• Sonuç bulunamadı

3.2. Değerleme Yaklaşımları ve Hesaplama Yöntemleri

3.2.4. Değerlemede Piyasa Yaklaşımı

3.2.4.4. Tobin Q Oranı

Yöntem, 1969 yılında James Tobin tarafından geliştirilmiş ve kendi adıyla anılmaya başlamıştır. Tobin Q oranı daha önceleri birçok çalışmada önemli bir performans kriteri olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise bu oran genelde yatırım kararlarının alınmasında, sahiplik yapısı ile performans arasındaki ilişkinin ölçülmesinde, temettü dağıtım kararlarının hisse senedi değeri üzerine etkisinin ölçülmesinde, işletme sahipliği ile özsermaye değeri arasındaki ilişkinin belirlenmesinde, yönetimin performansının ve işletmenin rekabet gücünün ölçülmesinde kullanılır (Koçyiğit, 2009: 179; Canbaş vd., 2005: 25). Ayrıca Tobin Q oranı yatırım stratejilerinde belirlenen büyüme tahminlerinin değerlendirilmesinde kullanılmaktadır. Dolayısıyla bu yöntem işletmelerin uzun vadede değerlerini artırmaları, yöneticilerin işletme stratejilerini doğru belirlemeleri ve uygulama yeteneklerinin bir göstergesi olmaktadır (Ercan vd., 2003: 131).

Tobin Q oranı işletmenin piyasa değerinin toplam varlıklarının yenileme maliyetine bölünmesi ile bulunmaktadır (Ercan vd., 2003: 131; Chung ve Pruitt, 1994: 70). Bu oran aşağıdaki şekilde formulize edilebilir;

Tobin Q Oranı = İşletmenin Piyasa Değeri Varlıkların Yenileme Maliyeti

Bu formüle göre sermayenin maliyeti ne kadar düşük, yatırımların reel getirileri ne kadar yüksek ise Tobin Q oranıda o oranda yüksek çıkacaktır. Bu teoriye göre yatırım, ek bir birim sermayenin şirket değerine olan olumlu yansıması olarak kabul edilmektedir (Sipahi vd., 2011: 108; Ercan vd., 2003: 131). Bu oranın 1’in üzerinde çıkması işletmenin yatırımcı için tercih edilmesi gereken bir işletme olması gerektiğini göstermektedir. Ayrıca bu değer, işletmenin varlıklarını iyi bir şekilde değerlendirdiğini büyüme fırsatlarının yüksekliğini ve rekabet gücünün yüksekliğini de göstermektedir (Koçyiğit, 2009: 179; Canbaş vd., 2005: 25). Bu oranın 1’den düşük çıkması ise işletme kaynaklarının verimsiz kullanıldığı, işletme yeterli kaynağa sahip olsa bile karlılığının düşük olduğu anlamına gelmektedir. Bu durumda olan işletmeler, yatırım kararı almaktan kaçınmakta ve hatta yatırımlarını durdurmaktadırlar. Bu işletmeler piyasada bulunan rakipleri tarafından birleşme veya satın alma yolu ile ele geçirilebilmektedirler (Koçyiğit, 2009: 179).

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

INA VE EVA YÖNTEMLERİ İLE ÖRNEK BİR DEĞERLEME UYGULAMASI

4.1. Araştırmanın Önemi ve Amacı

Bugün, bir işletmenin gerçek değerinin hem satın alacak hem de satacak kişi veya kurumlar için ne olduğunun tespiti muhasebe-finansman alanının önemli problemlerinden birisidir. Satın alma işlemini yapacak kişi veya kurumlar, mümkün olan en düşük fiyattan bu işlemi gerçekleştirmek isterken, satan taraf da bu rakamın mümkün olan en yüksek fiyat olmasını istemektedir. Başka bir ifade ile her iki taraf da optimal satın alma/satış fiyatını bulmak isteyecektir. Bir işletmenin gerçeğe uygun şirket değerini bulabilmek; işletme sadece defter değerine göre mi satılacak?, defter değerine ek olarak şerefiye hesaplanmalı mı? işletmenin duran varlıkları vb. yeniden değerleme ile güncel değerlerinde mi? gibi birçok faktöre bağlıdır. Bu faktörler şirket değerini de farklılaştıracak olup buradaki en önemli sorun “firmanın gerçeğe uygun değerini” bulmaktır.

Küresel rekabetin bir sonucu olarak diğer bütün sektörlerde olduğu gibi turizm sektöründe de birleşme ve satın alma işlemleri artış göstermektedir. Ayrıca bu rekabet koşullarında konaklama işletmelerinin varlıklarını sürdürebilmeleri için stratejik bir konumda bulunmaları ve rekabet stratejilerini pazarı iyi bir şekilde analiz ederek uygulamaları gerekmektedir. Konaklama işletmelerinin mevsimsellik, konum, inşa maliyetleri ve emek yoğun olması gibi özellikleri düşünüldüğünde ilk kuruluş aşamasında veya varlıklarını sürdürebilme noktasında birçok zorlukla karşılaştıkları görülmektedir. Özellikle konaklama işletmelerinin yapısı gereği, büyük çapta maddi duran varlık yatırımı gerektirmesi şirket değerini olumsuz şekilde etkilemektedir. Bu yüzden kuruluş amaçları şirket değerini maksimize etmek, dolayısıyla hisse değerini yükseltmek olan bu işletmeler beklentilerini karşılayamayacak durumda kalabilmektedir.

Konuyla ilgili literatüre bakıldığında konaklama işletmelerinde değerleme faaliyetlerini konu alan çalışmaların yetersizliği dikkat çekmektedir. Bunun yanında birçok çalışmada değerleme sürecinde tek bir yöntem kullanılmış olup bu da değerleme işlemlerinin sağlıklı bilgi sağlamasını zorlaştırmakta ve hata payını arttırmaktadır. Buna ek olarak değerlemede kullanılacak yöntemlerin seçimi ve bu yöntemlerde kullanılacak formüllerin çeşitliliği de karmaşaya neden olmaktadır. Bu durumun bir sonucu olarak da değerlemeyi yapacak kişiler, sektörün ve işletmelerin özelliklerine göre doğru yöntemleri ve formülleri seçme konusunda güçlük yaşamaktadırlar. Ayrıca incelenen çalışmalarda, uygulamaların genellikle halka açık

işletmeler üzerinde gerçekleştirildiği ve kullanılan formüllerin birçok varsayıma dayandırıldığı görülmektedir. Dolayısıyla halka açık olmayan bir işletmenin değerinin nasıl belirlendiği konusunda literatürde yeterli çalışma bulunmamaktadır.

Yukarıdaki gerekçelerle yapılan bu çalışmanın amacı, bir işletmenin birleşme ve satın alma işlemlerinde satın alan ve satan kişi veya kurumlar açısından optimal değerlemenin nasıl yapıldığını bir örnek üzerinde göstermektir. Bu amaç doğrultusunda optimal değere ulaşmayı sağlayacak farklı yöntemler kullanılmış, ayrıca örnek işletmenin gerçek verilerine dayanan formüller kullanılmıştır. Bu bağlamda çalışmanın alt amaçlarını; birden fazla yöntem kullanarak değerin ortaya konulması, birçok karmaşık veri analizi gerektiren WACC, CAPM, ROIC ve NOPLAT gibi formüllerin gerçek verilerle sağlıklı bir şekilde uygulanması ve seçilen yöntemlerin etkinliğinin karşılaştırılması ve en uygun yöntemin belirlenmesi oluşturmaktadır.