• Sonuç bulunamadı

I.2. Hunların Yaşadıkları Bölgenin Coğrafi Özellikleri

I.2.1. Hun Coğrafyasının Yeri ve Sınırları

I.2.1.5. Irmaklar

4.2. Vergi

Bir devletin en önemli gelir kaynaklarından biri, halktan toplanan vergilerdir. Tarih boyunca, özellikle para ekonomisinin gelişmesinden sonra, devletler vergi sistemlerini geliştirmiş, daha çok vergi geliri elde etmenin yollarını aramışlardır. Geliştiren vergi politikaları, milli ekonominin gidişatını yönlendirmek amacıyla da kullanılmıştır. Vergi yükünün arttırılmasıyla talebin yavaşlatılması veya vergi yükünün azaltılmasıyla iç talebin arttırılması bu politikalara örnektir. Ancak devletler vergiyi, iç talebi yönlendirme aracından çok, gelir ede etme aracı olarak görürler. Bu nedenle verginin esas görevi devlete gelir sağlamak, dolayısıyla halka da pek çok alanda hizmet gitmesini sağlamaktır.

Para ekonomisinin gelişmediği dönemlerde vergi, üretilen ürünlerden bir kısmının devlet tarafından alınması yoluyla toplanmaktadır. Devletler bunu için vergi memurları tayin etmiştir. Konumuz olan dönemde önce Çin’e baktığımızda, verginin buğday olarak toplandığı görülmektedir. Ch’in Sülalesi döneminde yapılan para ve ölçü reformuna yukarıda kısaca değinmiştik. Bu dönemde artık her yerde aynı ölçü birimleri kullanılmaya başlanmıştır. Bu düzenleme verginin de daha kolay toplanmasını sağlamıştır. Daha önceki dönemlerde de Çin’de var olan vergi sistemi, bu dönemde tamamen düzene girmiştir. Ölçüler arasındaki farklılık tüccarlara menfaat sağlıyordu. Ancak bu düzenleme ile vergi gelirleri artmıştır. Vergi olarak toplanan buğday, sarayın ve asilzadelerin ihtiyacı için kullanılıyordu. Ch’in hükümetinin merkezi olan Hsien- yang’da (Shensi eyaletinde bugünkü Hsi-an-fu civarında) asilzadeler yerleştirildiğinden ve nüfusu çok arttığından, buğday talebi de artmıştır290. Bu bölgeye yapılan nakliye de hızlanmıştır.

Konumuzla ilgili bazı eserlerde, Hun Devleti halktan vergi toplardı gibi ifadelere sıkça rastlamak mümkündür. Ancak Çin kaynaklarında ve arkeolojik malzemelerde, devletin halktan vergi topladığını kesin olarak gösteren kayıtlar ve malzemeler bulunmamaktadır. Ancak bir devletin vergi toplamadan ayakta durabilmesi mümkün değildir. Bu nedenle daha sonraki Türk devletlerinde 100 hayvanı olandan 1 hayvanı “Gapçır” adlı hayvancılık vergisi olara almanın, Hunlarda da görülmüş olması muhtemeldir.

290

Hun halkı, yaptığı ekonomik faaliyetlerle kendisine yetebilmiştir. Ancak en azından saray masraflarının karşılanması ve ordu ile soyluların ihtiyaçlarının giderilebilmesi için, halktan vergi toplanmış olması mümkündür.

Ancak konargöçer devlet tarafından organize edilmiş, yayılmış çobanların ürünlerini toplamak, devleti ayakta tutmanın yolu değildir291. Hun iktisadi sistemi güçlü orduları sayesinde, Çin gibi komşularını vergiye bağlayarak ihtiyaç duyduğu malları elde eder. Bu nedenle, Hun toprakları içinde halktan toplanan vergi, ordunun saray ile çevresinin ihtiyaç duyduğu, Çin’den veya diğer komşulardan elde edilemeyen ürünlerden ibaret olmalıdır. Bunların başında hayvan ve hayvansal ürünler gelir. Erzak olarak kullanılan ürünler ile canlı hayvanların vergi olarak toplanmış olması kuvvetle muhtemeldir. Ancak bunların da ihtiyaçtan fazla toplanmasının Hun sistemi için bir anlamı yoktur. Zira hayvan bakım ister ve tüketilemeyen gıda ürünleri bozulabilir. Yani hayvansal ürünler, tarım ürünleri gibi uzun süre dayanabilecek, depolanabilecek ürünler değildir. Bu nedenle, Hun yönetiminin topladığı vergi miktarı, o dönemki ihtiyaçlar kadar olmalıdır. Bunun yanında Hunların ziraat yaptığın da biliyoruz. Ancak üretilen tahıl ancak halkın ihtiyaçlarına yetecek kadardı. Dolayısıyla Hun sarayının halktan tahıl topladığını düşünmüyoruz. Kıtlık zamanlarında, istisnai bir biçimde halktan vergi toplanmış olabilir. Fakat normal, dengeli dönemlerde böyle bir uygulamanın yapılmış olması ihtimali pek azdır.

Hunların Çin’i vergiye bağlamasına değineceğiz ancak Hunların vergiye bağladıkları tek toplum Çin değildir. Bilindiği gibi Mao-tun batıya yöneldiğinde önce Yüeçileri sonra Vusunları yenmiştir. Çin transkripsiyonunda adı Wu-sun/Hu-sung olarak geçen büyük devlet M.Ö. II. yüzyılın ortalarında, şimdiki Kazakiskan’ın güneyinde, yani Vusunların yeni vatanında ortaya çıkmıştır. Merkezi Balkaş Gölü’nün güneyini, kısmen de Çin’in Cungarya bölgesinin topraklarını kapsıyordu. Vusunlar M.S. V. Yüzyıla kadar varlığını sürdüren ve İpek Yolu’nun hatları üzerinde önemli bir konuma sahip olan, hayli uzun ömürlü bir devlet kurmuşlardır. Batıya göç etmeden Vusunlar, uzun süre Hunlara haraç ödemişlerdir. Ancak I. Büyük K’un-Mo döneminde, vassallarını toplayarak haraç ödememe konusunda anlaştılar292. Ancak bunu üzerine Mao-tun Vusunlar üzerine sefer düzenledi, onları yendi ve Vusunlar batıya göç etti. Vusunlar Hunların batıda vergiye bağladıkları devlettir. Vusunlar ile ilgili bilgi pek

291

Barfield Thomas J. The Hsiung-nu Confederacy, s. 47

292

Yatsenko Sergei, Vusunlar, Türkler Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, Cilt 1, s. 776- 781

azdır. Ağırlıklı olarak ne tür iktisadi faaliyetler ile uğraştıkları konusunda kesin bilgiler yoktur. Hayvancılıkla ne derecede uğraştıklarını bilemiyoruz fakat kuruldukları coğrafyaya bakıldığında tarımla etkin bir biçimde uğraşmış olmaları ihtimal dâhilindedir. Bulundukları coğrafyadaki nemli dağların etekleri ziraat için oldukça uygundur293. Dolayısıyla Hunların Vusunlardan aldıkları verginin önemli bir bölümü tahıl olabilir.

Hunların doğudaki en önemli komşuları da Moğol kavmi olan Wu-huanlardır. Hunlar askeri üstünlükleri sayesinde, Mao-tun döneminden itibaren Wu-huan’ları vergiye bağlamışlardır. Wu-huanların, Hun baskısından kaçabilecek alanları olmadığından, uzun müddet Hunlara vergi vermişlerdir. Ağırlıklı iktisadi faaliyetleri hayvancılık olan Wu-huanlar Hunlara vergi olarak en çok deri veriyorlardı. Çok uzun yıllar devam eden bu düzen, Han Devleti’nde vezir iken entrika ile iktidarı eline geçiren Wang Mang, zaten ikinci kez bölünüp iyice güçten düşen Hunların bu ekonomik desteğini kesmek için, Wu-huanları Hunlara vergi olarak deri vermemeleri konusunda uyarmasıyla bozuldu. Hunlar eskisi gibi Wu-huanlardan vergi istemek üzere elçi gönderdiklerinde, Hun halkından ticaret yapmak isteyenlerin hepsi heyetle beraber gelmişti. Wu-huanlar onların isteklerini reddederek, “Göğün Oğlu’nun emriyle uyguladığımız bu maddelere göre Hunlara vergi vermememiz gerekmektedir” demilerdi. Hun elçisi sinirlenerek Wu-huan liderini yakalayıp baş aşağı asmıştı. Liderin kardeşleri öfkelenerek hepsi birlikte Hun elçisi ve maiyetini öldürüp kadınları ile at ve sığırlarını ele geçirmişlerdi. Shan-yü bnu duyunca, görevlendirdiği Sol Bilge Beyi, ordusuyla Wuhuan topraklarına girmiş, elçiyi öldürmekle suçlayarak onlara saldırmıştı. Hunlar halkın çoğunu öldürüp, bine yakın kadın ve çocuğu da beraberlerine alarak götürmüşler, bunları Sol Bilge Beyi’nin topraklarına yerleştirip Wuhuanlara haber göndermiş, at ve diğer hayvanlar ile deri getirip oları kurtarabilirsiniz demişlerdi. Wu- huanlar esir alınanların iki binden fazla olduğunu görünce onları kurtarmak için mal ve hayvanlarını getirmişlerdi. Hunlar bunları almış ancak esirleri alıkoyarak geri göndermemişti294. Hunlar doğudaki komşularını çok uzun yıllar kendilerine tâbi kılmıştır. Zayıf oldukları dönemde bile, oradan istediklerini alabilmişlerdir. Ancak Wu- huanlar, Hunların zayıflık gösterdikleri anlarda ilk isyan eden topluluk olmuşlardır. Yukarıdaki olaya bakınca aradaki ilişkilerin gergin olduğu ve Tung-huların bir kolu

293

Yatsenko Sergei, Vusunlar, s. 779

294

olan Wu-huanların, üzerlerindeki Hun baskısını kırmak için fırsat kolladıkları anlaşılabilir.

Hunlar bu iki komşularının yanında, Türkistan’daki küçük krallıkları da vergiye bağlamışlardır. Buradaki vahalarda nüfusları belki de bir milyonu dahi geçmeyen küçük devletler vardı. Temel olarak bu vahalar, Çin’in birer küçük örneği gibiydiler. Hayatın temeli, yoğun ve etkin tarıma dayanıyordu295. Buradan alınan vergi, tahmin edilebileceği gibi, tahıldır. Bu toprakları ele geçiren Hunlar ya bizzat buraya yerleşerek tarım yapmışlar ya da bu küçük devletleri kendilerine bağlayarak düzenli bir şekilde bu bölgeden hububat almışlardır.

Hunların çok uzun yıllar vergiye bağladıkları kadim komşuları Çin, Hun ekonomisinde dengenin sağlanması için önemli katkılarda bulunmuştur. Han Devleti’nin kuruluşundan önce, Chou döneminden itibaren kuzeyden gelen akınların kaynaklarda daha fazla yer bulmaya başladığını görüyoruz. Yağma akını niteliğindeki bu akınları kesmek için Çinliler kuzeylilere, vergi vermeye başlamışlardır. Bu şekilde başlayan Çin’in vergiye bağlanma süreci, ilk evlilik anlaşmasıyla resmi bir nitelik kazanmıştır. Uzun müddet devam eden bu anlaşmanın uygulandığı dönemde, Hunların aldığı en vergi miktarları şöyledir:

- 5.000 hu hububat (1hu=20,9 litre) - 10.000 shih şarap (1 shih=1,9968 litre) - 10.000 p’i ipekli elbise (1 p’i=9,24 metre)

Han yönetimi tarafından, sınırda hizmet eden bir yetişkin erkeğe yıllık 36 hu (yaklaşık 752,5 litre) hububat veriliyordu. Bu orana göre Han Devleti’nin hububat vergisi, yılda 140 adamı besleyebilirdi. Fakat eğer beşte bire indirilir ve bir Hunun doğal beslenme şekline ilâve olarak kullanılırsa, yıllık 700 adamı besleyebilirdi. Benzer olarak, şarap vergisi de Shan-yü ve çevresine günlük 55 litrelik bir paya denk gelecek şekilde veriliyordu. Bu verilerden anlaşılıyor ki, hububat ve şarap vergisi sadece Shan- yü ve çevresine yetiyordu296. Yukarıdaki miktarlardan açıkça görüldüğü gibi, Çin’den alınan vergilerin en önemli kısmı ipekten oluşuyordu. Hunlar Tarım Havzası’ndan ve kendi tarım alanlarından tahıl elde edebilmişlerdir. Bunun yanında sınır pazarlarından ve yağma akınları vasıtasıyla da tahıl alınabiliyordu. Hunlar milli içkileri kımızı da hiçbir zaman Çin şarabına değişmemişlerdir. Ancak vergilerin ağılığın oluşturan ipeğe,

295

Lattimore Owen, Inner Asian Frontiers Of China, s. 492

296

Hunların özel bir ilgileri vardı. Bu nedenle Çin’den sadece vergi yoluyla bile çok yüksek miktarda ipek almışlardır. Batıdaki Part Krallığı, Roma İmparatorluğu gibi güçlü devletlerin büyük bir çabayla aldıkları ipeği Hunlar, güçlü ve caydırıcı orduları sayesinde kolayca alabilmişlerdir.

Han hükümetinden direkt olarak alınan vergiler, Shan-yü’nün Hun elitlerini ödüllendirmesi için yeterliydi fakat vergiler Hun aşiret üyelerinin ihtiyaçlarını karşılamak için yetersizdi. Hun perspektifinden, bu talebi karşılamanın iki yolu vardı: Sınıra saldır ve yağmala ya da düzenli bir pazarın parçası olarak hayvansal ürünlerle Han mallarını takas et297. İşte bu nedenle Hunların sınır pazarlarının açılması isteği ile yağma akınları Hun tarihi boyunca son bulmamıştır.

Bu vergilerin dışında Han Devleti sık sık Hun Shan-yü’süne ve çevresine hediyeler göndermiştir. Hunların en zayıf dönemlerinde dahi bu uygulama devam etmiştir. Hatta evlilik anlaşmasının yürürlülükten kalktığı, sınır pazarlarının kapandığı, Hunların artık bölünmüş vaziyette olduğu dönemlerde, Hun Shan-yüleri Çin başkentine ziyaret yapıp hediyeler almayı adet haline getirmişlerdir. Ancak özellikle Hunların son döneminde Çin hediyeleri, Hunlar arasına nifak sokmak ve Hunları parçalayarak güçten düşürmek amacıyla girmeye başlamıştır. Hunlar da ne yazık ki pek çok kez bu hilelere aldanmıştır.

297

5. DİĞER EKONOMİK FAALİYETLER