• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM

2.5. Verilerin Değerlendirilmesi

Araştırma da ulaşılan verileri olabildiğince tam ve dikkatli bir şekilde tanımlamak için araştırmanın değerlendirilmesinde betimsel analiz kullanılmıştır. Betimsel analizde bireyler ile yapılan görüşmeler elde edildiği şekilde çok fazla anlam değişikliğine gidilmeden alıntılar şeklinde aktarılır.

Betimsel analizde farklı kişilerin aynı soru hakkında farklı düşünceleri bireylerden elde edildiği gibi aktarılır.

Betimsel analiz;

- Betimsel analiz için bir çerçeve oluşturma, - Tematik çerçeveye göre verilerin işlenmesi, - Bulguların tanımlanması,

- Bulguların yorumlanması gibi dört aşamadan oluşur (Altunışık vd (2010) s:322).

Nitel araştırmaların analizi zor ve karmaşık bir süreçtir. Betimsel analiz de elde edilen veriler, daha önceden belirlenen başlıklar altında özetlenir ve yorumlanır.

Betimsel analizin, araştırmacılar için çalışmak istedikleri farklı olgu ve olaylar hakkında özet bilgi elde edebilmeleri için sıklıkla başvurulan bir yöntem olduğu belirtilmiştir (Büyüköztürk, vd. 2008). Katılımcılarımız ile yapılan görüşmelerin verileri, görüşme formunu oluşturan soruların temel konular şeklinde başlıklandırılması ile kendi içinde anlam bütünlüğünü sağlayacak şekilde oluşturulan çerçeve içinde ele alınmış ve yorumlanmıştır.

Araştırmamızın değişkenlerini cinsiyet, bireylerin kurum bakımına girme yaşı, nedeni, kurum bakımı önce ve sonrasında ki eğitim durumları, bakım sürecinde yaşananlar, kurum bakımına uyum süreçleri ve kurum bakımı sonrasında evlilik ve aile hayatı, çalışma hayatı ve sosyal çevre ile olan uyumları oluşturmuştur. Katılımcılarımız ile yapılan görüşmeler aktarılırken soru bütünlüğüne göre gruplandırmalar yapılmış ve alt başlıklarda konu bütünlüğü sağlanmaya çalışılmıştır.

Ayrıca görüşme sonucu elde ettiğimiz verileri çalışmaya aktarırken de kişilerin isimleri gizli tutulmuş, karışık bir sıralamaya yapılarak numaralandırma sistemi ile verilmiştir.

3. BÖLÜM

BULGULAR VE YORUM

3.1. Demografik Bilgiler

3.1.1. Katılımcıların Demografik Özellikleri

Bu başlık altında katılımcılarımızın yaş, cinsiyet, medeni durum vb. gibi demografik özelliklerini içeren bilgilerine yer verilmiştir.

Çalışmamız kapsamında görüşmeye katılarak katkıda bulunan katılımcılarımız 10 kadın 10 erkek olmak üzere toplam 20 kişiden oluşmaktadır. Katılımcılarımızla ilgili genel bir profil oluşabilmesi adına yaşları, medeni hal ve iş sahibi olma durumları, çalışanların kamu ve özel sektör dağılımlarına ilişkin bilgiler aşağıda verilmiştir.

Tablo 3.1. Katılımcıların Yaş ve Medeni Hal ve Çalışma Durumları Dağılımı

18–25 yaş arası 11 30–40 yaş arası 6 Yaş 40 yaş ve üzeri 3 Bekâr 10 Evli 8 Boşanmış 1 Medeni Durum

Evli Ancak Başka Bir Birlikteliği

Bulunan 1

Çalışıyor (Kamu) 10

Çalışıyor (Özel Sektör) 6

Çalışmıyor (Ev Hanımı) 2

Çalışma Durumu

Katılımcılarımızın eğitim durumları kurum bakımı sürecinin eğitime olan etkisini tespit edebilmek adına, kurum bakımı öncesi, kurum bakımı ayrılış süreci ve şuan ki eğitim durumları olmak üzere üç başlık altında incelenmiş ve Tablo 3.1. de gösterilmiştir.

Katılımcıların eğitim durumlarına bakıldığı zaman kurum bakımı süreci sonunda eğitim düzeylerine bakılmaksızın iş sahibi olabilme imkânları bulunmasından dolayı, birçoğunun eğitimlerini tamamlama ya da akademik olarak bir üst eğitim kurumuna devam etme yerine mevcut durumlarını korudukları görülmüştür. Katılımcıların kurum bakımı sürecinde ki eğitim durumları ile iş hayatına atılma arasında ki ilişki ve çalışma hayatına uyumları aşağı da çalışma hayatı başlığı altında incelenecektir.

3.1.2. Aile İlişkisi

Katılımcılarımızın ebeveynlerinin hayatta olup olmama durumları incelendiğinde anne baba ikisinin de vefat ettiği, ya da anne babasından birinin vefat ettiği katılımcı sayımızın az olduğu, büyük çoğunluğun anne baba ikisinin de hayatta olduğu görülmüştür.

Katılımcıların kardeş sayıları anne baba bir olan ve anne ya da baba bir olan olmak üzere iki şekilde ele alınmıştır. Anne babası bir olup tek çocuk olan katılımcılarımız azınlığı oluşturmaktadır. 3 ve üzeri kardeş sayısına sahip olan katılımcılarımızın da çoğunlukta olduğu görülmüştür.

Anne ya da baba bir olan kardeş sayılarına baktığımız zaman ise 1-3 arası kardeş sayısına sahip olanların 3 ve üzeri kardeş sayısı olanlardan fazla olduğu ve katılımcılarımız içinde anne ya da baba bir olan (üvey kardeş) sayılarını bilmeyenlerin de olduğu görülmüştür. Ayrıca katılımcılarımızın büyük çoğunluğunun anne ya da baba bir olan kardeşleri ile görüşmedikleri azınlıkta kalan kısmın ise çok nadir olarak görüştükleri de öğrenilmiştir.

Ebeveynlerin hayatta olma durumları ile anne baba bir ve ayrı olmak üzere kardeş sayılarına baktığımız zaman katılımcıların ailelerinin tamamına yakınının

parçalanmış aile yapısına sahip olduğu ve anne ya da babalarının başka birlikteliklerinin olduğu anlaşılmaktadır. Araştırmamızın ilerleyen kısımlarında da ele alınacağı üzere katılımcılarımızın anne babalarına karşı öfke duyma ve onları suçlama yönündeki eğilimlerinin diğer kardeşlerden kaynaklı olduğu da anlaşılabilmektedir. Bazı katılımcılarımızın konuya ilişkin ifadeleri şu şekildedir:

“(G9)...Çok kızdım. Annemin 3 çocuğu var şimdi onlara bakıyorsun sahip çıkıyorsun bize neden sahip çıkmadın dedim.”

“(G12)...Bir de bakıyorum şuan ki evliliğinden çocukları var arada görüşürüz mesela hepimiz bir araya geldiğimiz zaman ayrımcılık yapar aramızda sanki biz onun çocukları değiliz gibi gerçi bizi çok sevse zaten bırakmazdı dimi benim ki de soru, onlara sahip çıktığı gibi çıkardı ama nerde?”

“(G20)...Bize bakmamış terk etmiş gitmiş ama evli şimdi çocukları var ama onları terk edip gitmiyor sahip çıkıyor peki bizim ne eksiğimiz vardı da bakmadı bize bıraktı bizi.”

Katılımcılarımızın ebeveyn kardeş ilişkileri bağlamında şuan kimlerle ve nerede yaşadıkları incelendiğinde kardeşleri ile birlikte yaşayanlar ile düzenli olarak kalacak bir yeri olmayanların sayısının birbirine yakın olduğu, öğrenci evinde kalma ve yalnız yaşama sayısının az olduğu ve genel olarak çoğunluğunda eşi ve çocukları ile yani kendi kurduğu çekirdek ailesi ile yaşadıkları görülmüştür.

Bu veriler doğrultusunda katılımcıların ebeveynleri hayatta olmayanların ya da ebeveynleri ile iletişimleri bulunmayanların evlilik birliktelikleri kurmadıkları takdirde kardeşleri ile birlikte kalmayı tercih ettikleri görülmüştür. Bu kişilerin aile bağlarını koparmama isteklerinin olduğu bilinmektedir. Düzenli olarak kalacak yeri olmayanların ise sadece ebeveynleri ile değil kardeşleri ile de iletişimlerinin kopuk olduğu anlaşılmıştır. Geçmişe dair yaşanmışlıkları bulunmadığı için birleşme bir arada bulunma gibi isteklerinin olmadığı tespit edilmiştir. Yani kardeşleri ile görüşme durumları göz önüne alındığında kardeşleri ile görüşmek isteyenlerin samimi şekilde bağlarını korudukları, görüşmek istemeyenlerin de ilişkileri direk

kestikleri ara sıra görüşürüz, bazen görüşürüz gibi zaman aralıkları koymadıkları görülmüştür.

Katılımcıların aile dışından akraba (amca, dayı, hala, yenge, dede vs) ile ilişkilerinin de zayıf olduğu, azınlıkta kalan bir kısmın genellikle tek bir akraba ile iletişimini sürdürdüğü, tüm akrabaları ile görüşenlerin sayısının da az olduğu görülmüştür.

Bunlara sebep olarak kurum bakımında bulundukları için kendilerine sahip çıkılmadığını düşünme, aranıp sorulmama, akrabalar ile paylaşımların bulunmaması gibi nedenlerle kurum bakımı hizmeti sonlandığı zaman iletişim kurmaktan kaçındıkları yorumuna ulaşabiliriz.

Katılımcılarımızın çoğunun henüz çocuk sahibi olmadığı görülmüştür. Konuya dair ayrıntılı bilgiye eş seçimi, evlilik ve aileye bakış başlığı altında yer verilecektir.