• Sonuç bulunamadı

2.5. Yükseköğretimde Özerklik

2.5.3. Yükseköğretimde Mali Özerklik

Bütçenin uygulanması konusunda temel yasa olan ve 1927 yılından itibaren yürürlükte bulunan 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun uygulamaya girmesiyle yürürlükten kaldırılmıştır. Yeni kanun ile birlikte bütçe usulü ve bazı mali tanımlamalarda çeşitli değişiklikler olmuştur. 5018 sayılı Kanunun 3/f bendinde bütçe, “… Belirli bir dönemdeki gelir ve gider tahminleri ile bunların uygulanmasına ilişkin hususları gösteren ve usulüne uygun olarak yürürlüğe konulan belgeyi ifade eder…” şekilde tanımlanmıştır. 5018 sayılı kamu mali yönetim ve kontrol kanunu ile birlikte genel yönetim kapsamındaki idarelerin bütçeleri, merkezi yönetim bütçesi, mahalli idareler bütçesi ve sosyal güvenlik kurum bütçesi olarak sıralanmıştır.

70

Dünya yükseköğretim yönetim sistemlerine göre üniversite bütçelerinin hazırlanmasında kullanılan başlıca yöntemler şöyledir (Gürüz, 2001):

a. Pazarlık ve Anlaşma Yöntemi: Kurumların faaliyetleri ile ilişki kurulmaksızın, ikili ilişkiler kullanılarak belirlenen yöntemdir.Bu yöntemde hiçbir kriter ararnmamaktadır. Toplumun istek ve beklentileri göz önüne alınmaz. Arjantin, İtalya, Brezilya ve Türkiye üniversitelerinde uygulanmaktadır.

b. Girdilere Göre Hazırlama Yöntemi: Öğrenci maliyetinden hareketle ulaşılan bütçeleme şeklidir. Bu yöntemde toplumun beklentileri dikkate alınmakta, çeşitli ölçütler kullanılmakta ve maliyet belirlenmeye yönelik formüller kullanılmaktadır. Bu yöntem Kanada, Çin, Fransa, Japonya, İngiltere ve Amerika’nın bazı eyaletlerinde uygulanmaktadır. Çoğunlukla torba bütçe şeklinde uygulanmaktadır.

c. Çıktılara Göre Bütçe Hazırlama Yöntemi: Bu yöntemde öğrencilerin öğrenimlerini belirli bir standardın üzerinde yürütmeleri hedeflenerek bir bütçe oluşturulması benimsenmektedir. Yükseköğretimde hibe uygulamalarının yoğun olduğu ülkelerde daha çok uygulanmaktadır. Danimarka, Finlandiya, İsrail, İsveç ve Hollanda’da uygulanmaktadır. d. Öğrencilerin Tercihlerine Göre Kaynak Tahsisi: En yaygın uygulaması

Şili’dedir. Öğrenci başına yapılacak subvansiyona yönelik bir katsayı üzerinden bir bütçeleme yapılmaktadır. Yükseköğretim öğrencilerine kredi veren bir kurum tesis edilmiştir.

Türkiye’de uygulanan ve son derece verimsiz olan birinci bütçeleme sisteminin temel olumsuzlukları literatürde şöyle açıklanmaktadır (Gürüz, 2001): Kaynakların dağıtımında ve kullanımında objektif ve adil olmama, merkeziyetçi olma ve rektörün insafına kalma, aşırı bürokrasi, çalışanları ve öğretim üyelerini motive etmeyen, yaratıcılığı baltalayan, akademik uğraşı ile bağdaşmayan bir yapıda bulunmaktadır.

Bütçe ve mali işlemlerden daha etkin düzeyde fayda sağlanması ve AB mali sistemine de uyumlu olması bakımından Türk mali sisteminde “Analitik Bütçe Sınıflaması” 2004 yılından buyana uygulanmaktadır. Toplam kamu harcamalarının idari, fonksiyonel ve ekonomik boyutlarda sınıflandırarak

71

ölçme ve analiz etme olanağı veren harcama planı uygulaması olarak ifade edilebilen “analitik bütçe uygulaması” nın üniversite mali yönetimindeki temel hedefleri özetle şöyle sıralanabilir (Mutluer, Erdoğan ve Kesik, 2005):

 Yönetimin mali saydamlık ve hesapverebilirliğin sağlanması,

 Modern bütçe yöntemlerinin uygulanması için altyapının yeniden kurularak farklı bütçeleme anlayışlarının desteklenmesi,

 Mali planlama ve raporlamanın idari anlayışın dışına taşınması,

 Bütün kamu idarelerinin kapsama alınarak, mali uygulamaların anlamlı bir düzeye taşınabilmesi,

 Eğitim, sağlık gibi çeşitli sektör hizmetlerine ilişkin bütçeleme anlayışının mümkün olması,

 Avrupa Birliği ülkeleriyle uyumlu mali raporlamanın yapılabilmesi,  Kurumlarının yönetim görevleri kapsamında, kamu kaynaklarının

kullanımı ve yapılan çalışmalar bağlamında sorumlu ve sorululukların net olarak belirlenmesini mümkün kılmaktadır.

Kurumlar faklı bütçe modelleri kullanarak uhdesindeki birimler arasında kaynak dağılımı yapmaktadırlar. Bütçe yönetiminde kullanılan formülasyon, kurumlar içinde çatışma ve kaygıları azalttığından daha saydam bir uygulama olarak değerlendirilmektedir. Kullanılan bütçe modelleri arasında temel amaç, paydaşların saydamlık taleplerine daha iyi cevap verebilmek yönündedir (Çekiç, 2015). Cura’ya (2003) göre, bütçe reformu çerçevesinde uygulamaya başlanılan “Analitik Bütçe Sınıflandırması” mali şeffaflığı sağlamada önemli bir rol üstlenmektedir. 5018 sayılı yasa ile hesapverme ve yönetimin sorumluluğunun sağlanması hedeflenmiştir. Bu nedenle üst yöneticilerin yönetim ve hesap verme sorumluluğu hükme bağlanmıştır.

Mali yönetim ve iç kontrol bakımından 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamında üniversitelerde harcama birimleri ve harcama yetkilileri Tablo 7’de gösterilmiştir.

72

Tablo 7: Üniversitelerin Harcama Birimleri ve Harcama Yetkilileri

Kurum / Kuruluş Üst Yönetici Harcama Birimi Harcama Yetkilisi Üniversite Enstitü Rektör Genel Sekreterlik Daire Başkanlığı Hukuk Müşavirliği Fakülte Yüksekokul Meslek Yüksekokulu Enstitü Hastane Merkez Bölüm Savunma Uzmanlığı Genel Sekreter Daire Başkanı Hukuk Müşaviri Dekan Müdür Müdür Müdür Başhekim Müdür Başkan Savunma Uzmanı

Amerika’da diğer bazı eyalet ve üniversitelerde uygulanan ve “sorumluluk merkezli yönetim- (SMY) ” olarak adlandırılan tüm birimlerin hizmet sunumuna ilişkin maliyet ve gelirlerin tespitine yönelik bir uygulama olan SMY, var olan bir mali kaynağın rasyonel bir şekilde yönetilmesi, kaynakların etkin kullanımı, sorumluluğun tespiti ve hesapverebilirliğe katkı sağladığı için çeşitli kesimlerce savunulmaktadır (Çekiç, 2015).

Beşeri sermayeye yapılan yatırım, hem GSMH hem de bütün toplumun yaşam kalitesinde önemli bir artışa neden olmaktadır (Şişman, 2014). Eğitime ayrılan kaynaklar bakımından ülkelerin toplam eğitim harcamalarının GSYİH içindeki oranlar dikkat çekicidir. Yükseköğretim bütçesi ile ilgili Türkiye’nin mali yapı ve bütçe gerçekleşmelerine ilişkin sayısal bilgiler Tablo 8’de verilmiştir.

73

Tablo 8. Yükseköğretim Bütçesinin Milli Gelire Oranı

Kaynak: Mebpersonel, (2014).

Ülkelerin eğitime ve özellikle yükseköğretime ayrılan mali kaynakların miktarı ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Eğitime yapılan harcamalar Amerika’da %7.1, Arjantinde %4.7, Malezya %8.1, İtalya %4.1 ve Türkiye ise %3.8 düzeyindedir (Yalçın, 2015).

Toplumsal düzeyde saydamlık ve hesap verebilen yükseköğretim kurumları açısından pazarlık ve anlaşma ile bütçe tahsis yönteminin yerini kısa zaman içinde girdi ve çıktı düzeyine göre bütçeleme yönteminin alacağı ve Türkiye’de de bu yöntemin daha sağlıklı olacağı düşünülmektedir. Bütçenin torba şeklinde tesis edilerek yöneticilere sağlıklı bir hesap sorma mekanizmasının getirilmesi halinde başarılı bir uygulama olacağı değerlendirilmektedir (Gürüz, 2001). Çağdaş düzeyde yapı ve sistemini kuran ülkelerde olduğu gibi girdi ve çıktı

Yıl Yükseköğretim Bütçesinin Merkezi Yönetim Bütçesine Oranı (%) Yükseköğretim Bütçesinin Milli Gelire Oranı

(%) 2003 2,27 0,94 2004 2,45 0,86 2005 3,34 1,07 2006 3,35 1,04 2007 3,21 1,05 2008 3,29 1,02 2009 3,33 0,79 2010 3,24 0,91 2011 3,68 0,95 2012 3,63 0,89 2013 3,77 0,97 2014 3,88 0,99

74

kriterlerine dayanan formüle dayalı torba bütçeleme sisteminin Türkiye’de de uygulanmasının gerektiği düşünülmektedir.

Mali yönden özerk üniversite, tüzel kişiliği altında ve devletin kontrolü bağlamında kendi bütçesini serbestçe düzenleyen ve yöneten kurumdur. O nedenle de gelir ve harcamalarına ilişkin kararları doğrudan kendisi alabilir. Sınav, diploma ve öğrenci harçlarını doğrudan kendisi yönetir (Aktan, 2003; Korkut, 1993). Üniversite kendi kaynakları üzerinde bağımsız bir tasarruf yetkisi ile hareket edebilmelidir.

Mali özerklik temelde üç unsuru içermektedir (Aktan, 2003): Birincisi kendi kurumsal bütçesini hazırlayabilme, ikincisi kendi mali kaynaklarını oluşturabilme ve üçüncüsü de kendi finansal kaynaklarını kullanabilme şeklindedir.