• Sonuç bulunamadı

3.2. MAKRO EKONOMİK POLİTİKALAR VE BÜTÇE AÇIKLARI

3.3.2. Uygulanan Makro Ekonomik Programların Ortodoks Bileşimi

İstikrar programlarını öncelik olarak olan dönemlerde genellikle bütçe açıklarının GSMH’ye oranı oldukça yüksek bir düzeye gelir. Kamu otoritelerinin

harcamalarını artırmaları reel bütçe açıklarının daha da büyümesine neden olur. Bu durumda da bütçe açıklarının düşünülmesine yönelik önlemler alınır.

Genellikle bütçe açıklarının GSMH’ye oranının hızla düşürülmesi istikrar programlarının temel özelliğidir. Ayrıca, bütçe açıklarının para basılarak finanse edilememesi prensibi tek başına uzun vadeli fiyat istikrarı için yeterli değildir. Eğer bütçe açıkları kredilerle finanse edilirse talep baskısı devam eder. Yürürlüğe konulan maliye politikası önlemleri parasal kısıtlamalarla desteklenmelidir. Böyle bir kısıtlama ilk etkisini faiz oranları üzerinde gösterir.

Bütçe açıklarının istikrar programının başlangıcında tüm olarak ortadan kaldırılması istikrar için gerekli koşul değildir. Bütçeyi ilk etapta dengelemeye yönelmeyen başarılı istikrar programları vardır. Önemli olan bütçe açıklarının gelecekteki beklenen yolunun istikrarla örtüşmesidir.

Uygulanan makro ekonomik istikrar politikalarında anahtar unsur halkın söz konusu politikaya ne kadar olumlu yada ne kadar olumsuz yaklaştığıdır. Politikaların başarılı olmasında beklentilerin rolü oldukça önemlidir.

Herhangi bir ekonomide dolarlaşma süreci yaşanabilir. Dolarlaşma bir ekonomide satın alma gücü paritesini oldukça iyi korur. Birçok fiyat cari olarak dolar koşullarında belirlenir ve fiyatlar yerli paraya cari döviz kuruyla çarpılarak dönüştürülür. Böylece fiyatlar dolar olarak belirlenir ve yerli parayla ödeme yapılır (Parasız, 1995: 73).

Bu yüzden döviz kuru birçok mal ve hizmet için dolar olarak fiyatlarla yerli para cinsinden fiyatlar arasında temel bağı oluşturur. Aslında enflasyon döneminde döviz kurundaki değer kayıpları aşağı yukarı yurtiçi fiyat artışları kadardır.

Hükümet döviz kurunu sabit oranda tutmaya çalışırken para basmaya devam ederse kısa sürede döviz rezervlerinin tükenmesine neden olur ve bu da ödemeler dengesini olumsuz etkiler. Döviz kurunda istikrar sağlanmaya çalışılırken sıkı maliye politikaları da elden bırakılmamalıdır.

Öte yandan bütçe açıkları kontrol altına alınmadıkça ve merkez bankasının senyorajına gereksinim devam ettikçe hiçbir şekilde döviz kurunun istikrarı sağlanamaz.

Merkez bankasının bağımsızlığı arttıkça, merkez bankası bütçe açıklarının para basımıyla finansmanına karşı koyabilir. Böylece hükümet kamu harcamalarını kısmak ve gelirlerini yükseltmek için parasal olmayan vasıtalar bulmaya çalışır. Kamu açıklarının merkez bankası aracılığıyla finansmanın durdurulmasının yanında bütçe durumu da mümkün olduğunca iyileştirilmelidir. Mali disiplin kuşkusuz daha başka önlemleri de gerektirmektedir.

Döviz kurunun istikrar kazandığı ekonomilerde halkın elinde tutmak istediği para miktarında artış olur. Böyle bir durumda birey elindeki yabancı dövizi merkez bankasına satabilir. Böylece yerli para arzı yükselirken merkez bankasının da yabancı döviz rezervleri yükselir.

Başarılı makro ekonomik politikalarda piyasaya yeni para girişleri olabilir. Bunun en güzel örneği değer kaybetmiş para biriminden sıfır atmaktır. Daha karmaşık parasal reformlarda, yeni para ekonomiye yalnızca sıfırları atmak için değil, eski parayla yapılmış mevcut uzun vadeli sözleşmeler için bir geri ödeme planı ortaya koymak için sürülür (Parasız, 1995: 76).

Politikanın fiyatlar üzerindeki etkisi azaldıkça döviz kurundaki istikrar tehlikeye girebilir. İstikrar sağlandığı durumlarda faizler yüksek seviyede olabilir. Bunun nedeni bireylerin istikrar politikalarının başarısı konusundaki kuşkularını sürdürmeleridir. İşte beklentilerinin olumlu bir şekilde yönetilmesinin diğer bir nedeni de budur. Toplumda uygulanan makro ekonomik programa olan güvenin sağlanması halinde faiz oranları düşmeye başlayacaktır.

Yüksek faiz oranları yurtiçi kredilerin genişletilmesi yönünde talepler doğurabilir. Fakat bu talep faiz oranlarını düşürmek için doğru bir yol değildir. Güvenin mümkün olduğunca çabuk bir şekilde sağlanması ve böylece yurtiçi faiz oranlarının düşürülmesi son derece önemlidir.

Yüksek faiz oranı, para arzının hızla genişlemesi yönünde baskıların artmasına neden olabilir. Bu da henüz istikrar kazanmış döviz kurunu tehlikeye sokabilir. Yüksek faiz oranları, hükümetin iç borç yükü fazla ise bütçenin durumunu daha da kötüleştirebilir. Ve ayrıca yüksek faiz oranları “eksik istihdam”a neden olabilir.

Ekonomide oluşan sorunların iyileştirilmesi süreci ne kadar uzarsa makro ekonomik politika o kadar zarar görür ve ekonomiyi istikrara kavuşturmak için daha maliyetli politika reform ve uygulamalarına ihtiyaç o kadar artar.

Burada şöyle bir soru sorulabilir. Ekonomilerde istikrar programları neden uygulanmakta yada askıya alınmaktadır? Burada, uygulanan makro ekonomik politikaların tamamlanması uygulayıcı birimin yeni hükümetin zayıf yada kararlı, güçlü olması devreye girer.

Hükümet ulaşmak istediği istikrarın maliyetini mümkün olan en rasyonel biçimde dağıtmalıdır. Örneğin, bütçe dengesi, işçilerin ücretleri kesilerek sağlanmaya çalışıldığı gibi gelir vergisi yükseltilerek de sağlanabilir. Bu da özel sektörün yükünü arttıracaktır. Böyle durumlarda her kesim yükün başka tarafa kaydırılması için çaba gösterecektir.

İstikrar programlarının başarılı olabilmesi için resmi döviz kuru ile serbest döviz kuru eşit olmalıdır. Piyasalar, döviz kurunun sürdürülebilir bir düzeyde sabitleştirilmesi hedefini ister. Kur düzeyi, spekülatif girişimler olmaksızın merkez bankası tarafından savunulabilmelidir. Fakat böyle bir politika merkez bankasının döviz rezervlerinin giderek erimesine neden olur. Bu nedenle istikrarlı bir döviz kuru, sıkı maliye politikasının izlenmesini gerektirir (Parasız, 1995: 78).

Makro ekonomide, uygulanan ekonomik programın dinamiklerinde bir değişiklik olursa, özel ekonomik birimler de tüketimlerini, üretimlerini, yatırım kararlarını değiştirebilir. Çünkü, stratejilerini değiştirmenin faydalı olacağını düşünür.

Yani, politika rejimlerinde önemli bir değişiklik meydana geldiği zaman, dinomik makro ekonomi değişkenler arasında da önemli ölçüde değişiklikler olacaktır.

Bugüne kadar ülkemizde uygulanan makro ekonomik istikrar programlarının amacı genel olarak ödemeler bilançosu dengesinin sağlanması, yabancı borç servisinin düzenli olarak yapılması enflasyonun kontrolü ve ortadan kaldırılması, etkin kaynak tahsisine götüren nispi fiyat yapısının oluşturulması, döviz kurlarında ayarlamanın yapılması v.b’ dir. Her makro ekonomik politikanın kendine has hedefleri ve araçları vardır.

Ekonomilerde paranın aşırı derecede değerlenmesi ve bunun yanında büyüyen cari açık hesapları bazen devalüasyonu da beraberinde getirir. Ulusal paranın yabancı para birimleri karşısında ne fazla değerlenmesi ne de değersiz olması istenen bir olgu değildir.

3.4. FAİZ ORANLARI VE PARA POLİTİKASI