• Sonuç bulunamadı

Evlenmeyle İlgili Uygulamalarda Kan Bağı ve Evlilik Dışı Akrabalık

5. Kan Bağı Ve Evlilik Dışı Akrabalık İlişkileri Üzerine Yapılan Çalışmalar

2.3. Evlenmeyle İlgili Uygulamalarda Kan Bağı ve Evlilik Dışı Akrabalık

Çuvaş Türklerinde düğün gününün belirlenmesinden sonra her iki taraf da düğün için hazırlıklara başlar. Vir’yal Çuvaşlarda damat kendi akrabalarının rehberliğinde düğün töreni için şu kişileri seçer:

1. Toy Puśĕ (toy başı),

2. Hĭymatlĭh (düğünde babalık yapan adam), 3. Mın Kĕrü (büyük sağdıç),

4. Kĕśĕn Kĕrü (küçük sağdıç), 5. Pülĕhśi (hizmet eden),

82

Düğün günü davetle başlar. Damat küçük sağdıcı atla düğün alayını toplamak için gönderir. Bu sağdıç damadın köyünde at üzerinde dolaşarak şu sözlerle düğüne davet eder: Aytĭr toya! Arĭmli arĭmni iltĕr, açallĭ arĭm açine iltĕr, açi śokli tokmak iltĕr (Haydi düğüne! Hanımı olan hanımını alsın, çocuğu olan kadın çocuğunu alsın, çocuğu olmayan tokmak alsın).

Vir’yal Çuvaşlarda damadın küçük sağdıçla birlikte törenle özel olarak giydirilmesinden sonra sıraların yerleştirildiği avluya çıkılır. Bundan sonra toy başının kararıyla müzisyenler enstrumanlarını çalmaya başlar. Oyundan sonra bütün katılanlar ve damat ebeveynin yanına şarkı söyleyerek girerler. Bu düğünün başlaması olayına şĭnkĭlaça (düğünün başlaması esnasındaki telaşlanma veya çıkma) denir. Küçük sağdıç evde bütün katılanlara ve damada bira ikram eder, bundan sonra bir omzuna yay giyer, deri kınlara da okları yerleştirir, onları kuşağına takar. Böyle şık giyinen küçük sağdıç tekrar şĭpĭr (tuluma benzer eski bir Çuvaş müzik aleti) ve davul eşliğinde diğer hazır bulunanları da davet ederek oynar. Oyun bittikten sonra düğün alayı gelin adayına yönelir. Damadın köyünden ayrılırken toy başı düğün alayına durması için emir verir. Burada Tanrı’ya dua edilir. Toy başı erkeklere şapkalarını çıkarmasını söyler, kendisi de şapkasını çıkararak onu kolunun altına alır ve şöyle dua eder: Turĭ śırlah, turĭ prah, turĭ polıś pirya, namus an kudart. (Tanrımız bağışla, Tanrımız bizi bırakma, bize yardım et, bizi rezil ve rüsvay etme!). Ayrıca Tanrı’dan düğün alayının kazasız-belasız, mutlu bir şekilde geri dönmesi de istenir. Anatri Çuvaşlarda düğünün başlaması, ebeveynin yola çıkanlara nasihat sözleri söylemesinden sonra, düğün alayının köyde gezmesiyle ve damadın ebeveyninin yanında durmasıyla farklılık arz eder. Gezi bittikten sonra düğün törenine katılanlar arabalarla ve atlarla gelinin köyüne yönelir. Bu esnada damadın arkadaşları at üzerinde, diğer katılanlar ise arabalarla gider. Her iki düğün alayı gelinin evinde karşılaşır. Son gelenler kapı önünde eşikte bekler. Büyük sağdıç konuşmasına başlar: Ey, hĭtaśĭm. Avalhi yĭlana pĭrahmastĭr-i, śĕnĕ yĭla kĭlarmastĭr-i? Pirĕn piççe hĕrĕh arĭm, allĭ arśĭn puśtarsa kilçĕ tuya: Pĕri te yut mar, purte hamĭr tĭvansem, vĕsene kĕtetre, hapĭl tĭvatra? (Ey dünürüm. Eski adetleri bırakmıyorsunuz, yenilerini uydurmuyorsunuz değil mi? Bizim atalarımız 40 kadın, 50 erkek düğünü selamlardı: hiçbirimiz yabancı değiliz, herkes akrabamızdır, siz onları beklemiyor muydunuz? Onları kabul etmekten memnun değil misiniz?). Bu konuşmadan sonra damat, toy başı ve akrabalar eve alınırlar. Gelinin babası törene katılanlara kepçeyle bira ikram

83

eder. Küçük sağdıç bu kepçeyi çantasında saklayacak olan urtakśıya verir. Bundan sonra büyük sağdıç kendi konuşmasını yapar. Bu konuşmada o ev sahibinin zenginliğini ve iyilikseverliğini şiirsel sözler içeren ifadelerle över ve düğün erkânının onun evinde eğlenmesi için izin vermesini ister. Avluda ziyafet başlamadan önce küçük sağdıç yayıyla ok atar ya da şimdilerde silah patlatır. Hĭymatlık aşşĕnin (düğünde babalık yapan adam) görevi gelini erkek evine götürmektir (Arık, 2005, 95-105).

Gagauzların hayatında sağdıçların büyük rolü vardır. Düğünleri onlar yürütür. Davetliler onların emirlerine uyarlar. Sağdıç çocuğun vaftiz babası veya vaftiz annesidir.

Gelin ve güvey giyindikten sonra sağdıçlarını almaya giderler. Sağdıç geldikten sonra gelin evine doğru hareket edilir. Gelin evine doğru gidilirken en önde çalgı, onun arkasında bir mum, onun arkasında güvey, daha sonra bir mum, sonra sağdıç, sağdıçtan sonra erkekler, en arkada da kadınlar yürür. Düğün alayı gelinin kapısı önüne gelince kapı hemen açılmaz. Sağdıç, “kapı para”sını öder. Gelinin avlusuna sağdıçla birlikte kadın ve erkekler de girerler. Gelin eve varınca güvey tarafından şerbet ikram edilir. Sağdıç kadın gelini iki kadının yardımıyla dışarı çıkarır, güvey gelini görmemeye dikkat eder. Gelin baba evinden çıktıktan sonra kiliseye hareket edilir. En önde güvey ve kendi tarafları, yukarıdaki sıra üzere sonra gelin ve tarafları yürürler. Kilisede papaz dini nikâhlarını yapar. Gelinin yüzünden duvağı sağdıç alır (Güngör ve Argunşah, 2002, 93-94).

Belirlenen tarihte nişana gidilmeden önce “dever” seçilir. Dever damadın en yakın arkadaşıdır.

Düğünün Cumartesi gününde erkekler bir masada otururken sağdıcın eşi (krestnisa-şehirlerde “naşa” deniyor) tarafından gelinin saçı örülür. Beliklerin örülmesi kızın bekârlığının bitmesinin ifadesidir. Geleneğe göre bu işlem Çarşamba günü yapılmaktadır. Sağdıç, kızın saçını ördüğünde çevredekiler “pelik türküsü”nü söylerler.

…Kızlık saçın söktürersin Gelin pelin ördürersin Anadan, babadan atılersın,

84 Kardaştan, kızkardaştan ayrılersin… Başka bir pelik türküsünde;

Mari, kate, uyurmuysun? Gül yastığına dayansasa, Vani geler, inansana, Kızlık saçın söküler, Gelinlik saçın örüler, Sen üüsüzsün, sen garipsin,

Sen bu gece misafirsin. (Yoloğlu, 1999, 50)

Pazar sabahı damat, dever ve arkadaşları toplanıp “sağdıç almaya” giderler Gagauzlarda sağdıçlık çok önemlidir. Sağdıçlığın soy güden bir yapısı vardır. Babasının sağdıcının oğlu kendisinin sağdıcı olmakta, sağdıç soyunun kesintiye uğraması durumunda, bir önceki sağdıcın izniyle soy dışından başka bir sağdıç seçilebilmektedir. Sağdıcın sorumlulukları evlilikle sınırlı olmayıp doğacak çocukla ilgili olarak yapılan çeşitli uygulamalarda da sağdıca görevler düşmektedir. Sağdıç ve krestnisa, damat ve arkadaşlarını evin avlu kapısında bir kolaçla karşılarlar.

Bir süre yenilip, içilir, müzik eşliğinde eğlenildikten sonra, gelinin evine doğru yola çıkılır. Düğüncülerin en önünde dever, arkasında müzisyenler, onların arkasında damat ve sağdıç, en arkada ise gelinin kıyafetlerini (bohçalık) taşıyan damadın akrabaları yer almaktadır.

Gelinin evine gelindiğinde erkekler bir masaya oturur, damat sağdıçla birlikte dışarıda “gelinin dizilmesi”ni (telleme) bekler. Gelin bir odaya alınıp, odada bulunan bir ikonaya yüzü döndürüldükten (doğu yönüne) sonra, bir sandalye üzerine konan “ak yastığın” üzerine oturtularak dizilir (tellenir).

Krestina, gelinin duvağını taktıktan sonra gelin bir odaya alınarak aile büyükleri ile vedalaşır (prost olur). Aile büyüklerinin ellerini öper, anne-baba ona son nasihatlerini verir. Sağdıç, erkeğin evine gitmek üzere kızın anne ve babasından izin ister.

Kız evinden çıkıldıktan sonra kiliseye gidilerek stevnoz (dini nikâh) kıyılır. Kiliseden çıkıldıktan sonra damadın evine gidilir. Gelin ve damat sokaktan evin

85

avlusuna girdiklerinde, damadın anne-babası onları şarap, ekmek ve bir fincan balla karşılar. Damadın anne babası gelin, damat, sağdıç ve eşine kendi elleri ile bal yedirirler. Bu işlem daha sonra gelin ve damat tarafından anne-baba, sağdıç ve eşine bal yedirmek suretiyle tekrarlanır.

Avlu kapısından girildikten sonra damadın yakınlarınca gelinin çeyizleri indirilir. Çeyiz indirilirken gelin ve damat oynatılır. Çeyiz indirildikten sonra dağılınır. Bir saat sonra çalgıcılar ve güvey tarafından birkaç kişi gidip sağdıcı alırlar.

Güveyin evinde gündüzden hazırlıkları yapılan sofra kurulmuştur. Ancak sağdıç gelmeden sofraya oturulmaz. İlk duayı sağdıç yapar (kısmetiniz bol olsun, çocuklarınız olsun, bir yastıkta kocayın vb. temennilerde bulunur). Bu sofrada yenilip içilerek tan ağarıncaya kadar eğlenilir.

Tan ağaracağı vakit krestina gelinin duvağını indirir ve urbasını (giysi) değiştirir.

Daha sonra masaya oturularak yenilip içilmeye devam edilir. Bundan sonra sokakta büyükçe bir ateş yakılıp etrafında oyunlar oynandıktan sonra herkes evine gider. Sağdıç damadın akrabaları tarafından evine götürülür. Sağdıç kendini götürenlere evinde yeniden sofra açar.

Evde kalan dever ve deverka (deverin eşi) gelin ve damadı yatak odasına götürürler ve yalnız bırakırlar. Yatak odası önceden hazırlanmıştır. Bir süre sonra deverka odaya girerek üzerinde kan lekesi bulunan beyaz bezi alarak başka bir odada bulunan kaynana ve yakın akrabalarına gösterir (Bu bez daha sonra gelinin annesine gönderilir). Kaynana odaya girerek gelini yüzünden öpüp bahşiş verir. Gelin de kaynananın elini öper (Erden, Özhan ve Er, 1999, 87-88-92-96).

Kırımçaklarda düğün damat tarafından seçilen “yığıtler ağası” (delikanlı başı) tarafından yönetilir. Bu kişi akraba olduğu gibi bir tanıdık veya arkadaş da olabilir. Damat ve akrabaları gelini almaya geldikleri zaman pul burunçıh (bir örtü çeşidi) yerine ipek örtü örtülür. Gelini evinden özellikle görevlendirilen genç evli kadınlar “sagdıç yenge”lar çıkarırlardı (Altınkaynak, 2006, 90).

İran Türklerinde Elatlar (Göçeri) içerisinde damat “bey”, “sağdıç” ve “solduç” adı verilen damadın akrabaları ya da dostlarından iki kişi tarafından hamama götürülür. Sağdıç, damadın yakınlarından ya da dostlarından birisi olup,

86

damadı korur. Gelenek gereği damadı kaçırarak fidye ister. Soldıç da aynı görevi görür. Onlar aynı zamanda damadın hamam masraflarını karşılarlar. Damadın hamamdan getirilmekte olduğu haberi üzerine atlar getirilir. Bu durumda mevcut atlar arasında damadı getirmek için bir yarış başlar. İlk giden, damadı getirme hakkına sahip olur. Ona göre bu at sahibi elbise, para ve değişik hediye ile ödüllendirilmektedir. Damat eve gelir ve evin önünde ateş yakılır. Damat ateş üzerinden atladıktan sonra genelde düğün yerinde bulunan çocuklar çalgı eşliğinde oynamaya başlarlar. Bey eve girince sağdıçların başı üzerinde üzerik yakılır, böylece kötü ruhlar ya da kötülüklerin aile ocağından tamamen uzaklaştırıldığına inanılır (Uzun, 2007, 66-67).

Kazaklarda rastlanan en eski evlenme türlerinden biri “bel kuda” (beşik kertme) dır. Bel kuda, çok iyi iki arkadaşın hamilelikleri aynı döneme rast gelen doğacak çocuklarının birinin kız, diğerinin oğlan olması halinde büyüdükten sonra onları evlendireceklerine söz vermeleridir (Kaliyev, Orazayev ve Smeyılova, 1994, 165).

Oğlan babası başlığın tamamını veya yarısını ödedikten sonra, oğlunu nişanlısıyla görüştürmenin çaresine bakıp, bu düşüncesini kızın babasına bildirir. Dünürden izin aldıktan sonra, oğlunun yanına 5-6 hünerli delikanlı katıp, “iliv” için diye bir miktar değerli hediye, bağış, armağan, “kapıyı açmak için” bir hayvan hazırlar”. Bir heybenin içine elbise, entari, kumaş, havlu, yüzük, bilezik, küpe ve para gibi hediyeler konulup kız evine götürülür. Oğlanın nişanlısı ile görüşebilmesi için yapılan bu törene “urın barıv”, onun şerefine verilen ziyafete de “urın toy” denir. Toyun amacı müstakbel eşlerin birbirini tanımalarına fırsat vermektir.

Müstakbel damadın geleceği duyulur duyulmaz, kız evinin orta yaşlı hanımları damat adayına özel keçe ev kurmaya girişir. Damat adayı arkadaşları ile kızın evine yaklaştığında törenle karşılanır. Damat adayı kendisini önden karşılayan kız yengesine, karşıladığı için; keçe ev kuran hanımlara, yoruldukları için baldızlarına görümlük için hediyeler verir. Kızın babası müstakbel damadını kendi evinde misafir eder. Damat adayı kızın baba ocağına girer girmez duvara elbise, entari, kumaş vb. hediye asıp heybedeki çeşitli hediyeleri verir. Oba büyüklerine gözükmeyip, kız ve hanımların arasında oturan damat adayına kayınpederinin sofrasından döş kemiğinden oluşan etli tabak sunulduğunda o eğilerek saygısını belli eder, tabaktaki eti doğrayıp dağıtır ve “döş salar” hediyesini verir. Ertesi gün türküler

87

ve maniler söylendikten sonra güreş, at yarışları düzenlenir ve kız kaçar oyunu oynanır. Bu oyun bahanesiyle keçe çadırın içinde yenge vasıtasıyla damat adayı kız ile görüştürülür. Oğlan bunun için kız yengesine “güvey kaçırma” hediyesi verir. Düğüne iki, üç gün kala, güvey, sağdıç ve birkaç kişi ile birlikte süt hakkını, düğünde kesilecek hayvanları, dağıtılacak armağanları ve çeşitli eşyaları alarak kız evine getirir (Şimşir, 2008, 170-172).

Kırgızlarda kaytanası kurban kesip gelinini evin içerisine almadan önce kapının önüne beyaz kumaş serer, beyaz örtüyü ona takarlar. Gelin eğilerek girer, yüzündeki beyaz örtüyü, bürkünçökü birisi alır, sonra ateşe yağ damlatırlar. Gelin yoruluncaya kadar cügünüp (devamlı eğilip), “köşögö”ye (yeni evliler için çekilen perde) girer. Bu olaya “otko kirgizüü” denilir. Gelini akrabalar da misafirler de evlerine davet ederek otko kirgizüü âdetini yerine getirirler.

“Otko kirgizüü”de kız ve damada ökül ata, ökül apa (anne ile babayı temsil eden şahıs) seçilir. Bunlar, genelde haysiyetli, sabırlı ve tecrübeli ailelerden seçilirdi. Onlara çeyizden pay verildiği gibi, kendileri de gençlere hayvanlardan adak hediye edebilirlerdi. Ökül ataların değerini belirten şu gibi mısralara da rastlamak mümkündür:

Ökül atan öz babam, Ölüp gitsin kaynatam.

“Anne ile ökül enenin arasındaki fark, buğday ile arpa gibidir” demişlerdir. Anne-babalar gençlere ençi (pay, miras) olarak hayvan verip, kendi başlarınca hayat geçirmelerini dilerler.

Ençi ayırma “Manas”ta Almambet’le ilgili olarak söylenilir. Almambet Manas ile sütkardeş olduğunda, ona beş yüz yılkı, bir bin koyun ençi verilir (Akmataliyev, 2001, 81-82).

Terekeme (Karapapah) Türklerinde düğün müddetince oğlanın bilmediğini öğretecek ve onu gerdek sonuna kadar her türlü tehlikelerden koruyacak oğlanın en yakın arkadaşlarından birisi “oğlan sağdıcı” olur.

Yine ayrıca oğlan evi tarafından kız evine gidecek eşyaların korunması, kız evi ile olan ilişkilerin sağlanması, oğlan ve kız evi arasındaki meselelerin kadın

88

kadına bir karara bağlanması işlerinde yetkili ve açıkgöz bir kadın da “oğlan yengesi” olarak kız evine gider.

Toy (düğün) babası oğlan evinde ayrı, kız evinde ayrı olmak üzere iki kişidir. Bunlar bulundukları köyün ve yörenin en itibarlı, iş yapacak, tatlı dilli, hoş sohbet kişileri arasından seçilirler. Toy babasının vazifesi düğün boyunca intizamı temin etmek ve herkesin derdine bir çare bulmaktır. Toy babası genellikle damat ve gelinin yakın akrabalarından veya yakın dostlarından olur.

Oğlan evinde olduğu gibi kız evinde de kız sağdıcının vazifesi kız şahını hazırlamak, gelini yıkamak, gelinin giyim kuşamı ile meşgul olmak, bekâr kızları toplayarak gelinin eğlenmesini temin etmektir.

Oğlanın arkadaşları ile gelen atlılardan genç olanlar sağdıcın evinde toplanırlar. Bir taraftan kendi aralarında eğlenceler tertip ederken diğer yandan da güveyinin tıraşı yapılır. Bu eğlenceler gece yarısına kadar devam eder.

Oğlan sağdıcı tarafından hazırlanmış olan Şah, kız Şah’ın da olduğu gibi çalgı ve muhafızların ortasında oğlan sağdıcın evinden alınarak gerdek odasında kız yengesine verilir. Münasip hediye veren yengesi Şah’ın üzerinde bulunan meyve ve çerezleri ya orada bulunanlara ikram eder veya sallayarak kız evine götürür.

Gerdek gecesinin sabahı kuşluk vakti, gelin ve damat davul, zurna, mey eğer varsa diğer çalgılar eşliğinde düğünün toplantı yerine götürülürler. Büyüklerin ve misafirlerin iznini alan “oğlan sağdıcı” oynamaya başlar. Beşaçılan, Karabağ ve Hançer barı oyunlarından birisini hem oynar ve hem de elindeki kama ile gelinin yüzündeki duvağı yavaş yavaş açmaya başlar.

Duvak gelinin yüzünden tamamen alınıp başının arka tarafına atıldıktan sonra, gelinin yüzünü görenler “Hay Maşallah, Süphanallah çok güzelmiş” diyerek hissiyatlarını belli ederler (Dündar ve Çetinkaya, 2004, 188-195).

Özbekistanda nikâh toyunda, sağdıç bir tas su getirip davetli erkeklere tek tek içirir. Bu esnada imam, “sizler de toy, nikâh görün, çoluk-çocuk görün” der. Herkese, davetli bekârlara birer pişmiş yumurta verir (Kalafat, 2006a, 54).

Azeri Türklerinde damat için “damat hamamı” yapılır. Gerdeğe girmeden evvel yapılan bu hamama damatla birlikte sağdıç ve soldıç da götürülür (Kalafat, 2006a, 36). Gelin erkek evine getirildiğinde baştan aşağı kırmızı giydirilir. Burada

89

gelin ayrı bir yerde oturtulur. Damadın sağdış ve soldışına toy çorabı adı verilen ve önceden hazırlanan çoraplar verilmektedir (Azerbaycan Folkloru Antologiyası X, 2004, 64).

Gelinin “sağdış” ve “soldış” iki bacısı olur. Bunlar yenge ile birlikte kızın hazırlanmasına yardımcı olurlar. Gece yarısına yakın kına yakılır. Sonra şah kaldırma (hem kız sağdış, hem de oğlan sağdış şah hazırlardı) olur. Şah bir metre uzunluğunda ağaçtan hazırlanır. Üstüne tahta budaklar çakılır. Onun başına pişirilmiş horoz geçirilirdi. Üstüne süslemeler yapılır, elma bağlanır (Azerbaycan Folkloru Antologiyası VIII, 2003, 47, 50).

Düğün toyu bittikten sonra sağdış ve soldışlarla kız anasının gönderdiği yemekler yenilir. Kız tarafından sağdışa ve soldışa bir hediye verilir. Düğün sonunda kız yengesine de bir hediye verilir. Düğünden üç gün sonra damat evinden çıkar. Bir gün sağdışının bir gün soldışının evine misafir olur, akşamları onların gözetiminde evine döner. Bu iki günde sağdış ve soldış damadı gezdirmelidir. Bir gün sağdışın bir gün de soldışın evinde beyin şerefine meclis düzenlenir (Nebiyev, 1993, 54, 57).

Azerbaycan’ın bazı bölgelerinde “şah kaldırma” geleneği bulunmaktadır. Şahı gelinin ve damadın en yakın dostları süsler. Kızın arkadaşı tarafından kaldırılan şah, ya düğün günü ya da düğün gecesi kaldırılmaktadır. Oğlanın sağdıcı tarafından şah kaldırılıp oğlan evine geldikten sonra gelin getirilmeye gidilir. Şah adlandırdıkları süslenmiş ağacın en üstünde en nadir, şirin süs eşyaları, el işi örnekleri bulunmaktadır. Havlu, nakışlı çoraplar ve bunun gibi şeylerle ve mumlarla şah süslenir. Süslenmiş şah oğlan evine götürülür. Böylece şah kaldıran dostu ile damat sarılırlar. Bundan sonra ömürlerinin sonuna kadar şah kardaşlık olarak adlandırılırlar (Veliyev, 1985, 108).

Kereşin Tatarlarında bir kız gelin olduğunda ona “Borındık İnäy” veya “Kıyamätlek Äni” (Kıyametlik Anne) adı verilen saygıdeğer bir kadın eşlik eder ve o, yeni hayata başlayan kıza öneri ve tavsiyelerde bulunur. İsminden anlaşıldığı gibi “Kıyamätlek Äni” artık kıyamet gününe kadar bu nikâhın sorumlusu olacaktır.

Nikâh günü Kereşin Tatarlarında nikâha güveyin anne-babası değil onların yerine seçilen saygıdeğer bir çift akraba gelmektedir. Kereşin ve Çeptsa Tatarlarında düğüne yanına sağdıcı (Kiyav Yegete, Yan Sakçı) alarak güvey kendisi de gelir. Kiyav Yegete (Güvey Yiğidi), Kiyav Sakçısı (Güveyin Koruması) sağdıç anlamındadır.

90

Güveyi akşam olunca onlar getirmekte kız da onlara kızıl başlı sölge (kenarları kırmızı iple işlenmiş havlu) vermek zorundadır (Çetin, 2009, 93-95-97).

Sonuç olarak Türk dünyasına genel olarak bakıldığında hayatın geçiş aşamalarından olan doğumda; ebenin, vaftiz annesinin düğünde; sağdıç, kıyametlik ana-baba, ökül ene, ökül ata, yengenin ergenliğe geçişte ise kirvenin önemli bir yer aldığı görülmektedir. Hayatın geçiş aşamaları insanın ömründeki dönüm noktalarıdır. Doğum anının, evliliğin, sünnetin bir daha geri dönüşü yoktur. Bu anlarda bireyler yanlarında maddi-manevi destek olacak kişiler istemektedirler. Seçilen bu kişiler de o aile için ayrı bir değer bulmaktadırlar. Çalışmanın ana konusu Balıkesir yöresi olduğundan Türk dünyası ile ilgili verilen bilgilerin ayrıntısına girilmeyecektir. Buradaki amaç Balıkesir yöresinde de karşılaştığımız uygulamaların Türk dünyası içerisindeki yansımalarını görmektir.

2.4. Kan Bağı ve Evlilik Dışı Akrabalık İlişkilerinin Türkiye Sahası Sözlü