• Sonuç bulunamadı

1.2. YÖNETSEL KAPASİTE KAVRAMI

1.2.2. Yönetsel Kapasiteye İlişkin Yapılmış Çalışmalar

Yönetsel kapasite’ye ilişkin Türkçe literatürde direkt yapılmış çok sayıda çalışma mevcut değildir. Türkçe literatürde yönetsel kapasite ile ilgili çalışmalar genellikle kamu yönetiminde ve yerel yönetimlerde yönetimin iyileştirilmesi, yönetimin etkinliği

vb. konu başlıkları altında ele alınmakta, yönetsel kapasitenin boyutları ayrı ayrı ele alınarak yönetsel kapasite belirlenmeye ya da geliştirilmeye çalışılmakta ya da Avrupa Birliği çerçevesinde bazı kurumların yönetsel kapasiteleri değerlendirilmeye çalışılmaktadır. Ancak yabancı literatürde yönetsel kapasiteye ilişkin direkt yapılmış birçok çalışmanın olduğu gözlemlenmektedir. Tez çalışmasında yönetsel kapasiteye ilişkin tüm çalışmalara hem sayfa sınırlılığı hem de çalışmanın temel amacını oluşturmaması nedeniyle yer verilememiştir. Ancak yönetsel kapasiteye ilişkin yapılmış çalışmaların genelde nasıl bir değerlendirme çerçevesini benimsediklerini ortaya koymak ve yönetsel kapasitenin en çok ele alınan temel boyutlarını belirlemeye çalışmak amacıyla yönetsel kapasiteye ilişkin direkt yapılan çalışmaların bazılarına aşağıda yer verilmiştir.

Raboca ve arkadaşları (2010) ‘An Exploratory Analysis of the Management Capacity Within the Local Public Administration From Romania’ adlı çalışmalarını Romanya’nın kuzey batı bölgesinde yer alan yerel yönetimlerde (6 county’de) yapmışlardır.

Çalışmada yerel yönetimlerin yönetsel kapasitelerini tespit etmeye çalışmışlardır. Bu çerçevede temel olarak üç konuyu araştırmışlardır:

1- Yönetsel kapasite tanımlamalarını

2- Örgütlerde yönetsel kapasitenin gelişme düzeyini

3- Yönetsel kapasiteyi içeren ve karakterize eden temel boyutları ve temel faktörleri 168 kurumun her birimine iki anket gönderilmiş birisinin birim başkanı tarafından doldurulması diğerinin ise o birimde çalışan memur tarafından doldurulması istenmiştir.

1800 anket dağıtılmış ve 1300 anket geri dönmüştür.

Yönetsel kapasiteyi tanımlarken ankete katılanların % 25’i yönetimin işlevleri ile ilgili yakın ilişki kurmuş; % 20’si yönlendirme ve önderlik etme ile ilgili ilişki kurmuş, % 25’i yönetimin işlevlerini (planlama, organize etme, yönlendirme, kontrol etme ve değerlendirme) yerine getirmek için kapasite, yetenek, kabiliyet olarak tanımlamış, % 20’si ise bir kuruma etkin ve etkili şekilde liderlik etmek için kapasite, yetenek, kabiliyet olarak tanımlamış % 15’i ise belli durumları ve kaynakları yönetmek için

kabiliyet, yetenek, kapasite olarak tanımlamışlardır. Örgütlerindeki yönetsel kapasitenin gelişmişlik düzeyine ilişkin ise % 52’si gelişmiş, % 35’i ne gelişmiş ne de gelişmemiş,

% 6’sı çok gelişmiş, % 5’i az gelişmiş , % 1’i ise kapasite yok yanıtını vermişlerdir.

Yönetsel kapasiteyi karakterize eden temel boyutlarda ise % 8 iletişim kapasitesi, % 7.91 doğru zamanda doğru kararlar verme kapasitesi, % 7.90 aktiviteleri gözleme kapasitesi, % 7.85 koordine etme kapasitesi ön plana çıkmıştır.

Boyne (2010) ‘Capacity, Leadership, and Organizational Performance: Testing the Black Box Model of Public Management’ adlı çalışmasında yönetsel kapasite ve örgütsel kapasitenin İngiliz yerel yönetimlerinin performansı üzerinde etkisini analiz etmeye çalışmıştır. Çalışmanın temel amacını yönetsel kapasitenin kamu hizmet performansı üzerinde olumlu etki yaratıp yaratmadığı ve bu etkiyi liderliğin artırıp artırmadığını ortaya koymak oluşturmaktadır. Diğer bir ifade ile araştırma iki varsayım üzerine kurulmuştur. Bu varsayımlar: Yönetsel kapasite performansla ilişkilidir ve yönetim sistemleri ve performans arasındaki ilişki etkili liderlik ile güçlendirilebilir.

Sonuçlar yönetsel kapasitenin, performans ile pozitif bir ilişkiye sahip olduğunu ve liderliğin yönetim sistemlerinin etkisini artırabildiğini göstermiştir.

Donahue ve arkadaşları (2000) ‘Measuring Government Capacity: A Comparative Analysis of City Human Resources Management Systems’ adlı çalışmalarında black box modeli olarak anılan modeli insan kaynakları yönetim sistemlerinin etkinliğine hizmet eden bir dizi kriter geliştirerek düzenlemişlerdir. Araştırmada gelir bakımından 29 büyük kentin insan kaynakları yönetim sistemleri diğer bir ifade ile insan kaynakları yönetim kapasitesi değerlendirilmiş ve ‘Government Performance Project’ adlı çalışmanın verileri kullanılarak hipotezler test edilmeye çalışılmıştır. Hipotezler test edilirken işgücü planlama, işgücü kiralama, işgücünü devam ettirme, işgücünü motive etme ve işgücünü yapılandırma olmak üzere 5 temel kriter kullanılmıştır. Çalışma sonucunda yönetsel kapasitenin ölçülebilir olduğunu ve yönetsel kapasitenin yönetsel etkinlik üzerinde bağımsız etkiye sahip olduğunu ortaya koymuşlardır.

Hacek ve arkadaşları (2009) ‘Administrative Capacity in Slovenian Municipalities’ adlı çalışmalarında yerel yönetimlerde yönetsel kapasitenin; iş süreci, personel ve örgütsel yapıların çeşitli yönlerine bağlı göstergeler kullanılarak ölçülebildiğini dile

getirmişlerdir. Çalışmada belediyelerde yönetsel kapasiteyi belirleyecek altı kriter tespit edilerek yönetsel kapasite indeksi oluşturulmuş ve çeşitli belediyelerde uygulanmıştır.

Uygulama sonucunda belediyelerin yönetsel kapasiteleri düşük, orta ve yüksek şeklinde derecelendirilmiştir. Yönetsel kapasiteyi belirleyen altı kriter ise şu şekilde sıralanmıştır (s. 323):

1- Belediyenin sürekli çalışanlarının sayısı belediyenin tüm görevlerini yerine getirmede yeterlidir.

2- Belediyede kalite kontrol gerçekleştirilmektedir.

3- Belediye yönetimi, örgüt içi çalışmalarında bilgisel ve örgütsel yazılım sistemlerini kullanmaktadır.

4- Belediye yönetimi, vatandaşla iletişimin bir aracı olarak e-mail kullanmaktadır.

5- Belediye yönetimi, komşu belediyelerle işbirliğinde bulunmaktadır.

6- Belediye yönetimi, diğer belediyelerin görevlerini yerine getirmesinde yardım teklif etmektedir.

Belediye, bu kriterlerden ‘iki tanesine olumlu yanıt vermişse düşük düzeyde yönetsel kapasiteye, 3 ya da 4 tanesine olumlu yanıt vermişse orta düzeyde yönetsel kapasiteye, 5 ya da 6 tanesine olumlu yanıt vermişse yüksek düzeyde yönetsel kapasiteye sahiptir’

şeklinde bir yargıya ulaşmışlardır. Sonuç olarak araştırma kapsamında yer alan 111 belediyeden % 56’sı orta, % 13’ü yüksek, % 33’ü ise düşük yönetsel kapasiteli çıkmıştır. Aynı zamanda çalışmada elde edilen bilgiler çerçevesinde yönetsel kapasite ile belediyenin büyüklüğü karşılaştırılmış ve şu sonuçlar ortaya çıkmıştır (s. 324):

1- 2000 ve altı nüfusa sahip belediyelerin yaklaşık % 24’ü orta ve altı, 2- 5000 ve altı nüfusa sahip belediyeler orta ve düşük,

3- 5000 üstü nüfusa sahip belediyeler orta ve üstü yönetsel kapasiteye sahiptirler.

Kim ve arkadaşları (2009) ‘The Impact of Management Capacity on Government Innovation in Korea: An Empirical Study’ adlı çalışmalarında kamu yönetiminde yer alan yönetsel kapasitenin politika sonuçlarını yönettiğine ilişkin genel iddiayı önemli politika çıktılarından olan ‘yenilik (innovation)’ olgusuna odaklanarak test etmeyi amaçlamışlardır. Yeniliğin uygulanması ve benimsenmesinde hükümetin yönetim

kapasitesinin etkisini incelemek için gerekli veriler Kore hükümetinden elde edilmiştir.

Sonuçlar hem yönetsel davranışların hem de yapıların hükümetin yeniliğinin yöneticisi olduğunu doğrulamıştır. Yenilikçi projeleri uygulama ve benimseme yenilikçi liderlik, kaliteli işgücü, uygun yapılar ya da sistemler ve dışsal etkileri yönetebilmeyi içeren tam ölçekte bir yönetsel kapasiteyi gerektirir. Araştırmacılara göre bu sonuçlar; ‘Kamu yönetimi kapasitesi, yönetsel davranışları ve yapıları değiştirerek devlette yeniliği yönetmektedir’ yargısını desteklemektedir.

Ramani ve arkadaşları (2009) ‘Management Capacity Assessment for National Health Programs: A Study of RCH program in India’ adlı çalışmalarında eyalet düzeyinde yer alan ‘Reproductive and Child Health (RCH)’ adlı programının yönetsel kapasite değerlendirilmesine odaklanmışlardır. Araştırmacılara göre yönetim planlama, denetleme ve kontrol ile ilgilidir. Bu yüzden bir organizasyonda yönetsel kapasiteyi değerlendirmek; bir organizasyonun yapısı ve organizasyonun faaliyetlerini planlama, denetleme ve kontrol kapasitesinin ölçümü ile ilgilidir. Bu çalışmada yönetsel kapasite aşağıdaki boyutlar çerçevesinde değerlendirilmiştir (s. 135).

1- Politika, amaçlar, hedefler ve stratejik planlar 2- Örgütsel Yapı

3- İnsan kaynakları Politikaları 4- Dış Paydaşların Rolü

5- Yönetim Sistemleri 6- Yönetim Süreçleri

7- Sağlık Sunum Sistemlerinin Yapısı

Farazmand (2009) ‘Building Administrative Capacity for the Age of Rapid Globalization: A Modest Prescription for the Twenty-First Century’ adlı çalışmasında 21. yüzyılın hızlı değişim, büyük rekabet ve belirsizlik ve küreselleşme ile karakterize edildiğini ve geleneksel yönetim modellerinin ve kamu yönetiminin bu karmaşık ortamın sorunlarına bir çözüm olamadığını dile getirmiş ve yeni bir yönetsel kapasitenin geliştirilmesinin bu sorunlara çözüm olacağını iddia etmiştir. Farazmand (2009, s.

1016)’a göre yönetsel kapasite siyasal ve ekonomik sistemin, bir devletin ve onun

uluslararası işlerinin, politika kararlarının yürütülmesinin, siyasal ve kolektif isteklerin faaliyetlere dönüştürülmesinin işlemesini gerektiren genel kavramdır.

Farazmand’ın yazmış olduğu makale literatürde önemli yankı uyandırmıştır. Bazı araştırmacılar bu makaleden yola çıkarak çeşitli eleştiri ve değerlendirmeler yapmışlardır (Bowornwathana, 2009; Tankha, 2009; Tsao, 2009). Eleştiriler arasında yazarın geleneksel yönetsel kapasite ile ne demek istediğinin açıklanmadığı, kastettiği geleneksel yönetim tarzının weberyan bürokrasi olup olmadığı, küreselleşme ve yönetsel kapasite arasındaki ilişkinin ne olduğu gibi sorular yer almaktadır (Bowornwathana, 2009, s. 1032). Fard (2009) ise Farazmand’ın globalleşen dünyanın ortaya attığı tehlikelere karşı yönetsel kapasiteyi geliştirmenin dünyayı kuşatan küresel yanlış bilinç (her zaman market iyidir fikrinin önüne kalkan olabilir), global yenilikte azalma, global bunalıma şekil verme (fakir ve zengin arasındaki uçurumu açma bakımından) gibi bazı büyük meseleleri etkileyeceğini diğer bir ifade ile yönetsel kapasiteyi geliştirmenin globalleşmenin bu üç olumsuz sonucunu hafifletebileceğini ya da yok edebileceğini ifade etmiştir.

Yönetsel kapasiteye ilişkin yapılan ufak çaplı araştırmaların yanında büyük projeler de gerçekleştirilmiştir. Birçok çalışmaya kaynaklık eden ‘Government Performance Project’ başlığı altında 1996-2003 yılları arasında, yöneticiliğini Patricia Ingraham’ın üstlendiği proje kapsamında ABD’de yer alan bazı il (county), kent ve eyaletlerin yönetsel kapasitesine ilişkin araştırmalar yapılmış ve araştırma sonuçları The Maxwell School of Citizenship and Public Affairs at Syracuse University tarafından analiz edilmiştir. Projenin ortaya koyduğu araştırma çerçevesi özellikle yönetsel kapasitenin örgütsel verimlilik ya da performans üzerindeki etkisini araştırmayı amaçlayan birçok araştırmacı tarafından kullanılmıştır. Araştırma, yönetsel kapasiteyi kritere dayalı değerlendirme çerçevesinde ölçmeyi hedef edinmiş ve yönetsel alt sistemleri en iyi şekilde tanımlayan kriterler belirlenerek bu kriterler çerçevesinde eyaletler, kentler ve iller, rakamlar verilerek değerlendirilmiştir.

Yönetsel kapasiteye ilişkin gerçekleştirilen önemli projelerden bir tanesini de ‘The New Jersey Initiative Project’ oluşturmaktadır. Bu proje GPP’den ilham alınarak oluşturulmuştur ve GPP’in yönetsel kapasite değerlendirme çerçevesini benimsemiştir.

Projenin temel amacını, belediye yönetimlerinin iyi bir şekilde görevlerini yerine getirmesine ve vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamasına imkân veren yönetsel kapasite anlayışını geliştirmek oluşturmaktadır. Projeye 2001 yılında başlanmış ve sonuç raporu 2002 yılında ortaya koyulmuştur. Proje The Maxwell School of Citizenship and Public Affairs, Syracuse University ve Eagleton Institute of Politics Rutgers, The State Univesity of New Jersey tarafından ortaklaşa gerçekleştirilmiştir. Proje kapsamında 7 belediyenin yönetsel kapasitesi değerlendirilmiş ve belediyelerin güçlü yönleri ve iyileştirme yapılması gereken yönler gösterilerek bazı tavsiyelerde bulunulmuştur (New Jersey Project Initiative, 2002, s. 4).

Yönetsel kapasiteye ilişkin yapılmış kimi çalışmaların yönetsel kapasiteyi yönetimin işlevleriyle ilişkilendirerek; yönetsel kapasite ve örgütsel verimlilik arasında bir ilişki kurarak; yönetsel kapasitenin politika sonuçlarına etkisini araştırarak kimi çalışmaların ise yönetsel kapasitenin sadece bir bileşenini ya da boyutunu ele alarak onun örgüt üzerindeki etkisini açıklamaya ve ölçmeye çalıştığı görülmektedir. Yönetsel kapasitenin boyutlarına baktığımızda ise kesin belirlenmiş ve literatürde anlaşmaya varılmış yönetsel kapasite boyutları bulunmamaktadır.