• Sonuç bulunamadı

I. TARİHİ SÜREÇLERDEKİ TÜRK GÖÇLERİ

I.4. Milattan Sonra Yapılan Türk Göçleri

I.4.2. Güney Yolu (Orta) Merkezli Göçler

1.4. Balkan Ve Anadolu Coğrafyasında Peçenekler

1.4.1. XI Yüzyılda Balkan Coğrafyasındaki Peçeneklerin, Bizans İmparatorluğu’nun

Peçeneklerin, Balkan coğrafyasına gelmesine yakın bir dönemde bu topluluğun Bizans İmparatorluğu ile olan münasebetlerinin bozulduğu görülür. Çünkü 932 yılında Peçenekler, Bizans İmparatorluğu’nun tahakkümü altında bulunan “Valender” adlı bir kaleyi zapt ederek Bizans İmparatorluğu’nu oldukça zor durumda bırakmıştır.113 Bu

tarihten sonra özellikle Peçeneklerin, XI. yüzyılda Balkan coğrafyasına gelene kadarki süreçte Peçenek – Bizans İmparatorluğu münasebetlerinin gayet iyi bir durumda olduğu görülmektedir. Çünkü Bizans, o dönemde kuzey sınırlarını tehdit edecek olan düşmanlarına karşı Peçeneklerden destek sağlayarak bir nevi imparatorluğun kuzeyindeki sınır bölgelerinin güvenliğini sağlıyordu. Öyle ki Peçenekler, bir taraftan gerektiği zaman Bizans için Balkan sahasında bir kargaşa ortamı yaratan Bulgarlar ve Macarlara karşı arkadan saldırıyor, diğer taraftan ise Rus Knezliklerine karşı güney yolunu kapatarak onların bölgeye doğru inmelerini engelliyordu.114

Peçeneklerin, Rus Knezlikleri ile olan münasebetlerinde bahsedildiği üzere, o dönemde Peçenekler, Karadeniz’in kuzey bozkırlarında; hem Rus Knezlerinin hem de Oğuzların (Uz) baskısına maruz kalınca, zorunlu olarak Balkan coğrafyasına doğru hareket etmek durumunda kalmışlardır. Bahsi geçen bu nedenlerden dolayı da Peçenekler, 1035 yılında bir silsile halinde Tuna Nehri’ni geçmek suretiyle Balkan coğraftyasına, özellikle de Bizans İmparatorluğu’nun batı sınırlarına doğru düzenli

112 Kurat, s.62.

113 Kurat, Peçenekler Maddesi, ss.535-543.

37

akınlarda bulunmuşlardı.115 Bu doğrultuda Zeki Velidi Toğan’a göre, 1048 yılında Tirah

veya Tirek idaresindeki Peçenekler, Tuna Nehri’ni geçerken 800.000 civarında bir nüfus silsilesini teşkil etmekteydi.116

XI. yüzyılda Peçeneklerin, Tuna Nehri’ni geçmeleri bahse konu coğrafyada en çok Bizans İmparatorluğu’nu rahatsız etmekteydi. Çünkü bu dönemde Bizans İmparatorluğu’nun batı sınırı Tuna Nehri’ne kadarki sahaya uzanmaktaydı. Nitekim 1035 yılında Peçeneklerin, Karadeniz’in kuzey bozkırlarından gelerek Tuna Nehri’ni geçmek istemeleri, ister istemez Bizans İmparatorluğu’nun batı sınırına Peçeneklerin tecavüz etmeleri anlamına gelmekteydi. Öte yandan bu durum, akabininde Peçeneklerin Bizans İmparatorluğu üzerine akınlar yaparak Bizans’ın batı sınırlarında yağma ve yıldırma faaliyetlerinde bulunmaları, Bizans İmparatorluğu için yeni bir dış tehdidin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Nitekim Peçeneklerin, 1026 yılından başlamak suretiyle 1035 ve 1036 yıllarında Bizans İmparatorluğu üzerine yaptıkları akınlar oldukça şiddetlenmiştir.117 1018 yılında Peçenekler ile Bizans İmparatorluğu arasında

tampon bir bölge konumunda olan Bulgar Krallığı’nın, Bizans İmparatorluğu’na katılması bu akınların şiddetlenmesi ve giderek artmasında oldukça etkili olmuştur.118

Bilindiği gibi Bizans İmparatorluğu, uzun yıllar boyunca batı sınırının güvenliğini sağlayabilmek adına Bulgarlar ardından ise Rus orduları ile sürekli olarak mücadele etmiş olup bu mücadeleleri de uzun, ağır ve şiddetli savaşlardan sonra kazanmıştı. XI. yüzyılda Peçeneklerin, Bizans İmparatorluğu’na karşı mücadelesi gittikçe sürekli ve düzenli hale gelmiştir. Bu doğrultuda XI. yüzyılda Bizans İmparatoru Kostantin Porpyrogenetos’un oğluna hitaben yazdığı “De administrandi İmperio (Devlet İdaresi)” adlı eserinde: Peçeneklere önem verilmesi gerektiğini ve Peçenekler ile mutlaka dost geçinilmesinin, Bizans İmparatorluğu’nun menfaatleri doğrultusunda olacağı yönündeki bilgileri oğluna belirtmiştir.119 Bu durum üzerine Bizans İmparatorluğu tarafından,

Peçenek zümrelerine sık sık Bizans elçileri gönderilmiştir.

115 Işın Demirkent, 14. Yüzyıla Kadar Balkan Yarımadasında Bizans Hakimiyeti, Bizans Tarihi Yazıları,

Makaleler, Bildiriler, İncelemeler, Dünya Yay., İstanbul, 2005 ss.21-22; Mualla Uydu Yücel,

Balkanlar’da Peçenekler, Türkler, C.2, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, s.714; Charles Diehl,

Bizans İmparatorluğu’nun Tarihi, (Çev., C. R. Yularkıran), İlgi Kültür Sanat Yay., s.103; Ostrogorsky, s.309; Işın Demirkent, Mıkhail Psellos’un Khronographıası, T.T.K., Ankara, 1992, s.33.

116 Zeki Velidi Toğan, Umumi Türk Tarihine Giriş, C.I, İstanbul, 1942, s.152. 117 Uydu Yücel, s.715.

118 Bkz. Sezgin Güçlüay-Fatma Çapan, s. 128.

119 A. A. Vasiliev, Bizans İmparatorluğu Tarihi, (Çev. A. M. Mansel), Ankara, 1943, s.410; Kostantin

Yukarıda belirtildiği üzere Bulgar ve Rus tehditlerinden sonra bu kez de Peçenek tehdidi Bizans İmparatorluğu’nun batı sınırında baş göstermişti.120 İşte bu dönemde ilk

olarak 1026 yılında Peçenekler, Bulgaristan’a girerek buradaki Bizans ordusuna mensup birçok askeri öldürmüşler ve kumandanlarını esir almışlardı. Öte yandan bu durum üzerine Bizans İmparatorluğu’nun Bulgaristan valisi olan Kostantin Diogenes, Peçeneklere karşı harekete geçerek Peçenekleri, Tuna’nın öteki tarafına doğru kovalamak suretiyle bölgeden çıkarmıştır. Ne yazık ki 1035-1036 yıllarında Tuna Nehri’nin donması nedeniyle buzların üzerinden Tuna’yı geçen Peçenekler, bu dönemde Moesia121 ve Makedonya’ya kadar olan Trakya sahasını tahrip etmişlerdir.122 Bu kapsamda o dönemde Bizans İmparatorluğu, ülkenin batı sınırının güvenliğini sağlamak ve Peçeneklerin bu coğrafyadaki tehdidini ortadan kaldırmak maksadıyla Peçenekler ile amansız bir mücadeleye girişmiş, aynı zamanda Peçeneklerin kendi üzerlerine olan saldırılarını da geri püskürtmeye çalışmıştır. O dönemde yaşamış ve XI. yüzyılın kilise tarihçisi olarak kabul edilen Bulgaristanlı Teofilakt, Peçeneklerin istilasından şöyle bahseder: ’’Bunların istilası bir şimşek gibidir, ricatları ise hem ağır hem de hafiftir. Ganimetlerinden ağır, kaçmalarındaki süratten dolayı hafiftir. Asıl müthiş olan şey bunların ilkbahar arıları kadar çok sayıda olmaları ve hiçbir kimsenin bunların ne kadar, binlerce mi, yoksa on binlerce mi, olduklarını bilmemesidir. Bunların adedini hesaplamaya imkân yoktur.’’123 O dönemin kilise tarihçisi Teofilakt, Peçenekleri

görüldüğü üzere istilacı ve esrarengiz bir topluluk olarak değerlendirmiştir.

1.4.2. Turak ile Kegen’in Başbuğluk Mücadelesi ve Bizans