• Sonuç bulunamadı

I.2. Hunların Yaşadıkları Bölgenin Coğrafi Özellikleri

I.2.1. Hun Coğrafyasının Yeri ve Sınırları

I.2.1.5. Irmaklar

1.2. Asya Hun Devleti’nin Kuruluşu ve Kısa Siyasi Tarihi

1.2.14. Bozkırın Gücü ve Bu Gücün İdaresi

Burada çok fazla detaylarına giremediğimiz Hun tarihi boyunca dikkat çeken en önemli nokta, Shan-yü’lerin özellikleridir. Hun tahtına güçlü, karizmatik bir Shan-yü geçtiğinde, önceki dönemin kayıpları çok kısa sürede telafi edilmiştir. Ancak özellikle M.Ö. 114 M.Ö. 60 yılları arasında liderlik bunalımı denilebilecek bir olayla Hunlar,

ciddi şekilde sarsıldılar. Bu yarım yüzyıl boyunca Hun tahtına biri birini takip eden yedi Shan-yü geçti. Ortalama hükümdarlık süreleri kısaydı. Hu-lu-ku ve Hu-yen-ti dışında hiçbir Shan-yü 10 yıldan fazla dayanamadı, en kısa iktidarsa bir yıldı. Buna ek olarak bu yedi Shan-yü’nün neredeyse tamamı halkına güçlü önderlik yapamadı159. Bu duruma bir de sistemli bir veraset sisteminin olmaması da eklenince, iç karışıklıklar, taht kavgaları neredeyse kaçınılmaz oluyordu. Hunlarda önemli olan, Shan-yü’nün kendisinden sonra kimi vâris tayin ettiği idi. Bazen kardeş, bazen çocuk denecek kadar küçük insanların veliaht tayin edilmesi, imparator eşlerinin iktidara fazlaca müdahil olması, başka birinin saltanatta hak iddia etmesi gibi büyük sorunları beraberinde getiriyordu. Daha sonraki Türk devletlerinde ya da aslında neredeyse bütün devletlerde gördüğümüz gibi, önetilen insanların ve devlet kurumunun en büyük problemi basiretsiz idarecilerdir. Hunlar bu problemin sonuçlarını daha ağır yaşamışlardır. Zaman zaman Hu-lu-ku Shan-yü gibi güçlü liderler Hun tahtına oturmuş olsa da, bu düzen süreklilik arz etmediğinden, Hunlar hep inişli çıkışlı dönemler yaşamışlardır.

Bozkır halkını idare etmek büyük dirayet ve beraberinde despotluk da gerektirir. Bozkır toplumunun başarısı için bozkır lideri, vasat veya günü kurtaracak bir yapıda değil; askeri ve siyasi yönleri de dahil tam anlamıyla dört dörtlük bir lider olmalıydı.

Çünkü kalabalık insan ve hayvan gruplarını bir arada, biri birine bağlı ve itaatkâr kılmak, bu yaşam biçimini en fazla verimle devam ettirmek, gerçekten zordu. Bunun için bozkır yaşamı sert kurallarla düzenlenmişti. Ancak bu bağlılık ve verimlilik sağlandığı anda da ortaya, gerçekten önünde durulması neredeyse imkânsız bir güç çıkıyordu. Hayvancılığa dayalı ekonominin bir sonucu olan hareketli yaşam, Hunları her koşula uyum sağlayabilen, fiziksel ve ruhsal yönden güçlü, ayrıca sabırlı bireyler haline getirmiştir. Bu yaşam biçiminin normal bir sonucudur her Hun’un asker olması. Bütün Hunlar ömürleri boyunca, belki de farkında olmayarak, savaş zamanları dışında da, sürekli askeri talim yaparak yaşıyorlardı. Gündelik yaşamı sürdürmek için yapılan faaliyetler askerlik benzeriydi. Örneğin Hunlar sürekli at sırtındaydılar. At üstünde uyuduklar bile söylenir. Böylece her Hun erkeği, çok iyi bir biniciydi. Bunun yanında, bugün de gördüğümüz gibi, klasik dönemde de bir devletin en önemli güç kaynağı nitelikli insan sayısıydı. Hun halkı, her zaman sıkı bir disiplin içinde yaşamak zorundaydı. Yaşam için elzem olan ekonomik faaliyetler fiziksel ve ruhsal gücün yanı sıra, dakik olma, işini özenli yapma gibi temel disiplin özelliklerine sahip olmayı da

159

gerektiriyordu. Bir örnek vermek gerekirse, beslenen hayvanlar itina istiyorlardı. Beslenmeleri, su içmeleri, temizlikleri, bakımları çok düzenli bir şekilde yapılmalıydı. Bugün evinde hayvan besleyenler bu durumu belki daha iyi anlarlar. Hayvanınızı bırakıp bir yere gidemezsiniz. Yeme saati, uyku saati, gezme saati bellidir. Hayvan besleyen insan da kendisini buna göre ayarlar. Evde ya da bahçede bir iki hayvan beslenmek bile, insanın günlük yaşamını baştan sona etkiler. Bir de hayvan sayısının, Hunlardaki gibi milyonlarca olduğunu düşünürsek, bu düzenin bütün toplum yaşantısı tamamen biçimlendirdiğini söylemek mümkündür. Çünkü hayvanlar özenli bakım isterler ve bakımlar zamanında yapılmazsa yaşanabilecek hayvan kayıpları, hâliyle ciddi bir ekonomik kaybı da beraberinde getirir. Böyle olunca Hunlarda, çalışkanlık, dakik olma, üstün körü iş yapmak ve yapılacak işi ertelememek gibi özellikler gelişmiştir. Bu özellikler, disiplinli bir askerin de sahip olması gereken özelliklerdir. İşte bu nedenle Hunlar neredeyse doğuştan itibaren asker gibi yetişmişlerdir.

Hun ordusunun gücünün ve başarısının altındaki en önemli etken askerliğe benzeyen gündelik hayattır. Bu güç, dirayetli bir Shan-yü idaresine girdiğinde ve doğru askeri taktikleri aldığında, önünde hiçbir engel tanımamıştır. Hun tahtına diğerlerine nispeten daha güçlü bir Shan-yü geçtiğinde, çok açık bir biçimde savaş sonuçlarının Hunların lehine dönmesinin sebebi budur. Bunun yanında Çin’in yaşam biçimi Hunlardan çok farklıdır. Ağırlıklı olarak tarım yapan yerleşik Çin toplumu için at, ancak bir gösteriş aracı ve zenginlik sembolüydü. Çinliler ata genellikle gezinti ve ulaşım amaçlı binerlerdi. Askerler ise sürekli binicilik atış talimi yaparlardı. Hâlbuki Hunlar çobanlık ve avcılık faaliyetleri zaten sürekli atış ve binicilik antrenmanları yaparlardı. Çin ordusu halktan ayrıdır ve askerlik faaliyetleri günlük yaşamın bir parçası olmadığından, ayrıca eğitime tâbi tutulur ve kışlalardı, kalelerde yaşarlardı. Wu-ti döneminde Çin ordusunda bir atılım ve reform olmuştur. Sınırlara çiftçi askerler yerleştirilmiş ve bunlar, kendilerine hibe edilen toprakları işlerken sınırı da korumakla görevlendirilmiştir. Ancak bu askerler de hiçbir zaman iyi bir binici ve nişancı olamamışlardır. Savaş güçleri zayıftır. Çünkü toprağı işlemekle askerlik, biri birine uzak mesleklerdir. Her zaman Çin’in en iyi askerleri kışlalarda sürekli talim yapan askerleri olmuştur.

İşte bu nedenlerle Çin, sürekli Hun korkusu yaşamıştır. Güçlü bir liderle Hunların neler yapabileceğine şahit olan Çinliler, ondan yüz yıl sonra bile hâla Hun korkusu yaşamaya devam etmişlerdir.

Ancak ne yazık Mao-tun’dan sonra, onun gibi bir Shan-yü’nün gelmemesi Hunların giderek zayıflamasına yol açmıştır. Özellikle Hunların başında Mao-tun’a göre oldukça zayıf Shan-yü’lerin bulunduğu ve saltanatların çok kısa sürdüğü bu dönemde Han Devleti’nin başında, savaş yanlısı Wu-ti’nin bulunması ve saltanatının 54 yıl sürmesi de Hunların zayıflamasında önemli bir etkendir. Wu-ti’nin Hunlarla beraber Han ekonomisini de zora soktuğunu gördük. Zaten Hunların dağılmasından bir süre sonra da Han Devleti ciddi anlamda zayıflamaya başlamıştır.

2. BOZKIR EKONOMİSİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ VE HAYVANCILIK