• Sonuç bulunamadı

Doğumla İlgili Uygulamalarda Kan Bağı ve Evlilik Dışı Akrabalık İlişkiler

5. Kan Bağı Ve Evlilik Dışı Akrabalık İlişkileri Üzerine Yapılan Çalışmalar

2.1. Doğumla İlgili Uygulamalarda Kan Bağı ve Evlilik Dışı Akrabalık İlişkiler

Türk kültüründe çocuğa verilecek isim, kutsal bir mahiyet taşımaktadır. Geçmişten günümüze Türk kültürü değerlendirildiğinde ad vermek kadar ad almanın da önemli olduğu, verilen adın kişi üzerindeki etkileri, gerek sözlü kültür ürünleri gerekse bugün de yaşayan uygulamalarda kendisini göstermektedir.

Başkurtlarda oğlan çocuğu dünyaya gelen bir kişi, komşu bir kabileden kızı olan bir kişiyi seçer ve kendi köyünden ya da kızın köyünden sözü geçen birisini elçi olarak gönderir. Kızın babası razı olursa beşik toyuna karar verilir. Beşik toyu kız çocuğunun babasının evinde düzenlenir. Beşik toyuna karar verildikten sonra her iki çocuğun babası da komşu kabilelerin zengin kişileri arasından çocukları için kıyametlik ana-baba (kıyametlik ata-ene) belirleyip beşik toyuna davet ederler. Kıyametlik ana-baba olmak halk arasında itibarlı bir iş olarak görülmektedir. Bundan dolayı da seçilen kişiler bunu memnuniyetle kabul etmektedirler. Bu iki çocuğa verilecek isimleri kıyametlik ana-babalar bulur ve düzenlenen beşik toyunda çocuğa verirler. Beşik toyunun düzenlenişi şu şekildedir:

74

Davetliler toplanınca, anneler çocuklarını kıyametlik babanın kollarına bırakırlar. Kıyametlik babalar çocukların isimlerini koyarlar ve çocukları kıyametlik analara verirler. Kıyametlik analar, çocukları kıyametlik babalardan alırlar ve ikisini birlikte bir beşiğe bırakırlar. Kutlayıp gömlek verirken aşağıdaki sözleri söylerler:

Altın beşik sallayıp İşte yatıyor çifte boncuk …..

Kıyametlik anne babalara, elçilere ve gelen yaşlı kişilere hediyeler dağıtıldıktan sonra dünürleri tebrik edip oynarlar. Oyun bittikten sonra ellerine kımız dolu kadehler alıp yeme içme meclisini başlatırlar (Buranğolov, 1995, 217-219).

İran Türklerinde Caferilerde, çocuğa doğumunun ilk Cuma günü adı verilmektedir. Çocuğa ad verme iki şekilde gerçekleşmektedir. İlk ad verme çocuk anne karnında iken gerçekleştirilir. İkinci ad verme işi ise “şeb-i şiş”tir. Şeb-i şiş (altıncı gece) çocuğa doğumundan önce verilmemişse bu doğumdan altı gün sonra gerçekleştirilir. Çocuk kız ise adı değiştirilirken, oğlan çocukların ilk adlarına ikinci bir ad eklenir. Hazar Türklerinde ise çocuk ad almak için ruhani kimliğe sahip olan pire getirilir (Uzun, 2007, 78).

Kırgızlarda doğumdan yaklaşık bir hafta sonra, çocuk beşiğe yatırılır. Bu beşiğe yatırma olayı, “beşik toy” merasimiyle gerçekleştirilir. Köydeki saygın yaşlı kadınlar beşiği ardıç tütsüsüyle tütsülüyerek, iyi dilek ve hayır dualar ederler. Sağ ve sol aşıkları, beşiğin başını kaldırarak oraya bırakılırken, “sağ olsun”, “olumlu olsun” denilir. Aşıklar, “kütlük”e (pisliklerin akıp gitmesi için beşiğin altına konulan çömlek) düşerler. “Beşik anası, pek tutasın, Umay anası, uyutasın” denilerek çocuk beşiğe yatırılır. Yorgan, heybe, kap, torba… vs. biçimindeki yedi eşya beşiğin üzerine atılarak, anasına teslim edilir. Anne, bu eşyaları eline alarak, kapıdan başköşeye doğru, sonra da başköşeden kapıya doğru bakarak eğilir. Yaşlı kadınlar tarafından ona alkış verilir, dua edilir (Akmataliyev, 2001, 164-165).

Gagauzlarda ise çocuğun doğumunun kırkıncı gününden sonra “kreşteni” adı verilen bir tören yapılmaktadır. Bu törende, çocuğun babasının sağdıcı ve krestnisası (vaftiz anne) çeşitli hediyelerle çocuğu görmeye gelirler. Çocuğun annesi de onlara hediye verir. Çalgılar eşliğinde eğlenceler yapılıp yenilip içilir.

75

Çocuğun doğumunda yapılan bir diğer uygulama ise vaftiz törenidir. Kız isteme, evlenme (stevnoz/dini nikâh) ve ölüm törenlerinde kiliseye girebilmenin temel şartı olarak gösterilen vaftiz töreni, Gagauzlar’da günümüzde de yaptırım gücünü hala sürdürmektedir. Örneğin, vaftiz olmamış kişilerin dini nikâhları kilisede yapılmamaktadır. Aynı şekilde vaftiz olmadan ölen bir kişinin cenazesinin kiliseden kaldırılması da kabul edilmemektedir.

Çocuğun vaftiz anneliğini sağdıcın eşi yapar. Buna “nuna” adı verilir. Vaftiz babalığını ise genelde sağdıç üstlenir. Ancak yaygın olan vaftiz anneliğidir.

Örneğin, Nuna kucağında kundaklı çocukla birlikte elinde mum, papaz tarafından okunmuş su ve içinde fesleğen kurusu, ikona, kruça (vaftiz töreni bitiminde çocuğa takılan küçük haç) ile birlikte kiliseye gelir. Yanında kilise için yiyecekten oluşan bir paket hediyesini de getirir. Vaftiz töreninin başlangıcından son aşamasına kadar çocuğun annesi, kiliseye ya da vaftiz odasına alınmaz, baba isterse töreni izleyebilir.

Vaftiz töreni içinde çocuğun; genellikle vaftiz annesi ya da sağdıç tarafından daha önceden belirlenen adı, dualarla cemaate duyurularak kilise kayıtlarına geçirilir. Çoğunlukla İncil içinden seçilen aziz isimleri konulduğu için, çocuğun yılın hangi günü yortusunun olacağı bu törende papaz tarafından belirlenmektedir. Mesela, Dimitri adı verilen bir çocuğun yortu ya da yaş günü, 8 Kasım’dır, yani Aziz Dimitri günü. Çocuğun ailesi belirlenen her yaş gününde kilise ya da fakir bir aileye canlı bir kurban verir (Erden, Özhan ve Er, 1999, 55-58).

Kırımçaklarda geçen yüzyılın başlarına kadar doğum olayı evlerde gerçekleşmiştir. Doğuma “ebenay” gelirdi. Küçük çocuğu olan akrabalardan veya arkadaşlarından genç kadın eve davet edilirdi. Bu doğan çocuğa ilk önce davet edilen genç kadının süt vermesi gerekiyordu ve çocuğun “emçek anası” olurdu. Eğer çocuk erkekse sekiz gün sonra sünnet, kız çocuklar içinse ad koyma töreni yapılırdı. Misafirlere sütannesi “arle” denilen meşrubat getirir ve ikram ederdi. Bu törene, “kave içmek” denilirdi (Altınkaynak, 2006, 91-92).

Kırgızlarda çocuğun göbeğini kesen kadına “kindik ene (göbek annesi)” denilmektedir. Kazak Türklerinde “Bebek göbek annesine çeker” şeklinde bir inanış da bulunmaktadır. Göbek ana, artık çocuğun ikinci anası sayılır. Bebeği kucağına alan göbek ana şu sözleri söyler.

76

Bismilla kaygı kuuldu Bismillah üzüntü kovuldu Böbök-bakıt tuuldu Bebek mesut doğdu Baylık nuru balbıldayt, Zenginlik nuru parlıyor Kız beken ce uulbu? Kız mı veya oğul mu? Kırk cılkısıñ kız bolsoñ Kırk atsın kız isen Urmatıbız uul bolsoñ Hürmetimizsin oğul isen Kindik eneñ mına men Göbek anan işte ben Oozantayın tolgoson Oozantayın bakarsan Göbek ana çocuğun göbeğini şu dualarla keser:

Bısmılda menin kolum emes, Bismillah benim elim değil Batma, zuuranın kolu, Fatma, Zühre’nin eli Ulunun caşın bersin Büyüklerin yaşını versin Cakşının başın bersin İyinin başını versin Bakaydın ömürün başın bersin Bakay’ın ömrünü versin Er Agıştın köñülün bersin Er Agış’ın gönlünü versin Manastay bilektüü bol Manas gibi bilekli ol Kanıkeydey tilektüü bol Kanıkey gibi dilekli ol Almambettey uluu bol Almambet gibi ulu ol

Oomiyin! Âmin! (Dıykanbeyeva, 2009, 193-194).

Gagauzlarda erkek çocuk üç yaşına geldiğinde komşu ve akrabaları çağrılarak “steba” adı verilen bir saç kesme töreni yapılmaktadır. Sağdıç ve krestnisa (koltuklar) arkadaşlarıyla birlikte gelirler. Gelenler çocuğa çeşitli hediyeler (ayakkabı, gömlek, peşkir vs.) getirirler. Çocuğun saçları ilk olarak bugün sağdıç tarafından tıraş edilir. Sofra açılıp yenilip içilerek müzik eşliğinde eğlence yapılır (Erden, Özhan ve Er, 1999, 61).

Türk kültüründe doğumda emeği geçen kişi olan ebeye ayrı bir önem verilmiştir.

77

Amucalu Türkmenlerinde ebe, “ebe ana” olarak bilinir. Ebe hakkı öz ana kadar önemsenir. Ebe analar doğum yaptırdıkları oranda aziz muamelesi görürler. Güney Azerbaycan Türkleri arasında mezarları türbe muamelesi gören ebe analar bulunmaktadır. Bu yörelerde ebe, bibi olarak bilinmektedir. Batı Anadolu’da doğumunu sağladığı bebeğin kesilen göbeğini saklayan ve toplanan bu göbek bağları ile defin edilmeyi vasiyet eden ebeler vardır (Kalafat, 2006b, 76-77).

Hoçentli Özbek Türklerinde, Ebe (Moma)’ya doğumu yaptırdıktan sonra gömlek, ayakkabı, rumal (pardösü) gibi bir giyim eşyası alınır. Her bayramda şirinlik alınarak Moma ziyarete gidilir. Ona Tötüngen Ana veya Manevi Ana denir (Kalafat, 2006a, 486).

Kazaklarda aynı yılda doğan kimselere “kurdas” gözüyle bakılır. Halkın inancına göre onlar birbirleriyle çok iyi geçinirler, çok ağır şakalar yapabilirler; hatta birbirlerinin arkasından bile bu şakaları sürdürebilirler. Aynı gün ve ayda doğan kurdas’lara ise “tüydey kurdas” adı verilir. “Eki ayaktıda kurdas, tört ayaktıda bota tatuv” (İnsanlarda kurdas, hayvanlarda “bota” asla kavga etmezler) şeklindeki söz, buradan çıkmış olmalıdır.

“Kurdas”ların eşleri de “kurdas” olarak kabul edilirler. “Ekesi kurdastın balası kurdas” (Balaları “kurdas” olanların çocukları da “kurdas”tır) düşüncesiyle “kurdas”ların çocukları da bu şakalara iştirak ederler.

“Kurdas şakaları” diğer Türk boyları arasında görülmez. Halk ağzında kurdasların şakaları ve gülünç hareketleri ile sözleri oldukça sık rastlanan bir durumdur (Köse, 2001, 149).

Kazaklarda kindik şeşe “göbeği kesen kadın/ebe” doğum yapan kadının dört- beş gün evinin işini yapar. Onunla çocuğu bekler. Çocuk doğduktan sonra çocuğu kaldıran, doğumu müjdeleyen, göbek bağını kesen, bağlayan kişidir. Bu kişinin merhametli, iyi, evine bağlı olması arzu edilir. Çünkü çocuk kendisini kaldıran kişiye çekecektir.

Kindik şeşe, doğum yapana koyun keser getirir. Çocuğa da it-köynek giydirir. Kadının doğumundan sonra eşi düşünce bu eşi alır, yıkar, kimseye göstermeden insan ayağı basmayacak yere gömer. Doğum yapan kadını yıkayıp, yatırır, evi sıcak tutmaya çalışır. Doğum yapan kadının toparlanmasını sağlar.

78

Bir yıl sonra çocuk yürüme çağına geldiğinde kindik şeşe bir koyun keser, gömleğini alıp çocuğun evine gelir. Göbek bağını kestiği çocuğun ana-babasından uygun gördüğü arzu ettiği şeyleri ister. Buna Kazaklar arasında “kolav” denir (Kaliyev, Orazayev ve Smeyılova, 1994, 13).

Tatar Türkleri arasında ebeye Kendek Äbi (Göbek Ebe), Äbilek (Ebelik), Bala Äbise (Çocuk Ebesi) denmektedir. Kendek Äbi’ye hediye (genelde para veya kumaş) verilir ve o, köyün en saygıdeğer insanlarından sayılmaktadır. Kendek Äbi, “Bismillah” ile çocuğu eline alarak önce güzel dileklerde bulunur, göbeğini keser. Çocuğu yıkadıktan sonra Kendek Äbi, onu biläv veya bilävsä adı verilen beyaz renkte olan özel beze sarar. Kendek Äbi yeni doğmuş bebeğin ağzına rızıklı olsun diye bal ile yağ sürer (Çetin, 2009, 66-67).

Hakas geleneğinde isim verme merasimi (pala toyı) çocuk doğduktan üç gün sonra yapılır. O gün koyun keser, süt arağı araka yaparlardı. Toplantıda (mecliste) ebe araka döker misafirler ise araka tenceresine çocuğun dişleri çabuk çıksın diye para, yüzük, boncuk atarlar (Yoloğlu, 1999, 97).

Türk Kültüründe sütanneliği, sütkardeşliği yaygın bir kurumdur.

Karaçaylarda bebek doğduktan sonra göbeğini keserler. Bebeğin göbeğini bağlayıp, yıkayıp beze sararlar sonra da yatağına koyarlar. Sonra bebeğe süt içirilmesi için bir sütanne çağırırlar. Sütannenin aynı soydan (ataul’dan) olması gerekir. Kan akrabalığı olmayanlar arasında süt akrabalığı yaygındır. Kardeş ailelerde bütün çocuklara kardeş olarak bakılmıştır. Bu annelere “ emçek ana” (sütanne) ve çocuğa ise “emçek ulan” (sütoğul) denilmiştir. Bu kurumun adı atalık- babalıktır. Bu uygulama asilzadeler ve halk arasında da olduğundan Karaçay Balkarlarda toplum içi saygı ve sevgiyi artırmıştır. 19. yy.’da Karaçay’da aynı soydan gelenler evlilikte yedi göbek sayarlardı. Kan davasının kalkması için katil maktulün annesinin sütünü emmeliydi. Bu kardeş olunması anlamına gelirdi.

Mağdurun annesinin veya o aileden bir yaşlının sütünü emerek bağışlamak, dizleri üzerinde sürünerek mağdurun eşiğinin önüne gelerek af dilemek Tabaran ve Gazi Kumuklarda da vardı (Kalafat, 2006a, 358-401, Tavkul ve Kalafat, 2003, 114).

Tacikistan’ın Türkabad köyünde ahiret kardeşliği kıyamet biraderliği olarak azalmış da olsa hala yaşamaktadır. Bu tür kardeşlik, kadından kadına erkekten erkeğe

79

olmaktadır. Taraflardan birisi ölürse hayatta kalan onun çocuklarına da sahip çıkmaktadır (Kalafat, 2006a, 492).

2.2. Ergenliğe Geçiş Törenindeki Uygulamalarda Kan Bağı ve Evlilik Dışı