• Sonuç bulunamadı

Gemi Kira Sözleşmelerinde Kusur Sorumluluğu

İslam hukukunda sorumluluk konusu damân, gasp, itlaf ve icare konuları içinde incelenmiştir. Sözlükte bir şeyi üstlenme, kefalet, taahhüt etme, garanti etme şeklinde karşılık bulan damân kelimesi, bir borcun ödenmesini, bir nesnenin alacaklıya teslim edilmesini veya bir kişinin belirli bir yerde ve belirli bir zamanda alacaklıya sunduğu bir garantiyi içerebilir409.

Kur’an’da sözleşmelerin yerine getirilmesi ve mala zarar verilmemesi yönünde hükümlerin yanı sıra, bunlara uyulmaması halinde ortaya çıkacak zararın karşılıksız kalmayacağına ilişkin hükümler de yer almaktadır410. Niteliği itibariyle bir malın kullanımını ve bu amaçla teslimini gerektiren kira sözleşmesinde de kiraya veren ve kiracı açısından sorumluluk ilkeleri belirlenmiştir.

Sorumluluk farklı kategorilere ayrılarak incelenmiştir. Para veya mal için sorumluluk garantisi tüm mezheplerce kabul görmüştür.

1. Geminin Zarar Görmesi Durumu

Geminin zarar görmesi durumunu iki başlık altında incelemek gerekmektedir.

Çünkü basit gemi kira sözleşmesinde, kendisine teslim edilen gemiyi zarara uğratan kiracı için sorumluluk doğarken, taşıma amaçlı gemi kira sözleşmesinde gemide yüklü

malları belirlenen yere ulaştırmayı amaçlayan taşıyanın sorumluluğu karşımıza çıkmaktadır.

a) Kiracının sorumluluğu

Kötü niyet taşımaksızın, taksirle ve kullanma yetkisini aşma kastı olmaksızın kiralananın telef olması durumunda kiracının tazmin yükümlülüğü yoktur411.

İslam hukuku hayvan kirasında hayvanı telef edecek miktarda yük yüklenmesi ve bu sebeple hayvanın telef olması sonucunda kiracıyı hayvanın kıymeti oranında tazminat ödemekle yükümlü kılmıştır412. Çünkü bu durum kullanma kastının aşılması haline bir örnek teşkil eder. Buna göre gemi kirasında da kapasiteyi aşan ve geminin

409Hamza Aktan, “Damân”, DİA, VIII. Cilt, İstanbul, 1993, s. 450.

410 Bakara, 2/177,188; Maide, 5/1; Nahl, 16/ 91,126.

411 Bilmen, VI. Cilt, s. 229.

412 Merginanî, s. 407; Ali el-Hafîf, s. 517.

batmasını sağlayacak oranda yükleme yapıp da telefe sebep olan kiracının bunu tazminle yükümlü olduğu söylenebilir.

Buna karşın, söz konusu fazla yükleme yapılırken gemi sahibi de oradaysa kiracı, fazla yüklenen ürün nispetinde zararı tazminle yükümlü olur413.

Kararlaştırılan güzergâh dışında bir yere seyrüsefer yapılırsa ve gemi telef olursa kiracı zararı tazmin eder. Bunun sebebi ise mal sahibinin rızasının dışına çıkılmış

olmasıdır414.

Kiracı sırf zarar verme kastıyla kiralananın telef olmasına sebebiyet vermesi halinde aynen tazminle, söz konusu zarar sebebiyle değer azalması meydana gelmişse bu azalan değer kadarını tazminle yükümlüdür415. Normal kullanımın dışında kiralanan şeye yönelik davranışlar, zarar verme kastı olarak değerlendirilir. Örneğin, odun yüklü bir geminin güvertesinde ateş yakılması ve ateşin sıçraması sonucu geminin telef olması halinde kiracının tazmin yükümlülüğü vardır.

b) Kiraya verenin sorumluluğu

Yapılan gemi kira sözleşmesinde aynî olarak belirlenmiş geminin kaza sonucu helak olması durumunda sözleşme hükümsüz kalır ve bu nedenle de gemi sahibi kiracıya yeni gemi sağlama yükümlülüğünden kurtulur416. Kötü hava koşulları, insan faktörlü engeller ya da geminin denize elverişsiz haldeyken sefere çıkılması durumunda ise gemi sahibi yolcu ve taşınan yüklerin varış yerine ulaştırılmasından sorumludur417. İnsan faktörlü engellere örnek olarak korsan saldırıları, kaptan veya mürettebatın rotada hataya düşmeleri verilebilir.

Geminin takip edeceği rota üzerinde bir saldırının gerçekleşeceği öğrenilmesi nedeniyle gemi geri döndürülürse, kaptan ücret alamaz ve bu durumda, kendi iradesiyle geri dönmedikçe, yeniden sefere çıkmak mecburiyetinde değildir418.

2. Gemideki Taşınan Malların Zarar Görmesinde Taşıyanın Sorumluluğu Buraya kadar olan bölüm kiralanan geminin zarar görmesi halinde kiracının sorumluluğunu açıklamaktadır. Ancak gemide yüklü malların zarar görmesi, geminin

413 Bilmen, VI. Cilt, s. 232.

414 Merginanî, s. 407.

415 Bilmen, VI. Cilt, s. 229; Ali el-Hafîf, s. 517.

416 Khalilieh, Islamic Maritime Law: An Introduction, s. 61.

417 Khalilieh, Islamic Maritime Law: An Introduction, s. 62.

418 İbn Abidin, XIV. Cilt, s. 204.

batma tehlikesi geçirmesi halinde taşınan malların denize atılması veya geminin tamamen batması durumunda taşınan malların tazminine yönelik uygulanacak esaslar ayrıca ele alınmalıdır. Malların bir yerden başka bir yere nakledilmesi için kiralanan gemide, kiraya verenin hatasından dolayı geminin batması halinde, taşınan malı tazmin etmek zorunda kalır419.

Gemi kira sözleşmelerinde ortaya çıkan menfaat bir yükün bir yerden, belirlenmiş olan başka bir yere taşınması yani nakledilmesi olduğundan; taraflar taşıyan ve taşıtan sıfatını kazanırlar. Bu nedenle sözleşme konusu malların bir yerden başka bir yere nakledilmesini sağlama işi, gemisini kiraya veren gemi sahibinin veya gemi işletme müteahhidinin yükümlülüğüdür. Bununla birlikte, deniz taşıma sözleşmesinde kişi bir gemiyi kiralayıp, başka bir kişinin yükünü taşımayı taahhüt ediyorsa bu durumda gemi sahibi taşıma sözleşmesinin bir tarafı olmaktan çıkar420. Bu kapsamda taşıyanın sorumluluğundan anlaşılması gereken gemi sahibinin, donatanın, kaptanın veya tayfanın ihmal ve kusuru sonucunda gemideki malların uğradığı zararın tazmini konusudur.

Zararın tazminiyle yükümlü olunmasında aranan ilk şart; taşıyanın, taşınan eşyanın yanında olması, malın telef olmasına kendisinin sebep olması ve yükle ilgili kişi bir diğer ifadeyle taşıtanla ile birlikte bulunmamasıdır421. Buna göre taşıyana malların zilyetliği nakledilmeli, mal sahibi ya da vekili malların yanında bulunmamalıdır422. Çünkü malik taşıyanla birlikteyken zilyetliğin devri gerçekleşmez ve malın muhafaza yükümlülüğü taşıyanda değil, yine malikte kalır423. Ayrıca taşınan eşyaların telef ve zayî olmasına müşterek işçi kendi fiili ile sebep olmalıdır; yani muhafaza yükümlülüğünün eksik ifası veya ihmal ile bu zararın gerçekleşmiş olması şartı aranır. Buna göre taşıyanın eksik ifası veya ihmali bulunmayan durumlarda zarardan sorumlu olması beklenemez. Mal sahibinin veya vekilinin de yer alacağı bir seferde taşınacak mal ve eşyaların farklı gemilere yüklenmiş olması bu durumda önem arz etmemektedir; bu durumda da müşterek işçinin sorumluluğu ortadan kalkar424.

419 Bilmen, VI. Cilt, s. 234.

420 Karaaslan, s. 51.

421 İbn Abidin, XIV. Cilt, s. 211; Bilmen, VI. Cilt, s. 236.

422 Taşıtan ise yüklenecek malların sahibi olabileceği gibi, yine onun belirlediği bir vekil ya da nakliye komisyoncusu olabilir. İslam kaynaklarında buna ilişkin net bir ayrım yapılmamıştır.

423 İbn Abidin, XIV. Cilt, s. 211; Şafii görüşü de bu yöndedir. Çünkü mal, taşıyana tamamen teslim edilmiş sayılmaz ve muhafızı yine sahibi sayılır, bkz. Bilmen, VI. Cilt, s. 237.

424 İbn Abidin, XIV. Cilt, s. 268.

Ortaya çıkan zararın tazmininde aranan ikinci şart ise kaptan ve tayfanın gemideki statüsüdür. Gemi sahibi hem işleten hem de kaptan olabilir; bunun dışında kaptan ve gemi tayfası ecr-i müşterek statüsünde sayılmıştır425.

Ecr-i müşterek, bir diğer tabirle müşterek işçi, kiraya verenden başkası için de çalışabilen işçi olarak tanımlanır; terzi, hamal, dellal, iskele kayıkçısı müşterek işçiye örnek olarak verilir426. Ancak iş bitince ücretini alabilen müşterek işçi, elinde bulunan emanet hükmündeki malın helak olmasına kusuru ile bizzat sebep olursa bunu tazminle yükümlüdür427. Bunun dışında müşterek işçiye, ortaya çıkan zararı tazmin yükümlülüğü sözleşmede şart olunsa dahi bu şart bâtıl kabul edilmiştir428. Örneğin;

gemi mutfağında yemek pişirmek için yakılan ateşten yükselen kıvılcımların rüzgarla taşınıp taşınan yüklere zarar vermesi halinde aşçı ve kaptan zararı tazminle yükümlü

olmaz; kasıt olduğu anlaşılırsa hem kaptan hem de gemi sahibi zarardan sorumlu olur429. Bunun gibi kaptanın gemiyi olması gerekenden az veya fazla hızla kullanması sebebiyle gemi batarsa ve taşınan mal ve eşyalar telef olursa, bu durumda zarara müşterek işçi yani kaptan katlanır430. Ancak fırtına sebebiyle veya geminin herhangi bir kayalığa çarpması nedeniyle geminin batmasında kaptanın sorumluluğu yoktur431. Yine gemideki yüklü küplerin taşınmasında tutulan hamalın küpü düşürerek kırmasında gereken özeni göstermediği gerekçesiyle tazmin yükümlülüğü kabul edilmiştir432.

Taşıyan, belirli bir yere ulaştırılmak üzere gemiye yüklenen malların sözleşmede belirlenen yere nakledilmesinden sorumludur ve yolculuk esnasında gemide ortaya çıkan teknik bir aksaklık sebebiyle taşımaya elverişsiz hale gelmişse yeni bir gemi tahsis edip söz konusu yere malların ulaştırılmasını sağlamalıdır433.

425 İbn Abidin, XIV. Cilt, s. 209; İbrahim Halebi, III. Cilt, s. 408.

426 Tek kişiye çalışan ve özel bir işle yetkilendirilen kişiye ecr-i hass denilir ve fiilen çalışmasa bile sözleşme boyunca iş sahibinin emrindedir, Serahsî, XV. Cilt, s. 111; Bilmen, VI. Cilt, s. 157; Merginanî, s. 421.

427 Bilmen, VI. Cilt, s. 238; İbn Abidin, XIV. Cilt, s. 209; İbrahim Halebî, III. Cilt, s. 357; Serahsî, XV.

Cilt, s. 109.

428 İbn Abidin, XIV. Cilt, s. 210.

429 Serahsî, XV. Cilt, s. 111; Khalilieh, Islamic Maritime Law: An Introduction, s. 68; Karaman, s.

470.

430 İbn Abidin, XIV. Cilt, s. 210-211; İbrahim Halebi, III. Cilt, s. 408. Batmanın denizdeki bir gemi için kaçınılmaz olduğu ve bundan dolayı kaptanın gemiyi yanlış yönetmesi sonucu batması durumunda bile tazmin yükümlülüğü altında olmayacağını savunan İbn Ebu Leyla’nın görüşü hakkında bkz. Serahsî, XV. Cilt, s. 112.

431 İbn Abidin, XIV. Cilt, s. 251-252.

432 Serahsî, XV. Cilt, s. 113.

433 Khalilieh, Islamic Maritime Law: An Introduction, s. 69.

Sahibi tarafından idare edilen ve kiralanmış olan hayvanın ayağının kayması sonucu üzerindeki yük düşer ve zayî olursa, katırcı bu zararı tazmin etmekle yükümlüdür434. Buna paralel olarak sahibi tarafından idare edilen yani kaptanın aynı zamanda kiraya veren olduğu bir gemide malların yanlış istiflenmesi ve düzgün bağlanmaması sonucu ipler kopsa ve mallar denize dökülse, taşıyan olarak kaptanın bu zararı tazmin edeceği kanaatine varılmıştır435.