• Sonuç bulunamadı

2. Kavramsal/Kuramsal Çerçeve

2.2 Akademik Başarıyı Etkileyen Faktörler

2.2.2 Aileden kaynaklanan faktörler

2.2.2.1 Ailenin sosyo-ekonomik düzey

Her toplumda bireyler sosyal ya da ekonomik endeksler göz önüne alınarak hiyerarşik bir yapıda sınıflandırılmaktadır. Üst, orta ya da alt sınıf olarak ortaya çıkan sosyo-ekonomik sınıflandırma genellikle bireylerin gelirleri (alım gücü), meslekleri (prestij) ve eğitim seviyeleri (sosyal statü) ile tanımlanmaktadır (Kerlinger, 1973; Tor, 2008; Yelgün ve Karaman, 2015). Bu sınıflandırma sonucu ailelerin eriştiği imkanlarda eşitsizlik meydana gelmekte ve erişilen kaynaklar doğrultusunda çocuğun gelişimi ve akademik performansı etkilenmektedir (Asikhia, 2010). Üst sosyo-ekonomik sınıfa ait ailelerin çocukları sağlık, eğitim, ekonomik ve sosyal imkanlar gibi daha fazla kaynağa erişebilmekte ve bu sebeple genetik aktarım sonucu kusurlara sahip olsalar bile bunları belirli düzeyde telafi edebilmektedirler. Diğer yandan, düşük sosyo-ekonomik düzeye sahip ailelerin çocukları ise sınırlı miktarda kaynağa erişebildikleri için gelişimleri ve akademik performansları olumsuz etkilenmekte, bir takım genetik avantajlara sahip olsalar bile bunları imkansızlıklar sebebiyle ortaya koyamamaktadırlar (Tor, 2008).

Ailelerin sosyo-ekonomik düzeyi ve öğrencilerin akademik başarısı arasındaki ilişki literatürde birçok çalışmanın konusu olmuştur. White (1982) ve Sirin (2005) yürüttükleri meta-analiz çalışmalarında bu ilişkiyi incelemişler ve sosyo-ekonomik düzey ile akademik başarı arasında güçlü ilişki olduğunu öne sürmüşlerdir. Bu

bağlamda, yüksek sosyo-ekonomik sınıfta yer alan ailelerin gelir ve eğitim seviyeleri yüksektir, dolayısıyla eğitim için gerekli ekonomik imkanlara sahip oldukları için çocuklarına daha fazla eğitim kaynağı sunmakta, eğitime daha fazla önem vermekte ve çocuğun akademik ve kültürel gelişimi ile daha yakından ilgilenmektedirler. Benzer şekilde De Graaf (1986), Gottfried ve arkadaşları (2003), Matsen ve arkadaşları (1999) ve Teachman (1987) yüksek sosyo-ekonomik sınıfta bulunan öğrencilerin daha fazla kültürel ve eğitsel kaynaklara erişebildikleri için okulda daha yüksek sınav notlarına ve başarı testlerinde daha yüksek puanlara sahip olduklarını vurgulamakta ve daha uzun süre eğitim kurumlarına devam ettiklerine dikkat çekmektedir. TIMMS (The Third International Mathematics and Science Study) sınavı verilerinden yola çıkarak öğrencilerin matematik başarısını uluslararası boyutta inceleyen Papanastasiou (2000), ailenin sosyo-ekonomik statüsü yükseldikçe öğrencinin başarı düzeyinin de yükseldiğini, dezavantajlı ailelere göre yüksek-sosyoekonomik düzeye sahip ailelerin evlerinde daha fazla teknolojik ya da eğitsel kaynağın bulunduğunu ve bu sebeple bu öğrencilerin daha başarılı olduğunu ifade etmektedir. Alım gücü düşük ailelerde çocukların psikolojik ve fizyolojik gelişimleri olumsuz yönde etkilenmekle birlikte, her ne kadar sağlıklı ve iyi iletişim içinde olsalar bile fakir aileler genellikle düşük eğitim düzeyine sahip olmakta ve bu sebeple çocuklarını gelir düzeylerine göre okullara göndererek eğitimde dezavantajlı duruma düşmektedirler (Dearing, 2008). Hatta, anaokulu başlangıcında çocuklar üzerinde yapılan bir araştırma, yüksek sosyo- ekonomik düzeye sahip ailelerden gelen çocukların bilişsel puanlarının düşük sosyo- ekonomik düzeye sahip ailelerden gelenlere göre %60 daha yüksek olduğunu bulmuştur (Lee ve Burkam, 2002). Ek olarak, aileler sosyo-ekonomik düzeyleri azaldıkça, çocukları ile sınırlı sayıda kelime ve daha basit bir dil kullanarak iletişim kurmakta, bu da çocukların dil gelişiminde olumsuz etkiler ortaya çıkarmaktadır (Berliner, 2009). Hart ve Risley (2003), bir ya da iki yaşında çocuğu olan 42 aileyi çocuklar üç yaşına gelene kadar gözlemleyerek çocukların kelime dağarcığı konusunda yürüttükleri bir araştırmada, düşük sosyo-ekonomik sınıftan gelen çocukların ortalama 525 kelime, işçi sınıfı ailelere sahip çocukların ortalama 749 kelime, profesyonel meslek sahibi ailelerin çocuklarının ise ortalama 1,116 kelime kullandığını tespit etmiştir. Araştırmacılar, çocukların erken dil gelişiminin ileride akademik başarılarını etkilediğini ve düşük sosyo-ekonomik sınıftan gelen çocukların bu anlamda dezavantajlı duruma düştüklerini vurgulamaktadır.

Ülkemizde de öğrencilerin akademik başarısı üzerine yürütülen çalışmaların çoğu bağımsız değişken olarak ailelerin sosyo-ekonomik düzeyini ele almaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir ortaokulun rehberlik hizmetleri kapsamında veliler için yayınladığı bir makale (Şehit İshak Ortaokulu, 2012), öğrencilerin derslerden aldıkları notların sosyo-ekonomik düzeye göre farklılaştığını, sosyo-ekonomik düzeyi yüksek ailelerin okulu sosyal, psikolojik ve mesleki anlamda yaşama hazırlanma yolu olarak gördüklerini ve bu sebeple eğitime önem verdiklerini, alt sosyo-ekonomik sınıftaki ailelerin sınırlı çevreleri sebebiyle çocuklarını okutacakları okullar ve sağlayacakları iş imkanları konusunda olumsuz etkiye neden olduğunu ve düşük sosyo-ekonomik sınıfta bulunan ailelerin öğrencilerin eğitim gördükleri okul ile işbirliğine yanaşmadığını ifade etmektedir. Dusun ve Dede (2004), öğrencilerin matematik başarılarını etkileyen faktörleri sekiz ilköğretim okulunda çalışan 38 matematik öğretmeninin görüşleriyle incelemiş ve ailelerin sosyo-ekonomik düzeyinin matematik başarısı üzerinde çok etkili olduğu sonucuna varmıştır. Bu sonuç, sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olan öğrencilerin daha fazla kendine güvendiği, öz saygılarının daha çok geliştiği ve üst düzey yetenek gruplarında bulunma şanslarının daha çok olduğu şeklinde yorumlanmıştır. Arıcı (2007), İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde başarıyı etkileyen faktörleri araştırdığı çalışmasında 6. ve 7.sınıf öğrencisi olan 536 katılımcıya ulaşmış ve çalışma sonucunda öğrencilerin akademik başarılarının ailenin sosyo-ekonomik düzeyi, yaşanılan semt ve ailenin gelir düzeyi gibi faktörlerle düşük sosyo-ekonomik sınıfta bulunan öğrencilerin aleyhine bir şekilde etkilendiğini tespit etmiştir. Gelbal (2008), 8.sınıf öğrencilerinin sosyo-ekonomik özelliklerinin Türkçe dersindeki başarıları üzerindeki etkisini araştırdığı çalışmasında toplam 30,714 öğrenci ile yürüttüğü çalışmasında, bilgisayar, internet, çalışma odası, masası gibi ev olanaklarına sahip olan öğrencilerin başarı düzeyinin daha yüksek olduğunu, annesinin eğitim düzeyi yüksek olan öğrencilerin Türkçe dersinde daha başarılı olduğunu ve dörtten fazla kardeşi olan öğrencilerin başarısında düşüş gözlendiğini tespit etmiştir. Savaş, Taş ve Duru (2010), Van ilinde özel ve devlet ilköğretim okullarında eğitim gören 275 adet 6-7 ve 8.sınıf öğrencilerinin matematik başarılarını etkileyen faktörleri inceledikleri araştırmalarında, ailesinin aylık geliri 500 TL ve altında olan öğrencilerin çoğunlukla başarısız olduklarını, özel okullara giden öğrencilerin diğerlerine göre daha başarılı olduğunu ve dershaneye giden öğrencilerin matematik başarısının gitmeyenlere göre daha yüksek olduğunu bulmuşlar bu gibi imkanların sosyo-ekonomik düzeyi yüksek aileler

tarafından sağlandığına dikkat çekmişlerdir. İç Anadolu bölgesinde bir ilde 2010-2011 eğitim yılında Seviye Belirleme Sınavına (SBS) katılmış 3491 adet 7.ve 8.sınıf öğrencisi üzerinde yürüttükleri çalışmada Savaş ve Gürel (2014) okul öncesi eğitim almış öğrencilerin diğerlerine göre daha başarılı olduğunu, kendilerine ait bir çalışma odası olan öğrencilerin SBS başarılarının anlamlı şekilde daha yüksek olduğunu ve oturdukları evleri kendilerine ait olan öğrencilerin SBS başarısının pozitif yönde etkilendiğini bulmuşlardır. Görüldüğü üzere, sosyo-ekonomik düzeyi orta ya da yüksek olan aileler tarafından sağlanabilen bu imkanlar öğrencilerin geniş çaplı sınavlardaki başarısı üzerinde önemli rol oynamaktadır. Yelgün ve Karaman (2015), Erzurum’da düşük sosyoekonomik düzeyli ailelerin çocuklarının eğitim gördüğü bir ilköğretim okulundaki yönetici, öğretmen, veli ve öğrencilerin görüşleri ile yürüttükleri nitel çalışmalarında akademik başarıyı düşüren en önemli faktörün ailelerin sosyo-ekonomik düzeyi olduğunu bulmuştur. Gelir seviyesi düşük ailelerin çocukları için beslenme, dershaneye gönderme, eğitim materyalleri ve uygun çalışma ortamı sağlama konusunda eksik kaldıkları, ailelerin düşük eğitim seviyesi sebebiyle öğrencilere derslerinde yardımcı olamadıkları ya da uygun olmayan rol model oluşturdukları ve düşük sosyo- ekonomik düzeye sahip ailelerin çocuklarının çalışmak zorunda kaldığı çalışma bulgularında dikkat çekilen konulardır. Hoşgörür ve Polat (2015), Söke ilçesinde devamsızlık oranı en yüksek olan bir ortaokulda 27 öğrenci ile yürüttükleri nitel çalışma sonucu, devamsızlık yapan öğrencilerin çoğunun ailelerine finansal açıdan destek olmak için çalışmak zorunda oldukları, çalışmayanların ise evde ev işleri ve çocuk bakımı gibi görevlerde ailelerine yardımcı olduğunu belirlemişlerdir.