• Sonuç bulunamadı

Gasp kavramı Mecelle’de bir kişinin izni olmadan malını almak, el koymak olarak tanımlanmıştır. Gasp ve telefe ilişkin düzenlemeler Kanun’un 124, 125 ve 246.

maddelerinde düzenlenmiştir. Gasp, hasarât-ı bahriye-i hususiyeden yani özel deniz

865 Düstur, Birinci Tertip, I. Cilt, s. 533.

866 Düstur, Birinci Tertip, I. Cilt, s. 533.

867 Düstur, Birinci Tertip, I. Cilt, s. 533-534.

868 Düstur, Birinci Tertip, I. Cilt, s. 534.

869 Düstur, Birinci Tertip, I. Cilt, s. 534.

hasarları kapsamında sayılmıştır. Zarara kimin katlanacağı hususu ise kaptanın kusurunun olup olmamasına göre belirlenir. Eğer kaptanın hatası dahilinde gasp gerçekleşmişse kaptana veya gemi sahibine tazmin talebinde bulunulur.

Gaspın navlun bedeline etkisi konusu da Kanun’da yer bulan hükümlerden olmuştur. Buna göre eğer kaptan geminin gasp edilmesini engellemek adına çaba göstermemişse navluna hak kazanamayacak; eğer gemiyi kurtarmak adına gereken çabayı göstermişse fakat gaspın gerçekleşmesine engel olamamışsa yine de gaspın gerçekleştiği yere kadar olan mesafe için navluna hak kazanılacaktır870.

Gaspa ilişkin davaların dinlenmesi için davaların dinlenmesi için hasara uğrayan şeyin değerinin %1’ini aşması gerekir (m.250)871.

D. Çatma

Kanun çatma konusuna 249. maddede yer vermiştir872. Hükümde hangi taraf kusurluysa zararı tazmini de o tarafın yükleneceği belirtilmiştir. Eğer kaptanların kusuru ile çatma gerçekleşmişse fakat hangi kaptanın buna sebep olduğu tespit edilememişse, kaptanlar gemilerin değerlerine göre zararı tazminle yükümlü olacaktır.

Çatma durumu iki geminin kaptanlarından birinin kusuru ile gerçekleşmişse gerçekleşen zararın sebebi olan kaptan tarafından karşılanır.

Çatma durumu iki geminin kaptanlarının kusurlarından kaynaklanmış ise veya buna hangisinin sebep olduğu bulunamamış ise bu durumda iki geminin değeri kıyaslanarak her birinin değerine göre tamir masrafı alınır. Bu son iki durumun gerçekleşmesi halinde ortaya çıkan zarar, bilirkişi tarafından keşif yapılarak belirlenir (m. 249).

Çatma sonucunda kaptanın sorumluluğuna gidilebilmesi için dava şartı olarak protesto şartı aranmıştır873.

11 Mart 1877 günü Carlota Asorato adlı İtalyan ticaret gemisi ile Mecidiye Fırkateyn-i Humayûnu’nun çarpışması neticesinde kaptan Bicio Andrea’nın kaptan Ali Bey hakkında açtığı davada ortaya çıkan zararın tazmini ve bunun yanı sıra dava

870 Düstur, Birinci Tertip, I. Cilt, s. 499, 500.

871 Düstur, Birinci Tertip, I. Cilt, s. 529, 530.

872 Düstur, Birinci Tertip, I. Cilt, s. 529.

873 Ali Kemal, “Ticaret-i Bahriyede Tevhid-i Kavanine Doğru Bir Hatve”, Dârülfünun Hukuk Fakültesi Mecmuası, Eylül 1338/1922, s. 32.

sonuçlanana kadar ticaretten mahrum kaldığı her gün için tazminat istendiği görülmektedir874.

Bir başka olayda Şirket-i Hayriye vapurlarından Eyüp Kaptan komutasındaki 23 numaralı vapur, Aymira Vapurundan çıkarılan eşyaların yüklü olduğu mavnaya ile Mehmet ve Hasan adlı şahısların 52 numaralı mavnasına çatmış, yüklerin bir kısmı tamamen kullanılamaz hale gelirken, bir kısmı ise denizden çıkarılmasına rağmen bozulmuştur. Kusurun 23 numaralı vapurun kaptanında olduğu tespit edilmesi üzerine söz konusu şirketten hem bozulmuş olan yüklerin hem de kurtarılmak için yapılan masraf talep edilmiştir875.

Çatma sonucunda gemide meydana gelen zarar ile yüklü mal ve eşyaların uğradığı zararın talep edilmesinin yanı sıra kaptanın bu kazadan dolayı ticaretten geri kaldığı günler için tazminat talepleri de haklı görülmüştür.

Çatmaya ilişkin 249. maddenin içeriğinde iki geminin çatma durumuna ilişkin düzenleme bulunmakla birlikte, hareket halindeki gemilerin sahilde bulunan binalara zarar vermesine ilişkin bir esasa yer verilmemiştir. Ancak bu şekilde meydana gelen kazalarda gemilerin birbirine çarpmasına ilişkin hükümlerin geçerli olduğu yönünde 1871 yılında haricî bir düzenlemeye gidildiği görülmektedir876.

874 Alafranga sene-i hâlin Mart onbirinde hınta hamûleli olarak fener- leri îkad olunmuş iken bahr-ı sefid’e doğru hareket eden İtalya devleti tüccâr sefâyîninden Carlota Asorato tabir olunur sefîneye Mecîdiye fırkateyn-i hûmâyunu çatarak külliyetli zarar îrâs etmiş olduğundan dolayı sefîne-i mezkûre kapudanı Bicio Andrea fırkateyn-i mezkûre kumandanı Ali bey aleyhinde ikâme-i da‘va birle melfûf arzuhâlinde tafsilen beyân eylediği onaltı bin ikiyüz seksenaltı frank seksen iki santim zarar ve masârif-i vâkı‘âsının mutâlebe ve bundan mâadâ da‘vaya hmasârif-itâm vermasârif-ilmasârif-inceye değmasârif-in yevmmasârif-iye ellmasârif-işer frank bmasârif-i’l- bi’l-hesâb i‘tâsı ve mahrûm olduğu ticâretten nâşî beş bin frank güzeşte ve masârifinin ayrıca hesap ve i‘tâsı içün ticâret-i bahriye’ye bi’l-havâle havâlesini devlet-i muşârunileyhâ sefîri [iltimâs ve takrîr eder]. 7 Rebiulevvel 1295/11 Mart 1877; Kenanoğlu/ Kenanoğlu, Sayı 7, Bahar 2009, s. 78.

875 “Florpo tesmiye olunan İtalya posta vapur kumpanyasının Dersaâdet’te bulunan acenteleri Rossi ve Scafino taraflarından sefârete takdîm olunan arîzadan müstebân olduğu üzere geçen Teşrinievvelin otu- zuncu günü Şirket-i Hayriye vapurlarından olup Eyüp kapudanın süvar oldu- ğu 23 numaralı vapur mezkûr kumpanya vapurlarından Aymira vapurundan çıkarılmış olan eşyâsını hâmil olan mavnaya mavnacı Mehmed ve Hasan nâm şahısların 52 numaralı mavnaları çatarak eşya-i mezkûre denize dökülüp bi- razı külliyen zayi ve birazı çıkarılmış ise de bozulmuş olup bu müsâdemeye ise 23 numaralı vapurun kapudanının adem-i dikkatinden olmakla mezkûr şirket kumpanyasından zarar ve ziyân olarak bozulmuş olan mevâddan dolayı (s.79) yüzaltı lirâ seksenyedi kuruş ve zâyi olanlardan dolayı altmış

lirâ dok- san kuruş ve binyüz frank ve yetmişbeş santim dahi denizden eşya-i mağru- kanın çıkarılmak üzere edilen masârifiyle berâber güzeşte ve masârif-i muha- keme ve sâiresinin tahsîli zımnında keyfiyetin îcâb eden mahalle havâlesiyle tesviyesini devlet-i muşârunileyhâ maslahatgüzârı iltimâs eder.”, 30 Zilkade 1295/ 25 Kasım 1878, Kenanoğlu/ Kenanoğlu, Sayı 7, Bahar 2009, s. 148-149.

876 Gemilerin birbirine çatmasına ilişkin maddelerin sahildeki binalara çarpan gemilere uygulanması talebi hakkında, DABOA, Bahriye 1, 2/9, 12 Safer 1288/ 3 Mayıs 1871.

X. SÖZLEŞMENİN SONA ERMESİ

Sözleşmeyi sona erdiren hallerden ilki sözleşmenin gereği gibi ifa edilmesidir.

Kararlaştırıldığı üzere mal ve eşyalar kontratoda yazılı yere taşınır ve menfaat gerçekleşir. Taşıma işlemi sonucundan navlunun ödenmesi ile birlikte her iki taraf da yükümlülüklerini gerçekleştirir ve sözleşme son bulur.

Sözleşmeyi sona erdiren hallerden ikincisi ise fesihdir. Navlun sözleşmelerinde fesih, genel olarak Mecelle’deki fesih hükümlerine ve Ticaret-i Bahriye Kanunname-i Humâyûn’dakKanunname-i feshKanunname-i gerektKanunname-iren özel sebeplerKanunname-in sayıldığı hükümlere tâbKanunname-idKanunname-ir877. Bu kanunlardaki fesih hükümlerine göre sözleşmenin taraflarından birisi fesih talebinde bulunabilecektir.

Ticaret-i Bahriye Kanunname-i Humâyûn’da navlun sözleşmeleri başlığı altında yer alan iki maddede fesih konusu düzenlenmiştir. Bunlardan ilki geminin sefere başlamasından önce gideceği yere dair ticarî yasaklılık durumunun ortaya çıkmasıdır.

Bir mücbir sebep olarak değerlendirilen ve 96. maddede yer alan hükme göre geminin kalkış ve hareketinden önce gideceği şart olunmuş yer ile emr-i ticarete dair yasaklılık durumu ortaya çıkarsa, navlun mukaveleleri feshedilmiş olur ve tarafların birbirinden zarar tazmini iddiasına hakkı olmaz878. Ayrıca kiracının navlun ödemesi de gerekmez.

Yükletici olan kimse mal ve emtiasının yüklenmesi ve tahliyesi için ortaya çıkan masrafı ödemeye mecbur olacaktır. Ancak emr-i ticarete dair yasaklılık durumu geçici bir süreyle ortaya çıkmışsa ve sonradan seferin gerçekleşmesi mümkünse, bu durumda taraflara fesih hakkı vermez. Çünkü bu durum, seferin iptaline değil sadece ertelenmesine yönelik bir mücbir sebeptir879.

Eğer gemi sefere çıktıktan sonra bir ticari yasaklılık durumu veya geminin sefere devamını engelleyen bir mücbir sebep ortaya çıkmışsa da kira sözleşmesi hükümsüz kalır.

Yükleten sözleşmeyi seferden önce kendi kendine feshettiği takdirde navlunun yarısını ödemeye mecbur olur. Ancak sefer esnasında sözleşmeyi feshederse bu durumda tamamını ödemesi gerekir. Bu düzenlemenin amacı donatanı korumaktır.

Çünkü donatan sefer öncesinde başka bir yükleten bulabilecektir, fakat seyir esnasında

877 Mişon Efendi, s. 138.

878 Düstur, Birinci Tertip, I. Cilt, s. 492.

879 Mişon Efendi, s. 138.