• Sonuç bulunamadı

Vatan Gazetesi’nde yer alan “Bankadan çıkıp mutfağa girdiler” başıklı haber

de, yaşam tarzı haberlerinin tüm özelliklerini barındırmaktadır: “

İstanbul Kanyon

Alışveriş Merkezi şimdilerde menüsü karma yemeklerle dolu olan yeni bir mekana ev sahipliği yapıyor: Park Avenue Adını New York’un ünlü caddesinden alan mekanın sahipleri ise Amerika’nın önde gelen bankalarında çalışan Merve ve Burak Ekşioğlu kardeşler. Yemek yapmak için bankacılığı bırakıp Türkiye’ye dönen Ekşioğlu kardeşler, Park Avenue ile New York lezzetlerini ayağımıza kadar getirdi. Genç girişimci iki kardeşin açtığı bir mekan Park Avenue. Yaklaşık 10 yıldır Amerika New York’ta yaşayan abi kardeş Merve ve Burak Ekşioğlu özel bir bankada çalışıyormuş. New York’taki evlerinde sürekli parti veren kardeşlerin yaptıkları yemeklerin lezzeti kısa zamanda arkadaşları arasında nam salmış. Bir süre sonra parti için yemek değil, yemek yapmak için parti vermeye başlamışlar. Zaman geçtikçe ‘Neden biz bir restoran açmıyoruz’ diye düşünen ikili, New York’ta bir mekan açmak istediklerini ailelerine söylemiş. Karadenizli Ekşioğlu ailesi bu fikrini kabul etmemiş. Neden reddedildiklerini Merve Ekşioğlu şöyle anlatıyor: “New York’ta bir restoran açmayı çok isterdik, ancak bu fikrimizi söylediğimizde kabul etmediler. Çünkü orada bir işletme açmak demek, Türkiye ile olan bağların büyük çoğunluğunu koparmak anlamına geliyor.

141 Zeynep Bakır (2008) “Bağbozumu mevsimi geldi”, Vatan Gazetesi, 16 Ağustos 2008 142 “Deniz kıyısında unutulmaz bir ziyafet” , Vatan Gazetesi, 9 Ağustos 2008

100 Bizden uzun süre ayrı kalmaya dayanamayacaklarını söylediler ve Türkiye’de bu projeyi gerçekleştirmemizi önerdiler. Biz de geldik...”143

Gazeteler, 90’lı yıllardan itibaren sadece hafta sonu ekleri değil, aynı zamanda uzmanlaşmış ekler de vermeye başlamışlardır. İnsan Kaynakları, Şehir, Turizm, Emlak, otomobil, vs. gibi konularda özel ekler hazırlayan basın işletmeleri buralarda zaman zaman konularla eklerin konusuyla ilgili tatminkar bilgiler vermekle birlikte, çoklukla ilgili alanlara yönelik firmaların reklamlarını almakta ve gizli-açık reklamlar aracılığıyla konuların

üzerinden kar sağlanması hedeflenmektedir. Bu bağlamda incelediğimiz Milliyet Gazetesi’nin turizm ekinde, Karadeniz’in doğası ile ilgili detaylı bilgiler verilirken, haberlerin arasına “ETS’de Karadeniz Turu 6999’dan başlıyor” başlıklı (sözde) habere de geniş yer verilmiştir. Haber tahmin edildiği üzere ilgili firmanın tanımı için kaleme alınmıştır: “Etstur, Türkiye’de ilk kez 1995’te Karadeniz’e tur düzenleyen turizm firması. Kültür Turları Müdürü Serdar Eşmeli’nin belirlediği rotalarla tur yapan ETS, uçaklı ve otobüslü seçenekler olmak üzere, 8 gün veya 10 gün süren turları her hafta düzenlemekte....”144

Aynı şekilde Hürriyet Emlak eki de, emlak reklamları alma adına organize edilmiş görülmektedir. Emlakla ilgili güncel konuların tartışıldığı ekte, çoğu zaman firma reklamları, yayının önüne geçebilmektedir. Sözgelimi 9 Ağustos 2008 tarihli ekin arka kapağındaki reklam-habere yarım sayfadan fazla yer ayrılmış durumdadır. “Dreamcity’de tapu hemen teslim” başlıklı haber, gazete reklamının habere uyarlanmış bir şekli görünümündedir. Sitenin tüm özelliklerinin adeta bir reklam bütünlüğünde verildiği haberde, hem sitenin maket

fotoğraflarına, hem de ödeme seçeneklerine yer verilmiş: “İnşaatı tamamlanarak oturuma hazır hale getirilen projede hemen tapu veriliyor. 13 dönümlük arazinin yeşil alanlara ayrıldığı projede 10 bin metrekare alanda alışveriş merkezi yer alıyor. Alışveriş merkezinde

mağazalardan süpermarkete, bowling salonundan kafe ve restoranlara, internet kafelerden sinema salonlarına kadar değişik mekanlar bulunuyor. Dreamcity depreme karşı dayanıklılığı arttırıcı etki yapan tünel kalıp sistemiyle inşa edilirken , projenin donatıları arasında her daireye bir otopark, yarı olimpik yüzme havuzu, yürüyüş parkuru, spor tesisleri, alışveriş merkezi, süs havuzları, çocuk parkları, profesyonel site yönetimi ile güvenlik ve sosyal tesis bulunuyor.”145

143 Zeynep Bakır (2008) “Bankadan çıkıp mutfağa girdiler”, Vatan Gazetesi,9 Ağustos 2008 144 “ETS’de Karadeniz Turu 6999’dan başlıyor” , Milliyet Gazetesi, 3 Ağustos 2008 145 “Dreamcity’de tapu hemen teslim” , Hürriyet Gazetesi, 9 Ağustos 2008

101 Yine Hürriyet’in otomobil ekinde de, bol bol firmalardan haberler verilmektedir. “Mazda'nın yeni model pick-up'ı satışa sunuldu” haberin içeriği tamamen reklam kaygısıyla oluşturulmuştur: “Mazda, Türkiye'deki ulusal satış ofisi Mazda BT-50 Pick- up'ları satışa sundu. Mazda BT-50'de daha dinamik bir duruş sağlayan yüksek kapılar ve paneller, yan basamaklardaki renk uyumlu kapaklar gibi ayrıntılar dış tasarımda göze ilk çarpan özelliklerden.. Araçta 2,5 litrelik dizel motor, yeni 5 ileri vites düz şanzıman ile kullanılıyor. Aracın yeni özellikleri arasında sürücü koltuğundan artırılmış görüş alanı ve - 4 sensörlü, 3 kanallık 4 çekerli ABS ve arka tekerlekler üzerinde büyük ağırlıklara göre özel olarak tasarlanmış EBD gibi - geliştirilmiş fren sistemleri yer alıyor. Mazda Pick-up DE 2.5L High 4x2, 39 bin YTL'den, DE 2.5L High 4x4, 49 bin YTL 'den satışa sunuldu.” 146

Yaşam tarzı haberlerinin bir haber türü olarak bir diğer önemli işlevi de, kentli (özellikle de İstanbullu) okurlara haftasonlarını ve akşamlarını değerlendirecekleri alternatifler sunmaktır. Çoğu kez “ajanda” üst kuşağıyla organize edilen sayfalarda daha çok eğlence alternatifleri yer almaktadır. İlgili haberlerde doğrudan adres gösterilmekte ve kentli okurlarını serbest zamanlarını “rasyonalize” edecek farklı seçeneklere yer verilmektedir. Böylelikle hem etkinliklerin reklamı yapılmakta, hem de okurlara yol gösterilmektedir. Aşağıda yer verilen haberler Milliyet Gazetesi’nin Cumartesi eklerinde 28.06.2008 tarihlerinde yer almıştır:

“Sezen Aksu, Kuruçeşme Arena’da

TURKCELL Kuruçeşme Arena, bu gece, saat 21.00’de, yeni albümü ’Denizyıldızı’ ile Sezen Aksu’yu ağırlıyor. Beraber söylenecek şarkıların yanı sıra her fırsatta ’Komedyen olmayı tercih ederdim’ diyen Minik Serçe, gecede hayranları ile beraber gülüp, eğlenecek. Daha albüm piyasaya çıkmadan dinleyicilerin beğenisini kazanmış olan Beşik, Hâlâ Haber Bekliyorum Senden ve Yol Arkadaşım gibi duygulu şarkılarının yanı sıra Aksu konserde; Roman, Menajer ve İzmir’in Kızları gibi farklı tarzdaki şarkılarını da seslendirecek. Biletler: 100, 75 YTL. P (0216) 556 98 00

Zerrin Özer, Bursa Suare’de

102 BURSA Suare, hafta sonları ağırladığı sanatçılarla Bursalılar’ı müzikle keyiflendirmeye devam ediyor. Bu gecenin konuğu ise; Türk Müziği’nin güçlü seslerinden Zerrin Özer. Caz, türkü, rock ve pop karmasında Özer, dinleyenlerine yine hafızalardan uzun süre silinmeyecek bir performans sunacak. Bilgi: P (0224) 443 10 01

Yeşilliklerin arasında rock deryası

YALOVA Müzik Festivali, üçüncü gününde yine birbirinden renkli isimleri müzik tutkunlarıyla buluşturuyor. Tigem Arazi’sinde gerçekleşen festivalin bugünkü konukları; DJ Murat Beşer ile ’Rock The Night’, Teoman, Gökçe, Dorian ve Vedat Özdemiroğlu. Yarın gece ise; Hayko Cepkin, Malt ve Makine sahnede. Giriş: 34 YTL. P (0216) 556 98 00”

Görüldüğü üzere, özellikle kitle gazeteleri tarafından moda, dekorasyon, alışveriş, teknoloji, cep telefonu, bilgisayar, bilişim sistemleri, gurme, ünlü lokantalar, barlar, otomobil, ajanda haberleri içerikleriyle basılan “yaşam tarzı” sayfaları çoğu kez bir reklam aracı olarak kullanılmakta, içerikler genellikle çapraz tekelleşmenin ve holdingleşmenin gölgesi altında belirlenmektedir. Özellikle tüketmeye muktedir, kentli okurlara seslenen bu haberler aracılığıyla bir taraftan belli bir yaşam tarzının savunusu yapılırken, diğer taraftan reklam verenler için uygun zeminler yaratılmaktadır. Bu sayfalarda yer alan gizli reklamlar, çoğu zaman öylesine açıktan yapılmaktadır ki, gazeteciliğin bilinen ilkeleri yerle bir olmakta, fakat reklamla haberin birbiriyle içiçe olduğu bu tarz bir habercilik basında gitgide genişleyen bir eğilimle göstermektedir. Yaşam tarzı haberciliğinin gazeteler açısından “işlevsel” bir niteliğe sahip olması, bu alana dönük yatırımlarımları arttırmakta ve gitgide genişleyen , hatta basının ana rengi olmaya doğru evrilen bu haberciliğin doğasının sorgulanmasını zorunlu kılmaktadır.

103 SONUÇ

Tezin birinci bölümünde öncelikle yaşam tarzı kavramı tanımlanmaya çalışıldı, ardından modernizm ve kapitalizmin sosyal yaşamı nasıl değiştirdiğine değinildi ve nihayet kent yaşamıyla birlikte yaşam tarzlarında yaşanan değişime yer verildi. Bu bölümde ayrıca 70 yılların sonunda yerleşikleşen post-fordist dönem ve yaşam tarzları üzerindeki etkisi detaylı bir biçimde irdelendi. İkinci bölümde Türkiye bağlamına geçilerek, Türk toplumunda modernleşme olarak algılanan Batılılaşmanın, ilk izleri keşfedilmeye çalışıldı ve Cumhuriyet döneminde yaşam tarzlarının nasıl bir gelişim gösterdiği tartışıldı. Bu bölümde özellikle 80’li yıllarla beraber yaşanan toplumsal değişime vurgu yapıldı ve değişimin temel dinamikleri keşfedilmeye çalışıldı. Üçüncü bölümde ise öncelikle örneğine hiç rastlanmayan yaşam tarzı haberciliğinin sınırları ve işlevleri uluslararası basından örnekler de göz önüne alınarak tarif edildi, ardından 80’li yıllarda Türk basının yaşadığı derin değişim ve bunun yaşam tarzı haberlerine ne yönde yansıdığı tartışıldı. Üçüncü bölümün sonunda yaşam tarzı haberciliğinin önce bir köşe yazısı türü olarak nasıl bir gelişim gösterdiği, ardından da bir habercilik türü olarak basında nasıl konumlandığı ve hangi dinamiklerce organize edildiği sorgulandı. Bu kapsamda çalışmada yaşam tarzı haberciliğinin toplumsal kökenlerine işaret etmek amacıyla, niteliksel tarihsel inceleme yöntemi uygulandı. Bu yöntemle, konunun gerek dünyadaki, gerekse de Türkiye’deki gelişimi öncelikle tarihsel açıdan ele alındı, yaşanan değişimin ardındaki neden-sonuç ilişkileri çözümlenmeye çalışıldı ve yaşam tarzı haberciliğinin oluşmasına zemin sağlayan arka plan ve bu habercilik türünün görünen yüzü irdelendi.

Çalışma, nitel bir çalışma olduğu için, özel bir örneklem belirlenerek ona dönük olarak herhangi bir çözümlemeye gidilmedi, aksine durumların işaret ettiği gerçekliğe dönük olarak

104 pek çok örnek yeri geldiğinde ele alındı, kurulacak neden sonuç ilişkilerine temel teşkil etmesi sağlandı. Özellikle bir köşe yazısı türü olarak yaşam tarzı haberciliği bölümü için 80’li yıllardan günümüze birçok köşe yazısı taranarak, ileri sürülen varsayımları sınama adına çeşitli örneklere yer verildi. Bir habercilik türü olarak yaşam tarzı haberciliği bölümünde ise, konuya güncel bir açıdan bakmanın da önemli olduğu kaygısıyla hareket edildi ve Türkiye’nin hem en büyük hem de yaşam tarzı haberlerine en çok yeren veren 5 kitle gazetesi bir ay boyunca (17 Temmuz-17 Ağustos 2008) tarandı. Hürriyet, Milliyet, Sabah, Akşam ve Vatan gazeteleri ve ekleri taranarak yaşam tarzı haberlerinin basında hangi biçim ve içerikle yer aldıkları ve hangi söylemleri benimsedikleri çözümlenmeye çalışıldı. Bu bağlamda, tezin giriş kısmında öne sürülen varsayımlar sınandı. Genel perspektifte doğrulandıkları görünen varsayımlarla ilgili olarak şu değerlendirmelere ulaşıldı.

Modernizim tüm dünyada, hayatın her alanında toplumsal iyileşmeyi öngeren bir ideoloji olduğu için ekonomik hayata yeni açılımlar getirmiş, dolayısıyla kültürel hayatı da geçmişten farklı bir şekilde yeniden organize etmiştir. Bu bağlamda kapitalist bir örgütlenme kent yaşamını gerektirmiş, kent ise yeni yaşam tarzlarının temel dinamiğini oluşturmuştur. 70’li yılların sonunda doğan ortak pazar arayışları küreselleşme olgusu ile tüm dünyayı etkisi altına almıştır.

Gelişmekte olan ülkelerin baki problemidir “geç kalınmışlık”. Küreselleşme ise bu zaafını gidermeye yönelik bir lütuf olarak sunulmuştur dünya ülkelerine, ancak kapitalizmin hizmetkarlığında iyi pazarlanmış bir strateji olarak… Gelişime ortak olmayı düşleyen ülkelerse hakim sınıflarca yönlendirildiğinin farkında olarak ya da olmayarak kapitalistleştirilmektedirler. Küresel kentin hedeflendiği bu dönemde mimari yapılardan, mağaza vitrinlerine gösterişli tüketim özendirilmiş, toplumun lüks yaşama isteği sömürülerek kitle iletişim araçlarının da katkısıyla imajlar yaratılmış, kimlikler ısmarlanmış ve hayatların satın alınmasına öncülük edilmiştir. Küreselleşmenin kültürel boyutuna dahil olan gazeteler de reklama karşılık verebilen ve satın alabilen bir kitlenin oluşumunu “yaşam tarzı sayfaları” aracılığıyla körüklemiştir.

80’li yılların ekonomik yapılanmasındaki değişiklikler, özel sektöre inisiyatif tanımış, ufkunu açmış, bu çerçevede, iş dünyasında yaşanan atılımlar basını da temelinden tepesine kadar etkilemiş ve paranın egemenliğine teslim etmiştir. Artık küçük binalarda zorluk içinde, fedakârane gazetecilik mesleğini yapan gazetecilerin yerini, lüks binalarda, özel şoförlerle

105 işlerine gelen, lüks tüketim alışkanlıklarına sahip olan gazeteciler almış, geleneksel gazetecilik anlayışından belirgin bir şekilde uzaklaşıldığının sinyalleri yakılmıştır. Böylece basın, medya olup 4. güç olarak konumlanma sürecinin temellerini atmıştır. Bu kuvvetin en temel sebebi ise, artık gazetecilik yapan gazete sahiplerinin yerine, büyük holdingleri, dev yatırımları olan, gazetecilikle 80 sonrası tanışan ve iktidara yakınlıklarıyla tanınan yeni yöneticilerdir. Basını karlı bir sektör olarak gören sermaye sahipleri, satın aldıkları gazetelerin kamu adına ve kamu yararına görev yaptığını göz ardı ederek iki gayede birleşmişlerdir. Bunlardan biricisi: nasıl daha çok satacaklarının, nasıl daha çok kâr edeceklerinin hesabıyken, ikincisi ise: prestijlerine prestij katabilme hesabı olmuştur. Gazeteler vahşi kapitalizmin pençesinden kurtulamamış ve yöneticilerin de katkısıyla birer ticari işletme haline dönüşmüştür. Bu bağlamda Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök gazeteciliğe “business” yakıştırmasında bulunmuş, yine dönemin en çok satan gazetelerinden Sabah Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Zafer Mutlu’da “Bizim halka doğru haber vermek, onu bilgilendirmek gibi bir kaygımız olamaz; biz bu gazeteyi para kazanmak için çıkarıyoruz” şeklindeki ünlü söylemiyle, geleneksel gazetecilik anlayışının üzerine çekilen perdeyi cüretkarca savunmuştur.

80’li yıllarla beraber artan maliyetler ve bu maliyetleri karşılamak için holdingleşen medya idealist gazeteciliğe baskın çıkmış ve sonuçta basın işletmeleri milyon dolarlık işletmeler haline gelmişlerdir. Tıpkı Batı’da karşımıza çıkan örnekler gibi, Türk medyasının da en önemli gelir kaynağı reklam olmuştur. Gazetenin okunurluğu önemsizleşmiş, buna karşın reklamlar sürecin esas aktörü haline gelmiştir. Bir yandan gazetelerin haber dengesi ile oynanırken, diğer taraftan reklam yoluyla basına bazı dayatmalar getirilmiştir. Büyük reklam ajansları, gazeteler için asla göz ardı edilemeyecek kurumlar haline dönüşmüştür. Çok uluslu şirketlerin reklamları ve bu holdinglerin yöneticilerinin “pohpohlanması” kaçınılmaz bir habercilik pratiği haline dönüşmüştür. Bu durum medyanın habercilik politikaları üzerinde de son derece belirleyici olmuştur. Zaten küresel bir entegrasyon süreci içinde yer alan büyük holdinglerin bir yan kuruluşu haline dönüşen basın işletmeleri bir taraftan küresel kültürün savunuculuğunu yaparken, diğer taraftan reklamverenleri memnun edecek tüm düzenlemeleri, habercilik kriterlerini esnetme ve gerekirse yok etme pahasına devreye sokmaktan çekinmemişlerdir.

80’li yıllar aynı zamanda kitlelerin politikadan uzaklaştıkları ve politik tartışmalara daha mesafeli, yaşamdan zevk almaya daha hevesli oldukları yıllardır. Bu dönemde gazete

106 içerikleri yeni değerlere uygun olarak hazırlanmakta, ya da gazete içerikleri yeni toplumun kodları üzerinde belirleyici olmaktadır. Yaşam tarzı sayfaları, bu bağlamda politika dışı konuları, hem yeni sağın ideolojisine uygun olarak paketlemek hem de tam anlamıyla apolitik bir okur kitlesini yetiştirmek adına egemen çevrelere eşsiz olanaklar sunan mecralar görünümündedir. Yaşam tarzı haberciliğinde sonuç önemlidir, sonucu ortaya çıkaran toplumsal bağlam görmezden gelinmekte, dolayısıyla toplumun içinde yaşadığı sosyal ortamın dinamikleri çoğu kez gözden kaçmaktadır. Hayatları övülen ‘başarılı insanların’ paralarını kazanma koşulları tartışılmamakta, ama harcama incelikleri çoğu kez okurların adeta gözünün içine sokulmaktadır. Bu bağlamda özellikle köşe yazarları yaşam tarzlarının övgüsü ve teşhiri anlamında aktif rol yüklenmişler ve reklam endüstrisiyle kurdukları yakın ilişki sayesinde çokca tartışılan yazılara imza atmışlardır.

Hafta sonu gazeteleri süreç içerisinde gazetelerin olmazları hale gelmiş ve pek çok gazete yüzlerce sayfalık hafta sonu ekleri vermeye başlamış ve bu mecrada yaşam tarzı haberciliği de başat bir rol üstlenmiştir. Buralarda bir taraftan hafta sonunu “iyi” geçirmek isteyen okurlara, çeşitli tüyolar verilirken, diğer taraftan hobi, sağlık, çevre, kültür, teknoloji, gezi, spor, hava durumu, uçaklar, kılık kıyafet, yeme-içme, moda, ajanda, astroloji, doğa, anne-çocuk, sinema, tiyatro, ünlüler gibi konularda “eğlenceli, keyifli ve light” bir habercilik tercih edilmiştir. Gazetelerin hafta sonu ekleri ve buradaki habercilik öylesine başarılı olmuştur ki, çoğu büyük gazete hafta içinde de ek vermeye başlamış ve ekler gazeteyi bütünleyen en önemli farklılıklardan biri haline gelmiştir. Bu eklerde bir taraftan “iyi yaşamın” reçeteleri sunulurken, diğer taraftan insanların arzuları açık ya da gizli reklamlar aracılığıyla sömürülmüştür.

Bu kapsamda karlılığını ön planda tutan basın sektörü, iktidardan yana da bir tutum sergileyerek, güncel ve dinamik yapısı gereği yaşanan toplumsal değişime ayak uydurmuştur. Toplumun arzularını iyi tahlil etmiş, moda kanalıyla insanlara tüketim olanakları sunmuş ve yaşanılası hayatların klavuzluğunu üstlenmiştir. Tüm bunlar için “yaşam tarzı sayfaları” sayfalarına başvuran gazeteler bu yolla reklam gelirlerini de ellerinde tutabilmek için yeni bir mecraya daha sahip olmuşlardır. Ülkenin geçiş döneminde yaşadığı karmaşanın belgesi niteliğindedir “yaşam tarzı sayfaları” sayfaları, ayrıca gazetelerin işletme rasyonalitelerine katkı sağlayacak verimli bir projedir. Günümüzde ise magazinleşen hayatlarla, neyin gerçek neyin reklam olduğu sıkça tartışılan ülkemizde “yaşam tarzı sayfaları” aynı başlık altında sunulmasa da ekler bağlamında geniş yer bulmakta, öte yandan gazeteyi oluşturan diğer

107 bölümlerde de -birbirinden ayırt edilmesini güçleştirecek derecede- yerleşikleşerek varlığını sürdürmektedir.

Özetle, tez boyunca yapılan yolculukta, başlangıçtaki tüm varsayımların haklılaştığı gördüldü. Gerçekten de yaşam tarzı haberciliğinin tüketimi körüklediğini, yaygınlaşmasının altında yatan temel etmenin de sermayenin basın üzerindeki egemenliğini arttırması ve reklamın genişleyen hacmi olduğu belirgin bir şekilde gözlemlenmektedir. Tezimizde yer alan pek çok örnek, bu tip haberlerin ve köşe yazılarının ardında yatan sermaye baskısını ve belli bir yaşam tarzının savunusunu yaptığını gösterir niteliktedir. Özellikle reklam endüstrisi tarafından sıklıkla manipüle edilen yaşam tarzı haberlerinde reklamla haber çoğu zaman birbirine karışmakta ve okurlar sözde haberlerle yönldendirilmektedir.

Gazetecilik mesleğinin günümüzde sahne olduğu tartışmalar da göz önünde bulundurulduğunda oldukça karmaşık günler geçirdiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Kapitalizmin, adına ilkeler yazılmış, sosyal sorumluluk taşıyan ve ilintisiz, sadece kamuya hizmet eden -etmesi gereken- bu mesleğe bir hayli nüfuz ettiği maalesef ki görünmektedir. Gazetecilik mesleği işlevselliği ve etiksel değerleri açısından kayıplar verse de benliğinde taşıdığı vicdani ağırlığı, kendisini paranın egemenliğine teslim etmeyecek kadar güçlü olmalıdır. Toplum olarak bize düşen öncelikse yeterli kültürel birikime ulaşarak, dikte edilenle yetinmeyerek, görünenin altında yatanları sorgulayabilecek donanımda okurlar olabilmek, böylece beklentilerimize karşılık veren gazetelerin yaratıcısı olabilmektir.

KAYNAKÇA

Adler, Alfred (1998) Yaşama Sanatı, İstanbul: Say Yayınevi

Ahmad, Feroz (2002) Modern Türkiye’nin Oluşumu, Çev: Yavuz Alogan, Ankara: Doruk Yayıncılık

Akad, Nurcan (2002) “Köşe yazarlığı meslek değildir”, Akşam Gazetesi, 16 Aralık 2002 Aldinç, Burcu (2008) “Türkler sosyalleşmek için gece kulübüne gidiyor”, Sabah Gazetesi, 17 Ağustos 2008

Altan, Mehmet (1991)”‘Gusto”, Sabah Gazetesi, 8 Eylül 1991

Ardıç, Engin (2008) “Bu gazeteden hiç ummadıkları yazı”, Sabah Gazetesi, 23 Temmuz 2008

108 Argın, Şükrü (2003) “Boş Zamanın Toplumsal Anlamı Üzerine Notlar”, Nostalji İle Ütopya Arasında, İstanbul: Birikim Yayınları

Arık, M. Bilal ve Murat Koç (2005) “Köşeyazarları: Köşelerin Kralları”, Kral Çıplak, Ed: