• Sonuç bulunamadı

2.11. Bazı Ülke Uygulamaları: Yükseköğretimde Saydamlık ve

2.11.4. İngiltere

Ondokuzuncu yüzyılın ortalarına kadar Oxford ve Cambridge üniversiteleri dışında İngiltere’de başka üniversite kurulmamıştır. Yükseköğretimde artan talebi karşılamak amacıyla 1992 yılında kabul edilen yasal düzenleme sonrasında politeknik olarak adlandırılan eğitim kurumlarına üniversite adı verilmiştir (Reichert, 2009).

İngiltere’de üniversitelerin Avrupanın en özerk (self-governing) yükseköğretim kurumları olduğu söylemek mümkündür. Bu özerklik idari, mali ve akademik düzeyde olamaktadır. Üniversiteler, yöneticiler, seçilmiş personel, öğrenci temsilcileri, yerel otoritenin temsilcilerinin oluşturduğu “konsey”; “guvernörler kurulu” adı verilen kurumlar tarafından yönetilmektedir. Bu kurulların görevi, yükseköğretim kurumlarının hedeflerini tayin ve tespit etmek, rektörünü atamak, yol haritasını oluşturmak ve rektöre yardımcı olacak komisyon ve komiteler oluşturmaktır (Leišyte, 2007).

İngiltere’de üniversitelerin gelirlerinin önemli bir kısmı kamu gelirlerinden ve araştırma fonlarından sağlanmaktadır, üniversitelere yapılan bu fonlamaların hangi ölçütler doğrultusunda yapıldığı konusunda da yükseköğretim kurumları arasında rekabet öngören bir yapı mevcuttur. Öğrenci başarısı, araştırma projesi üretme, araştırma fonları vb. somut ölçülebilir veri setleri tesis edilmiştir (Doğramacı, 2007; Leišyte, 2007; Yavuz, 2012).

117

İngiltere’de hesap verme sorumluluğu ve idari yapı ile ilgili çalışmalar büyük ölçüde 1979 yılı sonrasında ve birkaç dönem görev yapan Thatcher hükümetleri döneminde yapılmıştır (Özen, 2008). Thatcher hükümetleri, ekonomik daralma ve harcamalarda mali kısıtlamaya gidilmesi ve kamu kaynaklarının daha doğru kullanılması amacıyla “Merkezi Yönetimin Yeniden Düzenlenmesi Raporu” hazırlanmış ve bu rapor doğrultusunda kamuda yapı ve işleyişe ilişkin önemli reformlar yapılmıştır (Özen, 2008; Yılmaz, 2001). İngiltere’de Anglosakson denetim kültürü benimsenmiştir. Bu denetim sisteminin temel özelliklerinden birisi bazı denetimlerin daha çok “outsourcing” de denilen dışarıdan denetim hizmeti satın alma şeklinde yapılmasıdır. O nedenle her bir idare ve kurum kendi iç denetçileri eliyle rutin denetimlerini yaptırmakta ve ayrıca daha güvenilir olması bakımından periyodik olarak dış denetimler yaptırarak ilgili makam ve mercilere kurumsal raporlamalarını sunmaktadırlar (Paratley, 2003).

İngiltere’de dış denetim iş ve işlemleri ise İngiltere Sayıştay’ı (National Audit Office) tarafından yapılmaktadır. Ulusal Denetim Ofisinin denetim uygulamaları da yine iç denetim kültüründe olduğu gibi Anglosakson denetim metodolojisi özellikleri taşımaktadır. Ulusal Denetim Ofisi, kamu kurum ve kuruluşlarının hesap ve harcamalarını denetlemek ve denetim sonuçlarını periyodik olarak parlamentoya raporlamak zorundadır (Köse, 2000; SİGMA, 2001). Ayrıca Maliye Bakanlığı, denetim birimleri eliyle ülkedeki tüm kamu kaynağı kullanan kurum ve kuruluşların iç kontrol sistemlerinin işlevselliği ve mali kontrol yapılarına ilişkin rol ve sorumluluk üstlenmektedir. Ulusal Denetim Ofisi ile kurumların iç denetim birimleri arasında denetim raporları üzerinden belirli bir oranda koordinasyon bulunmaktadır (Ergüven, 2005; Paratley, 2003).

2.11.5. Kanada

Kanada’da 1984 yılında yaşanan mali kriz büyük ölçüde kamu programlarının gözden geçirilmesine ve bazı kamu harcama yönetimi süreçlerine ilişkin bir dizi reformların yapılmasına neden olmuştur (Yılmaz, 2001). Kanada’da hesap verme sorumluluğuna ilişkin süreç, “Mali Sorumluluk Yasası”yla

118

düzenlenmiştir. Belirtilen yasal düzenleme ile bakanlıkların, üniversitelerin ve diğer kamu kurumlarının üst yöneticilerinin görev ve yetkilerine ilişkin verilen karar ve yapılan harcamaların yerindelik ve uygunluk düzeyine ilişkin düzenlemeler içermektedir (Treasury Board of Canada-Kanada Hazine Kurulu, 2005).

Diğer yandan, Kanada Hazine Kuruluna (TBC) göre üniversite ve diğer yükseköğretim kurumlarında görev yapan yöneticilerin tutmak zorunda oldukları evrak ve belgelerin neler olduğu ve hangi periyotlarda hangi mali bildirimlerin yapılacağı hüküm altına alınmıştır (TBC, 2005).

Kanada’da, kamu görevlileri kamusal faaliyetlerinde yönetim görev ve sorumluluklarına ilişkin hesap vermeye tevsik edilmektedir. Kamu yararı gereğince parlamenterler, bakanlar ve kamu görevlileri hesapverebilirlik ve mali sorumluluk bağlamında kritik bir role sahiptirler. Kanada hesap verme sorumluluğunun başarılı bir şekilde yürütülebilmesi için uygulanan kamu politika ve programlarının sonuçları belirli bir periyotta rapor halinde kamuoyuna ve ilgili mercilerin bilgisine sunulmaktadır. Belirtilen rapora göre sistemin sürdürülebilirliği açısından hükümetin de hesap verdiği parlamentonun rolü hayati öneme sahiptir (Yılmaz, 2001).

Ayrıca hesapverebilirlik sisteminin işleyişine ilişkin Kanada hükümetinin dikkate almak durumunda olduğu “the doctrine of ministerial responsibility” bakanlık hesap verebilirlik doktrini bulunmaktadır. Belirtilen doktrinde yönetici ve siyasilerin rol ve sorumlulukları açıkça belirtilmiştir (TBC, 2005).

119

BÖLÜM III

YÖNTEM

Çalışmanın bu bölümünde, araştırmanın modeli, çalışma grubu, veri toplama aracının geliştirillmesi, verilerin toplanması ve verilerin analiz yöntemleri hakkında bilgiler yer almaktadır.

3.1. Araştırma Modeli

Türk yükseköğretim sistemindeki saydamlık ve hesapverebilirlik olgusunun incelenmesi ve değerlendirilmesini amaçlayan bu çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Nitel araştırma yöntemlerinin uygulandığı çalışmalarda gözlem, görüşme ve doküman analizi gibi veri toplama yöntemlerinin kullanıldığı, algıların ve olayların doğal ortamında gerçekçi ve bütüncül bir biçimde ortaya konmasına yönelik süreçler izlenmektedir (Yıldırım ve Şimşek, 2011). Nitel araştırmalarda, üzerinde çalışılan konu hakkında daha zengin ve ayrıntılı bilgi elde edilebilmektedir (Büyüköztürk, Çakmak, Akgün, Karadeniz ve Demirel, 2012; Yıldırım ve Şimşek, 2011, s.17). Bu nedenle araştırmada olguların kendi gerçekliği içinde derinlemesine incelenmesi ve ayrıntılı bir değerlendirme yapılabilmesi amacıyla nitel araştırma yönteminin daha uygun olacağı düşünülmüştür. Görüşme tekniğinin kullanıldığı araştırmalarda örneklem seçimi, araştırma probleminin özelliği ve araştırmanın sahip olduğu kaynaklarla yakından ilişkili olmaktadır (Yıldırım ve Şimşek, 2008, s.87). Olgu bilim araştırmalarında temel veri toplama aracı görüşme yöntemidir (Büyüköztürk vd., 2012). Görüşme tekniği uygulanarak gerçekleştirilen

120

araştırmalarda çoğu zaman küçük örneklem grupları üzerinde çalışmalar yürütülmektedir (Silverman, 2001). Ayrıca nitel olarak yapılan araştırmalarda örneklem seçimi, belirlenen probleminin özellikleri ve araştırmacının ulaşabildiği kaynaklar ile de yakından ilişkilidir (Yıldırım ve Şimşek, 2011). Araştırmada yarı yapılandırılmış görüşme formu uygulanmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme formları, görüşülen kişi ile ilgili bazı fırsatlar sunmakta ve onlara kendi düşüncelerini açıklama olanağı sağlamaktadır (Büyüköztürk vd., 2012, s.152). Kullanılan yarı yapılandırılmış görüşme formları ile araştırmaya katkı sağlayan görüşme yapılan kişilerin kendilerini ifade edebilme imkanı sağlanmıştır (Aslan & Karip, 2014). Nitel araştırma modeli uygulanması sonucunda elde edilen veriler, Türk yükseköğretim sisteminde saydamlık ve hesapverebilirlik ile ilgili mevcut kuramsal bilgiler ve yükseköğretim yönetimine ilişkin uygulamalar çerçevesinde değerlendirilerek, Türkiye’de yükseköğretim sisteminin saydamlık ve hesapverebilirlik düzeyinin geliştirilmesi ve iyileştirilmesi için kavramsal bir çerçeve ortaya konulmuştur.

3.2. Çalışma Grubu

Bu araştırmada amaçlı örnekleme yöntemlerinden sırasıyla maksimum çeşitlilik örnekleme, tipik durum örnekleme yöntemi ve zincir örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Maksimum çeşitlilik örneklemesinde, çalışılan probleme taraf olabilecek yükseköğretim kurumlarındaki yöneticilerin çeşitliliği maksimum derecede yansıtılmaya çalışılmaktadır. Tipik durum örnekleme yönteminde ise örneklemin araştırma problemi ile ilgili olarak evrende yer alan bir çok durumdan tipik olan herhangi biriyle oluşturulmasıdır. Amaçlı örnekleme, araştırma konusuna ilişkin zengin bilgiye ve tecrübeye sahip olduğu öngörülen / düşünülen durumlara ilişkin derinlemesine çalışılmasına imkan sağlamaktadır (Yıldırım ve Şimşek, 2011). Amaçlı örnekleme yönteminde araştırmacı, kimlerin çalışma grubuna dahil edileceği konusunda kendisi değerlendirme yapmakta ve araştırmanın amacına en uygun olacak katılımcıları tespit etmektedir (Balcı, 2007).

Zincir örnekleme tekniği, araştırmacı tarafından belirlenen probleme ilişkin bilgi sağlayabilecek birey veya durumların saptanmasında “bu konuda en çok

121

bilgi sahibi kimlerdir?” ve “bu konuda kim veya kimlerle görüşmemi önerirsiniz?” vb. sorulara cevapların verilmesiyle belirlenmektedir (Yıldırım ve Şimşek, 2011).

Türkiye’de 109 devlet üniversitesi (8’i teknik üniversite), 76’sı vakıf üniversitesi ve 8’i de vakıf meslek yüksekokulu olmak üzere toplam 193 üniversite bulunmaktadır.2

Çalışma grubunun tespitinde, Ortadoğu Teknik Üniversitesi tarafından akademik performans genel sıralamasında3

2013-2014; 2014-2015 ve 2015- 2016 dönemlerine ilişkin ilk onda yeralan devlet üniversiteleri arasından bünyesinde tıp fakültesi araştırma hastanesi bulunan; ayrıca 2015 yılı merkezi yönetim bütçesi sıralamasında4

da toplam bütçe büyüklüğü bakımından ilk on üniversite içinde yeralmış olan biri teknik diğer ikisi normal statülü üç devlet üniversitesinde yöneticilik yapan/yapmış ve görüşme talebimizi kabul etmiş toplam 13 kişi; ayrıca yapılan görüşmeler sürecinde önerilen ve yükseköğretim konusunda çalışmaları bulunan geçmişte rektörlük, dekanlık, Milli Eğitim Bakanlığında genel müdürlük ve Bakan danışmanlığı yapmış öğretim üyelerinden 6 kişi ile birlikte toplam 19 kişi örneklem olarak belirlenmiştir.