• Sonuç bulunamadı

Azerbaycan’ın Güney Gaz Koridoru’na Yaklaşımı

3.3 GÜNEY GAZ KORİDORU’NUN ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİ

3.3.5 Azerbaycan’ın Güney Gaz Koridoru’na Yaklaşımı

Azerbaycan açısından değerlendirdiğimizde, 2008’de Rusya’nın Gürcitan’a girmesi bölgede dengeleri değiştirmiş ve savaş sırasında BTC ve BTE boru hatları zarar görmüş ve petrol ve doğalgaz akışı bir süreliğine kesintiye uğramıştı. Türkiye’nin de Ermenistan’la yakınlaşması sonucu Azerbaycan’la ilişkileri 2008-2010 dönemleri arasında bozulmuş ve ikili enerji iş birliğinin de geleceği tehlikeye girmiştir. 2010’dan itibaren ilişkilerin düzelmesiyle de GGK açısından önemli gelişmeler yaşanmıştır.

2008’den itibaren petrol fiyatlarının aşırı yükselmesi sonucu Azerbaycan’ın devlet gelirleri aşırı yükselmiş ve dış kaynaklara olan bağımlılığı önemli ölçüde azalmış ve enerji projelerinde Azerbaycan’ın pazarlık gücünü artırmış, kendi projelerini uygulamak fırsatı yakalamıştır (Dikkaya ve Rzali, 2017b: 597-599).

14 Eylül 2010’da da Azerbaycan, Romanya, Gürcistan ve Macaristan “Bakü Deklarasyonu”nu imzaladılar. Azerbaycan-Gürcistan-Romanya İnterkonnektörü (AGRI) diye adlandırılan bu projeye göre, Azerbaycan gazının, boru hattıyla Gürcistan’a taşınması, burada LNG haline getirelerek, Karadeniz’le Romanya’nın Constanta limanında LNG terminaline taşınması ve Romanya boru hattı sistemiyle Macaristan’a ulaştırılması hedeflenmiştir (IEA, 2015: 73). Bu projenin GGK üzerinde jeopolitik çekişmelerin devam ettiği bir zamanda ortaya atılması da dikkat çekicidir.

Türkmenistan’ın Çin’le anlaşması ve Rusya’nın Güney Akım projesini uygulama aşamasına gelmesi, AB’nin güney gaz koridoruna gaz tedariki için Azerbaycan dışında herhangi bir ek seçenek bulmadaki başarısızlığı, AB’nin bölgede çıkarları açısından olumsuz gelişmelerdi ve bu nedenle AB kurumsal olarak GGK projesini öncelikleri arasında görmemekteydi (Jarosiewicz, 2015).

Ancak AB’nin tersine Azerbaycan ve Türkiye, 2011’den itibaren GGK’na farklı bir yaklaşım getirdiler. Günümüzde GGK koridoru diye anılan koridor orijinal konseptinden ve kapsama alanından tamamen farklıdır.

142 Şekil 7 Güney Gaz Koridoru

Kaynak: DHA-Demirören Haber Ajansı, “TANAP'tan Gaz Akışı Haziran’da Başlıyor”, (Erişim), https://www.dha.com.tr/ekonomi/tanaptan-gaz-akisi-haziranda-basliyor/haber-1574952, 25 Haziran 2018

Şekilden de görüldüğü gibi GGK, orijinal konseptten faklı olarak tek girişlidir ve tek tedarikçi ülke Azerbaycan’dır. Nitekim Şah Deniz gazı, Güney Kafkasya Boru Hattı-BTE ile Gürcistan sınırına taşınmakta, buradan TANAP ile birleşerek Türkiye-Yunanistan sınırına kadar iletilmektedir. Türkiye-Türkiye-Yunanistan sınırında ise TAP boru hattı TANAP’la birleşecek ve Şah Deniz gazını güney İtalya’ya ulaştıracaktır. 2020’ye kadar TAP boru hattının inşaatının bitmesi beklenmekte ve Azerbaycan gazının bu tarihten itibaren Avrupa’ya taşınması hedeflenmektedir. Diğer bir fark ise taşınacak gaz miktarındadır. 3500 km uzunluğa sahip GGK, 16 bcm maksimum kapasiteye sahiptir ve Türkiye’ye 6 bcm, Avrupa’ya ise 10 bcm ulaşacaktır ve GGK’nun beklenen maliyeti 40 milyar Dolardır (TAP, 2017: 6-7).

Orijinal konseptte GGK’da Türkiye’nin rolü sadece transit ülkesi olmakla sınırlıydı. Bu nedenle Türkiye pahalı Rus ve İran gazına karşılık Azerbaycan’dan ucuz fiyatlarla daha fazla gaz ithal etmek istemekte ve diğer taraftan sınırlı rolüne rağmen Avrupa Komisyonu tarafından desteklenen Nabucco projesinin hükümetler arası anlaşmasını da imzalamaya zorlanıyordu (Jarosiewicz, 2012: 3).

Yukarıda da anlatıldığı gibi günümüzde GGK’nun en önemli yapıtaşı olan TANAP petrol boru hattının %58’i Azerbaycan’a aittir. Diğer taraftan GGK’nun tek tedarikçisi Azerbaycan’dır. TANAP’ın kontrolü Azerbaycan’da olduğundan diğer tarafların boru

143

hattına bağlanabilmesi Azerbaycan’ın onayına tabiidir (Jarosiewicz, 2015: 15). Ancak Türkiye ve Azerbaycan arasındaki hükümetlerarası anlaşma Türkiye’nin de GGK’da söz ahibi olmasını sağlamaktadır. Nitekim anlaşmanın 7.8 maddesi aynen şu şekildedir.

Devletler, Yıllık on altı (16) milyar metreküp başlangıç hacminin üzerindeki, Azerbaycan Cumhuriyeti’ne ait ve TANAP Sisteminden taşınması planlanan tüm doğal gazın öncelikle Türkiye Cumhuriyeti içerisindeki alıcılara teklif edileceğini kabul ederler (TANAP, 2018).

Maddeden de anlaşıldığı üzere Azerbaycan’da doğalgaz üretiminde artış yaşandığında veya AB’ye taşınacak gazın 10 bcm üzerine çıkartılması hedeflendiğinde (veya maksimum kapasitenin 16 bcm’den fazlası) kapasitenin üzerindeki gazı ilk önce Türkiye’ye teklif etmesi gerekmektedir. Türkiye bu gazı almayı reddettiği takdirde fazla gaz miktarı Avrupa’ya ulaştırılabilir. Azerbaycan her ne kadar boru hattının sahibi olarak son kararı verme hakkına sahip olsa da Avrupa’ya ulaştırılması hedeflenen 10 bcm’nin üzerindeki miktarları ilk önce Türk tüketicilere teklif etmek zorundadır.

Bu anlaşmalardan da görüldüğü üzere GGK artık AB’nin değil, Azerbaycan ve Türkiye’nin kontrolündedir. Türkiye AB üyesi değildir ve AB’nin doğalgaz piyasasıyla ilgili Üçüncü Doğalgaz Direktifi’nin (European Council, 2009a) Türkiye veya TANAP üzerinde herhangi bir yasal bağlayıcığı bulunmaktadır (Jarosiewicz, 2015: 16).

Azerbaycan jeopolitik konumunu değerlendirdiğimizde Avrupa pazarına ulaşmak için tek koridor Türkiye’dir ve transit geçiş güzergahlarının güvenliği, arzın aksaklığa uğramaması Azerbaycan için en önemli enerji güvenliği önceliğidir (Jamalov and Alizade, 2015: 4). Bu sebeple Azerbaycan, Türkiye koridorunun kendi yönetiminde olmasını arz güvenliği meselesi olarak görmekte ve altyapı projelerinde yüksek maliyetlere katlanmak suretiyle kontrolü elinde tutmakta ve transit risklerini en aza indirmektedir (Mammadova, 2012: 168). Transit rotalarının kontrolünü elinde tutmasının Azerbaycan enerji politikası açısından bir diğer ehemmiyeti de yukarıdaki bölümlerde bahsedildiği gibi, (petrol stratejisinin üçüncü aşaması olarak) kendi enerji rezervleri tükendikten sonra Hazar Havzası enerji rezervlerinin Avrupa’ya ulaştırılması amacıyla güvenilir bir transit ülke olması amacına hizmet etmektedir.25

25 Bkz: Bölüm 3.2.3 Enerji İlişkileri: Asrın Anlaşması ve Şah Deniz I Projeleri

144

Azerbaycan, Batı’nın (ABD ve AB) veya Türkiye’nin bölgenin enerji rezervlerine olan ilgisini Rusya’nın politik ve ekonomik baskılarını azaltmak için bir araç olarak kullanmakta, bölgenin enerji projelerinde aktif rol almak suretiyle hem denge politikası yürütmekte hem de kendi güvenliği garanti altına almak istemektedir (Rzali ve Dikkaya, 2017a).

Ancak Azerbaycan NATO ve AB gibi, ululararası kuruluşlara üye olmak niyetinde de değildir. Azerbaycan AB’nin siyasi baskılarını istememekte ve siyasi olarak bağımsız davranmak istemektedir. Önceki bölümlerde de anlatıldığı gibi Azerbaycan’ın en önemli dış politika önceliği olan Dağlık Karabağ sorununda, AB’nin kurumsal olarak etkisinin az olması sebebiyle, siyasi ilişkiler açısından AB ile entegrasyon, Azerbaycan için cazip gelmemektedir26. Ancak AB’nin zaman zaman, özellikle Dağlık Karabağ sorununda Azerbaycan’a karşı ikili standartlar uygulamasının da bu yaklaşımın ortaya çıkmasında payı büyüktür. Dağlık Karabağ sorununun savaşla çözülmesi ihtimaline karşılık, mevcut haliyle devam etmesi AB veya Batı dünyası için daha kabuledilebilir bir durumdur. Batının bu tavrı zaman zaman Azerbaycan tarafından da eleştirilmektedir (Jarosiewicz, 2015: 7).

Azerbaycan’ın jeopolitik ve jeoekonomik bağımsızlığının sağlanması, korunması, Transkafkasya boyunca etkisinin genişlemesi, Batı dünyası ile (ABD, Türkiye ve AB) her zamankinden daha güçlü bir enerji ortaklığının kurulması ülke için jeopolitik zorunluluktur. Petrol ve doğalgaz gelirleri ve özellikle GGK Azerbaycan’ın bu jeopolitik zorunluluğuna hizmet etmektedir (Rzayeva and Tsakiris, 2012: 11).

Türkiye ile ilişkiler jeopolitik ve doğal nedenlerden dolayı Azerbaycan dış politikasının en üst öncelikleri arasında yer almaktadır. Tarihi ortak geçmişe dayalı ikili ilişkiler ve Türkiye ile olan organik bağların yanısıra ekonomik faktörler de öncelik teşkil etmektedir. GGK perspektifinde değerlendirdiğimizde TANAP sisteminden Türkiye’nin 6 bcm doğalgaz alması her iki tarafın da çıkarlarına uygundur.

Bilindiği gibi İran ve Rusya doğalgazı Azerbaycan’dan ithal edilene karşı daha pahalıdır ve ülkenin enerji ithalat bağımlılığı yüksektir.Türkiye’de doğalgazın %98’i, petrolün %94’ü, kömürün ise %30’u ithal edildiği için enerjide ithalata bağımlılığı

%72 civarındadır. Bu nedenle Türkiye Azerbaycan doğalgazını ithal etmekle, Rusya ve İran’a olan bağımlılığını önemli ölçüde azaltmak istemekte ve bu ülkelere karşı

26 Bkz: Bölüm 3.2.1 Siyasi İlişkiler

145

pazarlık gücünü artırmayı hedeflemektedir (Dikkaya ve Rzali, 2017a: 347). İkincisi Türkiye’nin ekonomik büyümesi doğal olarak onun enerji talebini de artırmaktadır.

Doğalgaz Türkiye’nin enerji tüketim sepetinde en öncelikli yere sahiptir. Bu sebeple artan talebini karşılamak için Azerbaycan doğalgazına ihtiyaç vardır. Türkiye açısından üçüncü öncelik alanıysa Doğu ve Batı arasında enerji merkezi olma stratejisini gerçekleştirmek için TANAP ve benzeri projelerde daha aktif yer almak istemektedir. Yukarıda da anlatıldığı gibi, günümüz GGK Türkiye ve Azerbaycan’ın kontrolündedir bu sebeple Nabucco projesinden farklı olarak Türkiye’nin rolü sadece transit ülkesi olmakla sınırlı değildir. Türkiye hem projenin ortaklarından biridir hem de TANAP Hükümetlerarası Anlaşma’ya göre Avrupa’ya gönderilecek doğalgazın miktarı üzerinde de söz sahibidir. Bu da AB karşısında Türkiye’nin pazarlık gücünü artırmaktadır (Kardaş, 2014: 4-6).

Azerbaycan açısından değerlendirdiğimizde TANAP’a Türkiye’nin ortak olmasının Azerbaycan’a ekonomik ve jeopolitik faydaları vardır. İlk önce yukarıda da anlatıldığı gibi Türkiye, Azerbaycan’ın Avrupa pazarlarına ulaşmak için tek güvenilir koridordur. Dağlık Karabağ sorununda da Azerbaycan’a en çok desteği veren ülke konumundadır. Azerbaycan’ın Türkiye’den en önemli beklentisi Dağlık Karabağ sorununda Ermenistan’a karşı günümüze kadar süregelen net tavrını sürdürmek ve Erminstan’ı bölgesel projelerden soyutlamak stratejisine uygun olarak Dağlık Karabağ sorunu çözülene kadar bu ülke ile sınırlarını kapalı tutmak, diplomatik ilişki kurmamaktır. Türkiye’nin Azerbaycan’dan beklentisiyse enerji projelerinde Türkiye’nin çıkarlarının daha fazla dikkate alnmak ve onun bölgesel etkinliğinin genişlemesine yardımcı olmaktır (Özdemir ve Rzali, 2018: 465; 472; 473).

Ekonomik olarak değerlendirdiğimizde Türkiye’nin TANAP sistemiyle taşınacak 6 bcm doğalgazı alması projenin sürdürülebilirliği açısından hayati ehemiyete sahiptir.

TANAP sözleşmesinde bu şartın bulunması ve her iki tarafın da anlaşması SOCAR açısından ve projenin ekonomik olması açısından önemlidir. Çünkü boru hatları tam kapasitede çalıştığı sürece maliyetler düşme eğilimindedir. Diğer taraftan sınırötesi doğalgaz projelerinde transit ülkenin boru hattından doğalgaz tedarik etmesi, transit risklerini azaltmakta ve arz güvenliği açısından transit ülkenin engellemelerini azaltmakta ve üreticinin pazarlık gücünü artırmaktadır27 Her iki taraf da bu şart üzerinde anlaşmışlardır (Rzayeva, 2012: 151). Bilindiği gibi TAP projesinin kapasitesi

27 Bkz: Bölüm 1.5 Petrol ve Doğalgaz Boru Hatlarının Ekonomisi

146

10 bcm’dir, buna karşılık TANAP’ın kapasitesiye 16 bcm’dir. Dolayısıyla TANAP’tan gelecek doğalgazın 6 bcm’nin Türkiye tarafından ithal edilmesi, TANAP’ın tam kapasitede çalışmasına hizmet edecektir. Aksi takdirde proje ekonomik açıdan faydalı olmayabilir.

GGK’da Azerbaycan için bir diğer önemli ülkeyse Gürcistan’dır. Ermenistan’la Dağlık Karabağ sorunu nedeniyle ikili ilişkiler sorun çözülmeden kurulamayacağı sebebiyle, Gürcistan’ın jeopolitik konumu Türkiye ve Avrupa pazarlarına ulaşmak için Azerbaycan’ın sahip olduğu tek güzergahdır.

Azerbaycan’ın Şah Deniz projesinden beklediği, bölgesel projeleri gerçekleştirmek ve yararlanmak için Gürcistan’la yakın ekonomik ve politik ilişkilerin kurulmasıdır. Bu sebeple Azerbaycan, Gürcistan’a Rusya petrol ve doğalgaz bağımlılığından kurtulmak için yardım etmektedir. Rusya ile olan çekişmeler sebebiyle de Gürcistan, Azerbaycan’la yakın ilişkiler kurmayı kendi güvenliği için faydalı görmektedir. Azerbaycan, Gürcistan’ı güvenli bir bölgesel ortak ve yakın bir müttefik olarak kendine yakın tutmak için SOCAR aracılığıyla önemli girişimlerde bulunmaktadır (Rzayeva and Tsakiris, 2012: 12).

SOCAR Georgia Petroleum, SOCAR Gas Import-Export, SOCAR Gerorgia Gas, Black Sea Terminal-Kulevi Petrol Terminali ve başka şirketler Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi-SOCAR’ın Gürcistan’da faaliyetlerini yürüten türev kurumlardır (SOCAR, 2017: 37-38).

SOCAR Georgia Gas şirketinin temel amacı, 2008’de Gürcistan ve Azerbaycan arasında imzalanan anlaşmaya göre Gürcistan’ın gazlaştırılmasını temin etmek olarak belirlenmiştir. Anlaşma şartlarına göre, SOCAR’ın 50 bin abonenin gazla temin edilmesini sağlaması ve 40 milyon Dolar sermaye yatırımında bulunması kararlaştırılmışken, 2008-2017 yılları arasında 250 bin abone gazla temin edilmiş ve 290 milyon Dolar sermaye yatırılmıştır. 2007-2017 yılları arasında SOCAR ve bağlı kurumlar tarafından Gürcistan ekonomisine 1 milyar Dolardan fazla sermaye yatırılmış ve 1, 252 milyar Dolar vergi ödenilmiştir (SOCAR, 2018: 10-11). Son verilere göre Gürcistan’ın ithal ettiği doğalgazın %99’nu SOCAR ve Şahdeniz konsorsiyumu sağlamaktadır (SOCAR, 2017: 37).

147

Azerbaycan her ne kadar Rusya ve İran’a doğalgaz satışı yapma şansına sahip olsa da28, bu miktarlar sınırlıdır ve diğer taraftan bu ülkeler doğalgaz zengini ülkeleri olmaları nedeniyle Azerbaycan için cazip bir pazar değillerdir.

Gürcistan ise Azerbaycan’dan gelecek doğalgazın tamamını alabilecek kapasitede değil. Şah Deniz II sahasından üretilen doğalgazın BTE rotasıyla Türkiye’ye taşınması ve Erzurum’da BOTAŞ’ın iletim şebekesine bağlanması ise bir diğer sorundur.

Nitekim yukarıda da anlatıldığı gibi BOTAŞ’ın altyapı yetersizlikleri nedeniyle Şah Deniz I gazının tamamını alamamaktadır ve Azerbaycan doğalgaz üretimi açısından sorun teşkil etmektedir. Bu sorun büyük oranda 2014’te çözülebilmiştir (Rzayeva, 2014: 20-22). Bu sebeple TANAP projesi ve GGK Azerbaycan’ın enerji ihraç rotasını çeşitlendirmek için hayati ehemiyete sahiptir. Azerbaycan açısından değerlendirdiğimizde günümüz GGK’nun toplam uzunluğu 3500 km’dir ve diğer taraftan Hazar havzası kapalı bir bölge olduğundan doğalgazın LNG ile Avrupa’ya ulaştırılması cazip gelmemektedir29. Yukarıda da bahsedildiği gibi her ne kadar AGRI projesi vurgulansa da proje hayata geçirilmiş değil ve 2014’ten günümüze kadar fizibilite çalışmaları aşamasındadır (IEA, 2015: 73). Dolayısıyla Azerbaycan için en uygun seçenek kendi doğalgaz rezervlerini boru hatlarıyla ve Türkiye koridoru üzerinden Avrupa pazarlarına ulaştırmaktır.