• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II: KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.3. Yıldırma Davranışlarının Özellikleri

2.3.3. Yıldırma Davranışlarının Yönü

Yıldırma davranışları, davranışın hangi statüye sahip çalışan tarafından hangi statüye sahip çalışana yönelik uygulandığına göre belirli bir yön çizer. Vandekerckho ve, Commers (2003 : 41), eylemin çizdiği yöne göre, yıldırma davranışlarını (ast – üst ilişkisini dikkate alarak) sınıflandırmışlardır. Bunlar; aşağı doğru yıldırma davranışları, yatay yıldırma davranışları ve yukarı doğru yıldırma davranışlarıdır.

Aşağı doğru yıldırma davranışları, bir çalışanın kendi emrinde çalışan birine karşı

uyguladığı yıldırma davranışlarıdır.

Yatay yıldırma davranışları, aynı statüye sahip çalışanlar arasında meydana gelen

yıldırma davranışlarıdır.

Yukarı doğru yıldırma davranışları ise, alt statüde çalışanların üstlerine yönelik

uyguladıkları yıldırma davranışlarıdır.

Yıldırma davranışlarının her üç tipi de, meydana geliş bakımından aynı öneme sahiptir. Ancak aşağı doğu yıldırma davranışları, iş ve organizasyonlarda kurbanın üzerinde bıraktığı etkiler ve örgüte verdiği zararlar bakımından, bilim çevrelerince özel bir yere sahip olduğu belirtilmektedir.

Bunun ilk nedeni, toplam yıldırma davranışları arasında büyük bir paya sahip olmasıdır. Tarhan (2004), üst düzey yönetim kademesinde bulunan kişiler, çalışanlarını pasifize etmek, onları baskı altında tutmak için yıldırma yöntemini sıkça kullandıklarını ifade etmektedir. Aşağı doğru yıldırma davranışları ABD’de, toplam yıldırma davranışları içinde (%81)’in üzerinde bir orana sahiptir. Avrupa’da ise Quine (2005: 230) tarafından yapılan araştırmalarda bu oran %57’dir. Kistner tarafından Almanya’da yapılan araştırmada ise bu oran %47 olarak saptanmıştır. Vandekerckhove ve Commers’e (2003: 42). Bir başka araştırma Pearson yönetiminde 775 kişi üzerinde yapılmıştır. Bu araştırmada, yıldırma davranışlarını uygulayan kişilerin %60’ı kurbanların daha üstü bir statüye, %20’si eşit statüye ve %20’si daha alt bir statüye sahip oldukları belirlenmiştir (Yamada, 2000).

İngiltere’de yapılan bir araştırmalarda (Unison, 1997; Rayner, 1997), yıldırma vakalarının %63’ünde tek bir inciten kişinin olduğunu ve bunların %83’ünün bir yönetici olduğu tespit edilmiştir (Akt. Vandekerckhove ve Commers, 2003: 42). Bu durum, aşağı doğru olan yıldırma davranışlarının daha yüksek bir orana sahip olduğunu göstermektedir. Avrupa’da yapılmış çalışmalarda saptanan aşağı doğru yıldırma davranışlarının oranları, ABD’de saptanmış oranlardan düşük görünmektedir. Ancak,

w

Avrupa’da yapılan bu araştırmalarda aşağı doğru yıldırma davranışlarının oranı, diğer tipleri arasında en yüksek orana sahip olduğu görülmüştür. Bir başka ifade ile yapılan tüm çalışmalarda aşağı doğru yıldırma davranışları diğer tiplerine oranla daha yüksek olduğu görülmektedir.

İkinci neden, aşağı doğru yıldırma davranışlarının diğer tiplerine göre örgüte verdiği zararlar daha büyüktür. Bunun bir nedeni yıldırma tipinin, diğer eylemlere göre daha çok olağan karşılanmasıdır. Diğer yıldırma tipleri haksızlıkla nitelendirilirken aşağı doğru yıldırma davranışları doğal karşılanır (Vandekerckhove ve Commers, 2003: 43). Bu görüş, yıldırma davranışlarına tanıklık eden kişilerin bu davranışları değerlendirirken “kurban bunu hak etmiştir” yönünde bir değerlendirme yaptığı şeklinde yorumlanabilir. Çünkü yıldırma davranışını uygulayan kişi daha üst bir statüye sahiptir ve ne yaptığını ve neden yaptığını çok iyi bilir düşüncesi hakim olur. Bu durum Einarsen ve Raknes’e (1997: 258) ve Zapf ve diğerlerine (1996: 217) göre, daha güçlü olan zayıf olanı yıldırır şeklinde ifade edilmektedir. Bir başka ifadeyle, bu durum herkes tarafından kabul edilir bir durumdur. Bu yüzden bu duruma karşı gelen birey sayısı çok azdır.

Üçüncü bir neden ise, aşağı doğru yıldırma davranışını uygulayan kişi, şüphesiz ki konumu itibariyle üst yöneticilere daha yakındır. Bu nedenden dolayı üst yöneticiler dahil olmak üzere işyerinde çalışanların çoğu, üst yönetime daha yakın olan inciten kişiye inanırlar ve mağduru, ne olursa olsun işten çıkarmakta tereddüt etmezler. Kurban bunu büyük bir içsel tepkiyle karşılasa bile sesini çıkaramaz (Arpacıoğlu, 2003). Kurban ne kadar haklı olursa olsun, sonuçta yönetim kademesiyle olan uzaklık ve iletişim yoksulluğu nedeniyle, kendini ifade etme şansına sahip değildir. Kendini ifade etme şansına sahip olduğunda bile, yıldırma davranışını uygulayan kişi, konumu itibariyle daha çok kendini ifade etme şansına sahip olduğu açıktır. Bunun yanında Almanya’daki araştırmalar, yıldırma davranışlarını uygulayan kişinin tacizkâr davranışları tespit edilmiş olsa bile, bunların ancak % 8.2’si işten çıkarıldığını göstermektedir (SFS Institute for Social Research 2002; Akt. Arpacıoğlu, 2003).

Dördüncü nedeni ise kurbanın hiçbir yerden destek alamamasıdır. Yıldırma davranışlarına maruz kalan kişiler bazen meslektaşlarından veya üstlerinden destek alarak bu durumdan kısa sürede kurtulabilir veya daha az etkiyle atlatabilir (Mikkelsen ve Einarsen, 2002 b: 403). Bu bağlamda, diğer yıldırma tiplerinde kurbanlar, meslektaşlarından veya üstlerinden yardım ve destek alma şansına sahipken, aşağı doğru yıldırma davranışlarında, kurbanın maruz kaldığı haksızlığın farkına varan ve yardım etmek isteyen meslektaşları da, yıldırma davranışlarını uygulayan üstten

w

çekindikleri için olaya uzak kalmayı veya göz yummayı tercih edebilirler. Bunun sonucunda, kurban daha büyük bir çaresizlik içine itilmiş olur. Dolayısıyla kurban, maruz kaldığı eylemlerden daha yüksek bir derecede etkilenebilir.