• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II: KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.9. Türkiye’de Yapılmış Araştırmalar

Türkiye’de yıldırma davranışları ile ilgili araştırmalar 2004 yılından itibaren yapılmaya başlanmıştır. Bugüne kadar sağlık, tekstil, turizm, posta, eğitim ve bankacılık gibi birçok sektörde araştırmalar yapılmıştır. Eğitim alanında yapılmış olan araştırmaların bir kısmı öğrencilerle ilgili olup diğer bir kısmı ise çalışanlarla ilgilidir. Bu araştırmaların tamamı betimleme çalışması olup yaşanan yıldırma davranışlarının varlığı ve yaşanma derecesini saptamak amacıyla yapılmıştır.

Eğitim sektöründe çalışanlarla ilgili yapılmış olan araştırmaların özeti aşağıda verilmiştir.

Aktop, 2006 yılında, Anadolu Üniversitesi öğretim elemanlarının yıldırma davranışları yaşayıp yaşamadıklarını incelemiştir. Bu amaca yönelik, Anadolu Üniversitesi’ndeki dokuz fakültenin öğretim elemanlarından rastgele 427 kişi örnekleme dahil edilmiştir. Araştırmada, öğretim elemanlarının duygusal yıldırmaya maruz kaldıkları algısıyla yaşları arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. 36-40 yaş arası katılımcılar diğer yaş gruplarına göre daha çok yıldırma davranışlarına maruz kaldıkları saptanmıştır (Aktop, 2006: 94).

Ertürk 2005 yılında yaptığı çalışmada, ilköğretim okullarında görev yapan öğretmen ve okul yöneticilerinin, okulda maruz kaldıkları yıldırma davranışlarının düzeyi, özelliklerini ve kimler tarafından uygulandığını incelenmiştir. Araştırma örneklemine giren toplam 347 öğretmen ve yöneticinin maruz kaldıkları yıldırma davranışlarında, en çok cinsiyet, görev ve yaş değişkenlerinde anlamlı farklar saptanmıştır. Bu araştırmada, ilköğretim okullarında meydana gelen yıldırma davranışlarının dörtte üçü erkekler tarafından uygulandığı görülmüştür. Meydana gelen davranışların %60’a yakın bir oranı üst statüye sahip bir çalışan tarafından kendi emrinde çalışan birine yönelik (aşağı doğru yıldırma) olduğu saptanmıştır. Bunun yanı sıra araştırma kapsamında en üst yaş grubu olan 53 yaş ve üzeri grubun diğer yaş gruplarına göre daha çok duygusal yıldırma davranışlarına maruz kaldıkları saptanmıştır (Ertürk, 2005: i).

Tanoğlu 2006 yılında bir akademik kurumda yıldırma davranışlarını incelemiştir. Yapılan bu araştırmaya 316 akademisyen katılmıştır. Yıldırma davranışlarının görülme oranı %15,8 olarak ve en sık karşılaşılan yıldırma davranışı ise, “kişinin kendini göstermesinin ve iletişiminin engellenmesi” olarak saptanmıştır. Araştırmada ayrıca kurban konumuna düşenlerin daha çok deneyimsizlerin olduğu ve

w

yıldırma davranışında bulunanların ise daha çok yöneticilerin olduğu saptanmıştır. Bunun yanı sıra kurban konumundaki akademisyenleri rahatsız eden düşünceler; stres, depresyon gibi psikolojik ve baş ağrısı, mide problemleri gibi fiziksel rahatsızlıklara yol açtığı da saptanmıştır (Tanoğlu, 2006: 107).

Cemaloğlu, 2007 yılında ilköğretim okullarında yıldırma davranışlarını incelemiştir. Yapılmış olan araştırmada örnekleme giren 337 öğretmenin %50 sinin yıldırma davranışlarına maruz kaldığı saptanmıştır. Bu çalışmada, cinsiyet değişkeni yıldırma davranışlarına maruz kalmada anlamlı bir fark göstermemiş ancak, farklı branş öğretmenleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Bu fark, sınıf öğretmenlerinin, branş öğretmenlerine göre daha çok yıldırma davranışlarına maruz kaldıklarını göstermiştir (Cemaloğlu, 2007d: 798).

Onbaş tarafından (2007: 87-89), Şanlıurfa ilinde, ilköğretim okullarında görev yapan öğretmenlerin, yıldırma davranışlarına dair görüşleri irdelenmiştir. Bu araştırmada toplam 500 öğretmen örnekleme dâhil edilmiştir. Öğretmenlerin %23,5’inin iletişim biçimlerine, %12’sinin sosyal ilişkilerine, %13,5’inin itibarına, %16,5’inin görevine yönelik yıldırma davranışlarına maruz kaldıkları saptanmıştır.

Urasoğlu (2007: 85-86 ), Ortaöğretim kurumlarında görev yapan öğretmenlerin yıldırma davranışlarına uğrama düzeyini Niğde, Konya, Erzurum, Batman, Şanlıurfa, Trabzon illerinde araştırmıştır. Örnekleme giren toplam 396 öğretmene, Leymann tipolojisinde bulunan toplam 35 yıldırma davranışları soru şeklinde yöneltilmiştir. Bu araştırmanın sonuçlarına göre öğretmenlerin %50’sinin yaşam kalitesine yönelik yıldırma davranışlarına maruz kaldığı görülmüştür. 25 yaş altındaki öğretmenlerin diğer yaş gruplarına göre, yüksek lisans mezunlarının diğer mezun gruplarına göre ve müdür yardımcılığı görevini yürüten öğretmenlerin diğer çalışanlara göre daha çok yıldırma davranışlarına maruz kaldıkları saptanmıştır.

Yıldırım (2008: 135), resmi ve özel ilköğretim okullarında görev yapan öğretmen ve yöneticilerin ilişkilerinde yıldırma ve etkileri araştırılmıştır. Bu araştırmada yıldırma davranışlarına çok az rastlanmış, Örnekleme dahil olan toplam 600 kişiden iftiraya maruz kalanların oranı %6 ve sendikal anlamda yıldırma davranışı yaşayan öğretmenlerin oranı %1,2 olarak bulunmuştur. Diğer davranış türleri ise daha düşük bir oranda saptanmıştır.

Gökçe 2006 yılında, resmi ve özel ilköğretim okullarında görev yapan öğretmen ve yöneticilerin yaşadıkları yıldırılma durumlarını ve bunun yoğunluk derecesini incelemiştir. Bu çalışma sonucunda, kadın öğretmenlerin sosyal ilişkilere ve mesleki

w

konulara yönelik, erkek öğretmenler ise daha çok kişisel ve şiddete yönelik yıldırma davranışlarla karşılaştıkları saptanmıştır (Gökçe, 2005: 4-5).

Gökçe’nin yaptığı araştırma ile bu araştırma arasında isim yönünden benzerlik bulunsa da, bu iki araştırma farklı araştırmalardır. Bu farklar aşağıda açıklanmıştır.

Gökçe, yaptığı araştırmada daha çok hangi yıldırma davranışlarının hangi düzeyde gerçekleştiğine odaklanmıştır. Bu konuda Gökçe tarafından geliştirilen ankette bulunan ilk 59 maddelik soru bu amaca yönelik uygulanmıştır. Bu araştırmada, yıldırma davranışlarının yaşanma nedenlerine daha az ve dar bir kapsamda değinilmiştir. Araştırmada “yıldırma davranışlarının meydana gelmesindeki nedenler” dört farklı faktör altında toplamıştır. Bu faktörler ve içerdiği madde sayısı aşağıdaki gibidir.

I. Faktör : Mağdurdan Kaynaklanan Nedenler: 13 madde II. Faktör: Kişisel Nedenler. 4 madde III. Faktör: İletişime Dönük Nedenler 3 madde IV. Faktör: Psikolojik Nedenler. 5 madde

Ancak bu araştırmanın odak noktası ise “yıldırma davranışlarının meydana gelmesindeki nedenlerdir”. Bu araştırma, Zapf’ın (1999) yapmış olduğu kuramsal çalışmayı temel olarak almıştır. Ayrıca araştırma için yapılan faktör analizi sonucunda, Zapf’ın (1999: 71) yapmış olduğu boyutlandırmaya benzer dört boyut ortaya çıkmıştır. Bu boyutlar ve içerdiği madde sayısı aşağıdaki gibidir.

I. Faktör: Örgütsel Nedenler. 44 II. Faktör: İnciten Kişiler. 15 III. Faktör: İncinen Kişiler. 19

IV. Faktör: Sosyal Gruplar. 17

Gökçe tarafından yapılan araştırma ile bu araştırma arasındaki benzerlik iki faktörün adlandırılmasında bulunsa da, içerdikleri maddeler hem nitel hem de nicel yönden farklılık göstermektedir.

Ayrıca bu araştırma için yapılan faktör analizi sonuçlarında, Gökçe’nin araştırmasında ele alınmayan iki farklı faktör de saptanmıştır. Bu araştırmada, bu iki faktörün de incelenmesi amaçlanmıştır.

w

Bu araştırmanın bir başka özelliği, veri toplama aracının hazırlanmasındadır. Bu araştırmada elde edilen verilerden sadece boyutlar bazında değil alt boyutlar bağlamında da veri sağlayabilecek şekilde hazırlanmıştır. Bu boyut ve alt boyutlar Ek- 6’da gösterilmiştir.

Bunun yanı sıra bu araştırmada, “bireylerin karşılaştıkları yıldırma davranışları karşısında hangi kaçınma stratejilerine başvurdukları”, bireylerin yaşanan davranışlarda oynadıkları rollere göre ayrı ayrı araştırılması amaçlanmıştır.

Ayrıca bu araştırmada, “yıldırma davranışlarının yaşanmaması” için sunulacak olan çözüm önerileri bağlamında, katılımcıların görüş ve çözüm önerileri de incelenmiştir.

Bu araştırmada, bilimsel çalışmanın felsefesine uygun olarak, Gökçe’nin ortaya koymuş olduğu sonuçlardan da yararlanılmıştır. Ayrıca bu sonuçların üzerine farklı hangi sonuçların eklenebileceği de düşünülerek tasarlanmıştır. Faktörlerin içerdiği madde sayısındaki farklılıklar ve iki araştırmanın odaklandığı noktalar da bunu göstermektedir. Özetle, adı geçen bu iki araştırma aynı konunun farklı noktalarına odaklanmış birbirinin tamamlayıcısıdır.

w

BÖLÜM III