• Sonuç bulunamadı

V. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİN KAYNAKLARI

1) Ulusal Kaynaklar

İş sağlığı ve güvenliğinin ulusal kaynakları Anayasa, kanun, tüzük ve yönetmeliklerden oluşmakla birlikte konu ile ilgili temel kanun olan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu biraz daha ayrıntılı incelenecektir.

a) Anayasa

Hukuk sistemimizde kaynaklar sıralamasında en üstte yer alan Anayasanın 11. maddesine göre, Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Anayasada doğrudan iş sağlığı ve güvenliği hakkı başlığını taşıyan bir düzenleme bulunmamakla birlikte Anayasanın birçok hükmü birlikte değerlendirildiğinde iş sağlığı ve güvenliği hakkının Anayasal dayanağı bulunduğu söylenebilir37.

Anayasanın 2. maddesinde düzenlenen sosyal devlet ilkesinin önemli gereklerinden birisi de çalışanların iş kazası ve meslek hastalıkları karşısında korunmasıdır. Anayasanın 5. Maddesine göre, “Devletin temel amaç ve görevleri, … kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır. Çalışanların iş kazaları ve meslek hastalıkları karşısında korunmaları için alınması gereken önlemler de çalışanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gereken şartlar arasında yer alır38.

Anayasanın 17. maddesinde yer alan herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir hükmü de iş sağlığı ve güvenliğinin dayanağı olan hükümlerdendir. Yine, hiç kimsenin zorla çalıştırılamayacağı ve angaryanın yasak olduğunu belirten 18. madde, kimsenin yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamayacağını düzenleyen 50. madde, herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının olduğunu belirten 56. madde ve 60. maddede düzenlenen sosyal güvenlik hakkı, iş kazası geçiren ve meslek hastalığına yakalanan çalışanın sosyal güvenliğini güvence altına alan düzenlemelerdendir.

37 Sümer, İş Sağlığı ve Güvenliği, 26-27; Yamakoğlu, 31; Laçiner, Vedat, Teknik ve Tıbbi İş Güvenliğinin

Hukuksal Boyutu, İstanbul 2013, 48.

b) İş Kanunu

6331 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce 4857 sayılı İş Kanunun beşinci bölümünde iş sağlığı ve güvenliğinin temel ilkeleri ve konuya ilişkin düzenlemeler yer almaktaydı. 6331 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesi ile söz konusu hükümler yürürlükten kaldırılmıştır. 4857 sayılı İş Kanunda yer alan düzenlemelerin yürürlükten kaldırılmasıyla birlikte Kanun kapsamındaki işçilere de iş sağlığı ve güvenliği açısından 6331 sayılı Kanuna tabi hale gelmiştir.

4857 sayılı Kanunda iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin doğrudan hüküm bulunmamakla birlikte çocuk ve genç işçilerin korunmasına yönelik hükümler, kadın işçilere yönelik hükümler, çalışma ve dinlenme sürelerine ilişkin hükümlerin iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olduğu söylenebilecektir.

c) Türk Borçlar Kanunu

İş salığı ve güvenliği açısından ve dolayısıyla işçinin fiziksel ve ruhsal sağlığının korunmasına yönelik en temel kanuni düzenleme 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m.417 hükmüdür. Buna göre; “İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.

İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür.

İşverenin yukarıdaki hükümler dâhil, kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabidir”.

İş sağlığı ve güvenliği hükümlerine aykırılık nedeniyle işçinin zarar görmesi ihtimalinde ortaya çıkma ihtimali bulunan maddi tazminat, manevi tazminat ve destekten yoksun kalma tazminatı konuları da Türk Borçlar Kanununda (m.49-56) düzenlenmiştir.

d) Umumi Hıfzıssıhha Kanunu

1930 yılında yürürlüğe giren Umumi Hıfzıssıhha Kanununda sağlığın korunmasına yönelik düzenlemeler bulunmaktadır. Kanunun yedinci bölümü (m.173-180) işçilerin hıfzıssıhhası bağlığını taşımakta ve iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olabilecek düzenlemelerden oluşmaktadır. Buna göre ilgili bölümde, on iki yaşından aşağı bütün çocukların fabrika ve imalathane gibi her türlü sanat kuruluşlarıyla maden işlerinde işçi ve çırak olarak çalıştırılması

yasaktır. On iki yaş ile on altı yaş arasında bulunan kız ve erkek çocuklar günde sekiz saatten fazla çalıştırılamaz. On iki yaş ile on altı yaş arasında bulunan çocukların saat yirmiden sonra gece çalışmaları yasaktır. Bütün işçiler için gece işi ve yer altında yapılması gereken işler sekiz saatten fazla devam edemez. Belediyelerce, bar, kabare, dans salonları, kahve, gazino ve hamamlarda on sekiz yaşından aşağı çocukların çalıştırılmaları yasaktır39.

e) Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu40 iş sağlığı ve güvenliği

ile ilgili önemli düzenlemeler içeren bir kanundur. Söz konusu kanunda yer alan iş kazası ve meslek hastalıkları ile ilgili düzenlemeler ve iş kazası ve meslek hastalıkları sonrasında sigortalıya yapılacak sağlık yardımları ile sigortalı ve/veya hak sahiplerine yapılacak parasal yardımların ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirtir.

Buna göre iş kazası ve meslek hastalığı sonucunda ortaya çıkan maddi ve manevi tazminata ilişkin düzenlemeler Türk Borçlar Kanununda yer almakta iken Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapılan yardımlar ile uğranılan kayıpların giderilmesine ilişkin düzenlemeler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda yer almaktadır.

5510 sayılı Kanunda iş kazasının tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması başlıklı 13. madde, meslek hastalığının tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması başlıklı 14. madde, iş kazası, meslek hastalığı sigortasından sağlanan hakları düzenleyen 16. madde, iş kazası ve meslek hastalığı kapsamında verilecek ödenek ve gelirlere esas tutulacak günlük kazanca ilişkin 17. madde, iş kazası ve meslek hastalığı durumunda sigortalıya yapılan parasal yardımlardan geçici iş göremezlik ödeneğini düzenleyen 18. madde, geçici iş göremezlik sonunda kalıcı bir meslekte kazanma gücü kaybının ortaya çıkması durumunda sigortalıya ödenecek olan sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanma, gelirin hesaplanması, başlangıcı ve birden çok iş kazası ve meslek hastalığı hali durumunda gelirin ödenmesine ilişkin şartların düzenlendiği 19. madde, iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle hayatını kaybeden sigortalıların hak sahiplerine gelir bağlanması, evlenme ve cenaze ödeneklerinin düzenlendiği 20. madde, iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişilerin sorumluluğunu düzenleyen 21. madde, iş kazasına uğrayan veya meslek hastalığına yakalanan sigortalının kendisinden kaynaklanan sebeplerle tedavi süresinin uzaması, iş göremezliğinin artması durumunda geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik gelirinin bağlanmasına ilişkin hükümlerde ortaya çıkan farklılığı belirten 22. madde, süresinde bildirilmeyen sigortalılık durumunda sorumluluğun düzenlendiği 23. madde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili temel hükümler olarak sayılabilir.

39 Sümer, İş Sağlığı ve Güvenliği, 31. 40 RG.16.06.2006, 26200.

f) İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu aa) Genel Olarak

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu öncesindeki dönemde konuyu düzenleyen hukuk kuralları genel olarak tüzük ve yönetmelikler içerisinde yer almaktadır. 4857 sayılı Kanun içerisinde yer alan sınırlı düzenlemeler ve söz konusu düzenlemelerin de sadece ilgili kanun kapsamında yer alanlara uygulanıyor olması dikkate alınarak iş sağlığı ve güvenliği alanında ayrı bir kanun yapılması ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Söz konusu ihtiyaç çerçevesinde AB direktifleri de dikkate alınarak iş sağlığı ve güvenliği kanunu çıkarılması yönünde görüşler ağırlık kazanmıştır41. Bu çerçevede 89/ 391 sayılı Avrupa Birliği Çerçeve Direktifi esas alınarak kanun

hazırlıkları yapılarak 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çıkarılmıştır42. bb) 6331 Sayılı Kanunun Amacı ve Kapsamı

aaa) Kanunun Amacı

6331 sayılı Kanunun amacı, “İşyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenlemek” olarak ifade edilmiştir (İSGK.1)”.

İş sağlığı ve güvenliğinin temelinde yer alan önleme ve koruma politikası Kanunun da temel amacını oluşturur. Buna göre Kanun, iş sağlığı ve güvenliği konusunda statik değil, sürekli gelişmeleri takip eden, mevcudu iyileştiren, geliştiren, denetleyen dinamik bir anlayışı hedef almaktadır43.

Kanunun gerekçesinde, “Kanun tasarısının esas amacı işle bağlantılı olan veya işin yürütümü sırasında ortaya çıkan kaza ve yaralanmaların, çalışma ortamında bulunan risklerin, önlenmesi ve/veya önlenemeyen riskleri asgari seviyeye indirerek sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamının sağlanmasıdır. … Avrupa müktesebatına uyum çerçevesinde hazırlanan Tasarıda, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamak işverenin asli yükümlülüklerindendir. İşverenlerin yükümlülüğünün yanında işverenin profesyonel yardım alabileceği kişiler ile çalışanların yükümlülük ve sorumlulukları da gösterilmiştir. Çalışanların mesleklerini icra ederken sağlık ve güvenlik endişesinden uzak bir çalışma ortamında iş görmeleri, verimliliğin yanında sağlıklı ve huzurlu bir toplumun oluşmasının da temelidir. İşyerlerinde, işin sağlıklı ve güvenli bir ortamda yapılabilmesi için binaların tasarımından başlayarak, inşasına ve işyeri

41 Süzek, Sarper, İş Sağlığı ve Güvenliği Konusunda Somut Çözüm Önerileri, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik

Hukuku Türk Milli Komitesi, Prof. Dr. Turhan Esener’e Armağan, Ankara 2000, 306; Ekmekçi, İşyeri Örgütlenmesi, 31; Yamakoğlu, 46.

42 RG., 30.06.2012, 28339.

43 Caniklioğlu, Nurşen, 6331 Sayılı Kanunda Öngörülen İşveren Yükümlülükleri, Çalışma Mevzuatı Semineri

Notları, Türkiye Toprak, Çimento ve Seramik İşverenleri Sendikası, Antalya 26-30 Eylül 2012, 29;

yerleşim düzenine kadar her aşamasında ilmi ve teknolojik gelişmeler dikkate alınarak önceliğin iş sağlığı ve güvenliğine verilmesi gerekir.

bbb) Kanunun Kapsamı

6331 sayılı Kanunun en önemli özelliklerinden biri kapsamının çok geniş belirlenmiş olmasıdır. Kanun, kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dahil olmak üzere tüm çalışanlarına faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır (İSGK.2/1)44.

Kanunun kapsama ilişkin hükmü dikkate alındığında, İş Kanununa tabi işçi, kamu kurumlarında çalışan memur, sözleşmeli personel ve diğer kamu görevlileri, Türk Borçlar Kanunu, Basın İş Kanunu ve Deniz İş Kanununa tabi çalışanlar, çırak ve stajyerler Kanunun kapsamına dahildir45. Kanunun uygulama alanı açısından faaliyetin niteliğinin sanayi, ticaret

veya tarım işi olmasının herhangi bir önemi yoktur46.

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda kapsam genel olarak geniş tutulmuş olmakla birlikte bazı faaliyetler ve kişiler ise faaliyetin niteliği, faaliyetin yapıldığı yer veya yükümlülük altına girme ihtimali bulunan kişinin niteliği gibi çeşitli gerekçelerle kapsam dışı tutulmuştur. Buna göre;

İşverenler kanunun kapsamına dahil olmakla birlikte çalışan istihdam etmeksizin kendi nam ve hesabına mal ve hizmet üretimi yapan kişiler kapsam dışı bırakılmıştır (İSGK.2/2,ç). Buna göre çalışan istihdam etmeyen ve bağımsız çalışan kişiler iş sağlığı ve güvenliği kanunun hiçbir hükmüne tabi olmayacaktır. Bağımsız çalışan kişi, yaptığı iş veya faaliyetin kar ve zararı kendisine ait olan, ürününü sattığı veya hizmet sunduğu müşterilerini ve ürün ve hizmetin fiyatını serbestçe belirleyen kişidir47.

44 6331 sayılı Kanunun kapsamının geniş tutulmasının sebepleri kapsamın düzenlendiğin 2. maddenin

gerekçesinde, “iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin hükümler 4857 sayılı İş Kanunu kapsamı ile sınırlı olup, çalışanların tümünü kapsamamaktadır. Onaylanan uluslararası sözleşmeler ve Avrupa Birliği iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uyum süreci ülkemizdeki farklı statülere sahip çalışanların da mesleki sağlık ve güvenliklerinin korunması için daha kapsayıcı düzenlemelerin yürürlüğe konulması ihtiyacını ortaya koymaktadır”. Kanunun genel gerekçesinde de konuya ilişkin olarak, ”… ülkemizdeki çalışanların bir kısmı İş Kanunu kapsamı dışında kalmakta ve dolayısıyla iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevzuatın kapsamına girmemektedir. Çalışanların bir kısmının iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili hizmetlerden yararlanamaması ise iki bir yapının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bir mesleğin icrası sırasında işten kaynaklanan ve herhangi bir ayırıma tabi tutulmadan risklere karşı çalışanların tamamının sağlığının ve güvenliğinin sağlanması gerekmektedir.

45 Sümer, İş Sağlığı ve Güvenliği, 81.

46 Ocak, Saim, 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun Taraflara Getirdiği Yükümlülükler, İş Sağlığı ve

Güvenliğine Hukuki Bakış Paneli, Öz İplik İş Sendikası ve Yeni Yüzyıl Üniversitesi, İstanbul 2012, 113;

Sümer, İş Sağlığı ve Güvenliği, 82. 47 Yamakoğlu, 56.

Çalışanı olmayan bağımsız çalışan kişiler dışında aşağıdaki iş türleri hakkında da İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu hükümleri uygulanmaz (İSGK.2/2,ç)48. Benzer faaliyetler 89/391

sayılı direktifte de kapsam dışı bırakılmıştır.

6331 sayılı Kanun ile silahlı kuvvetlerin, genel kolluk kuvvetlerinin ve Milli İstihbarat Teşkilatının faaliyetleri kapsam dışında bırakılmıştır. Bununla birlikte söz konusu birimlere ait fabrika, bakım merkezi, dikimevi ve benzeri işyerleri hakkında 6331 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. Hüküm incelendiğinde söz konusu kurumların faaliyetlerinde çalışanların kapsam dışında tutulduğu, hüküm ile işyerleri değil, faaliyetlerin kapsam dışı tutulduğu görülecektir49.

Örneğin bir kuvvet komutanlığının yemekhanesinde veya büro hizmetlerinin görüldüğü birimlerinde 6331 sayılı Kanun hükümleri uygulanır50.

Afet ve acil durum birimlerinin müdahale faaliyetleri 6331 sayılı Kanunun kapsamı dışında bırakılmıştır. Kanunun gerekçesine göre, normal hayat ve faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan ve acil müdahaleyi gerektiren durumlar ile toplumun tamamı veya belli kesimleri için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran doğal, teknolojik veya insan kaynaklı olaylara sivillerin korunması ve/veya kurtarılması amacıyla müdahalelerde esas görevi bulunan çalışanların bu faaliyetleri Kanunun istisnaları arasında yer almaktadır. Bununla birlikte işverenlerin işyerinde karşı karşıya kalabilecekleri afetler karşısında oluşturdukları acil müdahale ekipleri ise Kanunun kapsamında yer alır51. Aynı şekilde müdahale faaliyeti dışında kalan eğitim ve tatbikat gibi faaliyetler 6331 sayılı Kanun kapsamındadır. Kanunun kapsamı dışında kalanlar belirtilirken kamu kurumları özel olarak belirtilmediğinden kamu kuruluşu niteliğindeki AFAD yanında özel hukuk tüzel kişisi olan AKUT’un müdahale faaliyetleri hakkında da 6331 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz 52.

Ev hizmetlerine ve dolayısıyla ev hizmetlerinde çalışanlara 6331 sayılı Kanun uygulanmaz. Buna göre ev hizmetlerinde çalışan iş sağlığı ve güvenliği bakımından Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabi olacaktır53. Temizlik, mürebbiyelik, çamaşır çıkama, çocuk

bakımı gibi evin günlük işleri ev hizmet olarak kabul edilir54.

48 6552 sayılı Kanun ile İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun 2. maddesine “e” bendi olarak “Denizyolu taşımacılığı

yapan araçların uluslararası seyrüsefer halleri” ibaresi eklenmiş ancak bu düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiştir (AYM. 14.05.2015, 177/49, RG. 11.06.2015, 29383).

49 Sümer, İş Sağlığı ve Güvenliği, 82.

50 Baycık, Gaye, Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Haklarında Yeni Düzenlemeler, Ankara Barosu

Dergisi, 2013/3, 108; Ocak, İş Güvenliği Uzmanlığı, 13; Sümer, İş Sağlığı ve Güvenliği, 83.

51 Süzek, İş Hukuku, 896; Baycık, Yeni Düzenlemeler, s.109-110; Sümer, İş Sağlığı ve Güvenliği, 83; Yamakoğlu, 52.

52 Ocak, İş Güvenliği Uzmanlığı, 15; Yamakoğlu, 52.

53 TBK.417 hükmüne çerçevesinde işveren, ev hizmetlerinde çalışanın sağlığı ve güvenliği için her türlü önlemi

almak zorundadır. Bununla birlikte 6331 sayılı Kanundan kaynaklanan risk değerlendirmesi yapma, sağlık gözetim yükümlülüğü, iş güvenliği hizmetleri alımı, iş sağlığı ve güvenliği eğitimi gibi mevzuatta özel olarak

Hükümlü ve tutuklulara yönelik infaz hizmetleri sırasında, iyileştirme kapsamında yapılan işyurdu, eğitim, güvenlik ve meslek edindirme faaliyetleri 6331 sayılı Kanunun kapsamı dışında tutulmuştur55. Kapsam dışında olduğu belirtilen faaliyetler dışında cezaevlerinde

çalışanlar hakkında 6331 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. Buna göre cezaevlerinde çalışan infaz koruma görevlileri ve diğer çalışanlar 6331 sayılı Kanun kapsamında olan çalışan olarak kabul edilirler56.

cc) Kanunun Temel Kavramları aaa) Genel Olarak

İş sağlığı ve güvenliği hukukunda yapılacak tüm çalışmalarda 6331 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat çerçevesinde temel kavramların kısaca açıklanmasında fayda görülmektedir. Çalışmanın temel konusu olan işyeri hekimliği ile ilgili getirilen sistemin anlaşılması açısından temel kavramlar olan çalışan, işveren, işveren vekili, işyeri kavramları hakkında çok fazla ayrıntıya girilmeksizin bilgi verilecektir.

bbb) Çalışan

Çalışma hayatı mevzuatının çeşitliliği aynı kişi topluluğunu ifade eden kavramların da çeşitliliğini beraberinde getirmiş ve ilgili mevzuatın kapsamı belirlenirken kavram kargaşasına neden olabilecek şekilde farklılıklar ortaya çıkmıştır. Buna göre işçi, sigortalı, memur, kamu görevlisi, sözleşmeli personel, çırak, stajyer gibi statülere ilişkin olarak iş sağlığı ve güvenliği mevzuatının kapsamının belirlenmesinde tek bir kavramın kullanılması kapsamın genişlemesini ve konunun anlaşılırlığını sağlayacaktır.

6331 sayılı Kanun söz konusu kavram ihtiyacını giderirken “çalışan” kavramını tercih etmiş ve çalışma hayatındaki aktörlerin ortak adını iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı uygulaması açısından “çalışan” olarak belirlemiştir. Buna göre çalışan, “kendi özel kanunlarındaki statülerine bakılmaksızın kamu veya özel işyerlerinde istihdam edilen gerçek kişi olarak” (İSGK m.3/1,b) tanımlanmıştır.

6331 sayılı Kanunun tercih ettiği çalışan kavramı nedeniyle daha önceki dönemde çoğunlukla işçiler bakımından oluşturulan iş sağlığı ve güvenliği sistemi daha da geliştirilmek

belirtilen yükümlülüklere tabi olmayacaktır. Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Süzek, 896; Ocak, İş Güvenliği, 116.

54 Sümer, İş Sağlığı ve Güvenliği, 83.

55 İlgili hükmün Anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal talebinde bulunulmuş ancak Anayasa Mahkemesi tarafından

söz konusu talep reddedilmiştir (AYM. 03.04.2013, 97/51, RG. 31.12.2013, 28868); Konu ile ilgili olarak 6331 sayılı Kanunun kapsamının işçi sıfatına sahip kişilerle sınırlı olmadığı, “çalışan” kavramını tercih eden Kanunun kapsamının yalnızca işçi sıfatına sahip kişilerle sınırlı olduğu izlenimini uyandıran AYM kararındaki gerekçenin ciddi bir eksiklik taşıdığına ve söz konusu hükmün Anayasanın 49. Maddesine aykırı olduğu yönündeki görüş ve eleştiriler için bkz. Demircioğlu, Murat/ Kaplan, Hasan Ali, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na İlişkin Anayasa Mahkemesi Kararının İncelenmesi, Çalışma ve Toplum Dergisi, 2014/3,233 vd.

suretiyle kamu ve özel sektörde çalışan, farklı adlarla istihdam edilen tüm gerçek kişileri kapsayacak hale gelmiş ve kapsam önceki haline göre oldukça genişletilmiştir57. Kanunun genel

gerekçesinde de belirtildiği üzere sadece işçilerin değil bir mesleğin icrası sırasında eşit olan ve aynı risklere maruz kalan çalışanların (Kanunda belirtilen istisnalar hariç) iş sağlığı ve güvenliği sisteminin kapsamına alınması ve söz konusu kişileri ifade etmek üzere kullanılan kavramın da “çalışan” olarak belirlenmesi isabetli olmuştur58.

ccc) İşveren

6331 sayılı Kanuna göre, işveren, çalışan istihdam eden gerçek veya tüzel kişi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşları ifade etmektedir (İSGK m.3). Söz konusu tanımda belirtilen işverenler 6331 sayılı Kanun kapsamına alınmış ve kapsama ilişkin hükümde (m.2), çalışan istihdam eden kamu ve özel sektör işyerlerinin işverenlerinin kapsam içinde olduğu açıkça ifade edilmiştir.

4857 sayılı Kanundaki “işçi çalıştıran” ifadesi yerine “çalışan istihdam eden” ifadesine yer verilmiş olması karşısında işveren kavramının da 6331 sayılı Kanunun uygulanması bakımından daha geniş kapsamlı anlaşılması gerektiği açıktır59. Buna göre, gerçek kişi ve tüzel

kişi (ticaret şirketleri, kooperatifler, dernek ve vakıflar) özel sektör işverenleri yanında, tüzel kişiliği olmayan özel sektör işverenlerinin adi ortaklıklar; tüzel kişiliği olan kamu tüzel kişileri (belediyeler, üniversiteler vb) yanında tüzel kişiliği bulunmayan ancak çalışan istihdam eden kamu işverenleri (kurum ve kuruluşlar) de iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin yükümlülüklere tabi olacaktır60.

Çalışan istihdam etmeden kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar ise işveren kavramı içerisine girmediğinden hem 4857 sayılı İş Kanunu hem de 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında işveren olarak değerlendirilemez. İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin yükümlülüklerin doğmasını sağlayan işveren sıfatının kazanılması açısından tek bir çalışan dahi yeterlidir.

57 Centel, Kapsam, 79 vd.; Ocak, İş Güvenliği, 15; Eser, 55.

58 Akkaya, Ceyhan/ Saltık, Ahmet, Sağlıklı Yaşama, Çalışma Hakkı ve Çağdaş İşyeri Hekimliği, III. Ulusal İşçi

Sağlığı Kongresi, Ekim 1998, 373; Alpagut, Gülsevil, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısında İşverenin Yükümlülükleri ve Risk Değerlendirmesi, Ankara 2012, 30; Eser, 56.

59 Yamakoğlu, 63.

60 İşveren kavramı hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Yılmaz, Mehmet, Kamu Kurumlarında İş Sağlığı ve