• Sonuç bulunamadı

5. Kan Bağı Ve Evlilik Dışı Akrabalık İlişkileri Üzerine Yapılan Çalışmalar

1.3. İnanç Sistemlerinin (Dinlerin) Kan Bağı ve Evlilik Dışı Akrabalık İlişkilerinin

1.3.1. Totemizm

Totem kelimesi Ojibway (Chippeway) kabilesinde kullanılan bir kelimeden türemiştir. Kelimenin telaffuzunun doğruluğu net değildir. İlk olarak John Long totam şeklinde kullanmıştır. Toodaim, dodaim şeklinde telaffuzları da bulunmaktadır.

59

Kelimenin anlamı hakkındaki görüşler “onun erkek kardeşiyle kız kardeşi akrabadır” anlamına geldiği yönündedir (Frazer, 1887, 1).

Antropoloji Sözlüğü’nde totem; Kuzey Amerika Algonkin dilinde totam=klan, akrabalık olarak verilmekte ve şu şekilde açıklanmaktadır. Totem, bir insan grubunun ya da tek başına bireyin mistik ve büyüsel duygularla bağlı bulunduğu hayvan, bitki, doğa olayı ya da cansız nesnedir. Bir klanın, insan grubunun ya da bireyin aynı atadan geldiğine inandığı hayvan, bitki, doğa olayı ya da cansız nesneye (toteme) mistik ve büyüsel duygularla bağlanışı, bu bağlanıştan doğan görev, yasak, ritüel ve törenler bütünü olarak tanımlanmakta ve grup ya da klan totemizmi, yerel bir grubun, aile ya da daha küçük bir grubun aynı totem çevresinde oluşturduğu akrabalık ve dinsel, büyüsel inanç bağıdır (Emiroğlu ve Aydın, 2009).

Folklor ve Mitoloji Sözlüğü’nde ise bir halkın doğaya ait veya doğaüstü özellere sahip bir nesneye, ataya, bitki veya hayvana tapınma ve bahsi geçen objeyi kutsallaştırmaya dayanan inanç sisteminin adıdır (Öztürk, 2009).

James George Frazer, Totemizm adlı ünlü eserinde totemi “batıl inançlar çerçevesinde saygı duyulan, ait olduğu sınıfın her bir üyesi ve kişi arasında tamamen özel bir ilişkinin olduğuna inanılan maddi nesnelerin oluşturduğu bir sınıflamadır” şeklinde tanımlamaktadır (Frazer, 1887, 1).

Freud, Totem ve Tabu adlı çalışmasında totemi “yenebilen ve zararsız ya da tehlikeli ve korkunç bir hayvan, pek nadir olarak da bir bitki veya (yağmur, su gibi) bir tabiat gücüdür” şeklinde tanımlamaktadır (Freud, (t.y.), 8).

Emilie Durkheim, totemizmi “klan temeline dayanan toplumsal organizasyondan ayrı düşünülmesi mümkün olmayan bir din” olarak tanımlamaktadır (Durkheim, 2011, 231).

Evelyn Reed, totem kavramının kabilenin düzenlenmesini, örgütlenişini gösterdiğini belirtmektedir (Reed, 1995, 109).

Fuat Köprülü, “esasen totemizm, aşiretin daha küçük bir cüz-i vâhidi demek olan “semiyye: clan” dinidir” şeklinde tanımlamaktadır (Köprülü, 2005, 39).

60

Mahmut Tezcan, “klan denilen ilkel topluluklarda bazı kutsal yaratıklara ya da nesnelere din anlamı verilmesi” şeklinde açıklamaktadır. Ona göre totem üç yönden önemlidir:

a. Klanının geldiği, türediği kabul edilen kutsal varlıktır. Klan mensuplarının atası sayılır.

b. Klanın adını oluşturur.

c. Klanın simgesidir (Tezcan, 2008, 136).

Bu noktada totem kelimesinden bahsederken “ongon” ve “töz” kavramlarına yer vermek gerekmektedir. Ziya Gökalp, ünlü çalışması Türk Medeniyeti Tarihi’nde eski Türk dinini tartışırken “totemizm dini gibi bir cemiyetperestlikti (cemiyete tapma)” ifadesine yer vermektedir (Ziya Gökalp, 1995, 27). Yine aynı çalışmada ongun kelimesinin Eski Oğuzcada totem olduğunu belirtmekte ve şöyle devam etmektedir. Oğuzlarda her uz (aşiret), kendi ongununu kutsal tanır, ona ok atamaz, onu öldüremezdi (Ziya Gökalp, 1995, 47). Abdülkadir İnan, ongon kelimesinin kökeninin Moğolca olduğunu ve ilk kez Reşidüddin’in Camiü’t-tevarih adlı eserinde yer aldığını belirtmektedir. Töz ya da tös kelimeleri içinse bu kelimeleri Eski Türkler’in, Moğolların ongon kelimesi yerine kullandıklarını ve “ceddi âlâ” anlamına geldiğini söylemektedir. Totemcilik devrinde “cedd-i âlâ” tapılan kuş vesair hayvan ve nebatatı bu kelime ile anmışlardır. Sonra putperestlik devrinde “ceddi âlâ” şerefinde yapılan heykellere “töz” yahut “tör” denilmiştir (İnan, 1998, 268-273). Burada Eski Türkler’in totemizme inanıp inanmadıkları konusuna girilmeyecektir. Totem kelimesinin karşılığı olan ongon ve töz kelimelerine atıf yapmak amacıyla bu konuya yer verilmiştir.

Sedat Veyis Örnek, totemizmi bir grubun ya da bir klanın, bir hayvan, bir bitki türüne ya da bir nesneye mistik, majik ve akrabalık duyguları ile bağlanışı, bu bağlanıştan doğan görevler, kaçınmalar, ritler ve törenler şeklinde tanımlamaktadır (Örnek, 2000, 38).

Ziya Gökalp, totemizmin esasını kamu egemenliğinin toteme ait olması noktasında değerlendirmektedir. Ona göre başlangıçta demokratik ve cumhuriyetçi bir nitelik vardı. Sonradan demokrasiden aristokrasiye geçmek gerekti. Bu noktada potlaç denilen bir adet ortaya çıktı. Totemin kişiselleşmesi egemenliğin, kamu egemenliğinin de kişiselleşmesi anlamına gelmektedir (Gökalp, 1995, 224).

61

Emilie Durkheim, insanlık tarihini totemizme bağlamaya çalışan ilk kişinin McLennan olduğunu ve onun totemizmin yalnızca bir din olmadığı, aynı zamanda çok daha gelişmiş dinlerde ondan alınmış çok sayıda inanç ve amelin bulunduğu yolundaki iddialarını bir suistimal olarak görmektedir (Durkheim, 2011, 125).

Freud’a göre totemin bütün klanla özel bir ilişkisi vardır. Totem her şeyden önce klanın atasıdır. İkincisi klanın koruyucusudur. Klan halkına sorunlu durumlarda yol gösterir, evlatlarını daima tanır ve korur. Bunun için totemdaşlar totemlerini öldürmemek veya yok etmemek, etini yememek veya ondan herhangi bir yoldan faydalanmamak açısından kutsal bir borç altındadırlar. Bu yasağın herhangi bir biçimde çiğnenmesi otomatik olarak cezalandırılır. Bir totemin özelliği sadece tek bir hayvanın veya bir varlığın içinde değil türün bütün üyelerinde gizlidir. Zaman zaman şölenler yapılır, burada totemdaşlar bir takım törenli danslarla totemlerinin hareketlerini ve özelliklerini temsil veya taklit ederler. Toteme mensupluk anne tarafından ya da baba tarafından elde edilir. Totemin anne tarafından geçmesinin baba tarafından geçmesinden önce ve daha eski olması muhtemeldir. Bir toteme bağlılık Avustralyalının bütün toplumsal ödevlerinin temelini teşkil eder. Bir taraftan kabile bağlarının, diğer taraftan da kan akrabalıklarının üstünde bir şeydir (Freud, t.y. 9).

Klan yapısı içerisinde klanı oluşturan bireyler kendilerini çok özel doğaya sahip bir akraba bağıyla birleşmiş olarak kabul etmektedirler. Bu ilişki aralarında belli bir kan bağının bulunmasından değil aynı ismi taşıyor olmalarından kaynaklanmaktadır. Bizim bugün kullandığımız anlamda onlar birbirlerinin babaları, anneleri, oğulları ya da kızları, amcaları ya da torunları değillerdir. Sadece aynı isimle adlandırıldıkları için kendilerini tek bir aile teşkil ediyor olarak düşünürler. Ve eğer onların bir başka kişiyi aynı aileden kabul ettiklerini söylersek bu her yaştan akrabaya karşı yükümlü bulundukları sorumluluklarına benzer şekilde klandaki herkesin karşılıklı sorumlulukları olduğunu kabul ettikleri içindir (Durkheim, 2011, 142).

Freud, aynı toteme mensup olan topluluğun küçük bir aile işlevi görmesinin temelini bir muamma olarak görmektedir. Cinsel ilişkide belirlenen yasaklara bakıldığında bu yasakların aile bağlarının yerine klan bağlarının korunması yönünde olduğunu belirtmektedir (Freud, t.y. 12).

62

Frazer, totem ve insan arasındaki ilişkinin karşılıklı çıkara dayandığını belirtmektedir. Totem kişiyi korur ve kişi de toteme çeşitli şekillerde saygı gösterir. Totem bir hayvansa onu öldürmez bir bitkiyse onu kesmez, toplamaz. Bir totem asla bireysel olarak ayrılamaz. Fakat daima sınıfın bir objesidir. Genellikle bir hayvan ya da bitki türüdür. Çok seyrek olarak yapay nesnelerin, daha nadiren ruhsuz/cansız doğal nesnelerin bir sınıfıdır. Klan toteminde bireyler kendilerini aynı kandan aynı atadan görmektedirler. Totemin getirdiği bu ortak inançla birbirlerine karşı ortak yükümlülükleri de bulunmaktadır. Dolayısıyla totemizm (totemcilik) hem dini hem de sosyal bir sistemdir. Dini açıdan kişi ve onun totemi arasında karşılıklı saygı ve koruma ilişkileri oluşmaktadır. Sosyal açıdan ise klan içindeki ve diğer klanlar arasındaki ilişkiyi oluşturmaktadır. Bir klanın üyeleri totemlerinin adıyla anılır. Ve genellikle gerçekten o soydan geldiklerine inanırlar (Frazer, 1887, 2-3). Her ne kadar mitlerde bazı farklılıklar olsa da insanların atasının totem türlerinden olan hayvanlardan doğdukları söylenmektedir (Frazer, 1887, 6). Bir kişinin kimliği onun doğum, evlilik, ölüm ve diğer vesilelerle ortaya çıkan çeşitli törenlerin sahip olduğu nesnelerin totemi ile ortaya çıkar (Frazer, 1887, 32). Durkheim, totem her şeyden önce bir isim ve sonra da bir amblemdir demektedir. Her aile bir hayvanı ya da bir bitkiyi kendi amblemi ve işareti olarak kabul eder. Buradaki aileden kasıt klandır (Durkheim, 2011, 157).

Freud üç çeşit totemden söz etmektedir.

1. Bütün kabilenin müşterek totemi olan ve kuşaktan kuşağa geçen kabile totemi

2. Kabilenin bütün erkek veya kadınları ile ilgili cinsiyet totemi 3. Bireye ait olan ve evlatlarına geçmeyen kişisel totem (Freud, 102).

Kabile totemi (klan totemi), adlarını bu totemden alan, kendilerini ortak bir atadan gelme ve birbirlerini kan akrabası sayan, gerek totem inançlarında gerek birbirlerine karşı olan ilişkilerinde karşılıklı borçlarla bağımlı olan erkek ve kadınlar zümresinin saygı konusudur.

Totemizm sosyal olduğu kadar dinsel bir sistemdir. Din cephesinde totemizm bir kimse ile totemi arasında karşılıklı saygı ilişkilerinden; sosyal cephesinde de klan üyelerinin birbirlerine ve diğer kabilelere karşı borçluluk bağlarından ibarettir.

63

Freud, totemizm ve sosyal ilişkiler arasındaki bağı şu şekilde açıklamaktadır. Totemizmin sosyal yanı her şeyden önce yasaklarda görülen şiddetle ve sınırlandırmaların genişlik ve bolluğu ile kendini gösterir. Bir toteme bağlı klanın üyeleri birbirlerinin kardeşidirler; birbirlerine yardım etmek, birbirlerini korumak zorundadırlar. Klanın bir üyesi bir yabancı tarafından öldürülürse, öldürenin bütün kabilesi bu cinayetin hesabını vermekle yükümlüdür. Ölenin klanı tam bir birlik içinde akıtılan kanın temizlenmesini ister. Totem bağları, bizim bugünkü aile bağları fikirlerimizden daha kuvvetlidir. İlkeller aile bağları ile bağlı değildirler, çünkü totem aslında ana veraseti ile geçer, başlangıçta baba yolu ile geçmesinin belki hiç önemi yoktur (Freud, t.y. 107-109).

Tarihin bu döneminde insanlar akrabalıktan kaynaklanan başka bir ittifak ve ilişki şekli bilmezlerdi. Aynı klanın bütün üyeleri akraba oldukları ya da akraba olduklarını düşündükleri için birbirlerine karşılıklı olarak yardım ederler. Öte yandan farklı klanlar, birbirlerine düşman gibi davranırlar. Çünkü onlar farklı bir kan taşımaktadırlar. Bundan dolayı da bu tabiatüstü varlıkların desteğini sağlamanın tek yolu onları akraba olarak kabul etmek ve onlar tarafından akraba olarak kabul edilmektir (Durkheim, 2011, 237).

“İlkel” insanlar hayvanlarla insanlar arasındaki ayrımı belirlemek için toplumsal akrabalık fikrini geliştirdiler. Bu akrabalık ilk önce aynı toteme sahip bireylerin birbiriyle akraba olduğu düşüncesiyle ortaya çıkmıştır. Daha sonra totem akrabalığından sınıflayıcı akrabalık sistemine geçilmektedir. Bu durumu Evelyn Reed şu şekilde açıklamaktadır: Kandaş sayılanlar aynı zamanda türdeş yani insandılar. Bunun dışında kalanlar akraba olmayanlar başka bir türün, yani hayvan türünün üyesiydiler. Bu akrabalık ölçütü yamyamlığın sınırlarını saptamış oldu. Oymak ya da akrabalar topluluğunun bütün üyelerinin yaşamı kutsal ve dokunulmazdı. Akrabalar öteki kandaşları asla öldüremez, yiyemezlerdi. Yalnızca, hayvan sayılan dışarlıkları ya da akraba olmayanları öldürüp yiyebilirlerdi (Reed, 1994, 55).

Totem insanların insanlarla olan akrabalığının yanında insanların hayvan ve bitkilerle olan ortak kardeşliğini de simgelemektedir. Totemin merkezinde olan bitki ya da hayvanın yenilmesi tabulaştırılmaktadır. Çünkü bu totem bir akrabadır. Bir totem hayvanını öldürmek, yemek ne kadar yanlışsa aynı totemden olan kişileri öldürmek de o kadar yanlış olarak değerlendirilmektedir.

64

Totem ve tabunun toplumlar açısından en önemli işlevi toplumsal birliği oluşturmak olmuştur. Frazer konuyla ilgili olarak totemciliğin yüksek din biçimlerinin gelişmesi noktasında çok az katkıda bulunduğunu belirtmektedir. Toplumsal bağları güçlendirmek ve geliştirmek için toplumdaki insanların gönüllü işbirliğine, onların ortak inanç ve iyi niyetlerine, kişisel çıkarlarını topluluğun çıkarlarının hizmetine sunmaya hazır oluşlarına bağlı olarak gelişen uygarlığın amaçlarına hizmet etmek yönünden büyük katkıları olduğunu belirtmektedir. Kendi içinde böylece birleşen bir topluluk güçlüdür, yaşamını sürdürebilir; uyumsuzluğun, çatışmaların böldüğü bir topluluk zayıftır ve ortadan kalkma olasılığı fazladır demektedir (Frazer, 1887, 38).

En ilkel inanç sistemi olarak değerlendirilen totemizm akrabalık kavramı etrafında kendisine bir inanç dünyası kurmuş, bağlı bulunduğu topluluğu bir araya getirerek varlığını sürdürme olanağı yaratmıştır. Semavi dinlere bakıldığında elbette ki totemizmden daha gelişmiş bir inanç sistemiyle karşılaşılmaktadır. Ortak nokta şudur ki bütün dinler aynı inanca sahip kişileri “din kardeşliği” düşüncesi altında birleştirmektedir. Bu noktada “ilkel” dinlerden semavi dinlere geçerek semavi dinlerin kardeşlik düşüncesi ile ilgili bakışını ortaya koymanın uygun olacağını düşünmekteyiz.