• Sonuç bulunamadı

I. TARİHİ SÜREÇLERDEKİ TÜRK GÖÇLERİ

I.4. Milattan Sonra Yapılan Türk Göçleri

I.4.2. Güney Yolu (Orta) Merkezli Göçler

2.3. Orta Avrupa ve Balkanlar’da Kıpçaklar

2.3.6. Latin İmparatorluğu Döneminde Bulgar Çarı Kaloyan ve Kumanlar

karşı teşkilatlandıran Asen ve Peter adlı kardeşlerin ortadan kalkmasıyla bu coğrafya üzerinde bir sükûnet olacağını düşünen Bizans, bu şekilde ileriki süreçte II. Bulgar Devleti’nin de kolayca başının ezileceğini öngörmekteydi. Ne yazık ki Bizans İmparatorluğu kısa bir süre sonra hayal kırıklığına uğrayacaktı. Çünkü Asen ve Peter’in en küçük kardeşleri konumunda olan Kaloyan, otoriter bir yönetici ve ateşli bir Bizans düşmanı olarak Bulgar tahtına geçmiştir. Böylece Bulgar Çarı Kaloyan’nın hükümdarlığı ile birlikte Bulgar-Kıpçak ve Ulah birliği, Bizans İmparatorluğu yerine Konstantinopolis merkezli kurulacak olan Latin İmparatorluğu açısından yeni bir safhayı ifade edecektir.

1202-1204 yılları arasında II. Bulgar Devleti’nin dolayısıyla Bulgar-Kıpçak ve Ulahların, Bizans İmparatorluğu ile mücadelesinde geçici bir duraklama döneminin olduğu görülür. Çünkü bu dönemde Kuman ve Balkan tarihi açısından olduğu kadar Bizans tarihi bakımından da çok önemli sonuçlar meydana getiren IV. Haçlı Seferi, 1204-1261 yılları arasında gerçekleştirilir. Öyle ki gerçekleştirilen IV. Haçlı Seferi, nihai maksadından saparak farklı bir mahiyet kazanmış bir şekilde 12 Nisan 1204 yılında Konstantinopolis’i 57 yıl boyunca elinde bulunduracak olan Latinler tarafından ele geçirilmesi ile sonuçlanmıştır.314 Konstantinopolis’te Latin İmparatorluğu’nun

kurulmasıyla birlikte Bizans İmparatorluğu bir parçalanma sürecine girmiştir. Böylece bir taraftan Latin şövalyelerinin (Haçlılar) önderi konumunda olan I.Baldouin, Konstantinopolis merkezli bir Latin İmparatorluğu kurarken, diğer taraftan Konstantinopolis’ten kaçan zümreler ise Bizans İmparatorluğu’nun bir devamı olarak ülke idaresinin; Balkanlar coğrafyasında Epir Despotluğu, Anadolu coğrafyasında da İznik ve Trabzon İmparatorluklarını kurmuşlardır.315 O dönemde ülke idaresinin bu

şekilde bir taksimat halini aldığı görülür. Şimdi konumuza dönecek olursak;

1204 yılında Konstantinopolis’te bir Latin İmparatorluğu’nun kurulması üzerine ülke idaresinde bir siyasi kargaşa durumu ortaya çıkmakla birlikte, İmparatorluktaki bu iç sorunlar nedeniyle o dönemde Balkanlar’da Bizans otoritesi ağırlığını oldukça

314 Steven Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi, ( Ter. Fikret Işıltan), C.III, Ankara, 1992, s.95; Yusuf

Ayaönü, Dördüncü Haçlı Seferi’nin Batı Anadolu’nun Türkleşme Sürecine Etkisi, Tarih İncelemeleri Dergisi, C.XXIV, S.1, 2009, s.6; Işın Demirkent, Haçlı Seferleri, İstanbul, 1997, s.167.

89

kaybetmeye başlamıştır. Nitekim bu siyasi ortamda; Trakya’daki Rumlar tarafından Latinler’e karşı bir ayaklanmanın meydana gelmesi, Latinlerin zorunlu olarak yüzlerini bu bölgeye dönmelerine ortam hazırlamıştır. Trakya’daki bu Rum asiler, kısa sürede Adrianopolis ve Didimotoikon kentlerini ele geçirerek öte yandan Bulgar Çarı Kaloyan ile yardım amaçlı işbirliği içerisine girmişlerdir. Bunun üzerine Çar Kaloyan, ordusunda yer alan Bulgar, Ulah ve dinsiz (vaftiz edilmemiş) Kuman kuvvetleri316 ile birlikte

Adrianopolis yakınlarına doğru ilerlemiştir. Bu durum, o güne kadarki geleneksel Bulgar-Rum (Bizans) düşmanlığını sona erdirirken, iki toplum için de yeni ve ortak düşmanın Latin (Haçlılar) İmparatorluğu olduğunun bir nevi göstergesi gibiydi. Bahse konu Trakya bölgesinde kendisine karşı bu oluşumdan haberdar olan Latin İmparatoru I.Baldouin, o bölgeye bir Latin ordusu gönderdi. Bu bölgedeki küçük çaplı mücadeleler sonucunda Latinler; Bizye, Tzurulon, Arkadiopolis’i bölgesini hâkimiyetleri altına almışlardır.

1205 Mart ayında I.Baldouin, Blois Kontu Louis ve Venedik Docu Enrico Dandolo’nun da içinde yer aldığı Latin orduları, Rumların himayesinde bulunan Adrianopolis’in suralarını aşmak ve lağım döşemek suretiyle ele geçirmeye çalışsalar da başarılı olamadılar.317 12 Nisan 1205 yılında Bulgar Çarı Kaloyan, Latin (Haçlı)

ordularının mukavemetini ölçmek babında Latinlerin üzerine bir Kuman birliği göndermiştir. Bu Kuman birliği ile Latinler arasında küçük çaplı bir savaş yaşanmıştır. Bu savaşta her ne kadar Latin orduları, savaş meydanında Kumanları kovalasalar da; Kumanlar, bir savaş taktiği gereği olarak Latin ordularını ok yağmuruna tutmuştur. Latinler ve Kumanlar arasında Adrianopolis bölgesinde meydana gelen kesin neticeli savaş, 14 Nisan 1205 yılında gerçekleşti. Savaş öncesi Bulgar Çarı Kaloyan, Kıpçak kökenli Koca komutasındaki Kuman savaşçılarına; Latinler ile yapılacak olan savaş esnasında ’’Hileli Kaçış’’ göçebe savaş taktiğini uygulamaları doğrultusunda onları savaş meydanına göndermiştir.318 Kumanlar, savaş esnasında; önce Latin ordularından

kaçıp sonra birden geriye dönerek Latinleri bilmedikleri bir savaş taktiği ile şaşırttı. Ardından hançerlerini devreye sokup ve kement atarak onları boğmak suretiyle birçoğunu öldürmüşlerdir. Savaşın sonunda Kumanlar, Latin ordularını bozguna

316 O dönemde Bulgar ordusu içerisinde bulunan Kıpçak kuvvetlerinin sayısı 14.000 olarak ifade

edilmektedir. Ayrıntılı bilgi için Bkz. Istvan Vásáry, Kumanlar ve Tatarlar - Osmanlı Öncesi Balkanlar’da Doğulu Askerler (1185-1365) , s.61.

uğratırken319, Blois Kontu Louis savaş meydanında öldürülmüştür. Ayrıca Latin orduları

komutanı ve Latin İmparatorluğu’nun ilk hükümdarı olan I.Baldouin, tutsak edilerek II. Bulgar Devleti’nin başkenti Tırnova’ya götürülmüştür.320 Lakin Venedik Docu Enrico

Dandolo, savaş meydanından kaçmayı başarmıştır. Adrianopolis (Edirne) Savaşı’ndan sonra Çar Kaloyan, Bizans sınırlarında bulunan ve savaş öncesine kadar Latinlere haraç ödeyen bir takım kentleri Kumanlara ödül olarak vermiştir.

14 Nisan 1205 yılındaki Adrianopolis Savaşı’ndan sonra Trakya bölgesinde Rumlar (Bizans) için adeta bir vahşet döneminin başladığı görülür. Konuyla ilgili olarak Niketas Khoniates: ’’ İki halk, aynı ülkeyi ve aynı halkı yağmaladı; bir defa üzerimize ayrı ayrı, diğer defasında ise birlikte geldiler.’’321 şeklinde ifadeleri kullanarak

Rumların ne kadar zor bir durumda olduklarını belirtmiştir. Peki, Rumlar için bu ’’Vahşet Dönemi’’ neydi? Çünkü Adrianopolis savaşından sonra Çar Kaloyan ve Kumanlar, iki aydan daha az bir sürede tüm Trakya’yı yakıp yıkmak suretiyle yağmalamışlardır. Hatta bununla bile yetinmeyen Çar Kaloyan, Haziran ayının gelmesi nedeniyle Tuna’nın kuzeyindeki bölgelere çekilmek isteyen Kumanların kendisinden ayrılmasına rağmen Kuman kuvvetlerinden yoksun bir şekilde Trakya’yı yağmalamaya devam ederek Serrai ve Filippopolis kasabalarını ele geçirmiştir. Ardından Teselya bölgesi kentlerini, Latinlerin himayesinden koparmak maksadıyla Selanik’e kadar ilerlemiştir. Bu tehlike karşısında Latin ordularını komuta eden imparatorluk naibi I.Baldouin’in kardeşi Henry, Bulgarların elinde olan Adrianopolis’i kuşattı. Lakin uzun ve başarısız bir kuşatmanın ardından Didimotoikon’a dönmek üzereyken Hebros Nehri’nin322 yoğun yağmur suları nedeniyle taştığını görmüş, bu durumu, tanrının bir

işareti olarak yorumlamıştır.323 Nitekim imparatorluk naibi Henry, ardından güzergâh

üzerinde bulunan kasaba ve kalelere küçük garnizonlar kurarak Konstantinopolis’e geri dönmüştür.

1206 Ocak ayında Bulgar Çarı Kaloyan, Kuman ve Ulahlardan müteşekkil birliklerini, Adrianopolis ve Didimotoikon’u savunan Rumların yardımına gönderdi. 1 Şubat 1206 yılında sayıları 7.000 civarında olan Kuman ve Ulahlardan müteşekkil bu

318 Vasary, s.62.

319 Niketas Khoniates, ss. 123-125; Rasonyı, Türk Devletinin Batıdaki Varisleri ve İlk Müslüman Türkler,

s.48; Nazif Kuyucuklu, Bulgaristan Maddesi, T.D.V.İ.A., C.4, İstanbul, 1992, s. 396.

320 Vasary, s.62.

321 Niketas Khoniates, ss. 125-130.

91

ordu, etraftaki Rumlar ile birlikte Rusion yakınlarında küçük bir Latin şövalye birliğine saldırarak onları tam bir bozguna uğratmıştır.324 Bu Rusion Savaşı’nın ardından Çar Kaloyan, bu kez Doğu Trakya’nın güneyinde deniz hattında olan köy ve kasabalarını düzenli olarak yağmalamaya başlamıştır. Çar Kaloyan, Bulgar-Kuman ve Ulahlardan müteşekkil ordusu ile ana hedef olarak belirlediği; Neopolis, Rhaidestos, Panedos, Perinthos (Herakleia), Daonion, Arkadiopolis, Mesene ve Tzurulon bölgelerini ele geçirmek için bu bölgelerde yaşayan halka; eğer şehri savaşmadan teslim etmeleri halinde kendilerine güvenlik ve barınma sözü vermesine rağmen, şehirlerin teslim edilmesi üzerine bu sözünü tutmayıp teslim olanları kılıçtan geçirmiştir.325 Bu şekilde

Çar Kaloyan ve birleşik ordusu, Konstantinopolis’e yaklaşık 20 kilometre mesafede olan Athyras koyuna kadarki sahada bulunan bütün köy ile kasabaları yakmak ve yıkmak suretiyle katliamlarda bulunmuştur. Çar Kaloyan ile ordusunun, Doğu Trakya’daki katliamlarından sadece Bizye ve Selymbria kasabaları kurtulabilmiştir. Rumlar (Bizans) bu vahşetten dolayı Bulgar Çarı Kaloyan ve ordusunun, Latinlerden daha korkunç ve fena bir düşman olduklarını anladılar. Nitekim Rumlar, Çar Kaloyan’a karşı artık Latinlere dönerek işbirliği içerisine gireceklerdir.

14 Nisan 1205 yılındaki Adrianopolis Savaşı’nda Kumanlar tarafından esir edilen I.Baldouin’in, öldürülmüş olduğunun anlaşılması üzerine o güne kadar Latin İmparatorluğu’nun naibi olarak imparatorluğu yöneten Henry, 20 Ağustos 1206 yılında taç giyerek Latin İmparatorluğu’nun II. İmparatoru olmuştur.326 Bu dönemden Çar

Kaloyan, Adrianopolis ve Didimotoikon müstahkem mevkilerinin yöneticisi Branas’ın Latinlerin hizmetine girmesi üzerine, Didimotoikon üzerine yürüyüp bu şehri yerle bir etmiştir. Nitekim bu duruma sessiz kalmayan Latin İmparatoru Henry, Çar Kaloyan’ın Adrianopolis’i işgal etmesinden çekindiği için burada yaşayan halka yardım etmek maksadıyla Krenon, Beroe, Agathopolis ve Ankhialos bölgelerine seferler düzenleyerek yeniden Konstantinopolis’e dönmüştür.327

1207 yılında Adrianopolis’e akınlarda bulunan Çar Kaloyan, ordusunda yer alan Kumanların; topraklarına dönmek istemeleri üzerine Çar Kaloyan, ordusunda ayrılan Kumansız kuvvetleriyle birlikte Selanik ve Makedonya bölgelerinde akınlarına devam

323 Vasary, s.63.

324 Niketas Khoniates, ss. 125-130. 325 Vasary, s.63.

etmiştir. Lakin Ekim 1207 yılında muhtemelen bir Kuman savaşçısı tarafından Bulgar Çarı Kaloyan’ın öldürülmesiyle328 birlikte Bulgarlar için bir Greko-Bulgar

İmparatorluğu kurma hayali bir daha geri dönmemek üzere son bulmuştur.

1240-1241 yılında Karadeniz’in kuzey bozkırlarında Moğol istilasının baş göstermesi sonucu; Aşağı İdil–Don boyları üzerinden Orta İdil ve Bulgaristan’ın dağlık–ormanlık alanlarına gelen Kıpçakların, bu dönemde Balkanlar’daki nüfuslarının oldukça arttığı görülür. Bu sırada Bizans Latin İmparatoru Johannes Vatatzes (1222- 1254), o dönemde Balkanlar’da giderek etkinliğini artırarak Moğolların önünden kaçan bu Kıpçakların bir kısmını; toprak karşılığı askeri hizmet yükümlülük karşılığında bugünkü Trakya, Makedonya ve Batı Anadolu (Menderes vadisi) bölgelerine iskân ettirirken, öte yandan bunları Bulgar Krallığı içerisinde yoğun olarak bulunan diğer Kıpçak unsurlarına karşı en iyi şekilde kullanmaya çalışmıştır.329