• Sonuç bulunamadı

Bir Haber Türü Olarak Yaşam Tarzı Haberciliğ

3.2 80’Lİ YILLARDA TÜRK BASININ YAŞADIĞI DERİN DEĞİŞİM

3.3. YAŞAM TARZI HABERCİLİĞİ VE TEMEL DİNAMİKLERİ 1 Köşe Yazarlığının Bir Türü Olarak Yaşam Tarzı Yazarlığı

3.3.2. Bir Haber Türü Olarak Yaşam Tarzı Haberciliğ

80’li yıllardan günümüze yaşanan sosyal gelişmeler ve basının kendi içinde yaşadığı derin değişim yaşam tarzı haberciliğinin de gelişmesine ve yaygın bir habercilik türü olarak hemen hemen tüm gazetelerde kendine yer bulmasına yol açmıştır. Günümüz Türk basınında bu habercilik türünün çeşitli örneklerini görmek mümkündür. Yaşam tarzı haberlerinin köşe yazısı bağlamında nasıl bir gelişim izlediği önceki bölümde tartışıldı, bu bölümde ise konuya habercilik ekseninden bakılacak ve yaşam tarzı haberlerinin haber formatında nasıl sunulduğu örnekleriyle tartışılacaktır.

Bilindiği üzere, habercilik son derece sorumluluk verici, objektif ve nesnel olmayı gerektiren, aynı zamanda reklamların reklam, haberlerin de haber formatında iletilmesini zorunlu kılan bir yayıncılık türüdür. Nitekim Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nde bu sorumluluk şöyle ifade edilmiştir: “Gazeteci, gazetecilik mesleğini, reklamcılıkla, halkla ilişkilerle veya propagandacılıkla karıştıramaz ve ilan - reklam kaynaklarından herhangi bir telkin, tavsiye alamaz, maddi çıkar sağlayamaz.”128 Yaşam tarzı

haberciliğindeki temel problem bu sınırların, çoğu zaman bulanıklaşması, okurun hem belli bir dünya görüşüne, hem de bu dünya görüşünün gerektirdiği tüketime yönlendirilmesidir. Bu

93 gizli-açık yönlendirmenin, gazetelerin reklam gelirlerine katkısı vardır elbette, ama yapılan iş habercilik açısından ciddi bir sorgulamayı beraberinde getirmelidir.

Yaşam tarzı haberciliğinde genel olarak kentli, yükselen değerleri benimsemiş, kültürlü ve tüketmeye hazır bir okur kesimini ilgilendiren konulara değinilmekte, bu bağlamda toplumun üst ya da paralı kesimlerine yönelik bir dil tercih edilmektedir. Bu dil, siyaset dışı, yeni sağ ideolojilerini benimsemiş ve “hayattan zevk almaya” yönelik bir söylem içermektedir. Özellikle gazetelerin hafta sonu ekleri, tamamen yaşam tarzı haberleri tarafından doldurulmakta ve yükselen orta sınıfa yönelik bir yayıncılık kaygısı kendisini yoğun bir şekilde hissettirmektedir.

Bu bağlamda gazeteleri ve hafta sonu eklerini niteliksel bir analize tabi tutuğumuzda, ilgili haberlerin hem bir yaşam tarzının savunusunu yapan, hem de bu savunuyu reklam verenlere pazarlayan çift yönlü bir görünüm sergilediği gözlemlenmektedir. Akşam gazetesinde yer alan yaşam tarzı haberleri bu çift yönlü görünüme örnekler sunmaktadır. Haberde Boğaz’a nazır lezzet durakları okurlara tanıtırken, şöyle bir dil kullanılmaktadır: “İstanbul, dillere destan güzelliğinin büyük bölümünü şüphesiz dünyada eşi benzeri olmayan muhteşem Boğaz manzarasına borçlu. Bu manzaraya nazır oturup keyif yapmak ise İstanbul tutkunlarını buluşturan ortak noktalardan biri. Ama ‘manzarayı seyrederken mükellef bir yemek yiyeyim ya da kokteylimi yudumlayayım’ diyorsanız Boğaz’a hakim konumlarına eşsiz sunumlar ekleyen restoranlara bir göz atmanızı öneririz. Türkiye’nin ilk beş yıldızlı oteli Hilton İstanbul’un içindeki Hilton İstanbul Veranda Bar&Grill, sadece manzarasıyla değil 59 dakikada sunduğu hızlı yemek servisi ile de iş dünyasının öncelikli tercihleri arasında. Restoranda Akdeniz ve dünya mutfaklarının leziz seçeneklerini tatmak mümkün. Işıltılı Boğaz manzarasına sahip bir diğer mekan da Pupa Teras... Ortaköy'de, Radisson SAS Bosphorus Hotel'in içindeki mekan cam ile çevrili. Pupa Teras'ı bu kadar çekici kılan salonun her noktasından görülebilen, gündüzleri pırıl pırıl ve göz alabildiğince önünüzde uzanan İstanbul silueti, geceleri ise ışıltılı ve büyüleyici Boğaz manzarası...”129

Akşam Gazetesi’nin Cumartesi eki olan Cumartesi Akşam ekinde, moda üst başlığıyla yer alan “Avrupalıdan sonra rus erkeğini de saracak” haberinde de yoğun bir reklam çabası görülmektedir. İlgili haber tamamen Sarar firmasını yüceltmek amacıyla yapılmıştır: “ Yıllardır Türk erkeğini giydiren Sarar, Avrupa’dan sonra Rus erkeklerini de giydirmeye kararlı. Rusya’da 50 mağaza açmayı hedeflediklerini belirten Sarar Giyim Avrupa

94 Operasyonları Sorumlusu Emre Sarar, ‘Biz dünya erkeği için üretiyoruz’ diyor.” Haber daha sonra Sarar’ın 2008 sonbahar kreasyonlarının ne kadar başarılı olduğuyla devam ediyor: “Sarar’ın CCS markasının kış koleksiyonu ise geniş renk, desen çeşidi ve f,t kalıplarıyla fark yaratıyor. Vücut yapısı ne olursa olsun, bedene birebir oturan kalıp ve kup alternatifleriyle göz dolduran CCS Sarar, 60 farklı beden için hazırlanan takımlar, ceket grupları ile şıklık vaat ediyor.”130

Hürriyet Gazetesi ise geçmişteki Sabah Gazetesi’nin yerini almış görünmektedir. Yenilikçi Genel Yayın Yönetmeni ve trendleri iyi izleyen yazar kadrosuyla Hürriyet’in yaşam tarzı haberciliğinde lider olduğu söylenebilir. Gazetede sık sık reklamla haber birbirine karıştırılmakta ve markalar hayransı bir dille kutsanmaktadır. “Genç kadınların markası artık erkeklere de çalışıyor” başlıklı haber, söylemsel olarak bu gerçekliği imler niteliktedir: “Yalnız Türkiye’de değil tüm dünyada kadınların mabedi, çünkü her zaman moda olanı hızlı ve ucuz satıyor. 24 yıllık Mango markası, artık erkekler için de çalışıyor. Markanın ismi HE by Mango. İsimdeki HE, Latince’deki Homini Emerito’dan geliyor. "Erdemleri için ödüllendirilen erkek" manasını taşıyor. Mango’nun Kreatif Direktörü ve Yönetim Kurulu Üyesi Damian Sanchez, bakın yeni markayı nasıl anlatıyor.

- Mango kadın ve erkeği arasında nasıl bir bağ var? Bu erkek Mango kadınının tam olarak nesi oluyor?

- HE by Mango koleksiyonu, kadın koleksiyonunu tamamlamak için yaratıldı. Koleksiyon son trendleri takip eden, fakat kendi stilini yaratan modern, şehirli erkeklere hitap ediyor...”131

Hürriyet Cumartesi ekinde “orsa” üst başlığıyla verilen sayfada her hafta denizcilik üzerine yazılar ve haberler yer almaktadır. İlgili sayfada çıkan haberde bir taraftan yeni çıkan tekneler tanıtılırken, diğer taraftan da apaçık firmaların reklamı yapılmaktadır: “Her yaz yepyeni ürünler çıkar piyasaya. Tekneler, güvenlik gereçleri, onarım malzemeleri.. Bu yaz da farklı değil aslında.. Bazen yeni bir şirket piyasaya dalıverir; hakkında biraz konuşturur. İşte bu yazın konuşulan iki teknesi ve iki güvenlik gereci: Beneteau yeni Oceanis serisi ile çok ciddi bir başarı çizgisi yakaladı. En son çıkan Oceanis 31 serinin en küçük modeli. Ağabeyleri gibi, Groupe Finot tarafından tasarlanan teknenin baş kamarası alçak, 2 kişilik kıç kamarası ise yatay ve içinde rahatlıkla ayakta durulabiliyor. Ana kamara geniş, denizde rahat ve hızlı. Satış fiyatı 100 bin Euro civarında.”132

Milliyet Gazetesi de hafta sonu eklerinde trendleri takip etmekte ve okurlarını yeni yaşam tarzları ve mekanlar konusunda bilgilendirmektedir. “Yemeklerle otları evlendirdik” başlıklı

130 “Avrupalı’dan sonra rus erkeğini de saracak” , Akşam Gazetesi, 9 Ağustos 2008

131 Sibel Arna (2008)“Genç kadınların markası artık erkeklere de çalışıyor”, Hürriyet Gazetesi, 16 Ağustos

2008

95 haber, kilosuna dikkat eden, sebzeyle beslenen, sağlıklı okurlar için yol gösterici niteliktedir: “Bu yıl 111’inci yılını kutlayan Konyalı lokantası “Yurdumun Otları Mönüsü”yle şehirli insanları aslında hiç bilmedikleri lezzetlerle tanıştırıyor. Özellikle Karadeniz ve Ege bölgesinden taze taze gelen otlarla yaratılan değişik yemekler hafif ve sağlıklı beslenmek isteyenlerin tercihi. Kuzukulaklı salata, sirken otlu piruhi, hodan kavurması, terbiyeli şevketibostan, zerde... Her ne kadar bütün bunlar pek çok insana “Çince” gibi gelse de, aslında damak tadımıza uygun lezzetlerden söz ediyoruz. Eğer ağzı sadece “Tereyağlı bir buçuk iskender” dendiğinde sulananlardansanız Kanyon Alışveriş Merkezi’ndeki Konyalı’ya uğramalısınız. Çünkü “Yurdumun Otları Mönüsü”ndeki, Türkiye’nin çeşitli yörelerinden toplan otlarla yapılan değişik salata ve yemekler fikrinizi değiştirebilir. 1897’de Sirkeci’de dört masa ve 16 sandalyeyle işe başlayan Konyalı, şimdi de hafif ve sağlıklı lezzetlerle karşımızda...”133

Gazetede yer alan “Ruhumdaki hippilik koleksiyonuma yansıyor” başlıklı haber ise, işadamlarına yönelik hayransı bakıştan izler taşımaktadır: “Chez-bo markasının yeni yaz modellerini çıkaran Şebnem Çapa: “75 parçalık koleksiyonuma ‘Doğu, Doğa, Papatya’ adını verdim. Papatya en sevdiğim çiçek. Benim ruhumda hippilik var. Ne de olsa 60 çocuğuyum. O yılların etkisi koleksiyonumu da etkiledi” Şebnem Çapa yıllardır magazin sayfalarının gediklisi. Sosyete lafını sevmiyor, “Cemiyet hayatının bir üyesiyim” diyor. 50’ye merdiven dayamış ama 30’larında gösteriyor. Etnikle moderni buluşturmayı, farklı tarzları bir arada kullanmayı sevdiğini söylüyor. Yıllar önce tasarladığı plaj pantolonları ve tunikleri çok tutulunca modaya “bulaşmış”. Onu Şebo diye çağıran ailesine ve arkadaşlarına “uyup” butiğine Chez-bo adını vermiş. Çapa “Tatlı-sertimdir. Politik olamam. Aklımdan geçeni söylerim” diyor ve işini, ailesini, kocasının kardeşi İzzet Çapa ile olan dargınlığını anlatıyor.

- Chez-bo ile 45 yaşından sonra modaya girdiniz. Giyim merakınız nasıl işe dönüştü? - Beş-altı yıl önce evimin bir odasını atölyeye dönüştürdüm. Kendime plaj pantolonları,

tunikler yapmaya başladım. Üzerlerini boncuklarla işliyordum...”134

Milliyet Cumartesi ise arka kapağını firmaların gizli reklamına ayırmış durumdadır. Yukarıdaki örneklerde olduğu gibi, burada da haber kisvesi altında bazı ürünlerin reklamı yapılmaktadır. “En moda yeni” üst-kuşaklı bu sayfada yer alan bir haberde, şöyle bir içerik

133Bade Gürleyen (2008) “Yemeklerle otları evlendirdik”, Milliyet Gazetesi, 14 Haziran 2008

134Elif Berköz Ünyay (2008) “Ruhumdaki hippilik koleksiyonuma yansıyor”, Milliyet Gazetesi, 3 Mayıs

96 dikkat çekmektedir: “Hem dijital hem analog! Timberland’ın yeni erkek saati turuncu silikon kayışı ile dikkat çekiyor. Dijital ve analog zaman göstergeli tasarım 5 ATM’ye kadar su geçirmezlik özelliğine sahip.”135

Milliyet Gazetesinin eklerinde başka bir çarpıcı örnek göze çarpmaktadır. Gazetede pek az gazetede olan bir çocuk sayfası bulunmaktadır. Konunun önemli isimlerinden Yalvaç Ural tarafından hazırlanan bu sayfada, çocukları ilgilendiren haberler ya da yazılardan çok reklam haberler yer almaktadır. İlgili sayfada “Özel Alev Okulları öğrencileri yelken kampında” gibi çocukları çok ilgilendireceği düşünülen (!) bir haberin yanı sıra, “Anne ve babaların ortak eşyası” başlıklı bir haberde, Pigeon Islak Mendilleri’nin doğrudan reklamı yapılmaktadır: “Her üretimden sonra mikrobiyolojik testten geçen, bakteri içermeyen Pigeon ıslak mendilleri artık Türkiye’de. Bir Japon firması olarak 50 yıllık tecrübesi ve zengin ürün gamı ile Türk anne ve bebekleriyle buluşan Pigeon, bebeklerin hassas cildini temizlemek ve nemlendirmek için ürettiği papatya yağı içerikli, mikrobiyolojik test uygulanan ıslak mendillerini özel olarak formüle etti. Detaylı bilgi için www.hgdisticaret.com sitesinden veya (212) 2171160 numaralı telefondan ulaşmak mümkün.”136 Görüldüğü üzere, çocuklara yönelik sayfalar bile yaşam tarzı haberciliğinin öncelikli hedefleri doğrultusunda yapılandırılmış.

Sabah Gazetesi de belli bir yaşam tarzının olumlayıcısı olan yaşam tarzı haberlerine sayfalarında sıklıkla yer vermektedir. Gazete’de yer alan bir haberde, okurlar “mavi tur”a çıkmaya teşvik edilmektedir: “Mavi tur, sanılanın aksine, çocuklarla birlikte yapılacak en ideal tatil seçeneklerinden biri. Mavi turda çocuğunuz hep gözünüzün önünde olur ve o akşamları kamarada mışıl mışıl uyurken siz dostlarınızla sohbetin tadını çıkarabilirsiniz.. Yazın ortasına geldik ve siz hâlâ çocuklarla nerede tatil yapacağınıza karar veremediniz mi? Eh, haksız da sayılmazsınız doğrusu. Bu sıcakta çocukları eğlendirecek, sizleri dinlendirecek doğru seçim nedir? Tatil köylerinde çocuklara eğlence bol. Fakat denizden restorana, restorandan çocuk kulübüne, oradan da havuza yapılan yolculuklar gözünüzde büyüyorsa size hak vermemek elde değil. Bir butik otele gitseniz, şöyle sessiz sakin bir hamakta yatıp kitabınızı okusanız ne iyi olur değil mi? Olur olmasına da orada da çocukları kim eğleyecek? İşte size farklı bir öneri. Doğayla başbaşa kalabileceğiniz, denizden sonuna kadar faydalanabileceğiniz, butik otelin sükunetiyle tatil köyünün eğlencesini bir arada barındıran mavi tur seçeneğine ne dersiniz? "Çocukla Mavi Tur mu? Delilik!" dediğinizi duyar gibiyiz.

135 “Hem dijital hem analog”, Milliyet Gazetesi, 2 Ağustos 2008 136 “Anne ve babaların ortak eşyası” , Milliyet Gazetesi, 2 Ağustos 200

97 'Küçücük bir teknede bir çocuk nasıl günlerce oyalanabilir?' diye düşünüyorsanız, yazının devamını okumalısınız. Çünkü mavi tur, sanılanın aksine, çocuklu aileler için belki de ideal tatil türüdür. Neden mi? Sebepler öyle çok ki... Avantajlar daha yola çıkmadan başlar. Mesela teknede çocuğunuz tüm günü mayoyla geçirebileceği için bavullar dolusu yedek kıyafetle yola çıkmanız gerekmez. Mavi tur sizi, çocuksuz günlerinizden bu yana özlediğiniz o 'minik bir çantayla çıkılan seyahatler'e geri kavuşturur. Tekneye adımınızı attığınız anda çocuğunuzun yüzünde beliren kocaman gülümseme ile içinizi "Doğru yerdeyim!" hissi kaplar.”137

Yine Sabah Gazetesi’nde yer alan “Türkler sosyalleşmek için gece kulübüne gidiyor” başlıklı haberde, gece hayatı üzerine son trendlerin tartışılmaktadır. Röportajın giriş cümlesi, devamı hakkında da yeteri kadar fikir vericidir: “İstanbul, son zamanlarda tüm dünyada yükselen bir trend haline dönüştü. Zuma, Spice Market, Hakkasan gibi dünyaca ünlü restoranların kentte şube açmaları bunun en güzel kanıtı. Öyle ki yabancılar artık sadece tarihi mekânları görmek için değil, eğlence hayatının da tadını almak için bu şehrin yolunu tutuyor. Bülent Büyükuğur ise Vogue, Anjelique, Wanna, Kitchenette, Ajia Hotel, Private Room gibi şehrin en popüler mekânlarını bünyesinde bulunduran İstanbul Doors grubunun ortağı. Aslında ekonomi mezunu olan Büyükuğur, kardeşinin isteği üzerine eğlence sektörüne giriş yapmış. Sık sık yurtdışına seyahate giden ve oradaki restoranları ve kulüpleri abluka altına alan Büyükuğur ile eğlence hayatının trendlerini konuştuk.”138

Sabah gazetesinin Günaydın ekinde yer alan bir başka haber de dikkat çekicidir. “Bir tıkla istediğiniz içki anında kapınızda” başlıklı haber de, haber kisvesiyle bir online satış sitesinin reklamı yapılmaktadır. İlgili haber şöyledir: “Gecenin bir vakti canınız içki içmek istedi ama evde hiç içki kalmamış... Ya da parti vereceksiniz, alışveriş yapıp içki almak için hiç vaktiniz yok! İşte böyle zamanlarda yardımınıza www.ickisepeti.com isimli internet sitesi yetişiyor. Arkadaşlarıyla evde parti verirken içkisi biten ve böyle bir siteyi hayata geçiren Kuzen Turizm’in sahibi Cenk Dilbaz sitesini anlattı: 7 gün 24 saat hipermarket fiyatlarıyla ortalama 30 dakikada servis yapıyor olmamız, tüm personelimizin özel eğitim almış olması ve 444 40 60 no’lu çağrı merkezimiz bizi farklı oluyor.”139

Vatan gazetesi de yaşam tarzı haberciliği konusunda iddialı bir gazetedir. Gazetenin özellikle hafta sonu eklerinde kentli, “modern” okurlara seslenen pek çok haber mevcuttur.

137 Tülin Kozikoğlu (2008) “Küçük çocukla mavi tur mu!”, Sabah Gazetesi, 2 Ağustos 2008

138 Burcu Aldinç (2008) “Türkler sosyalleşmek için gece kulübüne gidiyor”, Sabah Gazetesi, 17 Ağustos

2008

98 Sözgelimi, yelkenle ilgilenen okurlar için gazetede çeşitli haberler bulmak olasıdır: “Hayatını spora adayan İsmet Özbakır, profesyonel kayak yaparken 2002 yılında keşfettiği yelken sporu sayesinde rotasını denizlere çevirmiş Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede yelkenciliğin yeterince tanınmıyor olması Özbakır’ın İstanbul Sailing Academy’yi kurmasına vesile olmuş. Özbakır, okulunda yılda üç bin öğrenci yetiştiriyor.İstanbul Sailing Academy Genel Müdürü İsmet Özbakır, kelimenin tam anlamıyla dört dörtlük bir sporcu. Basketbol, kayak, tenis, yelken hepsi de Özbakır’ın yakından ilgilendiği spor dalları. 42 yaşındaki Özbakır, çocukluk ve gençlik yıllarında basketbolle ilgileniyor. Boyu kısa olduğu için basketbolden uzaklaşınca kayak yapmaya başlıyor. 20 yaşından sonra kayak öğrenip hem antrenör hem yarışçı oluyor. Bir tenis hocası ile evlenince de 27 yaşında tenis raketini eline alıyor. Ünlü rallici Emre Yerlici’nin co-pilotluğunu yapıyor. Yelkenle ise 2002 yılında yurtdışında gittiği bir fuarda tanışıyor. Fuardan çıkınca göletlerde kurulmuş yelken okullarını görüyor ve neden İstanbul’da böyle bir okul yok diye düşünmeye başlıyor. Sonunda da İstanbul Sailing Academy’i kurarak yelken eğitimi vermeye başlıyor.”140

Vatan gazetesinde yer alan bir başka haber de bağbozumuna gitmeyi düşleyen okurlar için tasarlanmıştır. “Bağbozumu mevsimi geldi” başlıklı haberde okurların bu özel ve seçkin deneyime nasıl sahip olacakları detaylarıyla anlatılmış: “Artık yazın sonuna yaklaşıyoruz... Yaz yerini sonbahara bırakırken üzüm bağlarının da ‘bozulma’ vakti geldi. Yani üzümün bağlardan kadehe doğru uzanan yolculuğu başlıyor. İlk kez dokuz yıl önce Doluca’nın gerçekleştirdiği Bağbozumu gezileri bu hafta sonu Mürefte’de sezonu yeniden açıyor. Ardından Kayra’nın enfes şaraplarının yapıldığı bağlara Şarköy’e yolculuk var. Kavaklıdere ise günübirlik gezileriyle Ankara, Kalecik ve Akyurt’taki bağlarını ziyarete açacak. “Bağbozumunun büyüsüne siz de ortak olun” başlığıyla şarapseverleri Şarköy Bağbozumu Şenlikleri’ne davet eden Kayra Şarapları, 30 Ağustos’ta yola çıkıyor. Kayra Şarap Akademisi’nin düzenlediği tur, bağbozumu gezilerine bir de eğlenceli sürpriz katıyor. Kayra, www.sarapgunlugu.com internet adresinde yayınlanan 5 soruyu doğru cevaplayan şanslı çifti ücretsiz olarak bağbozumuna davet ediyor. Bu soruları cevaplamak için şarap hakkında genel bilgilere sahip olmak yeterli. Bağbozumu turu otobüste kahvaltı ile başlıyor. Şarapseverler, Kayra’nın Cabernet Franc, Shiraz ve Merlot üzümlerinin dikili olduğu bağlarda, çilek ve çikolatanın mükemmel uyumuyla Cameo D’oro ile karşılanıyor. Bağ gezisinin ardından Kayra Şarap Üretim Tesisi’nde üzümün şaraba dönüş serüvenine tanıklık ediliyor. Sonra da

99 fıçılar arasında profesyonel degüstasyon teknikleri ile yapalacak şarap tadımıyla çok farklı şarapları tatma imkanı elde ediliyor. Öğle yemeğinde ise şarap-yemek uyumu eşliğinde Kayra uzmanlarıyla, şarap sohbetleri kuruluyor. Burada şarapla ilgili öğrenilmek istenen, kafalara takılan tüm sorular cevaplarını buluyor. Sınırlı sayıda kontenjana sahip bu tura katılmanın bedeli ise 150 YTL.”141

Gazetelerde yer alan yaşam tarzı haberlerinde göze çarpan en belirgin olgu bu

haberlerdeki reklam kaygısıdır. Aslında tüm organizasyon o firmanın reklamını yapmak üzere tasarlanmıştır. Yine, Vatan Gazetesinin Cumartesi eki olan Bizim Kahve gazetesinde yanında “bu bir ilandır” ibaresi bulunmadan “Deniz kıyısında unutulmaz bir ziyafet” başlığıyla şöyle bir habere yer verilmektedir: “Denize nazır, bir kayanın üzerine konuşlanmış, salataların yörenin kadınları tarafından hazırlandığı, her türlü malzemenin doğal yollardan yetiştirildiği bir balık evi hayal edin... Amasra Çakraz’da bulunan Yakamoz Balık Evi, tüm bu saydığımız özelliklerin yanında denizden alındığı gibi masaya servis edilen taptaze deniz mahsuller ile şimdiye kadar gördüğünüz balıkçı lokantalarını size unutturacak güzellikte ve lezzette menusu ile ziyaretçilere unutulmaz bir akşam vaat ediyor. (Yakamoz Balık Evi Tel: ....)”142