• Sonuç bulunamadı

Çalışma hayatında yaşanan problemler ve geçmişi gizleme

2. BÖLÜM

3.3. Kurum Bakımı Sonrası

3.3.1. Kurumdan Ayrılış

3.3.2.2. Çalışma hayatında yaşanan problemler ve geçmişi gizleme

Kurum bakımı hizmetlerinden yararlanan bireylerin genelde kendilerini gizledikleri bilinmektedir. Çalışmamıza katılan katılımcılarımızın da sosyal yaşantılarında ve çalışma hayatlarında kurum bakımı geçmişlerini gizleme eğiliminde oldukları ancak atama şekillerinden dolayı gizleyemedikleri ve bu sebeple yaşadıkları sorunlar ele alınmıştır. Katılımcılarımızın bazılarının yaşamış olduğu sıkıntılar şu şekilde anlatılmıştır.

“(G3)... İş yerinde büyük problemler yaşadım. Yurttan çıkan her kız onların gözünde o….dur. Sana sürekli o şekilde davranarak bir itibarsızlaştırma oluşturuyorlar. Dışarıya bu şekilde yansıtıyorlar. Milli Eğitim de kurum bakımından çıkıp da işe yerleşen personel sayısı fazla. Bu sebeple bir istememe hazmedememe var. Bana göre bunu da bu şekilde yaparak bizi kendilerinden uzak tutmaya çalışıyorlar.”

“(G12) Çok aman aman bir problemim olmadı henüz. Daha yeniyim çünkü ama 3413 den atamam yapıldığı için torpilli gözüyle bakıyorlar. Bir de yurtlara yapılan ziyaretlerde siyasileri, vali, kaymakam gibi şehrin ileri gelen protokolü ile görüşmelerimiz olduğu için söyleniyorlar işte torpillisiniz size torpil geçiyorlar diye.”

“(G20) İşveren olarak bizleri anladıklarını düşünmüyorum. İlk işe başladığımızda bir kurumdan iki arkadaş başlamıştık, arkadaşım mesaiye geç kaldığımda çok kızmışlardı.Yurt çocuğu değil mi işte bundan olmaz diye. Bize de hep bu gözle bakıyorlar işte yurtta yetişmiş olmamızın getirilerini anlamıyorlar anlamadıkları içinde ona göre davranıyorlar.”

Geçmişi gizlemeyi tercih eden katılımcılarımızın ifadeleri ise şu şekildedir;

“(G11) Anlatmıyorum, gizliyorum. Merak ediyorlar sorguya çeliyorlar, hoşuma gitmiyor.”

“(G16) Gizliyorum. Söylemeye gerek duymuyorum. Tek aç yaşayan biz değiliz sonuçta, söylemeye hevesli değilim. Hem nasıl bir tepki alacağımı bilmiyorum. İlkokul zamanında arkadaşımın evine gittiğim için kaybolan bir telefonun sırf ben yurtta kalıyorum diye benim çalmış olabileceğimi düşünmeleri belki de buna itti beni bilmiyorum. Bir acıma duygusu oluşuyor yardımları kabul etmiyorsun, Onur gurur yapıyorsun. Öğrenenler sorguya çeker gibi yurda girmek için ne yaptın gibi şeyler söylüyor, toplumun yarısı bize verilen hakların verilmemesi gerektiğini düşünüyor zaten, bunlarla karşı karşıya kalmak istemiyorum.

“(G19) Yurttan çıktığımız zamanlar tabi ki doğru düzgün biri değildim, yani bulaşmadığım pislik yoktu açık konuşayım. Normal insanlarda anlardı halimden konuşmamdan belli etmeseler de çok tercih etmezlerdi benle muhatap olmayı, zaten küçüklüğümden beri yaşadığım travma buydu o yüzden iş arkadaşlarıma söylememiştim ama idare biliyordu işte, mesailere geç kaldığım başka sıkıntılar yaşadığım zaman konuşulmuş işte yurt çocuğu ne beklersin diye. Çok zoruma gitmişti bu sözü daha önce de defalarca duymuştum bu söz içimde hep öfke olarak birikmiş artarak çoğalmıştı ama burada duymak çok farklı hissettirdi bana çok daha çaresiz anlatamam bunu ya anlayamazsınız beni.”

Katılımcılarımızın ifadelerinden de anlaşılacağı üzere çalışma hayatlarında da anlaşılmadıklarını düşündükleri için devlet korumasında yetiştiklerini paylaşmamayı tercih ettikleri görülmüştür.

Katılımcılarımız içerisinde sayıca az olmasına rağmen çalışma hayatında yaşadığı problemlerle memur olmanın yükümlülüklerini yerine getirmeyenler, mesai saati, kılık kıyafet düzeni, izinsiz ve raporsuz keyfiyete göre işe gelmeme ve yüz kızartıcı faaliyetlerde bulunma sebebiyle memuriyetlerine son verilenlerde bulunmaktadır.

Kurum bakımı geçmişini gizleyip gizlememe durumunun tamamen kişisel yaşanmışlıkların ve önceden edindikleri tecrübelerin bir yansıması olarak ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Bir şeyi saklamak büyük bir yüktür. Saklamak için çaba sarf etmek gerekir. Bu insana ağır gelir. Buna rağmen geçmişini gizlemeyi tercih

edenlerin gizlemenin ağırlığından daha da ağır şeylerle karşılaşmış olabilecekleri yorumunu yapmamız da yerinde olacaktır.

Katılımcılarımızdan devlet koruması altında kurum bakımında yetişip yine bu kurumda çalışanların sayısı az olsa da çalışma hayatlarında yaşadıkları problemler ve tespitlerinin çalışmamızın özgünlüğü açısından önemli olduğu düşünüldüğünden görüşlerine aşağıda yer verilmiştir.

“(G1) … SHÇEK de yetiştim ve SHÇEK genel müdürlüğüne atanarak işe başladım. Daire başkanım benim için bir diğer çalışma arkadaşıma biz bununla ne yapacağız şimdi demiş. Arkadaş da çalışacağız cevabını vermiş. Bu bizi yetiştiren kurumun idarecinin söylemiş olduğu bir söz. Bizi yani kendi yetiştirdiklerinizi beğenmiyorsunuz! Toplantılarda ya da daha özel sohbet ortamlarında biz çocuklarımızı çok iyi yerlerde okutuyoruz onlar işe giremiyor siz giriyorsunuz. Onların hakkını yiyorsunuz söylemleriyle çok karşılaşırdım. O zamanda söylerdim bizde sizin çocuğunuzuz bizi de iyi yerlerde okutsaydınız yetiştirseydiniz diye. O dönemde hem başörtülü olmamın hem de kurum bakımından çıkmış olmam sebebiyle farklı karşılandığım oldu. En basiti de yetiştirilmemize resmi zemin hazırlayanların tepkisi! Şuan çok ciddi problemler yaşadığımı söyleyemem ama kurum bakımı geçmişim olduğu için ve yetiştiğim kurumlarda idareci olduğum için karşılaştığımız vakalarda bazen içselleştirme yapabiliyorum. Karar alma sürecinde fikir ayrılıkları ortaya çıkabiliyor, düşüncelerim çok ciddiye alınmayabiliyor.”

“(G2) Zaman zaman oluyor. O da kurum bakımında kaldığım süreç içinde beni tanıyanlar en çok da yetiştirenler tarafından yapılıyor. Ciddiye alınmadığımız için hiç bir fikrine saygı duymuyorlar. Sahip çıkmıyorlar sen yurt çocuğusun sus diyorlar. Bir şeylere sığınıyorsun ukalasın diye söyleniyorlar. Ama ben iyiysem de onlar sayesinde iyiyim, kötüysem de onlar sayesinde kötüyüm.”

“G8) Yok dersem yalan söylemiş olurum burada ki meslektaşlarımın yarısı benim Hocam ellerinde büyüdüm. Çocuklara verecek bir vizyonları yok. Kendilerini geliştirmiyor değiştirmiyorlar. Bu eksiklikleri de sen dile getirince haliyle kötü

oluyorsun. Şımarık çokbilmiş ukala yurtta büyüdüğü için böyle diyerek konuşuyorlar ama bizi onlar yetiştirdi!”

Katılımcılarımızın ifadelerinden de anlıyoruz ki, devlet korumasında yetişen bireylerin yetiştirilmelerinde rol alan, sahip olduğu hakların ne olduğunu bilen ve bu hakların onlara sunulması için görevlendirilen kişilerin kurum bakımından çıkmış bireyleri eleştirenlerin, ciddiye almayanların başında geldiğini görüyoruz.

Devlet koruması altında yetişen bireylerin mağdur oldukları, kimsesizlik ve yoksulluk sebebiyle ailelerinden ayrı büyüdükleri ve bu durumun onlarda ortaya çıkardığı duygusal travmalar ve davranış bozuklukları olduğu bilinmektedir. Kurum personelinin tüm bu olumsuz koşulları bir kenara bırakarak bireylerin elde ettikleri haklar üzerinde kıyaslamalar yaptıkları kimi zaman kendi çocukları ile karşılaştırdıkları görülmektedir. Aslında burada devlet koruması altında yetişen bireylerin duygularını anlayabilecek ve onlara rol model olarak mesleki anlamda yardımcı olabilecekler arasında başta gelmesi gereken kurum personelinin kendilerini ötekileştirenlerin başında geliyor olması da değişik bir handikaptır.