• Sonuç bulunamadı

Ulusal Hukukta Gelişmeler: Ticaret-i Bahriye Kanunname-i Humâyûn

Osmanlı siyaset ve hukuk düzeninde önemli yenilik ve değişiklikleri beraberinde getiren Fransız etkisi, Napolyon ile Fransa’da başlayan kanunlaştırma hareketleri ve Fransız ihtilalidir. Bu etki Osmanlı Devleti’nde hem idare alanında hem de ticaret alanında kendini göstermiştir. Ticari yaşamın hareketliliği ve ihtiyaç doğrultusunda özel hukukun ilk çeviri kanun çalışması ticaret hukuku alanında olmuştur. Kanun çalışmalarına ek olarak, ticaret gemilerinin gece Boğaz’dan çıkışlarına ilişkin çıkarılan nizamname (1870), çatmayı önlemeye dair nizamname (1896), yabancı ticaret gemilerinin boğazdan geçiş zamanlarına ilişkin talimatname (1913) gibi düzenlemeler de bu kapsamda yer almıştır705. Bunlara ek olarak navlun ve konişmentolara ilişkin düzenleme ilk olarak 1848 yılında yapılmıştır. Böylece ticaret gemilerinde klasik dönem uygulamasındaki gemi kira usulünden navlun ve konişmento usulüne geçilmiştir706. Bu konudaki ayrıntılı düzenlemeye ise Ticaret-i Bahriye Kanunname-i Humâyûn’da yer verilmiştir.

703 Cevdet Paşa, s. 104-105.

704 Bu geçiş süreci hakkında bkz. Ekinci, “Osmanlı Deniz Ticaretinde Ölçü Birimlerinin Batılılaşmasına Bir Örnek: Kile’den Tonilatoya, Moorsom Usulü’nün Uygulanması”, s. 323.

705 Duran, s. 338.

706 Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Tarihi Deniz Arşivi, Defter No: 4, sf. 169 A, 18 Şaban 1264/20 Temmuz 1848.

Ohannes Efendi tarafından çevrilen 1807 tarihli Fransız Ticaret Kanunu (Code de Commerce/I. Kısım) 1850 yılında; yine Fransa’dan alınan bir diğer çeviri kanun Usul-ü Muhakeme-i Ticaret Nizamnamesi ise 1861 yılında Osmanlı Devleti’nde yürürlüğe girmiştir707. Deniz ticaretine ilişkin yapılan ilk kanuni düzenleme ise 6 Rebi’ulevvel 1280/22 Ağustos 1863708 tarihli Ticaret-i Bahriye Kanunname-i Humâyûnu’dur. Niteliği itibariyle tercüme bir kanun olmakla birlikte, bazı hükümleri Hollanda ve Belçika kanunlarından alınarak kanun tamamlanmıştır. Yolcular hakkındaki bölüm ise Hollanda ve Almanya kanunlarından faydalanılarak oluşturulmuştur.

Ticaret-i Bahriye Kanunname-i Humâyûnu on dört fasıldan oluşmuştur709. Birinci fasıl gemi710 ve diğer deniz araçları hakkında olup, genel hükümlerden oluşmaktadır. İkinci fasıl gemilerin mahkeme tarafından zapt olunması ve satışına dairdir. Üçüncü fasıl gemi sahiplerine ilişkin maddelerden oluşmaktadır. Dördüncü

fasıl kaptanlar hakkındadır. Beşinci fasıl geminin hizmetine istihdam olunan tayfanın tutulması ve ücretleri hakkındadır. Altıncı fasıl navlun sözleşmelerine yani geminin kiraya verilmesine ilişkin esasları düzenler. Yedinci fasıl taşıma senedi hakkında, sekizinci fasıl navlun, dokuzuncu fasıl yolcular hakkındadır. Onuncu fasıl deniz ödüncüne ilişkin maddeleri düzenlerken, on birinci fasıl sigortaya ilişin hükümleri düzenler. İkiye ayrılan on birinci fasıl, birinci kısımda sigorta sözleşmesinin esaslarına ilişkin meselelere, ikinci kısımda sigorta sözleşmesinin taraflarının hak ve yükümlülüklerine temas etmiştir. On ikinci fasıl avaryaya ilişkin hükümleri ele almaktadır ve bu fasıl da iki kısma ayrılmıştır. Birinci kısımda deniz hasarı nedir, kaç

çeşitten oluşur ve bundan doğan borç nasıl ödenir konuları ele alınırken; ikinci kısımda

707 Seda Örsten Esirgen, Osmanlı Devleti’nde Kanun Yapma Geleneği ve Cumhuriyet Döneminde Uygulanan Osmanlı Kanunları, Turhan Kitabevi, Ankara, 2017, s. 25; Koray Ergin, “Osmanlı Devleti’nde Kanunnamelerden Nizamnamelere Geçiş”, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Aralık 2016, Sayı 39, ss. 1-26, s. 16.

708Bu kanun Code de Commerce’in deniz ticaretine ilişkin hükümlerin düzenlediği ikinci kısmının çevirisidir.

709 Düstur, Birinci Tertip, I. Cilt, s. 466-536.

710 Kanunda yolcu ve eşya taşımak üzere seyrüsefer yapan her türlü deniz aracı için “gemi” veya

“sefine” kavramları kullanılmıştır. Gemiler taşıma kapasiteleri ve büyüklüklerine göre farklı adlarla anılmışlar ve sözleşmelerde geminin türüne de yer verilmiştir. Kanun metninde sefine olarak anılan gemi tabirinden istisnaî bir durum belirtilmediği müddetçe seyrüsefere çıkılabilmesi için gerekli olan ve gemi üzerinde bulunan alet, edevat ve donanıma sahip olduğu anlaşılmalıdır. Geminin içerisinde bulunan alet, edevat ve donanımı satım, kira, rehin gibi akitlerde önem kazanır. Bunların hariç

tutulduğuna ilişkin bir istisna yer alması durumunda hukuki işlemlerin çıplak gemi mülkiyetine ilişkin olduğu anlaşılmalıdır. Kanun içerisinde özel olarak belirtilmemekle birlikte gemiler gayrimenkul statüsünde değerlendirilmişlerdir, Kostaki Vayani, s. 55.

denize mal atma durumunda ortaya çıkan hasar ve bunun paylaştırılması hususları düzenlenmiştir. On üçüncü fasılda zamanaşımı konusu düzenlenmekle beraber, on dördüncü fasılda da dinlenmeyen davalar belirtilmiştir.

Ticaret-i Bahriye Kanunname-i Humâyûn’da nelerin deniz ticaretine ilişkin işlemlerden sayılacağına ve yargılamaya ilişkin doğrudan bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Buna ilişkin hükümler Zeyl-i Kanun-u Ticaret’in 28., 29. ve 30.

maddelerinde düzenlenerek deniz ticareti muhakemesine ilişkin sınırlar çizilmiştir711. Deniz ticaretinin kanunlaştırılmasına dair adımların atılmasının yanı sıra ortaya çıkan ticari uyuşmazlıkların çözümlenmesi ve idari işlerin yürütülmesi amacıyla yeni kurumlar ve mahkemeler de kurulmuş; böylece Tanzimat öncesinde devletin teşkilat yapısında başlayan değişiklikler, Tanzimat sonrasında da devam etmiştir. Bu kapsamda çeşitli idari işlerin yerine getirilmesi ve uyuşmazlıkların çözümlenmesi amacıyla kurulan meclisler, ticaret alanında da kendini göstermiştir. Nâfı’a Meclisi kapsamında kurulan Meclis-i Murâfa’a hem tacirlerin aralarında çıkan uyuşmazlıkları çözümlemede hem de ortaya çıkan ticari sorunların çözümünde görev yapmıştır712.

Ticaret nezaretinin kurulmasından sonra ise Meclis-i Murâfa’a, Ticaret Meclisi olarak anılmaya başlamıştır713. 1845 tarihinde kurulan Bahriye Meclisi714’nin bir alt

711 29. maddeye göre gemi yapımına ilişkin bütün taahhütler deniz ticaretine ilişkin işlerden sayılır.

Buna göre gemi kavramına dahil olan her türlü deniz aracının yapımında kullanılacak tahta, zift, bakır, civa, demir gibi gerekli malzemelerin satın alınması, geminin yapımı sırasında görev yapacak işçiler ile gemi sahibi arasında yapılacak iş sözleşmeleri ve taahhütler deniz ticaretine ilişkin işler kapsamında yer almaktadır. Deniz ticaretine ilişkin olduğu belirtilen diğer hukuki durumlardan ikincisi Osmanlı sahillerinde ve yabancı memleketlere seyrüsefer yapan gemilerin alım ve satımına ilişkin muamele ve taahhütlerdir. Maddenin hem Osmanlı sahillerine hem de yabancı memleketlere seferde bulunan tüm gemiler ifadesini barındırması hem iç denizlerde hem de dış denizlerde sefere çıkan gemilerin alım satımına ilişkin hukuki meseleleri deniz ticareti kapsamında saydığının göstergesi olarak kabul edilmektedir. Üçüncü olarak kanunda bir yerden başka bir yere deniz yolu ile gerçekleştirilen taşıma işleri deniz ticaretine ilişkin işlerden sayılmıştır. Kanun ifadesinde “bahren emvali ve eşya nakli ve irsali” yer alması sebebiyle yolcu taşımacılığının deniz ticaretine ilişkin olup olmadığı hususu tartışmaya konu olsa da bunun da deniz ticaretine ilişkin işlerden sayılacağı kanaatine varılmıştır. Deniz ticaretine ilişkin hususlardan dördüncüsü direk, halat gibi alet ve edevatın, yine gemide bulunan gemicilerin ihtiyacı için alınan yiyecek, içecek gibi her türlü ihtiyacın alım ve satımı işidir. Burada ikili bir ayrıma gidilmiştir. Halat, direk gibi sadece gemi ile alakalı şeylerin alım satımı deniz ticaretine dair bir husus olarak kaydedilmişken, kömür ve erzak gibi gemi haricinde de kullanılabilecek şeylerde sadece gemi içerisinde veya gemidekilerin kullanması amacıyla alım ve satımının deniz ticaretine ilişkin işlerden sayılacağı belirtilmiştir. Sigorta sözleşmeleri, deniz ödüncü sözleşmeleri, çatmaya ilişkin işler yine deniz ticaretine ilişkin hususlardan sayılmıştır. Düstur, Birinci Tertip, I. Cilt, s. 451.

712 Coşkun Çakır, “Tanzimat Dönemi’nde Ticaret Alanında Yapılan Kurumsal Düzenlemeler:

Meclisler”, Journal of Social Policy Conferences, 2012; Sayı 43-44, ss. 363-379, s. 367.

713 Bu dönüşümün tam tarihinin bilinmediği ancak 1839-1841 tarihleri arasında olduğu yönünde bkz.

Çakır, s. 368.

714 Denizcilik alanında ilk Bahriye Meclisi 20 Zilkade 1255/25 Ocak 1840 tarihinde kurulmuştur. Bir reis, bir müftü, dört aza, bir kâtipten oluşan meclis, doğrudan Kaptan Paşa’ya bağlı olarak yaklaşık iki

meclisi olarak teşkilatta yer bulan Ticaret Meclisi’nin bünyesinde, bir reis, bir tercüman, daimî ve geçici üyeler görev yapmıştır715. Deniz ticareti ile ilgili meselelerin çözümlenmesi ise Ticaret-i Bahriye Meclisi tarafından gerçekleştirilmiştir. 1865 tarihinden itibaren ise deniz ticaretine ilişkin meselelerin çözümlenmesi kurulan Bahriye Ticaret Mahkemesi’nin görevine dahil edilmiştir716.