• Sonuç bulunamadı

I. TARİHİ SÜREÇLERDEKİ TÜRK GÖÇLERİ

I.4. Milattan Sonra Yapılan Türk Göçleri

I.4.2. Güney Yolu (Orta) Merkezli Göçler

2.2. Karadeniz’in Kuzeyinde ve Kafkaslar’da Kıpçaklar

2.2.6. Karadeniz’in Kuzey Bozkırlarında Kıpçak Rus Rekabetinin Yeniden Başlaması

2.2.6.8. Kıpçak–Moğol Münasebetleri ve Kalka Nehri Bozgunu

Cengiz Han ve emrindeki Moğol orduları Türkistan bölgesindeki istilaya başlamadan önce Cengiz Han’ın büyük oğlu olan Çuci’nin, İrtiş Nehri boylarında Kıpçaklar ile birtakım mücadeleler içerisine girdiğini, yine Harezmşah orduları içerisindeki Kıpçak atlılarının da Moğollar ile şiddetli çarpışmalar yaşadıklarını görmekteyiz. Bu çarpışmalar neticesinde o dönemde İrtiş-Sir Derya havzası ve batıdaki İdil Nehri bozkırlarında yaşayan Kıpçak uruğları yavaş yavaş Moğolların hâkimiyeti altına girmiştir.

1220-1222 yıllarında Türkistan coğrafyasını istila eden Cengiz Han, çeşitli coğrafyalara atlılarını göndermiştir. Bu doğrultuda 1223 yılı ilkbaharında Sübütey (Subutay) ve Cebe Noyan adlı iki önemli Moğol Kumandanının idaresindeki Moğol

264 Turan, s.272. 265 İbn’ül Esir, s. 75-76.

266 Claude Cahen, Osmanlılar’dan Önce Anadolu’da Türkler, İstanbul, 1994, ss.119-120. 267 Turan, s.273.

orduları, ilk olarak Kafkaslar’da Derbend geçidi çevresindeki Alanları; sonra ise Konçakoğlu Yuriy ve Kebekoğlu Daniil adlı Kıpçak başbuğları komutasındaki Kıpçakları, yenilgiye uğratarak Azak Denizi önlerine doğru ilerlemişlerdir.268 Bu durum

üzerine Kuban boyu civarında yaşayan birçok Kıpçak Rus topraklarına kaçmışlardır. Moğol istilası önlerinden kaçanlar arasında Galia Knezinin kayınpederi de olan Kotyan (Köten) ve Bastı Han (Basdı) gibi Kıpçak başbuğları da bulunmaktaydı. Bu iki başbuğ Rus Knezlerine; Moğol dehşeti ve vahşetini belirterek Rus Knezlerini, Kıpçaklar ile birlikte hareket etmeleri için teşvik etmişlerdir. Bu amaçla Rus Knezlerine; güzel Kıpçak kızları, atlar ve develer hediye ettikten sonra “Moğollar bugün bizim yurdumuzu alırlarsa, yarın muhakkak sizin yurdunuzu da zapt edeceklerdir” diyerek Rus knezlerini korkutmuşlardır.269 Bu durumdan endişe duyan Rus Knezlerinden Galiç Knezi

Mstislav’ın da teklifi ile diğer Rus knezleri, meseleyi müzakere etmek ve bir karara varmak üzere Kiyef’te toplandılar. Yapılan toplantıda; Rus Knezleri, Kıpçaklar ile birleşilmesi ve Moğol – Tatar ordularına karşı birlikte hareket edilerek Moğol – Tatar istilasının bertaraf edilmesi kararlaştırmışlardır. Bunun üzerine Kıpçak Başbuğu Bastı Han’ın, Hıristiyanlığı kabul ettiği de kaynaklarda rivayet edilmektedir. Toplantıda alınan kararlar doğrultusunda Rus knezlerinin birçoğunun kıtalarından müteşekkil birleşik Rus ve Kıpçak orduları, ani olarak Moğolların üzerine yürüyerek Moğolları geri püskürtmeyi başarmışlardır. Moğol kumandanlarından Sabutay-Batur ve Cebe Noyan karşılarında bu kadar büyük bir kuvvet bulunca, ciddi varlık gösteremeden Don Nehri boylarına doğru geri çekildiler. Bunun üzerine Rus ve Kıpçak orduları Moğolların korktuğunu düşünerek onları her ne kadar takibe koyulsalar da hâlbuki Moğol komutanlarının planı düşmanı tamamen imha edebilecekleri bir yere çekmekti. Beş günlük çekiliş ve takipten sonra Kalka Nehri boyuna gelen Moğollar, kendilerini takip eden birleşik Rus ve Kıpçak ordularına karşı saldırıya geçti. 31 Mayıs 1223 yılında Kalka Nehri boyunda yapılan savaşta; Moğollar, birleşik Rus ve Kıpçak ordularını bozguna uğrattı.270 Tarihi

kaynaklara göre bu savaşta; Kıpçak kuvvetlerinin sadece bir bölümü, altı önemli Rus Knezi, yetmişten fazla Rus komutanı ve sadece Kiyef Knezi kuvvetlerinden 10.000

268 Kurat, s.92; İbn’ül Esir, C.12, ss. 385-386. 269 Kurat, s.93.

270 İbn’ül Esir, ss. 387-388; Reşit Rahmeti Arat, s.715; Rasonyı, s.142; Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü,

75

kişinin hayatını kaybettiği belirtilmektedir.271 Ayrıca savaştan sonra Moğollar, savaş

meydanından Dnyeper Nehri istikametinde bulunan köyleri ve şehirleri yakıp yıkarak katliamlarda bulunmuşlardır. Öte yandan savaş meydanından kaçan Kıpçakların bir kısmı Kiyef Knezliği’ne, Balkanlar’a yönelirken, diğer bir kısmı ise Kırım ve dönemin en önemli ticaret şehri olan Suğdak’a ardından ise deniz yoluyla Sinop Limanı’na ulaşarak Karadeniz’in güney kıyılarına doğru yayılmışlardır.272

1238 yılında Rus topraklarının kuzey bölgesini ele geçirerek Kıpçak illerini de itaat altına almayı isteyen Cengiz Han’ın torunu Batu Han, 1239 yılında Don ve Doneç sahasındaki Kıpçakların üzerine yürüdü. Bu coğrafyadaki Kıpçakların Başbuğu Köten (Kotyan), Moğollara karşı şiddetli çarpışmalarda bulunsa da fazla dayanamadı. Bunun üzerine Kıpçak Başbuğu Köten komutasındaki 40.000 kişilik Kıpçak kuvveti, Macaristan’a sığınmış olup Macar Kralı Bela ise; Kıpçakları, Moğollar ile Macarlar arasında tampon bir görev üstlenmeleri için kabul etmiştir.273

Moğolların, Doneç havzasında Köten komutasındaki Kıpçaklar ile savaştıkları sırada bazı Moğol birliklerinin de İdil boyunda hareket halinde olmaları neticesinde; Aşağı İdil ve Don boylarındaki birçok Kıpçak kütlesi, Orta İdil boyuna yani Bulgar yurdundaki ormanlık sahaya sığınmışlardı. Bu suretle Moğol istilası, eski İdil ve Bulgar ülkesinin tamamen Kıpçaklaşmasına, Bulgar dilinin de yavaş yavaş ortadan kalkarak Kıpçak Türkçesi’nin umumileşmesine ortam hazırlamıştır.274

1240 yılında Karadeniz’in kuzey bozkırları, Kırım yarımadası ve güney bozkırları tamamen Moğolların eline geçmiş olup bu coğrafyalarda yaşayan Kıpçakların birçoğu ya öldürülmüş ya da zorunlu olarak göç etmiştir. Geride kalan zümreler ise bölgedeki Moğolların hâkimiyeti altına girerek 1241 yılında Karadeniz’in kuzey bozkırlarında kurulan Altınordu Devleti’nin hizmetinde yaşamaya başlamışlardır.