• Sonuç bulunamadı

3. İŞLEV DÖNÜŞÜMÜNÜ TAMAMLAYAN BİNALAR

3.2 Türkiye’den Örnekler

3.2.2. Tophane-i Amire

İstanbul`un fethinde topların oynadığı büyük rolün, kurmayı tasarladığı evrensel imparatorluğun oluşum aşamalarındaki önemini kavrayan Fatih, Galata Surları`nın dışında, Boğaz girişinde Tophane`yi kurdurmuştur. Bu bağlamda, yapı, yüzyıllarca üretime dönük bir endüstri kuramayan Osmanlılar`da savaş endüstrisine yönelik yapıların ilklerindendir (Fotoğraf 3.19). Ayrıntılarıyla bilinemese de, Sultan Abdülaziz`e kadar olan süreçte, çok çeşitli eklentiler yaptırıldığı, yangınlar sonucunda sürekli onarım ve yenilemeler olduğu kaynaklarında belirtilmektedir. 1956 imar çalışmalarında, ana yapıyla birlikte, fenerli, kubbeli bir başka yapı ve tarihsel gelişimin izleri konumundaki eski yapıların izleri olan duvarlara ulaşıldığı bildirilmiştir (Eralp, 1993)

Ana yapı, İstanbul`da külliyeler içinde yer alanların dışında, Osmanlı`nın en görkemli yapılarından birisidir. Yaklaşık 20m yükseklikteki almaşık taş-tuğla duvarların üstünde, kesme taş örgülü duvar dokusu içinde, bal peteği düzeninde küçük altıgen pencereler bulunur. Çatıda, ön ve arkada iki dizi halinde beşerli, üstü ikişer fenerli beşik tonoz örtü ve ortada yuvarlak pencereli kasnaklar üzerinde yükselen, fenerli beş büyücek kubbe vardır.Tophane-i Amire`nin Kent içindeki konumu Osmanlı kentsel estetiğine yalın katkı, özgün bir boyut getirmiştir

(http://www.istanbul.net.tr). Ayrıca, pek çok Osmanlı yapısında olduğu gibi, iç

mekanda yalınlık bir anıtsallığa dönüşmektedir. Yapının yeniden kulanım hikayesi araştırıldığında, 1955’te Askeri Müze olarak kullanılmasının düşünüldüğü, daha sonra Askeri Müze’nin deposuna dönüştürüldüğü, 1963 yılında binaların restore edildikleri ve Top Teşhir Müzesi olmasının planlandığı, daha sonra cadde boyunca bir sıra dükkan yapıldığı görülmektedir. Ancak 1992 yılında koruma maliyetinin artması sonucu bu fikirden de vazgeçilen binaların geleceği yeniden gündeme gelmiştir. Nihayet, 1998`de Mimar Sinan Üniversitesi Kültür ve Sanat Merkezi olarak yeniden işlevlendirilmiştir.

Kültür ve Sanat Merkezi olma sürecinde; 1992 yılında ordu tarafından Mimar Sinan Üniversitesine devredilen 1200 m2’lik Tophane binalarının, Türkiye ile Fransa arasında üniversiteler arası işbirliği ile sanatsal ve sınai yaratıcılığı geliştirebilecek nitelikte kültür merkezi işlevini yüklenmelerine karar verilmiş ve projenin gerçekleşmesi için ilk adımlar atılmıştır. Projeyle ilgili kuruluşlar Mimar Sinan Üniversitesi Rektörlüğü, Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Tarihi Bölümü, Mimar Sinan Üniversitesi Restorasyon Bölümü, İstanbul Fransız Kültür Merkezi ve Fransız Sanat Etkinlikleri Birliği’dir. Proje Mimar Sinan Üniversitesi ve Fransız Dış işleri Bakanlığı’nın Kültür, Bilim ve Teknik İlişkiler Genel müdürlüğünün işbirliğiyle hazırlanmıştır (Eralp, 1993).

Dönüşüm sürecinin anlatıldığı kaynaklarda, Tophane kompleksine yüklenecek işlevin, çalışmaya başlamadan önce belirlenmesi gereken en önemli konu olduğu belirtilmektedir. Üstelik, Haluk Sezgin, dışarıda yer alan yoğun trafikten dolayı içerde çok fazla titreşim meydana geleceğini, bu sebeple tarihi binaların yapısal ve mekansal özelliklerinin Üniversiteye bağlı Devlet Konservatuarı

etkinlikleri için uygun olamayacağını belirtmiştir. Ancak vaziyet planında da görüldüğü gibi Galatasaray Lisesi ve Mimar Sinan Üniversitesi arasında şehir içindeki konumu, bir kültür sanat ve rekreasyon bölgesi olan Beyoğlu semtine yakınlığı, şehrin genel manzarasındaki görünürlüğü, erişebilirliği ve yalnız binalardan değil, teraslı bölümün çevresinden de kazanılacak alanlar itibariyle Tophanenin, İstanbul’da görsel sanatların geçici olarak sergilenmeye elverişli yerlerden biri konumunda olduğu gözlemlenmiştir (Şekil3.23). Sonuçta geçici sergi mekanlarının yokluğunun hissedildiği şehirde, top döküm binalarına kültür merkezi, yol kenarındaki dükkanlara da sanat okulu işlevinin verilmesine karar verilmiştir (Gönen, 1995).

Şekil 3.23 Tophane-i Amire vaziyet planı (Gönen, 1995)

Gönen (1995), eski top döküm binalarının geçici sergi mekanlarına dönüştürülmesi projenin iki aşamalı olarak ele alınmasını gerektirdiğini belirtmektedir. İlkinde, restorasyonda yaratılan farklılıkların özgün malzeme kullanımıyla giderilmesi öngörülmektedir. İkinci aşamada ise sergileme mekanlarının kurulması ve mevcut binalarla terasların onarılması ve iki ana binada yer alacak bilet satış yeri, idari bölüm, sergileri teslim alıp hazırlamak için atölye, kafeterya, tuvalet ve teknik birimlerinin oluşturulmasıdır. Bu alanlar, binalar

arasındaki dolaşım alanlarını oluşturarak ve giriş çıkışların kontrol edilmesini sağlamaktadır. Sergi salonları 1150m2, diğer bölümler 620m2, olmak üzere toplam inşaat alanı 1770m2’dir. Resim 3.25’te de görüldüğü gibi, planlama ilkesi olarak merkezden dağılan fonksiyonlar tercih edilmiştir. Gönen (1995), birinci şemada görülen dairesel bölümün kalp, kutup, kamu alanı forum kavramlarını çağrıştırdığını söylemektedir. Sergi mekanları, servis alanları ve teraslar üzerinde bulunan bahçede yer alan sergileme alanlarının ortasında bulunmaktadır (Şekil 3.24).

Şekil 3.24 dönüşüm fonksiyon şemaları (Gönen, 1995)

Şemalarla anlatıldığı üzere, projenin ‘kalbine’:

1. Meclis-i Mebusan Caddesi’nden bugün kompleksin ana yol ile bağlantısını kesen üstü teraslı betonarme dükkanların üzerinden

2. Otoparktan ulaşılmaktadır. Bu gün binaya ulaşımı sağlayan Defterdar yokuşu ise binaya servisin girebileceği bölüm olarak değerlendirilecektir (Şekil 3.25).

IIban Öz’ün yazısında ayrıntılı bir şekilde anlattığı izabe ocakları binanın bir zamanlar top dökülen bir yapı olduğunu kanıtlamaktadır. Bu özelliğin vurgulanması amacıyla tabanın tipolojisini değişikliğe uğratmayan, yüzer bir döşeme yapılmıştır. Yapay bir taban, toprağa oturan ahşap döşeme kiriş örgüsünün üzerine binen beton plakalar sayesinde oluşturulmuştur. Beton plakaların konulmadığı yerlerde altyapı, dolayısıyla izabe ocakları görülebilmiştir. Ayrıca havalandırma, aydınlatma ve ısıtma, her düğümü potansiyel bir çıkış görevi gören teknik kanallar aracılığıyla sağlanmaktadır (Öz, 1991). Son olarak, Philippe Robert kendi benimsediği mimari ilkeleri şu sözlerle açıklamıştır, “...burada geliştirilen ana düşünce, yaratıya, sergi ve seminere ayrılan bir mekanın işlerlik kazanması için az ama yeterli bir müdahale sayesinde bu yerin büyüsünü korumaktı” (Gönen, 1995). Yapının dış mekanlarında ve cephelerinde herhangi bir müdahale yapılmazken, yakın çevresindeki ticari etkiler yapını algılanışını değiştirmektedir. (Fotoğraf 3.20), (Fotoğraf 3.21).

Fotoğraf 3.20. Tophane-i Amire dönüşüm sonrası görünüşler.

Fotoğraf 3.22. Tophane-i Amire dönüşüm sonrası iç mekan.

Yapının anıtsal ve tarihi değerinden dolayı, mekansal yada yapısal anlamda önemli bir müdahaleden kaçınılarak, eldeki mekanların potansiyeli araştırılmış, ve yapıya göre program geliştirilmiştir. Yapının kültür ve sanat merkezine dönüştürülmesinin yer, mekansal kurgu, yapısal özellikleri ve teknik gerekliler sebebiyle yapıyı zorlamadığı, yapının tarihi değerine saygılı olunduğu görülmüştür. Ana mekanın yüksekliğinin verdiği avantajla, teknik gereklilikler yerine getirilmiştir (Fotoğraf 3.22).

Benzer Belgeler