• Sonuç bulunamadı

İşyeri Hekimlerinin İş Güvencesi

IV. İŞYERİ HEKİMİNİN ÇALIŞMA İLİŞKİLERİ

2) İşyeri Hekimlerinin İş Güvencesi

Çalışanın işinin korunması, hem çalışan hem de toplum çıkarları açısından gereklidir. Aynı şekilde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasında, iş kazaları ile meslek hastalıklarının önlenmesinde önemli bir yeri olan işyeri hekimlerinin de iş güvencesinin sağlanması sadece kendi menfaatleri açısından değil, diğer çalışanların ve genel olarak toplumun menfaatleri açısından zorunluluktur148.

İş güvencesi sistemi, işçinin feshe karşı korunması amacıyla işverenin fesih hakkını sınırlayan, özellikle işverenin keyfi olarak fesih hakkını kullanmasını engelleyen düzenlemelerden oluşan sistemdir. İş güvencesi hukuk sistemimize öncelikle 4773 sayılı Kanun ile 1475 sayılı Kanuna eklenen bir hükümle girmiş, daha sonra yürürlüğe giren 4857 sayılı Kanunun 18 ve devamı maddeleri ile de iş güvencesi sisteminin hukuki altyapısı sağlamlaşmıştır. Başka bir ifade ile 2003 yılından bu yana iş hukuku sistemimizde iş güvencesi hükümleri uygulama alanı bulmaktadır. Konumuzun işyeri hekimlerinin iş güvencesi olması nedeniyle iş güvencesine ilişkin ayrıntılara girilmeyecektir. Bununla birlikte 4857 sayılı Kanunda yer alan iş güvencesi sistemi dışında işyeri hekimlerine yönelik olarak özel bir iş güvencesi sistemi getirilmese de işyeri hekimlerinin iş ilişkisini korumaya yönelik birtakım düzenlemeler yapılmıştır.

b) İşyeri Hekiminin İhbar Yükümlülüğünün Engellenmesi Halinde Doğacak Tazminat

146 Sümer, İş Sağlığı ve Güvenliği, 113.

147 Başçıl, Mesleki Bağımsızlık, 108; Yamakoğlu, 231; Danıştay bir kararında işyeri hekimi ile benzer şekilde

mesleki bağımsızlık ilkesi çerçevesinde görev yapan iş güvenliği uzmanı ile ilgili olarak iş güvencesine sahip olunması hususuna vurgu yapmıştır. Buna göre, “Öte yandan 16. maddede, iş güvenliği uzmanının görevine son vermede, işverenin fesih yetkisinin her koşulda varlığı ve geçerliliği kabul edilmiştir. Oysa iş güvenliğinden sorumlu mühendis ve teknik elemanın görevin özelliği gereği işveren ve işçilere karşı bağımsızlığının korunması gerekmektedir. Bu niteliği itibariyle Yönetmeliğin 16. maddesinde, haksız işten çıkarmaları önleyici, mesleki bağımsızlığı sağlayıcı bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Belirtilen sebeple de Yönetmeliğin 16. maddesi hukuka uygun değildir” D10HD., 28.03.2006, 6075/2159, Çalışma ve Toplum, 2006/4, 137 vd.

4857 sayılı Kanundaki iş güvencesine ilişkin hükümler şartların varlığı halinde işyeri hekimlerine veya işyeri hekimi çalıştıran işverenlere de uygulanacaktır. Bununla birlikte 6331 sayılı Kanunda yapılan değişiklikle, işyeri hekiminin yetkili merciye ihbar yükümlülüğünün işveren tarafından engellenmesin dolayı tazminat yaptırımıyla karşılaşacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre, işyeri hekimi tarafından işverene bildirilen eksiklik ve aksaklıkların acil durdurmayı gerektirmesi veya yangın, patlama, göçme, kimyasal sızıntı ve benzeri acil ve hayati tehlike arz etmesi, meslek hastalığına sebep olabilecek ortamların bulunmasına rağmen işveren tarafından gerekli tedbirlerin alınmaması halinde, bu durum işyeri hekimi tarafından Bakanlığın yetkili birimine, varsa yetkili sendika temsilcisine yoksa çalışan temsilcisine bildirilir (İSGK.8/2).

İşyeri hekimi tarafından bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmesinden dolayı işyeri hekiminin iş sözleşmesine son verilemeyeceği ve bu kişilerin hiçbir şekilde hak kaybına uğratılamayacağı öngörülmektedir. Aksi takdirde işveren hakkında bir yıllık sözleşme ücretinden az olmamak üzere tazminata hükmedilecektir. Söz konusu tazminatın ödenmesi işyeri hekiminin iş kanunları ve diğer kanunlar çerçevesinde sahip olduğu diğer hakların alınmasına engel olmayacaktır.

İşyeri hekiminin bildirim yükümlülüğünü yerine getirmesi durumunda sadece iş sözleşmesinin feshi değil, işyeri hekimine bu yüzden herhangi bir disiplin cezası verilmesi açıkça yasaklanmış ve müeyyideye bağlanmıştır. Bununla birlikte işyeri hekiminin kötü niyetle gerçek dışı bildirimde bulunduğu mahkeme kararıyla tespit edilirse işyeri hekiminin belgesi önce üç ay tekrarında ise altı ay süreyle askıya alınacaktır. Söz konusu düzenleme ile işyeri hekiminin görevini yerine getirmesi nedeniyle cezalandırılması engellenmeye çalışılırken aynı zamanda işyeri hekiminin kötü niyetli birtakım işlemlerinin de önüne geçilmeye çalışılmıştır.

6331 sayılı Kanunda öngörülen ve işyeri hekimi tarafından yapılması gereken bildirim hem yetki hem yükümlülüktür. Söz konusu bildirimin yapılmaması sonrasında iş kazası veya meslek hastalığı ortaya çıkarsa işyeri hekiminin hukuki ve cezai sorumluluğuna gidilecektir149.

İşyeri hekimi tarafından yapılacak bildirimin nereye yapılacağı Kanunda açıkça belirtilmese de İşyeri Hekimi ve Diğer Sağlık Personelinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik’te konu açıkça düzenlenmiştir. Buna göre, işyeri hekiminin işverene yazılı olarak bildirdikleri iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili alınması gereken tedbirlerden acil durdurma gerektiren haller ile yangın, patlama, göçme, kimyasal sızıntı gibi hayati tehlike arz edenleri, belirlenecek makul süre içinde işveren tarafından yerine getirilmemesi halinde, işyerinin bağlı bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne yazılı olarak bildirmekle yükümlüdürler

(İŞHEKYÖN.11/3). Yönetmelikte öngörülen makul sürenin ne kadar uzunlukta olacağını, işverene eksiklik ve aksaklıkları yazılı olarak bildiren işyeri hekimi belirleyecektir150. İşyeri

hekimleri, alınması gereken önlemlerin işveren açısından ekonomik koşulları bakımından güçlük yaratacak olması gibi hususları dikkate almaksızın makul süreyi belirleyecek ve bildirimi yapacaktır151.

6645 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik çerçevesinde güvence olarak görülen ve bildirim yükümlülüğünü yerine getirildiği için herhangi bir şekilde cezalandırılan işyeri hekimine tazminat ödeme zorunluluğunun sadece iş sözleşmesi ile çalışan işyeri hekimleri için söz konusu olabileceği ifade edilmektedir152. Bununla birlikte kamu görevlisi işyeri hekimlerinin

de mevzuatta izin verilen otuz saatlik süre için iş sözleşmesi ile çalıştığı kabul edildiğinde ilgili zaman dilimi çerçevesinde işvereni ile yaptığı sözleşme kapsamında tazminat hakkına sahip olduğu ileri sürülebilecektir.

6331 sayılı Kanunda öngörülen ve işyeri hekiminin bir yıllık sözleşme tutarından az olmamak üzere mahkeme tarafından belirlenecek tazminata mesleki güvence tazminatı adı verilebilir. Söz konusu nitelendirme konunun iş hukukundaki diğer tazminatlardan da ayırt edilmesine yardımcı olacaktır153.

Mesleki güvence tazminatının sadece Kanunda öngörülen bildirimin yapılması nedeniyle işyeri hekiminin hak kaybına uğratılması durumunda değil, işyeri hekiminin bildirim yükümlülüğü dışında diğer görevlerini de yerine getirmesi nedeniyle hak kaybına uğratılması durumunda da uygulama alanı bulması gerektiği haklı olarak ileri sürülmektedir154.

İşyeri hekimi tarafından talep edilebilecek mesleki güvence tazminatındaki sözleşme ücretinin işyeri hekimi ile işveren arasında yapılan iş sözleşmesi ile kararlaştırılan ücret olduğu kabul edilmelidir. Söz konusu ücret asıl ücret olup ilgili tazminatın hesabında giydirilmiş ücret yerine çıplak ücret dikkate alınmalıdır155.

c) İşyeri Hekiminin İş Sözleşmesinin Feshine Karşı Korunması

150 Baycık, Yeni Düzenlemeler, 128; Sümer, İş Sağlığı ve Güvenliği, 140.

151 Demircioğlu, A. Murat/ Kaplan, Hasan Ali, İş Güvenliği Uzmanları ve İşyeri Hekimlerine 6645 Sayılı

Kanunla Sağlanan Güvence, Sicil İş Hukuku Dergisi, 2015/33, 17 vd.

152 Sümer, İş Sağlığı ve Güvenliği, 142. 153 Sümer, İş Sağlığı ve Güvenliği, 142.

154 Sümer, İş Sağlığı ve Güvenliği, 142; Süzek’e göre de, söz konusu düzenleme, işyeri hekiminin eksiklik ve

aksaklıkları hem işverene bildirmesi hem de hükümde yer alan acil ve hayati tehlike arz eden aksaklıkların işverene bildirilmesine rağmen gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle durumun bakanlığa, varsa yetkili sendika temsilcisine yoksa çalışan temsilcisine bildirilmesi nedeniyle işten çıkarılmasını veya hak kaybına uğratılmasını yaptırıma bağlamaktadır. Söz konusu yaptırımın sadece yapılan bildirimler nedeniyle uygulanacağını kabul etmek hükmün amacına aykırıdır, Süzek, İş Hukuku, 938.

6331 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat hükümleri incelendiğinde, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasında işyeri hekimlerine çok önemli görevler yüklendiği, işyeri hekimlerinin cezai ve hukuki sorumluluklarının olduğu dikkate alınarak, işyeri hekimlerinin görevlerini mesleki bağımsızlık içinde yerine getirebilmeleri açısından iş sözleşmelerinin feshe karşı özel olarak korunması gerekir.

İşyeri hekiminin feshe karşı korunması sistemin sağlıklı işlemesi açısından hayati öneme sahip olmakla birlikte mevcut düzenlemeler çerçevesinde işyeri hekimleri için özel bir iş güvencesi sisteminin varlığından bahsedilemez. İşyeri hekimleri açısından en azından 4857 sayılı Kanunun 18. Maddesinde öngörülen altı aylık çalışma süresi şartı ve hizmet verilen işyerine ilişkin otuz işçi çalıştırma şartı aranmamalıdır. İşyeri hekimlerinin iş sözleşmesi ile bağlı olduğu işverenlerin ortak sağlık ve güvenlik birimleri olduğu dikkate alındığında işyeri hekimlerinin 4857 sayılı Kanunda yer alan iş güvencesi hükümlerinden yararlanma ihtimalleri de oldukça zayıftır. Mevcut sistem içerisinde işyeri hekimlerinin işe iade davası açabilmeleri için ilgili işverenliğe bağlı olarak en az altı ay çalışması gerektiği gibi iş sözleşmesi ile çalışılan ortak sağlık ve güvenlik birimi veya diğer işverenler bünyesinde en az otuz işçinin çalışıyor olması gerekir.

İşyeri hekimlerinin mesleki bağımsızlık çerçevesinde görev yapmaları bekleniyorsa 4857 sayılı Kanunun 18. maddesindeki şartlar aranmaksızın işe iade davası açabilmelerine yönelik düzenleme yapılması isabetli olacaktır.

Karşılaştırmalı hukuk örneklerine bakıldığında ise işyeri hekiminin diğer işçilerden farklı özel düzenlemelerle feshe karşı korunduğu görülmektedir. Almanya’da, işveren işyeri hekimini işe alırken ve işten çıkarırken, işçilerin temsil edildiği işyeri kurullarının onayını almak zorundadır156. Frsansa’da ise ancak iş müfettişinin izniyle işyeri hekiminin iş sözleşmesi sona

erdirilebilmektedir. İşverenin işyeri hekiminin sözleşmesini sona erdirme talebi müfettiş tarafından incelenirken işletme kurulunun görüşü alınmakta, işten çıkarılma nedenlerinin işyeri hekiminin mesleki faaliyeti ile ilgili olup olmadığı incelenmektedir157.

İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin kurulacak bir sigorta sistemi aracılığıyla yerine getirilmesi, sistemin finansmanının ise işverenden alınacak primlerle sağlanması, işyeri hekimlerinin oluşturulacak organizasyon çerçevesinde işyerlerinde görevlendirilmesi suretiyle mesleki bağımsızlığın ve iş güvencesinin sağlanabileceği yönünde görüşler de ileri

156 Şişli, 60; Özdemir, İş Sağlığı ve Güvenliği, 208; Demircioğlu, İş Güvenliği Uzmanlığı, 60; Yamakoğlu, 240. 157 Süzek, İşçi Sağlığı, 36; Süzek, İş Hukuku, 946; Özdemir, İş Sağlığı ve Güvenliği, 207; Yamakoğlu, 241.

sürülmektedir158. Söz konusu görüşler incelendiğinde mevcut sistemin çok sayıda olumsuz

yönleri dikkate alındığında özellikle iş sağlığına yönelik hizmetlerde uygulanabilir bir yöntem olacağı kanaatindeyiz.

II. İŞYERİ HEKİMLERİNİN SORUMLULUĞU