• Sonuç bulunamadı

Kıpçak Tarihi İçerisinde Peçenek – Bizans İmparatorluğu Münasebetleri

I. TARİHİ SÜREÇLERDEKİ TÜRK GÖÇLERİ

I.4. Milattan Sonra Yapılan Türk Göçleri

I.4.2. Güney Yolu (Orta) Merkezli Göçler

2.3. Orta Avrupa ve Balkanlar’da Kıpçaklar

2.3.3. Kıpçak Tarihi İçerisinde Peçenek – Bizans İmparatorluğu Münasebetleri

751 yılında Talas Savaşı ile birlikte önemli bir güç odağı haline gelen Karlukların, Peçenekleri baskı altına almaya başladıkları, bölgedeki Karluklarla baş edemeyeceğini anlayan Peçeneklerin ise hem siyasi hem de o dönemde meydana gelen otlakların darlığı, iklim koşulları ve kıtlıklar vb. gibi coğrafi sebeplerden ötürü ilk olarak Sir Derya–Aral Gölü civarlarına ardından Oğuz (Uzların) baskısı sonucunda Yayık–İdil sahalarına daha sonra ise Karadeniz’in kuzey bozkırları ve Balkan coğrafyasına zorunlu göçlerde bulunduklarını, Peçeneklerin bu coğrafyalarda; Kiyef Knezliği, Bulgar Krallığı ve Bizans İmparatorluğu ile birtakım münasebetlerde bulunarak bahse konu coğrafyada daha çok yağma ve tahrip düzeyli akınlarda bulunduklarını önceden belirtmiştik.

XI. yüzyılın başlarına doğru Bizans İmparatorluğu’nun mevcut durumuna gelince; Bizans İmparatoru II. Basileios (976-1025) döneminde, Bulgar Krallığı’nın ardından Rus Kiyef Knezi olan İgor ve Svyatoslav’ın seferlerini de bertaraf etmeyi başararak gücünün doruğuna ulaşan imparatorluk, aynı yüzyılın ikinci yarısından itibaren hızlı bir çöküş sürecine girecektir. 1018’de Batı Bulgar Krallığı’nı ortadan kaldıran ve Sırpları hâkimiyeti altına alan II. Basileios, hükümranlığının son döneminde; 1021-1022 yıllarında ülkenin doğusunda bulunan Gürcistan’ın bir kısmı ve Vaspurakan bölgesini topraklarına katmıştır.293 Ancak II. Basileios’un, 1025 yılındaki ölümüyle

imparatorluğun görkemli dönemleri son buldu. Halefi olan VIII. Konstantinos (1025- 1028), akabinde onun kızları vasıtasıyla, sırasıyla tahta geçen III. Romanos Argyros (1028-1034), IV. Mikhail (1034-1041), ve IX. Konstantinos Monomakhos’un (1047- 1055) dönemlerinde; II. Basileios’un ülkede kurmuş olduğu güçlü askeri ve politik yapı çökmüş, devletin iktisadi ve siyasi durumu hızlı bir değişime uğramıştı. Merkezi idaredeki bu aksaklıklar, o dönemde dışarıda da etkisini gösterdi. 1060’lardan itibaren Güney İtalya’daki topraklarını Normanlara kaptırmaya başlayan Bizans İmparatorluğu,

292 Rasonyı, Türk Devleti’nin Batıdaki Varisleri ve İlk Müslüman Türkler, (Haz. Ş. K. Seferoğlu – Adnan

Müderrisoğlu) Ankara, 1983, ss.35-36.

81

aynı dönemlerde de aşama aşama Anadolu’nun iç bölgelerine sokulan Anadolu Selçuklu ilerleyişine ve Balkanlar’daki Peçenek ile Kıpçak akınlarına maruz kalmaya başlamıştır.294

1055 yılında Karadeniz kuzey bozkırlarında görülmeye başlayan Kıpçaklar, Rus Knezleri ile amansız bir mücadeleye girişerek bahse konu coğrafyada hüküm süren Oğuz (Uz) ve Peçenek gibi göçebe topluluklarını hâkimiyeti altına almaya, bu suretledir ki Karadeniz’in kuzey bozkırlarında bir “Göçebe İdaresini” oluşturmaya çalışmıştır. Bu kapsamda önceden Rus Knezleri tarafından önemli konumları olan Peçenekler, o sırada Kıpçakların Karadeniz’in kuzey bozkırlarına gelmeleri üzerine ikinci plana düşmüşlerdir. Lakin bu durum nedeniyle Peçenekler ve Oğuz (Uz) kütleleri, her zaman için Rus Knezleri ile Kıpçaklar arasında sorun teşkil etmiş olup Rus–Kıpçak savaşlarının önemli bir kısmını oluşturmuşlardır.

1036 yılında Peçeneklerin asıl kitleleri, Tuna boyuna ardından Oğuz (Uz) topluluklarının baskısı sonucunda Balkan coğrafyasına zorunlu olarak göç etmek durumunda kalmışlardır. Kıpçakların ise 1060’tan sonra Peçenek ve Oğuz (Uz) kitlelerini takiben Tuna boyuna doğru süratle ilerledikleri, 1064 yılında ise Oğuz (Uz) kitlelerini Tuna Nehri’nin güneyine iterek Transilvanya istikametinde ilerledikleri ve duruma göre Balkanlar’a akınlar halinde hamleler yaptıkları görülmektedir.

26 Ağustos 1071 yılında Büyük Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında yapılan Malazgirt Savaşı’nda, Bizans İmparatorluğu’nun ordusunda ücretli atlı asker olarak bulunan Kıpçak, Peçenek ve Oğuz (Uz) zümrelerinin, Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan’ın safına geçerek Bizans İmparatorluğu’nun ağır bir yenilgi almasına ortam hazırladıklarından da önceden bahsetmiştik.

1050 yılında tüm Trakya’yı yağmalayarak Bizans İmparatorluğu’nun elinde olan Edirne’yi kuşatan Peçenekler, bu hamleden bir sonuç elde edemeyince bu kez Kıpçakların yardımı ile 1078 yılında Edirne’yi ikinci kez kuşatarak Bizans İmparatorluğu’na iyi bir gözdağı vermişlerdir. 1087 yılında ise Derster (Silistre) yakınlarında Bizans İmparatorluğu ile Peçenekler arasında vuku bulan muharebe esnasında; Peçenek Başbuğu Tatuş, Tuna Nehri’nin doğu istikametinde bulunan Kıpçaklardan yardım istemiş, bu yardım davetine icabet eden Kıpçaklar sayesinde Derster (Silistre) yakınlarındaki meydan muharebesinde birleşik Peçenek–Kıpçak

kuvvetleri tarafından Bizans İmparatorluğu orduları bozguna uğratılmıştır. Bu suretle Kıpçaklara Tuna Nehri kıyısındaki zengin otlakları ve Balkan coğrafyası yolunu gösteren Peçenekler olmuştur.295 Hatta bazı rivayetlere göre birlikte hareket etmeye

başlayan Peçenek–Kıpçak kuvvetlerinin, Balkan coğrafyasında bugünkü; Arnavutluk, Makedonya, Bulgaristan, Bosna, Kosova ve Yeni Pazar bölgelerini zapt ederek başkenti “Kumanova” olan bir Peçenek–Kıpçak Türk Federasyonunu kurmaya muvaffak oldukları belirtilmektedir.296

1087 yılında Derster (Silistre) yakınlarındaki meydan muharebesinde Peçeneklerin, Bizans İmparatorluğu’nu bozguna uğratmaları neticesinde bu savaşta; Peçeneklere önemli bir miktarda ganimet kaldığı, bu doğrultuda Peçenek Başbuğu Tatuş’un isteği üzerine yardıma gelen Kıpçaklar ile Peçenekler arasında yukarıda bahsedilen ganimetin paylaşımı hususu problem olduğunu önceden belirtmiştik. Peçenekler, bu ganimeti Kıpçaklar ile eşit şekilde paylaşmak istemeyince, Kıpçak ile Peçenek topluluklarının arası açılmış ve bu nedenle iki kardeş kavim birbirleriyle mücadele içerisine girmişlerdir. Bunun yanında Peçeneklerin isteği doğrultusunda Balkanlar’a gelen Kıpçaklar ise buradaki zengin otlakları ve meralık alanları işgal ederek kendi ihtiyaçları doğrultusunda kullanmışlardır.

Peçenek–Kıpçak mücadelesinin ortaya çıkmasındaki en önemli etken ise, sadece ganimet paylaşımı hususu olmayıp tarihi sürecin hemen hemen her döneminde görülen bir Bizans İmparatorluğu siyaset klasiği olan “Bizans Entrikalarıdır”. Daha doğrusu “birbirine düşürme politikası” idi. Bu politikaların amacı ise düşmanları tarafından sıkıştırılan ve bölgede üstünlüğü kaybederek düşmanlarına karşı baş edemeyeceğini gören Bizans İmparatorluğu’nun, bir müddetliğine de olsa nefes alabilmek isteğiydi. Bu siyasi politikalarında Bizans İmparatorluğu’nun son derece başarılı olduğu da ortada olan bir gerçektir.

İşte bu Bizans İmparatorluğunun takip ettiği entrika siyaseti doğrultusunda Kıpçak–Peçenek ilişkilerini yeniden ana hatlarıyla izah etmeye çalışalım:

1090 yılında Bizans’ın imparatorluk merkezi olan İstanbul’a kadar ilerleyen Peçenekler, o dönemde Bizans İmparatorluğuna karşı, güney sahillerindeki Çaka Beyliği, Anadolu’da hüküm süren Anadolu Selçuklu Devleti ile antlaşmalar yaparak

295 Kurat, Peçenek Tarihi, s.175

83

hem Anadolu’dan hem Balkan ve güney sahillerinden bir nevi kıskaç şeklinde Bizans İmparatorluğu’nu kuşatmaya, bu kapsamda ortadan kaldırmaya çalıştığını belirtmiştik. İşte bu dönemde devreye Bizans entrikaları girmeye başlamıştır. O dönemde Bizans İmparatoru I. Aleksios Komnenos, imparatorluk merkezi İstanbul’un ele geçirilmesini önlemek maksadıyla Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan ile yaptığı gizli antlaşma ile Çaka Bey tehlikesini ortadan kaldırdıktan sonra 1091 yılında ise Peçenekler ile dostane ilişkiler içerisinde olan Kıpçakları, kendi tarafına çekerek iki savaşçı göçebe kitlesini birbirine düşürmüştür.297 Ayrıca 1091 yılında Bizans İmparatorluğu’nun bu

durumu, Osmanlı Hükümdarı Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethinden hemen önceki günlerini hatırlatıyordu.

29 Nisan 1091 yılında kütleler halinde Balkanlar’a giren Kıpçak Başbuğlarından Tugorkan (Tugor Han) ve Bönek (Bonyak) komutasındaki 40.000’e yakın Kıpçak kuvveti, Bizans İmparatorluğu orduları ile birleşerek Meriç Nehri kenarında “Lebounion” denilen yerde karargâh kurmuş olan Peçenekleri bozguna uğratmıştır.298

Tarihi kaynaklar, bu iki akraba kavmin o dönemlerde birleşmeleri halinde Avrupa’nın çoğunu işgal edebileceklerini belirtmektedir.299

2.3.4. Kıpçak Kökenli Asen ve Peter Adlı Kardeşlerin, Bizans