• Sonuç bulunamadı

2.2 AVRUPA BİRLİĞİ’NİN ENERJİ POLİTİKALARININ GELİŞİMİ

2.2.2 Yeni Yüzyıl ve Değişen Politikalar

2000’li yıllara gelindiğinde uluslararası piyasalarda artan petrol fiyatları AB’nin enerji konusunda endişelerini artırmıştır. Bu endişeler “Enerji Arz Güvenliği İçin Bir Avrupa Stratejisine Doğru” COM (2000) 769 Final adıyla yayımlanan Yeşil Kitap’ta da vurgulanmıştır. Enerji arz güvenliğinin temel amacının enerji kaynaklarının ürün ve coğrafi anlamda çeşitliği sağlamak yoluyla dışa bağımlılıktan kaynaklanan riskerin azaltılması olarak belirtilmiş ve bu konulara vurgu yapılmıştır. Enerji arz güvenliği ile ilgili fiziksel, sosyal, ekonomik ve çevresel risklerin varlığına dikkat çekilmiştir (EC, 2000: 65-66). Ayrıca belgede talep ile ilgili olarak vergilendirme yoluyla çevreye zarar veren tüketicilerin caydırılması gerektiği, arz ile ilgili olarak ise yenilenebilir enerji türleri, çevre tahribatlarını azaltmak için anahtar olarak görülmüş yardımlar, vergi indirimleri ve ekonomik teşfikler paketleri vasıtasıyla bu enerjiye yönelmenin gerekliliği ortaya konmuştur (EC, 2000: 2-3).

Avrupa Komisyonu elektrik piyasası için 2003/54/EC ve doğal gaz piyasası için ise 2003/55/EC direktifleri yayımlayarak, bu piyasaların serbestleşmesi gerektiğinin altını çizmiştir (Önk, 2010: 36). 2004’te ise AB 2004/67/EC numaralı direktifle üye ülkelerin arz güvenliği nedeniyle bir birilerinin gaz depolama tesislerini kullanabilecekleri karara bağlamıştır. İlgili belgede doğalgaz ithal bağımlılığının yüksek olduğuna ve yakın gelecekte de bu bağımlılığın artacağına vurgu yapılmıştır (European Council, 2004).

Ancak, 2005 yılına kadar AB’nin temel önceliği iç enerji piyasasının düzenlenmesi olmuştur. Birbirinin ardına yayımlanan direkteflerden de bunu görmek mümkündür.

AB enerji politikaları açısından gerçek bir dönüm noktası ise 2005’ten sonra yaşanmıştır. Aralık 2005’in sonları ve 2006’da Rusya'nın gaz tekeli olan Gazprom, gaz fiyatlarındaki artışla ilgili anlaşmazlığın bir parçası olarak Ukrayna'ya gaz akışını geçici olarak durdurdu. Kapanış saatlerinden sonra Avusturya, İtalya, Polonya ve

53

Almanya dahil olmak üzere birçok Avrupa ülkesi kendi boru hattı basınçlarında %30'a kadar düşüş bildirdi (Nichol and Woehral, 2006: 2-3).

Yaşanan bu gelişmeler AB üyesi ülkeleri daha koordineli hareket etmeye teşfik etmişdir. Diğer taraftan Rusya’ya olan yüksek bağımlılık ve bu ülkenin petrol ve doğalgaz boru hatlarını bir politik silah olarak kullanması Birlik ülkelerini tedirgin etmekle birlikte bu soruna karşı politika üretmeye de zorlamıştır.

Bütün bunlara paralel olarak, AB ortak enerji politikaları alanında gerçek bir adım atarak 2006’da “Sürdürülebilir, Rekabetçi ve Güvenli Enerji İçin Bir Avrupa Stratejisi”COM (2006) 105 adıyla Yeşil Kitap yayımlamıştır. Belgede Avrupa’da tam birleşik ve rekabetçi iç enerji piyasalarının oluşumunu sağlamanın henüz mümkün olmadığı dile getirilmiş ve bunun arz güvenliği açısından hayati önemi vurgulanmıştır (EC, 2006: 3). Yeşil Kitab’a göre Avrupa Birliği enerji politikalarının sürdürebilirlik, rekabetçilik ve arz güvenliği gibi üç ana amacı olmalıdır. Belgede enerji konusunda sürdürülebilir bir gelişme için; alternatif ve düşük karbon emisyonlarına sahip enerji kaynakları, özellikle ulaştırma sektöründe alternatif yakıtlar (biyoyakıtlar), enerji talebini sınırlandırmak gerektiği açıklanmıştır. Rekabetçi bir piyasanın oluşması için temiz enerji üretimi, enerji verimliliğine yatırım yapmak, enerji innovasyonu yoluyla Avrupa’yı enerjide en üç noktalara taşımak ve yüksek enerji fiyatlarının vatandaşlara ve firmalara zararlarını azaltmak ana hedefler halinde sıralanmıştır. (EC, 2006: 17).

Yeşil Kitap’da en önemli hedeflerden biri de arz güvenliğinin sağlanması olmuştur. Özellikle Rusya kaynaklı yaşanan doğalgaz kesintilerinden sonra belgede arz güvenliği ile ilgili olarak, ithal enerjiye bağımlılığın yüksek olduğuna vurgu yapılarak talebin azaltılması, artan talebi karşılamak için uygun bir yatırım ortamının oluşturulması, yenilenebilir enerjinin daha fazla kullanılması gerektiği gösterilmiştir.

Bunun yanında, arz güvenliği ile ilgili bölümde, enerji karışımının ve ithal rotalarının da çeşitlendirilmesi gerektiği ve Avrupa enerji şirketlerine de teşfiklerin verilmesi gerektiği bildirilmiştir (EC, 2006: 18)

Yeşil Kitap’da iç enerji piyasası ile ilgili de geniş açıklamalara yer verilmiş ve yapılması gerekenler sıralanmışdır. Nitekim, belgede enerji güvenliği, sürdürülebilirlik ve rekabetçiliğin açık ve rekabetçi iç enerji piyasalarına bağlı olduğu, bunlar olmadan yukarıdaki hedeflerin başarılamıyacağının altı çizilmektedir. Avrupa birliğine göre bütünleşmiş, rekabetçi ve açık elektrik ve doğalgaz piyasaları fiyatların düşmesini sağlayacak, enerji verimliliğini artıracak, diğer taraftan verimsiz enerji tesisleri rekabete dayanamayacağı için kapatılacak ve bu yollarla çevre kirliliğinin

54

azaltılmasına katkı sağlanacaktır. Bunun yanında elektrik ve doğalgaz piyasalarının rekabete açılmak istemeyen ulusal enerji şirketleri nedeniyle tam olarak bütüneleşemediği vurgulanmıştır. Ayrıca, 2007’den itibaren AB sınırları içinde her elektrik ve doğalgaz tüketicisinin de tedarikçiyi özgürce seçebilme hakkına sahip olacağı da vurgulanmıştır (EC, 2006: 5). 2006’da yayımlanan Yeşil Kitap’tan yola çıkarak söyleyebiliriz ki, AB enerji politikaları için ortak sesle konuşmayı ve ülkelerin enerji krizlerine, enerji kesintilerine, enerji fiyatlarının ekonomik etkilerini azaltmaya yönelik olarak ortak bir dış enerji politikası oluşturmayı vurgulanan hedeflere ulaşmanın temel unsuru olarak görmektedir.

Bunun yanında 2006’da Avrupa Komisyonu petrol ve petrol ürünleri ile ilgili 1968’de çıkarılan yönergeyi revize ederek 2006/67/EC sayılı yeni bir yönerge kabul etmiştir. Bu belgeye göre üye devletlerin petrol stoğu tutma zorunluluğu 68 günden 90 güne çıkarılmıştır (European Council, 2006).

Rusya ve Belarus arasında yaşanan petrol anlaşmazlıklarından sonra AB’de, 2007-2009 yılları için Enerji Eylem Planı kabul edilmiştir. Avrupa Komisyonu, bu raporla 2006’da açıklanan hedeflere bir kez daha vurgu yapmış ve orada gösterilen hedeflerin yapılması gerekliliğinin altı çizilmiştir. 2009’da Lizbon görüşmeleri ise AB enerji politikaları açısından bir diğer yapıtaşıdır. Nitekim, bu anlaşma ile Avrupa Toplulukları Anlaşmaları’na “Enerji” başlığı da eklenerek Avrupa Birliğinin enerji konusunda yetkileri artmıştır (Dağcı ve Çaman, 2013: 32).

Enerji politikalarının buraya kadar açıklanan gelişiminden de anlaşılacağı üzere fosil yakıtların tüketimini azaltmak ve bunun yerine yenilenebilir enerjiye yönelmek AB enerji politikalarının odaklandığı temel noktalardır. Ancak bu temel noktaya ulaşmak için AB enerji politikalarını sürekli güncellemiş ve 2010’da Avrupa Komisyonu “Rekabetçi, Sürdürülebilir ve Güvenli Enerji için Bir Strateji” COM (2010) 639 isimli belge ile enerji politikalarını revize ederek, sonrakı 10 yıl için temel parametreler belirlemiştir (Dudin vd, 2017: 296).

AB 2010’da politikaları revize ederken enerji verimliliğinin artırılması, iç enerji piyasasının entegrasyonu, AB vatandaşları ve iş çevreleri için güvenilir ve ucuz enerjinin sağlanması, teknolojik gelişmede AB liderliğini yaymak ve teşfik etmek, enerji politikaları ve piyasasının dış boyutlarını güçlendirmek ve komşularla entegrasyonu artırarak öncelikli partnerle gerekli diyalogları sürdürmek olarak beş ana başlık belirlemiş ve bunlara vurgu yapmıştır (EC, 2010a: 5).

55

AB’nin enerji politikalarının gelişimini incelediğimizde birlik dâhilinde enerji politikalarının oluşturulması ve uygulanmasındaki zorluklar birçok dış ve iç etkenlere bağlıdır. Ancak bütün bunlara rağmen son zamanlarda AB enerji politikalarında tek sesle konuşmaya gayret etmekte ve daha koordineli hareket etmek istemektedir.

Politikaların tarihsel gelişmesini incelediğimizde dikkat çeken bir nokta ise bu politikaların rekabetçi, sürdürülebilir ve arz güvenliği gibi üç ana boyutu olmaktadır.

Şüphesiz ki, bu parametlerin ortaya çıkmasında en temel etkenler, enerji krizleri, AB’nin kaynak yetersizliği veya başka bir ifadeyle enerjide dış kaynaklara olan bağımlılık ve Birliğe üye ülkelerin farklı enerji stratejileri gibi sıralanabilir. Buraya kadar günümüz enerji politiklarının genel gelişimini açıkladıktan sonra temel parametlere vurgu yapabiliriz.