• Sonuç bulunamadı

2.1. Türkçe ve Arapçanın Dilbilgisi Açısından Karşılaştırılması (Karşıtsal

2.1.2. Cümle Yapısı (Sentaks) Açısından

2.1.2.1. Yüklem Bakımından

Türkçedeki yüklem bazen ekli olduğu gibi bazen de eksiz olarak gelebilmektedir. Yüklem hem isim hem de fiil olabilmektedir. Genellikle cümlenin sonunda yer alan yüklem bazı nedenlerden dolayı yer değiştirebilmektedir. Kesik cümle türlerinde olduğu gibi bazen yüklem açıkça ifade edilmeyip bağlamdan anlaşılmaktadır. Her cümlenin kendine has bir

88

yüklemi bulunmaktadır. Yüklemin sayısı aynı zamanda cümlenin sayısını göstermektedir. Geçişsiz fiillerden oluşan yüklemde nesne bulunmamaktadır. Yüklem tek bir kelime olduğu gibi kelime grubu şeklinde de olabilmektedir. (Albiladi, 2012, s.14-16, 56-58). Türkçedeki yüklem Arapçada isnâd konusuyla ilgilidir. Arapçada bir ifade başka bir ifadeyle yeni bir hüküm kazanırsa buna يدانسلإا بيكرتلا isnâd terkibi adı verilmektedir. İsnâd terkibi ise iki kısımdan oluşmaktadır. Birincisi دنسملا musned “yargıyı bildiren ifade”, ikincisi ise هيلإ دنسملا musnedun ileyhi “kendisine yargı yüklenen ifade” şeklinde açıklanmaktadır (Lassa, 2014, s.126). Sözgelimi “دهتجم بلاطلا Öğrenci çalışkandır.” cümlesinde yargı bildiren “çalışkandır” ifadesidir. Türkçede buna “imek eylemi” de denmektedir. Bu açıklamalardan hareketle cümleyi yargı bildiren en küçük söz grubu şeklinde tanımlamak mümkündür (Şimşek, 2006, s.53).

2.1.2.2. Özne Bakımından

Özne cümlede fiili yapan öğedir. Her ne kadar cümlenin ayrılmaz bir parçası olsa da bazen bulunmayabilmektedir. Çekimli fiilin bir öznesi vardır. Edilgen fiillerin dışındaki fiillerin öznesi gerçek öznedir. Edilgen çatılı fiillerde ise sözde özne vardır. Bazen neden ifade eden kalıplar örtülü özneyi oluşturmaktadır. Bir özne sıralı cümlelerde birden fazla yükleme etki edebilmektedir. Dönüşlülük ifaden eden zamîrler pekiştirmeli özne konumundadır. Geçişsiz veya edilgen anlamı veren bazı fiillerde belirsiz özne olup bu özne çoğunlukla üçüncü şahıs olarak kullanılmaktadır. Özne hem ekli hem de eksiz olabilmektedir. Bazen kelime grubu hâlinde de bulunabilmektedir. Bu bağlamda isimler, sıfatlar, zamîrler, zarflar, ikilemeler, ekler, harfler, fiilimsiler özne olarak kullanılabilmektedir. Türkçede özne ile yüklem arasında kişi ve sayı bakımından tam bir uyum söz konusudur. Ancak özne bitki veya hayvan ismi ise bu durumda yüklem çoğunlukla tekildir. Ayrıca özne olan organ adlarının çoğu, topluluk adları, soyut isimler, belirsizlik belirten sıfatlardaki yüklem tekildir. Cümlede bir öznenin birden çok yüklemi olabildiği gibi bir yüklemin birden çok öznesi de olabilmektedir. Özne kendi arasında gerçek özne, gizli özne, sözde özne gibi üç farklı kategoride olabilmektedir. Gerçek özne etken, dönüşlü ve işteş fiillerin öznesidir. Gizli özne kişi ekinin gösterdiği zamîr cümlesidir. “Akşama kadar çalıştık.” Cümlesindeki gizli özne “biz” kişisidir. Sözde özne ise yüklemi edilgen fiil olan çatılardaki nesnenin özneye dönüşmüş hâlidir. Öznenin

89

düşürüldüğü durumlar da söz konusudur (Albiladi, 2012, s.17-28; Karahan, 2008, s.22; Erkul, 2004, s.33; Edizkun, 2007, s.334; Gülensoy, 2000, s.432; Ergin, 2008, s.404). Arapçada fâil olarak adlandırılan özne fiili yapan öğedir. Fâilin cümledeki harekesi merfû olup fiilden sonra gelmek zorundadır. Bazı dilciler fiil cümlesinde fâilin düşürülmesini doğru görmemektedirler (Öztürk, 2006, s.101). Fiil cümlesinde fâilin sayısı ne olursa olsun fiil her zaman tekil olup fâile sadece cinsiyet bakımından uyum sağlamaktadır. Fâilin ayrıca nesneden de önce gelmesi esastır. Fâili birden fazla olan fiil cümlesinde fâiller atıf harfiyle bağlanmaktadır (Kaçar, 2012, s.166). Düşünme yeteneği olmayan tüm çoğul fâillerin fiilleri dişildir. Bunların dışında Arapçada fâile özgü birçok kurallar da mevcuttur. Türkçede sözde özne olarak adlandırılan özne türü Arapçada nâibu’l-fâil olarak adlandırılmakta olup Türkçedeki gibi edilgen fiilin nesnesi konumundadır. Nâibu’l-fâilin de kendine özgü kullanım yerleri ve türleri bulunmaktadır (Nalçakan, 2008, 56-61; Mubârek, 1992, s.134; Nûreddîn, 1996, s.71; er-Râcihî, 2000, s.176; Koçak, 1992, s.133).

2.1.2.3. Nesne Bakımından

Türkçede nesne öznenin yaptığı işten etkilenen öğedir. Bu öğe aynı zamanda yüklemin bildirdiği öğedir. Fiil geçişli ise cümlede bulunması zorunludur. Geçişsiz fiillerde nesne gerekmemektedir. Kendi arasında belirtili ve belirtisiz olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Belirtili nesnenin sonunda belirtme durumu eki vardır. Belirtme durumu eki almamış nesneler ise belirtisiz nesnedir. Nesnelerin cümle içindeki yeri değişebilmektedir. Bir yüklemin birden fazla nesnesi bulunabilmektedir. Nesneler tek bir isim olabildiği gibi kelime grubu şeklinde de olabilmektedir (Albiladi, 2012, s.28-16, 58-59).

Türkçedeki nesne Arapçada mefûl olarak karşılanabilmektedir. Arapçada mefûllerin birçok çeşidi bulunmakta olup her birinin farklı özellikleri vardır. Ancak mefûller bazen Türkçede sadece nesneyi karşılamayıp farklı öğelere de karşılık olabilmektedir (Nalçakan, 2008, s.61-67).

90 2.1.2.4. Tamlamalar Bakımından

Türkçede tamlamalar yaygın bir biçimde kullanılmaktadır. Özellikle belirtisiz ad tamlaması yeni kelime türetiminde yaygın olarak kullanıldığı gibi yer, kurum, cins adlarının elde edilmesinde oldukça sıkça başvurulan bir dilbilgisi özelliğidir.

Arapçada ise bu tür tamlamaların kendilerine özgü yapıları ve kullanım yerleri bulunmaktadır. Arapçada çok yaygın olan sıfat tamlaması Türkçede herhangi bir eke ihtiyaç duymazken Arapçada kendine özgü kurallara sahip bir cümle öğesidir (Doğan, 2006, s.79).

Arapça isim tamlamasında temel öğe olan tamlanan (muzâf) tamlamanın başında ikincil öğe olan tamlayan (muzâfun ileyh) kendisinden sonra gelmektedir. Türkçede ise tam tersi bir durum söz konusudur. Arapçadaki isimlerin tamlaması hem şekil olarak hem de anlam olarak meydana gelmektedir. Türkçede ise tamlama sadece anlam bakımındandır. Her iki dilde de isim isimle, isim zamîrle, isim diğer terkiplerle tamlama oluşturabilmektedir. Her iki dilde de tamlamanın nedeni bir şeyin parçası, sebebi olabilmektedir. Arapçadaki isim tamlaması bazen bir şeyin hangi maddeden yapıldığını belirtmektedir. Arapçadaki isim tamlaması mubteda, haber, özne ve sözde özne olabilmektedir. Bu durumda merfûdur. Ayrıca mefûl, temyiz gibi mansûb hâlinde de bulunmaktadır. Bunun dışında cümle içinde mecrûr durumda da kullanılmaktadır. Türkçede yalın hâldeyken özne, sözde özne ve isim cümlesinin yüklemi olmaktadır. Diğer durumlarda ise nesne, tümleç, yer ve zaman tümleci konumunda olabilmektedir (Gürkan, 2001, s.59).

Türkçedeki isim tamlaması ek alıp almama bakımından üç gruba ayrılmaktadır. Tamlananın her iki tarafı ek aldığında belirtili isim tamlaması sadece ikinci tarafı ek aldığında ise belirtisiz isim tamlaması olmaktadır. Bu durum Arapçada muzâfta tenvînin düşmesi, muzâfun ileyhin ise mecrûr olması şeklindedir (Tanç, 2015, s.3-13).

2.1.2.5. Cümle Bakımından

Türkçedeki cümle Arapça olup لمج harflerinden türemiştir. Sözlük anlamı bakımından bir araya getirmek, toplamak, akıcı olmak, yağın erime durumu, güzel ya da hoş olmak gibi ifadeleri kapsamaktadır. Dilbilimi terimi olarak ise kelimelerin bir araya gelmesiyle oluşan ve tam bir yargı bildiren bütün olarak tanımlanmaktadır (Aydın, 2007, s.53).

91

Arapça ve Türkçe yapıları bakımından yapılan dil tasnifinde farklı dil ailesi grubunda yer almaktadır. Bu nedenle cümle yapıları da farklılık arz etmektedir. Arapçada cümle doğrudan fiil ile başlarken Türkçede bu durum söz konusu değildir.

Arapça bir cümleyi kurabilmek için yargı bildiren en az iki isme veya bir fiil ve bir isimden oluşan terkibe ihtiyaç vardır. Bu nedenle sadece harf ya da fiillerden cümle oluşmamaktadır. Cümle anlam, fonksiyon ve yapı bakımından temel üç öğeye ayrılmaktadır. Anlamlarına göre inşâî (şart, yemin, nidâ, emir, olumsuz emir vb.) ve haberî (olumlu, olumsuz) gibi alt dallara ayrılmaktadır. Fonksiyonlarına göre de görevli cümle (cümle çözümlemesinde yeri olan) ve görevsiz cümle (cümle çözümlemesinde yeri olmayan) olmak üzere iki grupta değerlendirilmektedir. Yapılarına göre ise isim, fiil (şart ve zarf cümleleri de dâhil), basit (yalın), birleşik, büyük ve küçük cümle olmak üzere alt bölümlere ayrılmaktadır. Arapça cümlelerin sınıflandırılması konusunda Arap dilciler arasında kesin bir görüş birliğini ifade etmek doğru olmayacaktır (Aydın, 2007, s.57-60). Arapçadaki cümle yapısı bakımından basit, birleşik, atıflı ve sıralı olmak üzere dört kısımdır. Türkçede ise sadece basit ve birleşik cümle bulunmaktadır.

1. Basit Cümle: Arapçadaki basit cümlede tek yargı bulunmaktadır. Bu yargıyı ifade eden fiil ya da isim olabilmektedir. Türkçedeki basit cümlede tek bir çekimli yüklem bulunmaktadır. Her iki dildeki basit cümlenin ortak yönü tek bir yargı bildirmesi, isim ve fiil cümlesi olmak üzere iki kısma ayrılmasıdır.

a. İsim Cümlesi: Arapçada isimle başlayan cümledir. Buradaki belirleyici ölçüt cümlenin başında ismin bulunmasıdır. Çünkü cümlenin başında fiil bulunursa cümle fiil cümlesi olmaktadır. Türkçede yüklemi isim ya da isim soylu olan ve bildirme fiil bulunan cümledir. Türkçedeki cümlenin türünü ise yüklem belirlemektedir. Yüklem isim ise cümle isim cümlesidir.

b. Fiil Cümlesi: Arapçadaki fiil cümlesi fiille başlayan cümledir. Türkçede ise yüklemi fiil olan cümledir. Buradaki fiil çekimli ya da birleşik fiil olabilmektedir. Fiil cümlesi durum, oluş, iş ya da kılış bildirmektedir.

2. Birleşik Cümle: Arapçadaki birleşik cümlede iki ya da daha fazla cümle bulunmaktadır. Bu tür cümlelerde birden çok yargı (isnâd) olup ىربكلا ةلمجلا olarak da adlandırılmaktadır

92

(Lassa, 2014, s.126). Türkçedeki birleşik cümlede içinde birden çok yan cümle bulunan cümledir.

3. Şart Cümlesi: Arapçadaki şart cümlesi şart edatıyla başlayan cümledir. Şart cümlesinde şart edatının başına geldiği şart cümlesi ile bu şartın yerine getirilmesi durumunda yerine getirilecek olan cümlenin bulunduğu şartın cevabı vardır. Türkçedeki şart cümlesi ise iki yargıdan oluşmaktadır. Her iki dilde de şart edatları olmasına rağmen Türkçede ayrıca fiil kökünün sonuna şart ekleri getirildiği için bazen şart edatlarına gerek kalmayabilmektedir. Arapça ve Türkçedeki cümleler anlam bakımdan karşıtsal çözümlemeye tabi tutulabilmektedir. Bu bağlamda Arapçadaki haber cümlesi yargının verildiği cümledir. Haber cümlesi ya olumlu ya da olumsuzdur. Türkçedeki haber cümlesi yargı bildiren dizgedir. Arapçadaki gibi olumlu ya da olumsuz cümleler bulunmaktadır. Türkçede olumlu isim cümlelerin sonunda bazen bildirme eki bulunmaktadır. Fiil cümlelerinde ise fiil kiplerinin olumlu formu bulunmaktadır. Arapçadaki isim cümlelerinin olumsuz şeklinde nâsıh fiillerden yararlanılmaktadır. Fiil cümlelerin olumsuz şeklinde ise bazı edatlardan yararlanılmaktadır (Aydın, 2007, s. 142-179; Doğan, 2006, s.76; Gürkan, 2001, s.53).

2.1.2.6.Ulaçlar Bakımından

Türkçedeki ulaçlar fiil köklerine getirilen –(y)Ip, -(y)IncA, -Ir …… mAz, -A/Irken, - (y)A……-(y)A, -mAdAn, -DıkçA, -(y)AlI, -(y)ArAk ekleriyle, gerçek zarf fiiller, sıfat fiillere getirilen çekim ekleri ve yapı bakımından farklı olduğu hâlde zarf fiil olarak kullanılanlar olmak üzere birkaç kısma ayrılmaktadır. Bu zarflardan bazıları ulama görevini görmektedir. Ayrıca –(y)In, -ken, -maksızın, -meksizin, -makla, -mekle, -masıyla, -mesiyle, -casına, -cesine, -mIşçasına, - mIşçesine, -(y)acakçasına, -(y)ecekçesine, - (y)acakmışçasına, -(y)ecekmişçesine, -macasına, -mecesine, -mamacasına, -memecesine, - masından, -mesinden,-maktansan, -mektense, -DıktA, -DığIndA, -(y)acağında, - (y)eceğinde, -(y)acağına, -(y)eceğine, -(y)asıya, -(y)esiye, … -DI …… -mAdI, … -DI …… -mI, -sA gibi sık karşılaşılmayan bazı ulaçlar da bulunmaktadır (Polat, 2014, s.290- 295). Kapıyı açıp eve girdim. Elinde kitap okuyarak yürüyordu.

Türkçedeki bazı ulaçların Arapça karşılığı hâl veya temyiz cümlesi gibi formlarla karşılanırken genel olarak tamamen örtüşen bir durum söz konusu değildir (Gürkan, 2001, s.69-70).

93 وط لكأت تنأ ا لا ل موي . ابكار رفاس يخأ . ايكاب رضح لفطلا . كبت كتخأ تيأر ي . تايرابملا نم انعجر نيزئاف . ىلإ تبهذ شام انأ و ةسردملا . بدأ يف يعم بلاطلا ملكت . لا للاخ فصلا ريدملا لخد سرد .

Arapçada bazen نع cer harfi Türkçedeki bazı ulaçlara karşılık kullanılabilmektedir. Ancak bu durumda cer harfi tek başına ulaç anlamı vermeyip kendisinden sonra gelen mastarla birlikte kullanılmaktadır (Can, 2005, s.61; Işık, 2014, s.37-39, 114-121).

هرك نع فصلا سردملا لخد .

Benzer Belgeler