• Sonuç bulunamadı

2.4. Uyuşturucu Madde İle Mücadele Politikaları Kapsamında Yapılan Düzenlemeler

Ülkelerin uyuşturucu madde sorununa ilişkin geliştirdikleri politikalar ile iç hukuk mekanizmasında yer alan düzenlemeler büyük bir oranda uluslararası boyutta yer alan düzenlemelerden etkilenmektedir221

. Uyuşturucu madde bağımlılığının ve ticaretinin sınır aşan bir problem halini alması uluslararası işbirliğini kaçınılmaz kılmaktadır. Sosyal ve tıbbi anlamda birçok probleme kaynaklık eden uyuşturucu madde sorunu ile mücadele kapsamında imzalanan uluslararası anlaşmalar bu mücadelenin taraf devletlerce de kabul edildiğinin bir göstergesidir222

. Bu nedenle uyuşturucu madde ile mücadele için yapılan düzenlemeler değerlendirilirken öncelikle uluslararası düzenlemelere kısaca yer verilecek, daha sonra ülkemizde yer alan düzenlemeler ele alınacaktır.

2.4.1. Uluslararası Düzenlemeler

Dünyada 1909 yılına kadar uyuşturucu maddeler için küresel anlamda bir açık pazarın varlığı söz konusuydu. Ülkeler gelirlerinin kayda değer bir kısmını uyuşturucu ticaretinden elde etmekteydiler. Hükümetler ve tekelci karteller bu açık pazar içerisinde önemli bir boyutta uyuşturucu ticareti yapmaktaydılar. Bu sorunlara çözüm amaçlı olarak uluslararası boyutta kayıtlarda yer alan ilk düzenlemeler içerisinde en önemlisi 1909 yılında gerçekleştirilen “Şanghay Afyon Komisyonu”dur223

. Gerek bu konferansta gerekse daha sonra ki yıllarda toplanan konferanslarda İngiltere, Fransa ve Hollanda gibi ülkelerin taşımış oldukları ticari kaygıları nedeniyle bağlayıcı kararlar alınamamıştır224

.

221 Pınarcı, a.g.e., 2014, s. 15

222 Handan Yokuş Sevük, Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanılmasına İlişkin Suçlar, Birinci

Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, Şubat 2007, s. 175

223 Pınarcı, a.g.e., 2014, s. 15

224 Cengiz Erdinç, “Türkiye’nin Uyuşturucu Tarihi: Devlet Eroini Kendi Üretti”, Atlas Tarih,

2.4.1.1. 1909 Tarihli Şanghay Afyon Anlaşması

1909 yılında Çin; afyonu yasaklama çabaları içerisindeyken İngiliz tacirlerinin Hindistan’dan satın aldıkları afyonu Çin’e satmalarıyla birlikte bölgede ayfon kullanım oranı had safhaya ulaşmıştır. Çin’de artan afyon kullanımı özellikle ABD olmak üzere diğer dünya ülkelerini tehdit eder boyuta ulaşmıştır. Bu tehditlerinin önünü almak adına ABD, Çin, İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda, Japonya, İtalya, Avusturya-Macaristan, İran, Portekiz, Rusya ve Siyam ülkeleri tarafından bir toplantı yapılmış ve Çin’in yasaklama çabaları dikkate değer bulunmuştur. Bu toplantı neticesinde yapılan anlaşma bu alandaki ilk uluslararası anlaşma olması ve takip eden konferanslara temel teşkil olması bakımından önemli bir aşama olarak kabul edilmektedir. Ancak bu toplantıda alınan kararlar tavsiye niteliğindedir225

.

2.4.1.2. 1912 Tarihli Lahey Afyon Anlaşması

Şanghay toplantısına katılan ülkeler tarafından imzalanan bu anlaşma ile uyuşturucu maddeler bilimsel bir bakış açısıyla değerlendirilmiş ve taraf ülkelerin anlaşma doğrultusunda iç hukuk sistemlerinde bir takım yasal düzenlemeler yapması gerektiği sonucu karara bağlanmıştır226. Anlaşmada dikkate değer bir başka nokta ise alınan kararların uygulanması ile ilgili alınacak tedbirleri taraf ülkelerin inisiyatifine bırakarak uluslararası bir müeyyide öngörmemiş olmasıdır227

. Türkiye bu anlaşmayı 14.01.1923 tarih ve 2108 sayılı yasa ile kabul etmiştir.

2.4.1.3. 1913 - 1914 Tarihli Lahey Afyon Konferansları

1913 ve 1914 yıllarına gelindiğinde 1912 tarihli Lahey Afyon Antlaşmasında alınan kararlarının uygulanabilmesini hayata geçirmek ve diğer devletler tarafından

225

Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı (KOM), Uyuşturucu Madde Olayları Genel Değerlendirmesi, Evren Yayıncılık, Ankara, Mart 1998, s. 57

226 Pınarcı, a.g.e., 2014, s. 17 227 KOM, a.g.e., 1998, s. 57

da imzalanmasını sağlamak maksadıyla iki defa konferans düzenlenmiştir. Toplantıya katılan ülkeler daha bir sıkı görüş ve anlayış etrafında toplansalar da, Birinci Dünya Savaşı konferansların amacına ulaşmasına engel olmuştur. Uyuşturucu sorunu büyük bir sorun haline gelmiş, eroin ve kokain her yerde kullanılmaya başlanmıştır228

.

2.4.1.4. 1925 Tarihli I. Cenevre Afyon Anlaşması

Uluslararası düzenlemelerden üçüncüsü olan 19 Şubat 1925 tarihli Cenevre Afyon Anlaşması; 1912 Lahey Afyon Anlaşması’nın hükümlerini aynen kabul etmenin yanı sıra, uyuşturucu maddelerin uluslararası ticaretini kontrol altına alacak bir sistemin kurulmasını da öngörmüştür. İthalat ve ihracatın ülkelerin kontrolü altında gerçekleşmesi gerektiği savını kabul eden anlaşmaya göre uyuşturucu maddeler ile ilgili bilgileri toplama istatistikler çıkarma ve anlaşmanın takibini yapmak maksadıyla “Daimi Merkez Komitesi” kurulmuştur229

.

2.4.1.5. 1931 Tarihli II. Cenevre Afyon Anlaşması

Bu anlaşma, 1912 ve 1925 yıllarında uyuşturucu maddelerin sınırlandırılması amacıyla imzalanan anlaşmaların tamamlayıcısı konumundadır. Bu anlaşmada temel hedef uyuşturucu maddelerin imalatının sadece dünyanın fenni ve tıbbi ihtiyacı karşılayacak düzeyde tutulmasıdır230

. Dünya genelinden 44 ülkenin katılımlarıyla gerçekleştirilen anlaşmaya Türkiye 1932 yılında 1912, 1914 ve 1925 tarihli anlaşmalarla birlikte onaylayarak taraf ülke olmuştur231

. 228 Köknel, a.g.e., 1998, ss. 282 - 283 229 KOM, a.g.e., 1998, ss. 57 - 58 230 KOM, a.g.e., 1998, s. 58 231 Pınarcı, a.g.e., 2014, s. 18

2.4.1.6. 1931 Tarihli Bangkok Anlaşması

1931 yılında Bangkok’ta Siyam Ülkeleri ile Batı Avrupa Ülkeleri arasında imzalanan bu anlaşma ile Uzak Doğu Ülkelerindeki durum tekrardan gözden geçirilmiştir. Uyuşturucu madde kaçakçılığında para cezasının yanında hapis cezası getiren anlaşma 21 yaşından küçük olanlar içinde afyon satışını yasaklamıştır232

.

2.4.1.7. 1936 Tarihli III. Cenevre Afyon Anlaşması

Milletler Cemiyeti’nin uyuşturucu maddelerin üretimi, tüketimi, kontrolü gibi konularda çok ciddi tedbirler almasına rağmen artık dünya üzerinde uyuşturucu maddeler sorunu başka bir boyut kazanmıştır. Uyuşturucu madde kullanımı bir türlü önlenemiyor ve gittikçe yaygınlaşıyordu. Bu nedenle de uluslararası alanda daha etkili çalışmalar ve işbirliği gerekmekteydi. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 42 ülke 1936 Haziran ayında bir konferans düzenlemiş ve neticesinde 26 Haziran 1936 da anlaşma imzalanmıştır. Anlaşma neticesinde uyuşturucu maddelerin imalatı, depolanması, analizi, ticareti, nakli, transit geçişi suç sayılmakla birlikte bu eylemlere kasten katılmak, bu konuda şirket kurup anlaşma yapmak suçu artıran nedenler arasında sayılmıştır233

.

2.4.1.8. 1948 Tarihli Paris Protokolü

BM Genel Sekreterliği 1931 tarihli Cenevre Afyon Anlaşması etki alanını genişleterek, sentetik uyuşturuculara karşı önlem almayı planlamakta ve bu konuda uluslararası yeni bir anlaşma yapılması gerektiği noktasında tavsiyelerde bulunmuştur. Bu tavsiyelerin temel nedeni ise 1931 tarihli Cenevre Afyon Anlaşması sonrası keşfedilen ve bu nedenle de 1948’e değin uluslararası kontrollerin dışında kalan sentetik uyuşturuculara karşı sınırlayıcı ve kontrol altında tutucu kararlara olan ihtiyaçlar oluşturmaktadır. Bu bağlamda üye devletlerin katılımı ile 29 Kasım 1948

232 Pınarcı, a.g.e., 2014, s. 18 233 Köknel, a.g.e., 1998, s. 284

tarihinde Paris’te bir konferans düzenlenmiş ve neticesinde bir protokol taslağı hazırlanmıştır234

. Protokole taraf olan ülkeler yeni bir sentetik madde tespit edildiği durumlarda bu durumu BM Genel Sekreterliği’ne bildirme yükümlülüğüne girmişlerdir. Genel Sekreterlik kendisine ulaşan bildirimleri Narkotik İlaçlar Komitesine ya da Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) iletimini sağlayarak gerekli analizleri yapacaktır. Bu durum neticesinde WHO’ya sentetik uyuşturuculara yönelik tedbir alma yetkisi de tanınmıştır235

.

2.4.1.9. 1953 Tarihli New York Afyon Konferansı

Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi (ECOSOC) tarafından alınan bir karar ile haşhaş ekimine kısıtlamaların getirilmesi, afyon üretim, tüketim ve ticaretinin azaltılması maksadıyla New York’ta protokol imzalanmıştır. Protokol hükümlerine göre afyon üretimi bilimsel amaçlara doğru kaydırılmalı, üretimi için ruhsat usulü getirerek resmi kurumlar aracılığıyla üretim gerçekleştirilmelidir. Şayet bir anlaşmazlık söz konusu olursa problemlerin çözüm mercii olarak Uluslararası Adalet Divanı belirlenmiştir236.

2.4.1.10. 1961 Tarihli Uyuşturucu Maddelere Dair Tek Sözleşmesi

1961 yılına gelindiğinde daha önceki yıllarda yapılan anlaşmalardan beklenen sonuç gerçekleşmeyince ECOSOC bu anlaşmaları gözden geçirerek hepsinin yerini alabilecek yeni bir anlaşma hazırlamıştır. ECOSOC tarafından hazırlanan “Uyuşturucu Maddelere Dair 1961 Tek Sözleşmesi” 40 devlet tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Bu sözleşme ile daha önce imzalanan

234 KOM, a.g.e., 1998, ss. 58 - 59 235 Pınarcı, a.g.e., 2014, s. 18 236 a.g.e., 2014, s. 19

anlaşmalarının büyük bir kısmının yerini alması nedeniyle “Tek Sözleşme” şeklinde anılmaktadır237

.

1961 tarihli Tek Sözleşmesi ile birlikte uyuşturucu maddelerin tıbbi ve bilimsel amaçlar dışında kullanılması yasaklanarak, uyuşturucu madde yapımında kullanılan yasadışı haşhaş ve diğer bitkilerin ekiminin denetlenerek kontrol altına alınması karara bağlanmıştır. Bunun yanı sıra uyuşturucu maddelerin üretiminin ve ticaretinin ruhsata bağlanarak, gerekli denetimlerin yapılması gibi bir takım konularda çeşitli kurallar getirilerek Uluslararası Uyuşturucu Kontrol İdaresi (INCB) kurulmuştur238

. Halen yürürlükte bulunan sözleşmeye göre konu ile ilgili uluslararası sorunların çözüm yeri Uluslararası Adalet Divanı’dır. Türkiye ise bu sözleşmeye 1966 yılında taraf olmuştur239

.

2.4.1.11. 1971 Tarihli Psikotrop Maddeler Sözleşmesi

Uyuşturucu maddelerle benzer etkiye sahip olan ancak Tek Sözleşmesi’ne dâhil edilmeyen sentetik psikotrop maddeler uyuşturucu ile mücadele noktasında bir eksiklik olarak görülmüştür. Bu bağlamda oluşan eksikliği doldurmak maksadıyla ECOSOC önderliğinde 19 Şubat 1971 tarihinde 1971 Psikotrop Maddeler Sözleşmesi imzalanmış ve 40 ülkenin onayıyla 16 Aralık 1976 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşmeyi Türkiye 22 Şubat 1971 tarihinde imza altına almasına karşın yürürlük tarihi 10 yıl gibi bir süre sonra 07 Mart 1981 tarihinde yürürlüğe girmiştir240.

1971 tarihli sentetik maddelere ilişkin bu sözleşmenin sonunda psikotropik maddeler dört cetvele ayrılmış bulunmaktadır. Ancak değişen şartlar da göz önüne alındığında bu cetvellere yeni maddelerin eklenmesine müsaade edilmiş ve bu konuda WHO’ya yetki verilmiştir241. Bu sözleşme ile suiistimal konusu edilen ve

237 Demirel, a.g.e., s. 3

238 Ali Çevik, “Yeni Gelişmeler ve Trendler”, 2009 Türkiye Uyuşturucu Raporu, Türkiye

Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (TUBİM), Ankara, 2009, s. 2

239

Pınarcı, a.g.e., 2014, s. 19

240 Demirel, a.g.e.,, s. 11

241 Murat Balcı, Türk Ceza Kanununda Uyuşturucu Madde Ticareti Suçları, Birinci Basım,

insan psikolojisini etkilemeye yönelik tıbbi ilaçların kontrol altına alınarak, uyuşturucu etkisi bulunan bu tür ilaçların ancak doktor reçetesi ile kullanılmasının sağlanması hedeflenmiştir. Ayrıca bu sözleşmede belirtilen konuların üye devletlerin kendi iç hukuklarında da suç sayılması için gereken kanuni düzenlemelerin yapılması gibi kararlar alınmıştır. Bu kararlar neticesinde ortaya çıkabilecek olası uyuşmazlıklarda ise Uluslararası Adalet Divanı’na başvurulması şeklinde ciddi bir yaptırım getirilmiştir242

.

2.4.1.12. 1988 Tarihli Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi

Uyuşturucu madde trafiğini engellemek maksadıyla 19 Aralık 1988 tarihinde Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme ile uluslararası boyutu bulunan uyuşturucu ve psikotrop madde kaçakçılığının değişik yönleriyle devletlerin daha etkin bir biçimde mücadele etmelerini sağlayabilmek adına aralarındaki işbirliğini daha da artırmayı hedeflemektedir. Türkiye sözleşmeyi 20 Aralık 1988 tarihinde imzalamış ve sözleşme 25 Kasım 1995 tarihinde yürürlüğe girmiştir243.

Bu sözleşme ile uyuşturucu ve psikotrop maddelerin üretiminde kullanılan kimyasal maddelerin kontrol altına alınması ve uyuşturucu madde kaçakçılığı ile mücadelede kara para aklanmasının önüne geçilmesi gibi kararların alınması amaçlanmıştır. Bu bağlamda uyuşturucu maddeyle ilgili suçlar ile mücadelede daha da etkin olmak adına uluslararası alanda operasyonel faaliyetlerin gerçekleştirilmesi, adli yardımlaşma ve iletişimin arttırılmasının sağlanması hedeflenmektedir244

.

242 Çevik, a.g.e., 2009, s. 2 243 Demirel, a.g.e.,, s. 15 244 Çevik, a.g.e., 2009, ss. 2-3

2.4.2. Ulusal Düzenlemeler

Uyuşturucu madde sorununun doğası çözüm için toplayıcı bir yasanın varlığını gerektirmektedir. Dünyada da tek bir çatı altında toplayıcı kanun ile çözüm için çeşitli deneyimler yaşanmıştır. Tek bir çatı altında toplayıcı yasalara ihtiyaç duyulmasının nedeni ise uyuşturucu madde piyasasının durağan olmayıp, aksine sürekli yeni pazarlama stratejilerinin üretilerek piyasaya yeni maddeler sürülmesidir. Bu bağlamda BM Tek Sözleşmesi benzer ihtiyacın bir ürünü olarak örnek gösterilmektedir245

.

Bugün itibariyle ülkemizde uyuşturucu konusuyla ilgili tek bir kanun bulunmamakla birlikte gerek uyuşturucuyla ilgili gerekse içerisinde konuyla ilgili maddeler bulunan birçok kanuni düzenleme mevcuttur. Birçok gelişmiş modern ülkelerin hukukunda olduğu gibi, ülkemiz hukukunda yer alan bir dizi özel kanunlarda karmaşık ve dağınık şekilde yer alan ilgili düzenlemelerin uyuşturucu madde sorunu ile etkili bir biçimde mücadele edebilmek adına bir çatı altında toparlanarak yalnızca tek bir kanunda düzenlenmesi yararlı olacaktır246

.

2.4.2.1. Kanunlar

Ülkemizde uyuşturucu madde ilgili çeşitli hükümlerin yer aldığı temel kanunlar, 2313 Sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun, 3298 Sayılı Uyuşturucu Maddelerle ilgili Kanun, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu olarak sayılabilir. Bunların dışında ise; 984 Sayılı Ecza Ticarethaneleriyle Sanat ve Ziraat İşlerinde Kullanılan Zehirli ve Müessir Kimyevi Maddelerin Satıldığı Dükkânlara Mahsus Kanun, 1262 Sayılı İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu, 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, 2803 Sayılı Jandarma Teşkilat Görev Yetkileri Kanunu, 2692 Sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 5584 Sayılı Posta

245 Aşıcıoğlu, a.g.e., 2014, ss. 44-45

246 Mehmet Zülfü Öner, “Türk Ceza Kanunu’nda Uyuşturucu Madde İmal, İthal ve İhraç Suçları”,

Kanunu, 4208 Sayılı Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun, 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanunu, 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, 6197 Sayılı Eczacılık ve Eczaneler Hakkında Kanun, 4136 Sayılı Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçaklığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun gibi çeşitli kanunlarda uyuşturucu, uyarıcı ve psikoaktif etkiye yol açabilen maddelerle ilgili hükümler bulunmaktadır247.

2.4.2.1.1. 2313 Sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun

2313 sayılı ve 12.06.1933 tarihli Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun248

kenevir ekimine ilişkin çeşitli hükümler içermektedir249. Kanunda uyuşturucu madde kavramının bir tanımlaması yapılmamakla birlikte; Kanunun 1. Maddesinde tek tek sayma yöntemiyle hangi maddelerin uyuşturucu madde olarak kabul edileceğine yer verilmiştir.

Bu kanun ile birlikte tıbbi amaçlar doğrultusunda kullanılan uyuşturucu maddelerin yanı sıra içerisinde uyuşturucu madde barındıran diğer maddelerin ithali, ihracı ve satışı Sağlık Bakanlığı tarafından denetlenmesine karar verilmiştir250

. Kanunun 3. Maddesi ise özellikle esrar üretmek için kenevir ekilmesi ve ne şekilde olursa olsun esrarın ortaya çıkarılmasını, ithal, ihraç ve satışını yasaklamıştır. 4208 sayılı ve 13.11.1996 tarihli kanunun 16. Maddesi ile 1988 tarihli Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek I ve II numaralı tablolar ile bu tabloların değişikliklerinde yer alan maddelerin imali, ithali ve ihracı, nakli, bulundurulması, alımı ve satımı Sağlık Bakanlığının iznine bağlanarak 2313 sayılı kanuna eklenmiştir.

247 Aşıcıoğlu, a.g.e., 2014, s. 45 248

http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.3.2313.pdf (Erişim Tarihi: 09.03.2015)

249 Öner, a.g.e., s. 109

250 Fatma Karakaş Doğan, Türk Ceza Hukukunda Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Suçları, Birinci

Kanunun 4., 5., 6., 8., 9., 10., 12. ve 13. maddelerinde bazı uyuşturucu maddelerin yalnızca devlet kontrolünde imal, ithal ve ihraç edilebileceği belirtilirken, bu işlemler için alınacak izinlerde yetkili kurum ise Sağlık Bakanlığı olduğu hüküm altına alınmıştır. Kanunun 23. maddesinde ise lif, tohum, sap ve benzeri amaçlarla kenevir ekimi için gerekli izinlerin Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından sağlanacağı belirtilmektedir. Her ne maksatla olursa olsun kenevir ekiminin yasaklanarak, izinsiz yetiştirilen kenevir maddesi en büyük mülki amirin emriyle imha edileceği düzenlenmiştir. Bunun yanı sıra aynı kanun maddesinde hangi durumlarda adli para cezası ve hangi durumlarda hapis cezası uygulanacağı hakkında da çeşitli düzenlemeler yer almaktadır.

Kanunun 19. Maddesine göre ise uyuşturucu madde türleri yalnız 1. Madde’de sayılanlardan ibaret olmayıp, bilimsel incelemelere dayalı olarak değişen şartlara göre ortaya çıkan yeni maddeler de Bakanlar Kurulu kararı ile uyuşturucu madde sayılabilmekte ve böylece uyuşturucu maddelerin kapsamı genişletilebilmektedir. Nitekim bu yetkiye dayanarak değişik zamanlarda251

alınan Bakanlar Kurulu kararı ile kanunun 1. maddesinde sayılan uyuşturucu madde türleri genişletilmiştir.

2.4.2.1.2. 3298 Sayılı Uyuşturucu Maddelerle İlgili Kanun

Haşhaş ekimine ilişkin hükümler içeren252

3298 Sayılı Uyuşturucu Maddelerle ilgili Kanun253, 19.06.1986 tarih ve 19136 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Toplam 7 maddeden oluşan 3298 sayılı kanun ile birlikte 3 Temmuz 1932 tarihli ve 2061 sayılı Türkiye Afyon Yetiştiricileri Satış Birliği Hakkındaki Kanun yürürlükten kaldırılmıştır.

251 16/12/2013 tarihli ve 2013/5742 sayılı, 22/5/2013 tarihli ve 2013/4827, 3/1/2014 tarihli ve

2014/5818 sayılı, 15/9/2014 tarihli ve 2014/6800 sayılı ve 26/1/2015 tarihli ve 2015/7238 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Kararın eki listesinde yer alan maddeler 2313 sayılı Kanun hükümleri kapsamına alınmıştır.

252 Öner, a.g.e., s. 109

3298 sayılı kanunun afyon ve uyuşturucu maddelerle ilgili genel esaslar başlıklı 1. maddesine göre çizilmiş veya çizilmemiş haşhaş kapsülleri ile ham afyon, tıbbi afyon ve morfin evsafını haiz afyon alkaloidleri, tuzları, esterleri ve eterleri; koka yaprağı ve bunun alkaloidleri, tuzları, esterleri ve eterleri ile Sağlık Bakanlığınca tayin olunacak diğer uyuşturucu maddelerin alımı, satımı, imali, ithali ve ihracı ile ilgili hususlar Bakanlar Kurulunun tespit edeceği esaslara göre yürütülür254

.

3298 Sayılı Kanunun 2. maddesine göre “haşhaş ekilecek, afyon ve kapsül üretilecek yerler memleketin tarımsal ve ekonomik durumu, yurt içi ihtiyacı, ihraç imkânları ve mevcut stok durumuna göre her yıl Bakanlar Kurulunca tespit edilir ve kararname en geç 1 Temmuza kadar yayımlanır, bu konuda yeni bir karar alınmaması halinde, önceki kararname hükümlerinin uygulanmasına devam olunur denilmektedir. Kamu kurum ve kuruluşlarınca bilimsel araştırmalar için yapılacak ekilişler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz. Tespit ve ilan edilen yerlerde haşhaş ekimi yapacaklar ilgili kuruluştan izin belgesi almakla yükümlüdür. İzin belgeleri bir üretim yılı için geçerli olup, başkasına devir edilemez. İzin belgeleri herhangi bir sebeple iptal olunanların ekilmiş haşhaş tarlaları masrafı üreticiye ait olmak kaydıyla ilgili kuruluş adına herhangi bir bedel ödenmeksizin toplatılır veya imha ettirilir.”

3298 sayılı kanunun cezai hükümler başlıklı 4. maddesine göre ham, hazırlanmış ve tıbbi afyon ile bunların hazırlanmış şekilleri Türk Ceza Kanununun (TCK) uygulanmasında uyuşturucu maddelerden sayılmaktadır. Kanun ile birlikte izinsiz olarak veya izin verilen alanlar dışında ya da izin belgesinde belirtilen miktarın üstünde üretim gerçekleştirenlerin bu fiilleri suç sayılarak çeşitli müeyyideler öngörülmüştür. Suç oluşturmamak kaydıyla izin belgesinde tespit edilen miktardan daha az ham afyon veya kapsül teslim eden üreticilere mahallî mülkî amir tarafından eksik teslim edilen miktarların teslim anındaki baş alım fiyatının iki misli kadar idarî para cezası uygulanır255

.

254 Karakaş Doğan, a.g.e., s. 72 255 Yokuş Sevük, a.g.e., s. 175

2.4.2.1.3. 765 Sayılı Mülga Türk Ceza Kanunu İle 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu

Genel sağlık nedenleri hariç olmak üzere pozitif hukukta uyuşturucu maddelerin temini, kullanımı ve ticareti yasaklanmaktadır. Hukuk sistemlerinin uyuşturucu maddeler ile ilgili düzenlemeler içermesi ve bu maddeler hakkında çeşitli yasaklar getirmesindeki amacı, insan sağlığına zararlı olan bu maddelerin hukuk dışı engellemektir. Bu nedenle üretilmesinden kullanılmasına kadar bütün aşamaları da doğal olarak yasaklama zorunluluğu ortaya çıkmaktadır256

.

Uyuşturucu madde suçları ceza kanunu bakımından ilk kez 765 sayılı mülga TCK’da 403. ile 409. maddeler arasında düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde uyuşturucu madde kullanımı, bulundurulması, ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal ve ihracı, ticareti, nakli, tedarik edilmesine yardımcı olmak vb. fiiller suç sayılmış ve ağır cezai müeyyidelere bağlanmıştı. 5237 sayılı TCK’nın 188. ile 192. maddeleri arasında uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, kullanmak amacı ile bulundurmak, kullanılmasını kolaylaştırmak fiilleri birer suç olarak öngörülmüş, bu suçlara uygulanacak olan müeyyideler düzenlenmiştir. Yine bu tip suçlarda uygulama alanı bulabilecek olan cezayı kaldıran veya azaltan etkin pişmanlık hükümleri ise ayrıca düzenlenmiştir257

. 1926 yılından 2015 yılına gelinceye kadar geçen süreçte uyuşturucu madde suçu ile ilgili olarak TCK’da yapılan değişiklikler