• Sonuç bulunamadı

2. Kavramsal/Kuramsal Çerçeve

2.2 Akademik Başarıyı Etkileyen Faktörler

2.2.2 Aileden kaynaklanan faktörler

2.2.2.3 Velilerin çocuğa yönelik tutumları

Anne ve babaların genetik aktarımları ile sosyo-ekonomik özelliklerinin yanı sıra çocuğa yönelik tutum, davranış ve beklentileri onun kişisel gelişimi ve akademik performansı üzerinde rol oynayan diğer önemli etkenlerdendir. 17. yüzyıldan beri filozoflar ailenin tutumlarının çocuğun davranışları üzerindeki etkisini açıklamaya çalışmışlardır. Örneğin, John Locke (1689), çocukların "tabula rasa" ya da boş bir sayfa olarak doğduklarını, zaman içinde aile ve toplumun değer ve inançlarını çocuğa aktararak bu boş sayfayı doldurduklarını öne sürmüştür. Jean Jacques Rousseau (1762) ise çocukların doğal olarak "iyi" doğduklarına ve ebeveynlerin ve toplumun bu doğuştan gelen değerleri öğreterek iyilik halini koruyup geliştirdiklerine inanmıştır. Yaşadığımız yüzyılda da filozoflar, pedagoglar ve eğitmenler ailelerin tutumlarının çocuğun gelişimi ve başarısı üzerinde etkili olduğu konusunda hemfikirdir. Bu bağlamda, ebeveynlerin çocuğa yönelik tutumlarını üç ana başlık altında sınıflandırmaktadırlar:

Otoriter Aileler: Bu tür anne babalar çocuklarına karşı sıcak ya da duyarlı

davranış sergilemezler. Bencilliğe ya da uygunsuz davranışlara karşı olan tahammülsüzlükleri sebebiyle çocuktan kapasitesi üzerinde olgun davranmasını beklerler. Genellikle katı ve soğukturlar ve çocuktan itaat beklerler, uygunsuz davranışla karşılaştıklarında ise güç kullanabilirler. Çoğunlukla talep ve beklentilerini kurallar ve emirler yoluyla iletirler fakat bunların arkasında yatan gerekçeyi açıklamazlar. Çocuklarıyla karşılıklı iletişimleri sınırlıdır (Spera, 2005). Bu tür ailelerin çocukları çekingen ve yanlış yapma korkusu içindedir. Kolayca ağlarlar ve başkalarının etkisinde kolayca kalırlar, kendi çocuk yanları ve ailenin beklentileri arasında iç dengelerini yitirerek uç davranışlara yönelebilirler (Uslu, 2008). Bu tür çocukların akademik performansları genellikle düşüktür (Tor, 2008).

Kayıtsız Aileler: Bu tür anne babalar çocuklarından beklentileri ve uygunsuz

davranışlara tahammülleri konusunda oldukça gevşektir. Tutarsız ve güvensizdirler bu sebeple çocukları da benzer davranışlar sergilerler. Kural koyma ve cezalandırma gibi kaygıları yoktur. Önemsemez ve ilgisiz tavırlar gösterirler (Spera, 2005). Bu tür ailelerin çocukları birey olarak algılanmadığından dolayı, ilgi çekmek için problem çıkarma eğilimindedirler. İleriki yaşlarda evde bulamadığı sevgiyi dışarıda arama ve

sorumsuz davranışlar gösterme olasılıkları vardır. (Uslu, 2008). Kayıtsız ailelerde özellikle erkek çocuklarının akademik performansları düşüktür (Tor, 2008).

Demokratik Aileler: Demokratik anne-babalar sıcak ve ilgilidirler, çocuklarına

sevgilerini göstermekten çekinmezler. Çocuğun ilgilerini keşfetmesi konusunda sevgi ve destek sağlarlar. Başarı beklentileri yüksektir fakat bu beklentilerini karşılıklı iletişim, cesaretlendirme ve teşvik yöntemiyle aktarırlar. Davranışlarında tutarlı, kural koyan ve kontrol eden tavırlar sergilerler. Koydukları kuralların gerekçelerini çocuğa anlatırlar. Cezalandırmaktan çok çocuğun olumlu davranışlarını ödüllendirirler (Spera, 2005; Tor, 2008). Demokratik ailelerin çocukları özgüveni yüksek, saygılı, yaratıcı, sınırlarını bilen, aktif ve girişken çocuklar olarak yetişirler. Başkalarının etkisinde kolayca kalmazlar ve kendi fikirleri doğrultusunda hareket ederler ve fikirlerini sonuna kadar savunurlar. Genellikle okulda başarıları yüksek düzeydedir (Uslu, 2008).

Bu kategorilerin dışında, aşırı sevgi ya da hoşgörü gösteren, aşırı derecede korumacı olan, mükemmeliyetçi, tutarsız veya reddedici davranışlar sergileyen anne babalar da çocukların kişilik gelişimini ve akademik performanslarını olumsuz yönde etkilerler (Uslu, 2008).

Helikopter Aileler: Son 15 yılda, yukarıdaki kategorilere ek olarak yaşam

şartları, okul ve sınav sistemleri sebebiyle ortaya çıkan diğer bir aile tipi de "Helikopter Aileler"dir (Howe & Strauss, 2008). Bu tür anne-babalar sürekli rekabetçi bir ortam içinde çocuklarının okul öncesinden başlayarak en donanımlı eğitimi alması, en iyi okula gitmesi, her konuda aktif olması konusunda ısrarcı olarak çocuklarını bir yarış içine sürüklemektedirler. Genellikle çocuklarıyla daha yakın ilgilenirler ve yaşamlarına müdahil olurlar. Sık sık okulu ve öğretmenleri ziyaret ederler, iş mülakatlarına bile çocukları ile birlikte gidip patronlarla görüşme ve çocuklarının haklarını koruma eğiliminde olurlar. Özetle, helikopter aileler çocuklarının çevresinde uçuşarak onların hayatlarının her anında yanlarında olma çabası gösterirler. Fakat yarattıkları aşırı korumacı ve planlı atmosfer çocukların özgüven ve bireyselleşme anlamında gelişmelerini engellemekte, her konuda karar alırken ailelerine danışan bireyler yaratmaktadır. Başarıya yapılan aşırı vurgu çocuklarda başarılı olmadıkları takdirde sevilmeyecekleri önyargısı oluşturmakta ve başarısızlığa tahammülsüzlük geliştirmektedir. Bu tür ailelerin çocukları akademik olarak başarılı olsalar da sosyal ve duygusal ilişkilerde sorun yaşamaktadırlar (Itri ve Tunalıoğlu, 2012). Bu kavram ülkemizde son yıllarda ortaya çıktığı için öğrencilerin akademik başarısı ile helikopter

aile tutumları arasındaki ilişki araştırılması ve üzerine çalışmalar yapılması gereken konulardan biridir.

Ailelerin çocuğa yönelik tutumları ve akademik başarı arasındaki ilişki üzerine yapılmış ilk araştırmalardan biri Baumrind (1967) tarafından yürütülmüştür. Araştırmacı uzun süreli çalışmasında örnekleminde bulunan öğrencileri ve aileleri okul öncesinden ergenliğe kadar olan dönem boyunca incelemiştir. Çalışma bulguları demokratik ailelere sahip okulöncesi yaş grubundaki çocukların otoriter ailelere sahip çocuklara göre daha olgun, bağımsız, sosyal, aktif ve başarı odaklı olduklarını, kayıtsız ailelerin çocuklarının ise özgüven, özdenetim ve yeterliliklerinin düşük düzeyde olduğunu göstermiştir. Bu sonuçların zaman içinde değişip değişmediğini test etmek amacıyla Baumrind çalışmasını ergenlik dönemine kadar genişletmiş ve sonuçların okul öncesi dönemdeki bulgularla benzerlik gösterdiğini tespit etmiştir. Steinberg ve arkadaşları (1989) tarafından Amerika’da 6000’den fazla ergen üzerinde yürütülen çalışma sonuçları demokratik ailelerin çocukları ile sıcak ilişkiler kurduğunu, otonomi sağladıklarını ve beklentilerinin yüksek olduğunu, bu sebeplerle demokratik ailelere sahip öğrencilerin de akademik başarılarının yüksek olduğunu göstermiştir. Aynı araştırmacıların yürüttüğü başka bir çalışma demokratik ailelere sahip çocukların genel not ortalamasının ve okula devamlılıklarının daha yüksek olduğunu ortaya çıkarmıştır (Steinberg vd., 1992). Demokratik ailelerin çocuklarının akademik başarılarının daha yüksek düzeyde olmasının üç önemli sebebi olduğu ileri sürülmüştür (Durkin, 1995). İlk olarak demokratik ailelerin çocuklarına daha yüksek derecede duygusal güven sağladığı ve bu durumun çocuklara rahatlık ve bağımsızlık sağlayarak okulda başarılı olmayı temin ettiği gözlenmiştir. Diğer bir sebep, demokratik anne babaların yaptıkları davranışların nedenlerini çocuklarına açıkladığı ve bu açıklamaların çocukta ailevi değer ve amaçlara yönelik farkındalık ve anlayış geliştirdiğidir. Son olarak, demokratik ailelerin çocuklarıyla karşılıklı iletişiminin iyi olduğu ve bu durumun çocukların kişilerarası iletişimini geliştirdiği ve çocukların hem sosyal hem de akademik olarak başarılı olmasını sağladığı belirlenmiştir. Diaz (2003), 1178 ortaokul öğrencisi ile yürüttüğü çalışmasında çocukların aileleri ile olan iletişimlerinin kalitesi yükseldikçe akademik performanslarının da olumlu yönde etkilendiğini bulmuştur. Weiser ve Riggio (2010), 93 üniversite öğrencisi ile aile özgeçmişi ve akademik başarı arasındaki ilişkiyi araştırmak amacıyla yürüttüğü çalışmasında, olumlu aile ortamının öğrencilerin özyeterliliğini geliştirdiğini ve bu durumun da akademik performansı olumlu yönde

etkilediğini bulmuştur. Benzer şekilde, Alpoğuz ve Şahin (2014), anne baba tutumlarının öğrencilerin Türkçe dersindeki başarıları üzerindeki etkisini araştırdığı çalışmalarında 2, 3, 4 ve 5. sınıflarda eğitim gören 569 ilköğretim öğrencisinden veri toplamış ve öğrencilerin algıladığı anne baba tutumunun Türkçe dersi başarısında farklılık yarattığını tespit etmiştir. Sonuçlara göre, veli tutumlarını demokratik olarak algılayan öğrencilerin başarı notu ortalamaları otoriter ailelerin çocuklarına göre daha yüksek çıkmıştır.