bu düĢüĢün 40-50 yaĢları arasında olduğu kadar hızlı ve keskin olmadığı ifade edilmiĢtir. 14 yaĢlarında doruk noktasına ulasan iĢitme fonksiyonunun daha sonra 65 yaĢına kadar tedrici fakat sürekli bir düĢüĢ gösterdiği ifade edilmiĢtir (Uysal, 2006: 216). Burada önemli husus, her ne kadar 40 yaĢından sonra görme ve iĢitme konusunda bir düĢüĢ olsa da, bu düĢüĢün ne öğrenme kabiliyetine ne de öğrenme sürecine olumsuz bir etki yapmadığıdır (Köylü, 1998: 187).

Tat duyusundaki azalma özellikle 50 yaĢından sonra belirginleĢir. Önce yanaklardaki, sonra dil kökündeki tat duyusu alıcıları azalmaya baĢlar. Tatlılara karĢı duyarlılık yaĢlılıkta genç yetiĢkinliğe oranla üç kez daha azdır. 40 yaĢından sonra koku duyarlılığı da önemli ölçüde azalmaktadır. 60 yaĢındaki kiĢinin kokuları ayırt etme yeteneği 20yaĢındakinden % 50 daha azdır. Acı duyarlılığı ise yaklaĢık 45 yaĢlarında artmakta ve artıĢını 60 yaĢın ötesine kadar sürdürmektedir (Onur, 2006: 91).

30‟lu ve 40‟lı yaĢlarımızda genellikle daha az hareketli olduğumuz için kilo problemi ile karĢılaĢılmaktadır. 40‟lı yaĢların sonlarına doğru kalp atıĢı, akciğer kapasitesi, kas gücü,

(28)

12

böbrek iĢlevleri ve görüĢ gibi çeĢitli fizyolojik tepkilerde düĢüĢ görülmektedir (Plotnik, 2009: 36). YaĢın ilerlemesiyle iç salgı bezlerinin etkinliği azalır, hücreler daha çabuk yıpranarak daha geç yenilenir. Ayrıca yaralar da daha geç iyileĢir (Kurt, 2000: 90).

Bazı kronik hastalıklar orta yetiĢkinlik yıllarında ortaya çıkmaya baĢlar. 50-60 yaĢları arasında -özellikle erkeklerde- Ģeker hastalığı son derece artar, 40 yaĢlarından hemen sonra mafsal iltihabı daha sık görülmeye baĢlar. Kalp ve dolaĢım sistemiyle ilgili dolaĢım sorunları da orta yaĢlarda artar. Damar sertliği atardamar duvarlarında kolesterol gibi maddelerin birikmesiyle ortaya çıkar. Büyük olasılıkla çocukluk gibi erken dönemlerde baĢlayan bu süreç yetiĢkinlik boyunca sürer ve atardamar duvarlarının esnekliğini giderek sınırlar. Damar duvarında biriken maddeler sert plakalara dönüĢebilir ve hatta damarın yırtılmasına yol açabilir. Genellikle iç çeperi bozulmuĢ olan damarlarda kan pıhtıları toplanır (tromboz) ve tıkanmalara neden olabilir; bu durum kol ve bacaklarda olursa gangrenle, beyinde olursa felçle sonuçlanabilir. Genç yetiĢkinlikle orta yaĢlar arasında kalp atardamarlarının (koroner arterleri) yaklaĢık %25‟i bu nedenle görevini iyi yapamaz ve koroner kalp hastalıkları ortaya çıkar. Bu hastalıklar bazen sigaraya, kolesterol düzeyine, yüksek kan basıncına ve kiĢilik özelliklerine de bağlı olabilir. Yüksek tansiyon(yüksek kan basıncı) BirleĢik Devletler‟de her yıl yaklaĢık altmıĢ bin erkek ve kadının ölümünde doğrudan etkili olmaktadır, bu insanların çoğu kırk yaĢlarındadır. Yüksek tansiyon fiziksel ve duygusal etkenlerin etkileĢimine bağlı bir hastalıktır. Atardamar duvarlarında madde birikimi fiziksel bir etkendir, bireyin streslere tepki göstermesi de duygusal bir etkendir. Sürekli gerginlik ve stres bazen kan basıncı düzeyinin artmasına neden olabilir. Kan basıncı düzeyinin yaĢla artması yönünde bir eğilim de vardır. Bazı kiĢiler stresle baĢa çıkmada gençlik yıllarında sağlıklı teknikler geliĢtirirler, bu özellik onlara yetiĢkinlikte de yardımcı olur (Onur, 2006: 91-92).

KiĢiler orta yaĢa geldiklerinde dıĢ görünüĢlerinde de bir takım değiĢiklikler meydana gelmektedir. Orta yaĢlı birey, aynaya baktığında, deride küçük buruĢukların olduğunu, derinin vücudu etkin bir Ģekilde sarmadığını, saçların zayıflamaya, beyazlaĢmaya, hatta dökülmeye baĢladığını görür. Kendisindeki bu değiĢimleri fark eden bireyde bir tedirginlik meydana gelir ve geriye dönüp bakar. Ġnsan geriye dönüp bakarken eski gücünü ve erkeli yapısını kaybetmenin burukluğunu yaĢar (Kayıklık, 2003: 42).

(29)

13

2.1.1.2. Orta Yaş Döneminin Bilişsel Özellikleri

Orta yaĢ dönemi ile ilgili olarak tartıĢılan konulardan biri de zekânın durumudur. Literatürde, orta yaĢ döneminde biliĢsel geliĢim ile ilgili farklı görüĢler ve araĢtırmalar bulunmaktadır. Bu araĢtırmalardan bazılarında biliĢsel geliĢiminin yirmili yaĢlarda zirveye ulaĢtığını ve otuzlu yaĢlarla birlikte biliĢsel süreçlerde azalma olduğunu öne sürerken, diğerleri biliĢsel süreçlerin atmıĢlı yaĢlara kadar geliĢtiğini, hatta bazı biliĢsel yeterliliklerin yaĢlılığın sonuna kadar devam ettiğini öne sürmüĢtür (Ġlhan, 2013: 263).

YetiĢkinlerin zihinsel yetenekleri üzerinde Schaie (1980) tarafından yapılan son araĢtırmada; orta yaĢ döneminde gençlik dönemine kıyasla problem çözmede bir yavaĢlama olduğu, ancak yaĢantılarının birikiminden doğan tecrübenin verdiği avantajdan dolayı zihinsel kapasitenin anlamlı bir kayba uğramadığı ortaya çıkmıĢtır (Cüceloğlu, 1991: 365).

Zekanın ve biliĢsel yeteneklerin yetiĢkinlik boyunca değiĢmez kaldığı gerçeği daha önce belirtilmiĢti. Gerçekte, akıl yürütme ve sözel beceriler yetiĢkinlikte geliĢebilmektedir. Orta yaĢlı bireylerin düĢünme yetenekleri büyük olasılıkla genç yetiĢkinliktekinden daha iyi olmaktadır. Ayrıca, yaratıcılık da orta yetiĢkinlik yıllarında belirgin biraz alma göstermemektedir. Yaratıcı kiĢilerin toplam ürünlerinin incelenmesi, bu insanların baĢarının doruğuna orta yaĢlarda, bazen de ileri yetiĢkinlikte ulaĢtıklarını göstermektedir. Bilim adamları için yaklaĢık 40-60 yaĢları arası bilimsel üretimin oldukça sürekli bir akıĢ gösterdiği dönemdir, göreli bir azalma ancak 60-70 yaĢları arasında ortaya çıkmaktadır. Bilim adamları için 20-29 yaĢları arasının en az ürün verdikleri dönem olduğu da belirtilmektedir. Sadece sanatçıların 60-70 yaĢları arasında 20-29 yaĢları arasındakinden daha az ürün verdikleri bulunmuĢtur. Ġnsan bilimlerinde yaratıcılık yaklaĢık 30-70 yaĢları arasında sürekli geliĢme göstermektedir. Orta yaĢlarda doruk noktasına ulaĢan yaratıcı kiĢiler bazı yaratıcı etkinliklerini ileri yetiĢkinlik yıllarına kadar sürdürebilirler. Çünkü doruk noktasına ulaĢmak bundan sonra bütün iĢlerin duracağı anlamına gelmez. Ayrıca, azalma yada düĢüĢ mutlaka yeteneklerde değiĢme olduğunu da göstermez. Kimmel‟e göre, düĢme belki de zihinsel değiĢimlerden çok biliĢsel olmayan etkenlerin sonucudur. Nitekim, bilim adamları -büyük yaratıcı çalıĢmanın ardından- birtakım sorumluluklar üstlenerek (yöneticilik, vb.) yaratıcı üretime daha az zaman ve enerji ayırmak durumunda kalmaktadırlar (Onur, 2006: 92).

(30)

14

YetiĢkinler, tecrübelerinin de sonucu olarak, problemleri derinliğine düĢünmede gençlerden daha yeterlidirler. Devey‟in deyimiyle, “YetiĢkin zihin; gözlem, fikirleri geliĢtirme, her özel durumda gerekli deneye dayalı ölçme ve yargılama seviyelerini en iyi kavrayan ve geçmiĢte yapılan hatalardan gelecekteki düĢünme için en çok faydalanan zihindir. Önemli olan zihin problemlerine karĢı duyarlı, giriĢim ve çözüm metotlarında becerikli olmasıdır” (Kurt, 2000: 105).

2.1.1.3. Orta Yaş Döneminin Psikolojik Özellikleri

Orta yetiĢkinlikte hissedilmeye baĢlanan yaĢlılık ile iliĢkili biyolojik değiĢiklikler nedeniyle kiĢiler, gençlik ve ilk yetiĢkinlik dönemlerine özlem duymaya baĢlarlar. Birey,18-35 yaĢ dönemlerinde ileriye yönelik bir bakıĢ açısına sahiptir. AĢk, evlilik, yuva kurma gibi ileriye dönük yatırımlar kiĢinin zihnini meĢgul eder. 36-50 yaĢ aralığında ise kiĢinin zihni hem ileriye hem de geriye yönelmiĢtir. 51-65 yaĢlarında zihin geçmiĢtedir. 65yaĢından sonra ise geçmiĢe ait anılar ve düĢünceler ile yaĢanılır (Köylü, 2004: 67-68). Ancak kiĢinin bedensel güç ve kuvvetinin azalması, hayattan beklentilerinin gençlik yıllarındaki kadar kendisini heyecanlandırmaması ve geleceğe dair motivasyonunun azalması ve zamanın sonlu olduğunu anlaması ile birlikte orta yaĢlı kiĢi geçmiĢe, hale ve geleceğe aynı ölçüde bakmaktadır. Artık kiĢi, hayatını geçen yıllarla değil geriye kalan zaman ile ölçmektedir. Hayatın, kaçınılmaz olarak ölümle son bulacağı duygusu, kiĢiyi biran durup, varlığının manası üzerinde düĢünmeye zorlamaktadır. Gould (1972), 35-43 yaĢ grubunu oluĢturan kiĢiler arasında, zamanın kısaldığına iliĢkin olarak, gittikçe artan bir duyarlılık ve karamsarlığa dönüĢen ruh hali üzerinde, bizzat hayatın, değerlerin ve benliğin sorgulandığını, aynı zamanda baĢarılı olmuĢ bile olsa da sürekli bir içe yönelmenin yaygın olduğunu tespit etmiĢtir (Yaparel, 1987: 21).

Orta yaĢ dönemini bir bunalım ve kaos dönemi görenlerin yanında bu dönemin verimli bir çağ olduğunu belirtenler de vardır. Bu dönemin olumlu olarak görülmesinin nedeni, kiĢinin önceden yapmıĢ olduğu hatalarının farkına varması; kiĢinin hayatına yön verecek yeni durumları araĢtırmasına ve sorgulamasına imkân sağlamasıdır. KiĢi, bu dönemde kendisini güçlü ve zayıf yönleriyle kabullenmiĢtir (Uysal, 2006: 219).

(31)

15

2.1.1.4. Orta Yaş Döneminin Sosyal Özellikleri

Orta yaĢ dönemi, bireyin toplum üzerindeki etkisinin en yüksek seviyede olduğu dönemdir. Aynı Ģekilde toplumun da onlardan beklentisi en üst seviyededir. Aile içi iliĢkiler de bu dönemde ön plandadır. Aile üyelerinden birisinin görevini yapmaması iliĢkileri olumsuz yönde etkileyebilir (Uysal,2006: 220).

Orta yaĢ döneminin de bir baĢka özelliği, sosyal çevre oluĢturmasıdır. Bu çevre, arkadaĢ grupları, karĢılıklı ziyaretler, dini, siyasi, toplumsal ve gönüllü kuruluĢlara katılma biçimindedir. Böylece yetiĢkin, pek çok roller kazanmaktadır. YetiĢkinin kiĢiliğe bağlı olarak çevre ile iliĢkileri farklılık gösterebilir. Kimileri yakın çevre ile iliĢkilerini sürdürür. Kimileri sadece yakın çevreleri ile ilgilenirler, kimileri de toplumsal iliĢkiyi reddederler (Tezcan, 1993: 54).

40‟lı yaĢlarında insanlar genellikle mesleklerinin en yüksek noktasında yer alırlar. Önceki yıllarını ev sorumluluklarına ayıran kadınlar, çocukları ergenliğe ulaĢtıkça ve bu dönemi geride bıraktıkça, mesleklerine yada baĢka etkinliklere yönelirler (Atkinson ve diğ., 2010: 111).

“Bu çağda genellikle kiĢiler evlenmiĢ, çoluk çocuğa karıĢmıĢlardı. Bu dönemin belirgin amaçları, karı kocanın birlikte çalıĢarak bir ev satın almaları, çocuklarını üst kademelere kadar okutmak ve evlendirmek isteği, kendi anne babaları sağ ise, onlarla belirli zamanlarda ilgilenmek ve ziyaret etmeler, baĢlıcalarıdır. Erkek orta yaĢlısı, iĢ ve ev arasında gidip gelerek emekliliğini doldurmaya çalıĢır. Bu arada sinemaya, kahveye gitmek, TV izlemek, maça gitmek, komĢu ziyaretleri yapmak, hafta sonları çarĢı pazara gidip alıĢ veriĢ yapmak gibi uğraĢılar ve boĢ zaman etkinlikleri ön plana geçer. Toplumumuzda otuz beĢ yolun yarısı sayılır. Sonra yavaĢ yavaĢ yaĢlılığa hazırlanılır. Kadınlar ise ev iĢleri ile geniĢ ölçüde uğraĢırlar. KomĢu ziyaretleri, günler, TV izlemek, radyo dinleme, çarĢı pazara alıĢveriĢe gitmek baĢlıca faaliyetleridir. Çocuklarını iyi bir kısmetle evlendirmek, baĢ göz etmek, onların yuva kurmalarına çalıĢma, ana babanın en büyük isteğidir. Onları evlendirdikten sonra, onların sorunları ile ilgilenmek, onlarla yoğun iliĢkiler, yaĢamlarının büyük bir kısmını doldurur. Akrabalarla iliĢkiler de yoğundur. Bu çerçevede gerek komĢu gerek akrabaların niĢan, düğün, nikâh törenlerine katılmak, armağanlar almak en çok görülen yaĢam uğraĢlarıdır. Daha sonra torun sahibi olarak Mürvet görmek, mutlu olmak da orta yaĢlılığın sonlarına doğru yaĢamı renklendiren fırsatlardır”(Tezcan, 1993: 55).

(32)

16

Orta yaĢ dönemindeki bireylerin aile iliĢkilerinde de önemli değiĢimler meydan gelmektedir. Genç yetiĢkinlik döneminde bireylerin tattıkları annelik ve babalık duygusu orta yaĢ döneminde birçok sorumluluğu da beraberinde getirmektedir. Bu sorumluluklardan en önemlisi çocukların iyi bir eğitim almasıdır (Ġlhan, 2013: 255).

Orta yaĢ döneminde karĢılaĢılan diğer önemli bir durum da “boĢalan yuva” olarak tasvir edilebilen, çocukların evi terk etme olayıdır. Bu dönemde çocuklar yavaĢ yavaĢ aĢ, iĢ ve eĢ sahibi olarak evi terk etmeye baĢlarlar. Bu durum, orta yaĢ grubu kiĢiler için kendilerinin yalnız olduğu ve artık çocuklarının anılarıyla yaĢadıkları bir dönemi beraberinde getirir. Bu durum bazı aileler için bir dinlenme ve geçmiĢi değerlendirme zamanı olarak algılanırken, bazıları için de uyum problemlerine neden olabilecek psikolojik bir boĢluğa sebep olabilmektedir. Bu durumun sebebi ise bazı ailelerin özellikle de annelerin, zamanının çoğunu çocuklarını yetiĢtirmeye, onlarla ilgilenmeye ayırmalarıdır (Köylü, 2000: 64).

2.2. YaĢlılık Kavramı

YaĢlılık insan yaĢantısının ilerleyen dönemlerinin adıdır. Gerçekte insanlar doğdukları, hatta anne karnına düĢtükleri andan baĢlayarak yaĢlanmaktadır. Geçen her gün ve her yıl, yaĢın ilerlemesi demektir (Bilir, 2006: 17).

2.2.1. YaĢlılık Olgusuna Genel Bir BakıĢ

Genel olarak toplumda belli bir yaĢa gelen bireyleri yaĢlı olarak tanımlama eğilimi yaygındır. Çünkü yaĢlılık geniĢ çapta bireyin yaĢına bağlı olarak tanımlanan bir dönem olmaktadır. Bununla birlikte bu tanımlama sosyo-kültürel ortamlara ve dönemlere göre farklılaĢmaktadır. Örneğin; günümüzde orta yaĢ olarak nitelenen kategori eski toplumlarda yaĢlı olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle yaĢlılık ve yaĢlanma farklı anlamlara yol açabilen göreli bir kavram olduğu için tanımını yapmak da oldukça güçleĢmektedir (Görgün Baran ve diğ., 2005: 27).

Ġlgili literatüre bakıldığında yaĢlılığın pek çok farklı biçimde tanımlandığı görülmektedir. Bunun sebebi, hızlı toplumsal değiĢme, farklı geliĢmiĢlik düzeyleri, toplumlardaki bireylerin toplumsallaĢma süreçlerini, yaĢam deneyimlerini etkileyerek yaĢlılığa iliĢkin farklı anlamların ortaya çıkmasına yol açmasıdır (Ġçli, 2008: 31).

YaĢlılık, yaĢamın diğer evreleri gibi doğal, kaçınılmaz ve tüm insanlar için geçerli olan bir durumdur. Bireyin kalıtımla getirdiği özelliklere, beslenmesine, çevre koĢullarına ve

(33)

17

kültürel çabalarına göre erken ya da geç, sorunlu ya da az sorunlu olur. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)‟nün yaptığı bir ayrıma göre, 45-59 yaĢ arası orta yaĢ, 60-74 yaĢ arası yaĢlılık, 75-89 yaĢ arası ileri yaĢlılık, 90 ve üstü ise ihtiyarlık kategorisine alınmıĢtır. Biyolojik yaĢlanma böyle bir geliĢimi zorunlu kılmakla birlikte, bu değerlendirmenin kesin ve değiĢmez olduğu söylenemez. YaĢlanma ile birlikte zihinsel ve fiziksel kapasitede azalmalar, hareket yeteneğinden yavaĢlama görülse de, birey kendini yaĢlı hissetmeyebilir. YaĢlılık, durağan ve değiĢmez bir yaĢam dönemi değildir. Tam karĢıtı, yaĢlılık çeĢitli güçlerin etkileĢimini içerir. Bu güçlerin temelinde yaĢamın tüm evrelerinin zorlamalarına karĢın varoluĢunu sürdürebilmiĢ olmanın bilgeliği ve iç görüsü bulunur (DPT, 2007: 10). YaĢlılık konusunda çoğu kuruluĢ tarafından kronolojik yaĢ sınırı 65 yıl olarak benimsenmektedir (Bilir, 2006: 3).

YaĢlılık genel anlamda “bireyin fiziksel ve biliĢsel fonksiyonlarında bir gerileme, sağlığın, gençlik ve güzelliğin, üretkenliğin, cinsel yaĢamın, gelir düzeyinin, saygınlığın, rol ve statünün, bağımsızlığın, arkadaĢların, eĢ ve yakın iliĢkinin, sosyal yaĢantının ve sosyal desteklerin azalması ve kaybı gibi döneme özgü pek çok sorunun yaĢandığı bir kayıplar dönemi”dir (Akt: Konak ve Çiğdem, 2005: 27).

Perlmutter ve Hall‟a göre, yaĢlanma sürecini incelerken birincil, ikincil ve üçüncül yaĢlanma arasında ayırım yapmak önemlidir (Perlmutter ve Hall, 1992, Akt. Onur, 2006: 298–300);

1. Birincil YaĢlanma: Bir türün bütün üyelerinde ortaya çıkan aĢamalı, kaçınılmaz, yaĢa bağlı değiĢimleri içermektedir. Genetik programlamaya göre orta yaĢlara doğru insanda ya gençlik genleri durur ya da yaĢlılık genleri harekete geçer. Zaman ayarlama kuramına göre, hipotalamusun içindeki biyolojik saat pitüiter bezine gönderdiği sinyalleri azaltmaya baĢladığında bedenin hormon dengesi bozulmakta ve yaĢlanma baĢlamaktadır. BağıĢıklık mekanizması kuramına göre, bağıĢıklık sistemi yabancı maddeleri ve anormal hücreleri tanımakta güçlük çekerek bedene saldırmaya baĢlar ve yaĢlanma baĢlar. DNA‟nın onarımı kuramına göre, bedenin DNA‟yı onarma yeteneğinin metabolizma sırasında ya da kirlenme ve radyasyonla temas sonucunda ortaya çıkan yıkımla baĢ edemediği varsayılmaktadır. Kopya yanlıĢlarının birikmesi kuramına göre, biyolojik yıkımın hücredeki protein sentezi sırasında yapılan yanlıĢların sonucu olduğu varsayılmaktadır. Metabolik artıklar kuramına göre, organizmaların hücrelerinin metabolizmanın artık ürünleriyle yavaĢ yavaĢ zehirlenir ya da iĢlevleri bozulması sonucu yaĢlanmaktadırlar.

(34)

18

2. Ġkincil YaĢlanma: Ġnsanların çoğunda ortaya çıkar ama evrensel ya da kaçınılmaz değildir. Bu tür yaĢlanma, hastalığı, kullanımı bırakmayı ya da kötü kullanımı içeren yaĢam boyu bir sürecin sonucudur. Birçok yaĢlı insan sırf artık yeteneği olmadığına ya da kendisine iyi gelmeyeceğine inandığı için egzersizi bırakmaktadır. Böylece bedenlerini kullanmadıkları için ikincil yaĢlanmanın etkilerini çabuklaĢtırmaktadırlar. Birincil yaĢlanmanın etkileri konusunda bugünkü koĢullarda hiçbir Ģey yapılamamaktadır ama ikincil yaĢlanmanın etkileri geciktirilebilir, yavaĢlatılabilir hatta durdurulabilir.

3.Üçüncül YaĢlanma: YaĢamın sonunu haber veren hızlı, sonul bozulmadır. Sağlıkta, toplumsal yaĢamda, biliĢsel iĢleyiĢte yaygın değiĢimlerden hem nicelik hem nitelik açısından farklıdır. YaĢamın büyük bölümü artık uykuda geçmektedir, ölümün gelmesi yakındır.

2.2.2. YaĢlılık ve YaĢlılığın Sınıflandırılması

Çocukluk, ergenlik, gençlik, olgunluk gibi yaĢlılık da insanoğlunun yaĢam dönemlerinden birisidir. YaĢlılık, biyolojik, fizyolojik, psikolojik, sosyolojik ve kronolojik boyutları olan ve değiĢik yönlerden tanımlanabilen bir kavramdır (Arpacı, 2005: 15).

Biyolojik yaĢlılık, insan ve organizmadaki fonksiyonların azalması (yaĢın ilerlemesine bağlı olarak fiziksel ve mental kapasitelerde azalma) ve hücrelerdeki kayıplar olarak tanımlanmaktadır. Kronolojik yaĢ doğumdan ölüme kadar geçirilen yaĢ evlerini tarihsel bir süreç içinde açıklamayı ifade eder. Psikolojik yaĢlılık, kiĢin, kronolojik yaĢının ilerlemesine bağlı olarak algılama, öğrenme ve problem çözme gibi bellek gücü ile kiĢilik kazanma alanlarında uyum sağlama kapasitelerindeki değiĢimleri kapsamaktadır. Ancak psikolojik yaĢ “kiĢinin kendi kapasitesinin farkındalığına dayalı olarak hissettiği yaĢ” biçiminde de tanımlanmaktadır (Görgün Baran ve diğ., 2005: 28).

Genellikle yaĢlılık fiziksel görünüĢe atfedilir. Oysa yaĢlılığın, biliĢse ve sosyal izdüĢümleri de vardır. Bir kiĢi yaĢlı gözükmekle beraber, parlak bir zekaya ve “delikanlı” sosyal davranıĢlara sahip olabilir. Bu yüzden Eckert “araĢtırmacıların takvim yaĢından ziyade yaĢa anlamını veren hayat tecrübelerine odaklanmaları gerektiğini” öne sürer. Takvim yaĢı ile insanların kendilerini algıladıkları yaĢ arasındaki bu fark Counts ve Counts tarafından “iĢlevsel yaĢ” ve “toplumsal yaĢ” ayrımı yapılarak kavramsallaĢtırılır. Birincisinin, insanın duyularında, görünüĢünde, beyinsel ve fiziksel sağlığında ve aktiflik derecesinde ortaya çıkan değiĢiklikleri anlattığı belirtilirken, ikincisi, kronolojik yaĢlarından ziyade kiĢilerin

(35)

19

toplumda deneyimleri benzer tecrübelere vurgu yapar (Hamilton, 2001: 569; Akt: Kalaycıoğlu ve diğ., 2003: 9).

YaĢlılıkla ilgili tanımlamalar ve sınıflandırmalar sadece yaĢlılığın üç boyutu esas alınarak yapılmamaktadır. Emeklilik yaĢı ve kronolojik yaĢ da yaĢlılığı belirleyen bir ölçüt olarak değerlendirilmektedir (Er, 2009: 135).

2.2.3. YaĢlılığa Hazırlık

YaĢlılık döneminde bağımsız olarak yaĢamak ve günlük faaliyetlerini yerine getirmek isteyen yaĢlılar, yaĢamlarını zenginleĢtiren, onlara fayda sağlayan ve baĢkalarıyla iletiĢim kurmalarına olanak tanıyan yeni ürün ve hizmetlere ihtiyaç duyarlar. Bu hizmetler yaĢlıların hayatında bir noktadan sonra lüksten öte gereklilik halini almaktadır. Kaliteli bir yaĢam sürdürmek için teknolojik yenilikleri kullanmak oldukça önemli hale gelmektedir. Buna rağmen cep telefonları, VCD/DVD oynatıcıları, uydu televizyon, bilgisayar/ diz üstü bilgisayar, alarm sistemleri, mikrodalga fırın, vb. modern teknolojik araçların hemen hepsi de günümüz yaĢlıları için yaĢamın bir parçası haline gelen ortak bilinmezler olmuĢlardır (Özkan-Purutçuoğlu, 2010: 38).

Erikson‟a göre 65 yaĢ ve sonrası kiĢiler, geçmiĢ yaĢamlarını değerlendirme eğilimindedirler ve sıklıkla “tam anlamıyla dolu dolu bir yaĢam geçirdim mi?”, “bu güne kadar üretken ve daha mutlu bir yaĢam sürebilir miydim?” gibi soruları kendilerine yönelterek zihinsel meĢguliyet içinde olurlar. Ancak, Erikson‟a göre; bu sorgulamanın bireyin kendi güncel yaĢantısına nasıl yansıdığı, bireyin bu sorgulamayı geçmiĢ yaĢama yönelik piĢmanlık duygusu ve geleceğe yönelik umutsuzluk duygusu çerçevesinde nasıl ele aldığı önemlidir. YaĢlı birey kendi benlik bütünlüğünü korurken yeni yaĢantılar için yeterli zamanın kalmadığı Ģeklindeki korkudan kaçındığı müddetçe sağlıklı kabul edilir. PiĢman olmaksızın o güne kadar yaĢadıkları yaĢamı kabul eden yaĢlı bireyler geleceğe de umutla bakarlar. Aksi takdirde, yoğun Ģekilde geçmiĢi tekrar yaĢama isteği gelecek yıllara yönelik umutsuzluğa ve ölüm korkusuna neden olur. “ Benlik bütünlüğü- umutsuzluk” aĢamasını baĢarılı ve sağlıklı Ģekilde yaĢayan yaĢlılar ise bilgelik geliĢtirirler (Durak, 2012: 275).

2.2.4. YaĢlılık Döneminin Genel Özellikleri

YaĢlılık dönemine özgü genel özellikler olmasına karĢın, her birey bireysel özellikleri doğrultusunda farklılıklar gösterirler. YaĢlı bireylerin yaĢamlarındaki dinamizm gitmiĢ

(36)

20

yerini durağanlık almıĢtır. Bu nedenle, düĢüncelerinde, davranıĢlarında ve alıĢkanlıklarında değiĢim güçleĢir; yenilikler onlara zaman zaman kaygı verici hale gelir, bazen de ürkütür. YaĢlılıkta düĢünceler çoğu zaman “ben” merkezlidir ve bu zaman zaman bencillik olarak nitelenir (Öz, 2001: 21).

“YaĢlılık” diye bilinen dönem, insanlar için uğranılması kaçınılmaz bir sürece iĢaret etmektedir. Bu dönem ile birlikte, dönemin kendine has özellikleri ile karĢılaĢılması da muhakkak olmaktadır. Bu anlamda, yaĢlılık döneminde fiziki güçsüzlüklerden baĢlayan ve diğer çeĢitli zayıflıklara uzanan bir güçten düĢme ile karĢı karĢıya kalınmaktadır. Bu bakımdan yaĢlılar, yemek yeme, temel ihtiyaçlarını giderme, alıĢ-veriĢ yapma, insanlarla iliĢki kurma, sokağa çıkma, yürüme gibi en basit ihtiyaçlarını gideremeyecek duruma gelmektedir (TaĢcı, 2010: 175-176).

YaĢlanma ile bedende biyolojik, psikolojik ve sosyal bir takım değiĢiklikler görülür. Tüm bu değiĢikliklere uyum sağlanmadığında ve oluĢan güçlüklerle baĢ çıkılamadığında ise yaĢlılarda bir takım psikiyatrik bozukluklar geliĢir (Özen Çınar ve Kartal, 2008: 399). YaĢlılık döneminin genel özelliklerini; fiziksel, biliĢsel, psikolojik ve sosyal özellikler olarak sıralayabiliriz.

2.2.4.1. Yaşlılık Döneminin Fiziksel Özellikleri

YaĢlanma; kaza, hastalık ve diğer çevresel baskıların kaçınılmaz bir biçimde artmasına neden olan fizyolojik yetersizlikler, bunlara bağlı olarak da organizmanın çevreye uyumunda gitgide artan bir yetersizlikle ortaya çıkar. Hemen hemen bütün duyularda yaĢla birlikte bir düĢüĢ görülür. Koku ve tat duyularındaki azalma beslenmeyi bozar. Mekan algısındaki azalma, bireyin dengesini ve eĢgüdümünü etkiler. Uzağı görme yeteneği genellikle diğer duyulardan önce bozulur. Görmedeki bu değiĢimler etkinliği sınırlar ve uyum güçlükleri yaratır. ĠĢitme duyusu genellikle yaĢla azalır, bu da konuĢmayı etkiler, toplumsal iliĢkiyi sınırlar. Kemik yapısında da büyük bir düĢüĢ vardır ve bu da kırılmayı artırır. Kas boyu ve gücü azalır, sinir sistemi değiĢimleri, hareket becerisindeki azalmanın en önemli nedenlerindendir. Beyin hücrelerinin yenilenememesi sonucu, öğrenme ve akılda tutma yetenekleri azalır (Onur, 2006: 1-10).

YaĢlı bireyler her Ģeyden önce fiziksel olarak bir gerileme dönemi yaĢamaktadırlar. Fiziksel gerileme, vücutta hücre çoğalmasındaki değiĢime bağlı olarak organlarda yenilenmenin yavaĢlaması, durması ve yıpranması olayı ile ortaya çıkmaktadır. YaĢlı insan

Şekil

Tablo 2. Sağlığa ĠliĢkin Beklentiler Alt Ölçeği Faktör Yükleri
Tablo 3. Sosyal YaĢama ĠliĢkin Beklentiler Alt Ölçeği Faktör Yükleri
Tablo 4. Duygusal Beklentiler Alt Ölçeği Faktör Yükleri
Tablo 6. Fiziksel Çevre ve Konuta ĠliĢkin Beklentiler Alt Ölçeği Faktör Yükleri
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Araştırma kapsamına alınan bireyler eğitim düzeylerine göre aldıkları semptom puanları ortalamaları istatistiksel olarak incelendiğinde; psikolojik, genel yaşam kalitesi alt

Bireylerin maddi destek alma durumlarından aldıkları puan ortalamaları istatistiksel olarak incelendiğinde, fiziksel, genel yaşam kalitesi ve toplam

 Okumaya başlanan bu dönemde resimli çocuk kitaplarının yanında metin miktarı okul öncesi döneme oranla biraz daha fazla olan ilk okuma kitapları da çocuklara

Özellikle bu dönemde hızlı bir değişim söz konusu olup, bu çalışma yukarıdaki bilgilerin ışığında, çalışmaya katılan adölesanlarda yaşa göre [erken (12-14

Sonuç olarak takım ve ferdi spor dalları ile ilgilenen 15-18 yaş grubu bireylerin günlük hayattaki duygusal özellikleri arasında istatistiksel olarak anlamlı

• Ulusal yaş grubu antrenörünün her bölgeden seçilen oyuncuların antrenmanlarını ziyaret ederek, oyuncu antrenörleriyle birlikte bireysel gelişim programına katkı

% 65’i çevresinde kendisiyle ilgisi olmayan ama iĢ sağlığı ve güvenliği açısından riskli çalıĢan arkadaĢını gördüğünde çalıĢanı hem ikaz edeceğini ve

Endurans eğitimi, kuvvet eğitimi ve kontrol grubu olarak üç gruba ayrılan kronik boyun ağrılı 180 kadın üzerinde yapılan bir çalışmada, 12 aylık ev programı