• Sonuç bulunamadı

2. ULUSLARARASI VERGİ REKABETİ

2.1 Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarına Yönelik Destek Stratejileri

2.1.3 DYSY’ye Yönelik Rekabet Politikası

Rekabet, başka ülkelerde uygulanan teşvik stratejilerinin bir sonucu olarak yurtiçinde uygulanan DYSY teşviklerinin daha uygun hale getirilmesi veya modifiye edilmesi durumu olarak tanımlanabilir.175

Hedefe yönelik rekabet ve teşvik rejimine yönelik rekabet olmak üzere iki ayrı ancak birbiriyle ilişkili rekabet türü bulunmaktadır. Hedefe yönelik rekabet, diğer ülkelerde uygulanan teşviklerin üzerinde teşvik sunulması yoluyla bireysel DYSY projelerini çekmeye yönelik çabaları ifade etmektedir. Bu durumda, spesifik yaklaşımın uygulanmasına karşın teklif sürecinin bir parçası olarak mevzuat düzenlemeleri de söz konusu olabilmektedir.

Teşvik rejimine yönelik rekabet ise, belirli bir bölgede uygulanan DYSY teşviklerinin genel durumunun, başka bir ülkedeki teşvik uygulamalarına bir cevap olarak seçilmesiyle ilişkilidir.

174 OECD – CIME, Checklist for Foreign Direct Investment Incentive Policies, s.20

175 OECD – CIME, Checklist for Foreign Direct Investment Incentive Policies, s.12

Teşvik rejimi rekabeti hem kurala dayalı DYSY yaklaşımı hem de spesifik yaklaşıma yönelik olarak ülkelerin harcama miktarları üzerinde etkide bulunmaktadır.176

Büyük çaplı özel yatırım projelerinde ve yatırımcıların alternatif konumlar arasında görece kayıtsız kaldığı durumlarda, ülkeler arasındaki DYSY’ye yönelik rekabet kızışmaktadır. Bu durum DYSY projelerinin sadece büyük olduğu durumlarda değil aynı zamanda yatırım yapılacak ülkeye beklenen faydalarının politika yapıcılarının dikkatini çekecek ölçüde büyük olduğu endüstrilerde söz konusu olmaktadır. 177

Olumlu yönden bakıldığından DYSY, istihdam yaratma, sermaye, teknoloji ve know-how getirme potansiyeli taşımaktadır. DYSY aynı zamanda geliri arttırmakta, ülkeye döviz girişi sağlamakta ve yurtiçi yatırımları canlandırmaktadır. Üstelik pozitif dışsallıklar, yerel firmaların verimliliklerinin artmasını, ARGE ve yeni ürün geliştirme maliyetlerinin azalmasını, yerel arz zincirleri oluşmasını ve genel olarak küresel piyasalarla bütünleşmeyi sağlamaktadır. Olumsuz yönden bakıldığında ise DYSY, yurtiçi tasarruf ve yatırımlarda azalma, yerel firmaları sermaye piyasalarından dışlama, rekabette bozulmaya yolaçma, düzenleyici standartlarda azalma ve beklenen dışsallıkların sağlanamaması gibi olumsuzluklara neden olabilmektedir.178

Teşvik rejimi rekabeti, ülkeler ve diğer yönetim birimleri arasında yaygın bir şekilde görülmektedir. Yapılan anket çalışmaları DYSY teşvikleri uygulayan birçok ülkenin ve bölgenin, bunu tercih etmediğini ve maliyetleri konusunda endişeli olduklarını ortaya koymaktadır. Kısaca, birçok politika yapıcı, başka ülkelerde uygulananlar kadar cömert bir teşvik paketi sunmadıkları takdirde belli DYSY projelerini ülkelerine çekemeyeceklerini düşünmektedirler.179

Son yıllarda ülkeler arasında DYSY’yi çekmeye yönelik rekabet uygulamaları gittikçe artmaktadır. Bunun birinci sebebi çok sayıdaki gelişen ülke ekonomisinin kapalı, devlet öncülüğündeki büyüme stratejisinden, daha açık ve piyasa ekonomisine dayalı büyüme stratejisine geçmeleri ve bu süreçte daha aktif bir şekilde DYSY’yi çekmeye dönük politikalar uygulamalarından kaynaklanmaktadır. İkinci sebebi ise, OECD ülkelerinde 1970’li yıllardan itibaren verimlilik artışında yaşanan yavaşlamaya ve bunu takiben 1970’lerin sonunda Kuzey

176 OECD – CIME, Checklist for Foreign Direct Investment Incentive Policies, s.13

177 OECD – CIME, Checklist for Foreign Direct Investment Incentive Policies, s.13

178 Dreyhaupt,s.139

179 OECD – CIME, Checklist for Foreign Direct Investment Incentive Policies, s.13

Amerika ve Avrupa’da gelişen Stagflasyon (Düşük büyümenin yolaçtığı yüksek işsizlikle birlikte yüksek enflasyon) olgusuna bir politika tepkisi olarak OECD ülkeleri tarafından 1980’li ve 1990’lı yıllardan itibaren uluslararası ticaret ve sermaye hareketleri üzerindeki yasal sınırlamaların azaltılarak serbestleştirilmesi şeklinde piyasaya daha fazla güvene dayalı politikalar izlenmesidir.180

DYSY’yi çekmeye yönelik olarak ülkeler arasındaki aşırı rekabet tehlikesi ciddi kaygı yaratırken, böyle bir rekabetin faydaları olacağı da düşünülmektedir. Bu nedenle konu olumlu ve olumsuz olmak üzere iki açıdan ele alınmaktadır.

- Pozitif Toplamlı Oyun Hipotezi : Konuya olumlu yönden yaklaşan yorumlar, DYSY’yi çekmek için ülkeler arasındaki rekabetin hem yatırım yapan hem de yatırım yapılan ülkeler açısından net fayda yaratacağını iddia etmektedirler.

Buna göre DYSY’ye yönelik rekabet politikası, aşırı hükümet harcamalarını önleyen bir kontrol mekanizması işlevi görmekte, vergi rekabeti olmadığı takdirde devlet aşırı büyüyebileceğinden refahı arttırmakta, politika yapıcıların kendi çıkarları doğrultusunda aşırı yüksek vergi oranları uygulamalarının önüne geçmektedir.181

Bu yaklaşım, büyük yatırım projeleri için yer seçiminde mali veya finansal teşviklerden çok politik ve makro ekonomik istikrar, piyasaya erişim ve uzun vadeli büyüme potansiyeli, gerekli altyapı ve nitelikli işgücünün mevcut olması gibi yapısal faktörlere önem verildiğini ileri sürmektedir.Bu nedenle, gittikçe yoğunlaşan rekabete hükümetlerin tepkisi, nitelikli işgücü ve altyapının yurtiçi arzını arttırmak ile siyasi ve makro ekonomik istikrarı sağlamak olacaktır. Bu da yeni ilave DYSY getirmese dahi ülkeleri, kendi firmaları ve çalışanlarının yararına ülke ekonomilerinin güçlenmesini sağlayacak adımlar atmaya yöneltecektir. 182

- Negatif Toplamlı Oyun Hipotezi : Her ne kadar pozitif toplamlı oyun teorisi DYSY’ye yönelik olarak ülkeler arasındaki rekabetin potansiyel pozitif etkileri olabileceğine işaret etse de pratikte rekabet dinamiğinin yarattığı “mahkumlar açmazı”nın bu potansiyel etkileri bertaraf etmesi de mümkün bulunmaktadır.Örneğin ülkeler arasında teşviğe yönelik rekabet savaşları ortaya çıkabilecek, çevre ve işgücü standartlarında aşağı yönlü baskılar

180 Oman, s.15

181 Dreyhaupt,s.140

182 Oman, s.17

meydana gelebilecektir. Başlangıçta, hükümetlerin ve evsahibi ülkelerin uğradığı zarar karşılığında yatırımcıların sağladığı kısa vadeli faydalar, uzun dönemde etkinsizlik, istikrarsızlık gibi etkilerle net küresel zarara yol açabilecektir. 183

Kurala dayalı rekabet politikası, DYSY’ye yönelik rekabetin düzenleyici DYSY teşviklerine yönelik olarak gerçekleşmesi durumunda söz konusu olup kirlilik cenneti, çalışan standartları, bölgesel bütünleşme anlaşmaları, özelleştirme ve kamu sorumluluğu gibi spesifik konular üzerine odaklanmaktadır. 184

Teşviğe dayalı rekabet politikası ise DYSY’ye yönelik rekabetin mali ve finansal teşviklere yönelik olarak gerçekleşmesi durumunda söz konusu olmaktadır. Mali teşviklerin en yaygın olanları, belli kategorilerdeki yatırımcıların ödemek zorunda oldukları temel gelir vergisi oranlarının indirilmesi, vergi tatili (gelir vergisi, ulusal veya yerel satış vergileri vb.), gümrük vergisi istisnası, hızlandırılmış amortisman, yatırım indirimi, sosyal güvenlik katkı payında indirimler olarak sıralanabilir. Finansal teşviklerin en önemlileri ise kredi garantisi ile sübvansiyonlu kredi gibi daha çok özel amaçları hedefleyen, çalışan eğitimi, ücret sübvansiyonu, arazi ve/veya tesis hibesi, elektrik ve su maliyeti indirimleri ve uluslararası kredi limitleri için devlet garantileridir.185

İzleyen bölümde, DYSY’yi çekmeye yönelik olarak uygulanan teşviğe dayalı rekabet politikasının, mali teşvikler alt ayrımında yer alan vergi oranları üzerinde ülkeler arasında gerçekleşen rekabet incelenecektir.