• Sonuç bulunamadı

III. YÖNTEM

3.5. Verilerin Çözümlenmesi

Bu bölümde elde edilen verilerin çözümlenmesi hem nitel hem de nicel araştırma yöntemleri açısından ele alınmış, bu doğrultuda bilgiler verilmiştir.

3.5.1. Nicel Verilerin Çözümlenmesi

Araştırmanın nicel verileri SPSS 21 paket programında çözümlenmiştir. Deneysel model için verilerin çözümlenmesinde yüzde ve frekans değerlerine bakılmıştır. Hazırlık sürecinde araştırmacı tarafından hazırlanan başarı testinin pilot uygulaması sonrasında madde güçlük ve ayırıcılık indeksleri, standart sapma, varyans, aritmetik ortalama, test güçlüğü ve KR-20 hesaplamaları yapılmıştır. Araştırmada araştırmacı tarafından geliştirilen ÖİY tutum ölçeğinin pilot uygulamasında faktör analizi ile KMO, Barlett faktör ve Cronbach Alpa değerleri belirlenmiştir. Araştırmada kullanılan derse yönelik tutum ölçeği, çevrimiçi öğrenme tutum ölçeği ve çevrimiçi öğrenmeye hazır bulunuşluk ölçeği ve sınıf yönetimi ölçeği beşli likert tipindedir. Likert tipi ölçeklerden elde edilen verilerin değerlendirilmeleri ve yorumlanmaları için aşağıdaki değer aralıkları dikkate alınmıştır:

112 Tablo 20. Tutum Ölçeklerinin Değer Aralığı

Değer Aralığı Katılım Düzeyi

1.00-1.80 Kesinlikle Katılmıyorum

1.81-2.60 Katılmıyorum

2.61-3.40 Kısmen Katılıyorum

3.41-4.20 Katılıyorum

4.21-5.00 Kesinlikle Katılıyorum

Deney-1, deney-2 ve kontrol grubundaki öğrencilerin başarı testi puanlarının karşılaştırılması için kullanılacak testin belirlenebilmesi için Kolmogorov-Smirov (K-S) testi, grupların başarı öntestlerine göre yansız bir biçimde oluştuğunu belirlemek için varyans analizi yapılmıştır.

Grup puanlarının normal dağılım gösterip göstermediği K-S testi, çarpıklık ve basıklık katsayıları ile sınanmıştır. Elde edilen verilerin normal dağılım gösterip göstermediğinin sınanması için K-S testi kullanılır (Dewan ve Somanathan, 2004, s.5). Çarpıklık ve basıklık katsayılarına bakılarak sıfıra yakınlığına göre normallik konusunda fikir yürütülebilir (Can, 2013, s.84). Araştırmada verilerin normalliğini belirlemek için, bağımlı guruplar için K-S testi, bağımsız gruplar için çarpıklık ve basıklık katsayıları kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre normal dağılımın olduğu durumlarda parametrik testler, normal dağılımın olmadığı durumlarda ise nonparametrik testler kullanılmıştır. Verilerin dağılımının normal olduğu durumlarda aynı grubun iki ölçümünün karşılaştırılmasında parametrik testlerden bağımlı gruplar t-testi, dağılımın normal olmadığı durumlarda nonparametrik testlerden Wilcoxon işaretli sıralar testi kullanılmıştır. İkiden fazla bağımsız grup arasındaki karşılaştırmada normal dağılımın olduğu ve varyanslarının eşit olduğu durumlarda tek yönlü varyans analizi (ANOVA), normal dağılımın olmadığı durumlarda ise Kruskal-Wallis H testi uygulanmıştır.

Ayrıca deneysel desenin bir gereği olarak kovaryans analizi (ANCOVA) de kullanılmıştır. Balcı (2011, s.257), öntest-sontest kontrol gruplu desenlerde kovaryans analizinin tercih edilmesinin daha uygun olacağını belirtmiştir. Çünkü kovaryans analizinde, öntest puanları değişken olarak sürece dâhil edilip, sontest puan ortalamaları karşılaştırılmaktadır. Büyüköztürk (2007, s.111), kovaryans analizinin amacını “bir araştırmada etkisi test edilen bir faktörün ya da faktörlerin dışındaki bağımlı değişken ile ilişkisi bulunan bir değişkenin istatistiksel olarak kontrol edilmesini sağlamak” şeklinde ifade etmiştir. Ayrıca araştırma deseninde kontrol altına alınamayan dış etkenler doğrusal bir regrasyon yöntemiyle ortadan kaldırılır ve deneyin gerçek etkisi ortaya çıkarılmaya

113

çalışılır. Tek yönlü kovaryans analizinin doğru sonuçlar verebilmesi için şu varsayımları karşılaması gerekmektedir (Tabachnick ve Fidell, 2007, s.202-203; Büyüköztürk, 2011; Kalaycı, 2010, s.186; Can, 2013, s.305):

 Ortalamaları hesaplanacak gruplar birbirinden bağımsız olmalıdır.

 Karşılaştırma yapılacak grupların her birisi için bağımlı değişkene ait puanlar normal dağılım sergilemelidir.

 Karşılaştırma yapılacak grupların her biri için bağımlı değişkene ait puanların varyansları eşit olmalıdır.

 Ortak değişken ile bağımlı değişken arasında doğrusal bir ilişkinin olmalıdır.  Her bir grup için hesaplanan regresyon doğrularının eğimleri eşit olmalıdır. Bu çalışmada kovaryans analizinin yapılabilmesi için yukarıdaki varsayımlar test edilmiştir. Varsayımların sağlandığı durumlar için kovaryans analizi uygulanmış, sağlamadığı durumlar için tek yönlü varyans analizi (Anova) yapılmıştır.

Bu araştırmada istatistiksel anlamlılığın yanı sıra etki büyüklüğü de hesaplanmıştır. Cohen ve diğerleri (2005, s.197), etki büyüklüğünün anlamlılık düzeyinden daha önemli olduğunu belirtmiştir. Yapılan testler iki veya daha fazla ortalama arasında anlamlı fark olup olmadığını ortaya koyar, ancak bu farkın büyüklüğü hakkında bilgi vermez (Can, 2013, s.121). Bu farkın büyüklüğü olarak ifade edilen etki büyüklüğü kullanılan testlere göre farklı formüller ile hesaplanmaktadır. Etki büyüklüklerini hesaplarken aşağıdaki formül kullanılmıştır:

 İlişkili örneklemler için t testindeki etki büyüklüğü: 𝑑 = 𝑡 √𝑁  Wilcoxon işaretli sıralar testi : 𝑟 = 𝑧

√𝑁

 Tek yönlü varyans analizi: ƞ2 =Gruplararası K.T. Toplam K.T.  Kruskal-Wallis H testi: ƞ2 = 𝑋2

𝑁−1

Hesaplamalar sonucunda elde edilen etki büyüklükleri bazı ölçüt değerler ile karşılaştırılarak yorumlanmıştır. Bu değerler aşağıda sıralanmıştır (Can, 2013, s. 121,153; Büyüköztürk, 2007, s.48):

114 İlişki gücünün yorumlanması d Ƞ2 Küçük < 0.20 .01 Orta < 0.50 .06 Büyük < 0.80 .14 Çok Büyük > .80

3.5.2. Nitel Verilerin Çözümlenmesi

Araştırmada nitel verilerin analizinde “içerik analizi” yöntemi kullanılmıştır. İçerik analizinde, temelde yapılan işlem, birbirine benzeyen verileri belirli kavramlar ve temalar çerçevesinde bir araya getirmek ve bunu okuyucunun anlayabileceği bir biçimde organize ederek yorumlamaktır (Yıldırım ve Şimşek, 2011, s. 227). Bir başka ifadeyle, belirli kuralları içeren kodlamalarla bir metindeki bazı sözcüklerin daha küçük içerik kategorileri ile özetlendiği sistematik, yinelenebilir bir tekniktir (Büyüköztürk ve diğerleri, 2010, s.269). İçerik analizinde temel amaç, toplanan verileri açıklayabilecek kavramlara ve ilişkilere ulaşmaktır. Bu yolla veriler tanımlanmaya, verilerin içinde saklı olabilecek gerçekler ortaya çıkarılmaya çalışılır (Yıldırım ve Şimşek, 2011, s. 227).

Lichtman (2006, s.167) ise içerik analizinin önemini açıklarken, bu tekniği Coding (kodlama), Categorizing (kategorize) ve Concepts (tema) kelimelerinden oluşan 3C’nin analizi olarak açıklamıştır. İçerik analizinin altı basamakta yürütülebileceğini belirten Lichtman (2006, s.168-170) bu basamaklar şöyle sıralanmaktadır:

 Başlangıç kodlaması,

 Başlangıç kodlamalarının gözden geçirilmesi,  Ana fikirlerin ve ilk kategorilerin oluşturulması,  Oluşturulan kategorilerin ıslah edilmesi,

 Ana ve alt kategorilerin gözden geçirilmesi,  Kategorilerden temalara geçiş.

Araştırmada görüşme formları ile deney-1 ve deney-2 gruplarından elde edilen yanıtlar incelenerek tüm (n=67) görüşme formları geçerli kabul edilmiştir. Görüşme formları deney-1 grubunda olanlar için D1-1, …., D1-34 şeklinde, deney-2 grubuna olanlar için D2-1,….. D2-33 şeklinde kodlanmıştır. Daha sonra bilgisayar ortamında Word belgesine aktarılan görüşler istatistiksel veri analiz programında analiz edilmiştir.

115

Öğrencilerin görüşlerinde benzer olan ifadeler bir araya toplanarak temalar oluşturulmuştur. Hiçbir görüş dışarıda kalmayacak şekilde uygun temaya yerleştirilmiştir. Nitel araştırmanın güvenirliğini belirlemek amacıyla görüşlerin temalara yerleştirilmesi sürecinde uzman görüşüne başvurulmuştur. Bu doğrultuda görüşme formlarında yer alan görüşler ve oluşturulan temalar uzman tarafından incelenmiştir. Araştırmanın güvenirliğini ölçmek amacıyla Miles ve Huberman (1994) tarafından geliştirilen aşağıdaki formül kullanılmıştır.

Uzlaşma Yüzdesi = Görüş Birliği (Na)

Görüş Birliği (Na) + Görüş Ayrılığıx100

Uzman tarafından 22 ifade araştırmacıdan farklı kategorilere yerleştirilmiştir. Bu hesaplama ile P = 803 / (803+22) = %97.3 olarak belirlenmiştir. Nitel araştırmalarda güvenirlik amacıyla uzman ve araştırmacı tarafından yapılan değerlendirmeye ilişkin uzlaşma yüzdesi %90 ve üzeri olduğu durumlar için güvenirlik sağlanmış olmaktadır (Saban, 2004, s.467). Bu sayede araştırmanın iç geçerliği sağlanmıştır. Karasar (2007, s.105-106), varılan bir “nedensel” ilişkide, “sonuç” un “bilinen neden”lerle gerçekten açıklanabilirliğini iç geçerlilik olarak tanımlarken, örnek bir grup üzerinde ve araştırma koşulları içinde varılan bir sonucun, gerçek yaşama genellenebilirliğini de dış geçerlilik olarak tanımlamıştır.

Görüşlere ilişkin frekans değerleri belirlenerek ana tema ve alt temalar veri analiz programı tarafından oluştulan şema ile sunulmuştur. Oluşturulan temalar için örnek görüşlere yer verilmiştir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM