• Sonuç bulunamadı

Ticari Davalarda Görev Kuralları Üzerine

Belgede Ticari davalar (sayfa 114-117)

C. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret

8. Ticari Davalarda Görev Kuralları Üzerine

HMK ile medeni usul hukukunda görev konusunda köklü değişiklikler yapılmıştır. HUMK döneminde uygulanan ve birçok sorunlara yol açan uyuşmazlığın değerine ve miktarına göre görevli mahkemenin belirlenmesi kuralı terk edilmiştir. Tüm şahısvarlığı ve malvarlığı davalarında genel görevli mahkeme olarak asliye hukuk mahkemesi görevlendirilmiştir. TTK ile de ticari davalarda asliye ticaret mahkemeleri asıl görevli olarak belirlenmiştir. Ancak asliye ticaret mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde bu tür davalara asliye hukuk mahkemesi tarafından bakılacaktır. TTK ve HMK ile sulh mahkemelerinin ticari davalarda görevi bulunmamaktadır. Ancak bazı ticari davalar, özellikle ticari defterlerin ve senetlerin ziyaına ilişkin olanları, davalı/müvekkil kimselerce çekişmesiz yargı işi olarak görülmüş ve bu tür uyuşmazlıklarda sulh hukuk mahkemesine müracaat edilmiştir. TTK ve HMK ile asliye hukuk ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki görev itirazına dönüşmüştür.

Sulh hukuk mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu ve bu türlü bir ayrımın kamu düzeninden kaynaklandığı noktasında tereddüt bulunmamaktadır412. Her şeyden önce bu türlü bir ayrıma gidilmesinin temelinde "hakimin ehliyeti ilkesi" düşüncesi yatmaktadır413. Bu ilkeye göre, sulh hukuk mahkemesi hakimleri, asliye hukuk mahkemesi hakimlerine nazaran daha az ehliyetli

mahkemelerin yargı çevresinin adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsadığı da belirtilmiştir. Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenmiş olup görev kuralları kamu düzenine ilişkindir ve temyiz dahil, yargılamanın her aşamasında re'sen dikkate alınır. İhtisas mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisidir..." 11. HD.,

07.05.2012, E. 2011/444 K. 2012/7156 (Batider 2012, C. XXVIII, S. 3, s. 364-365; Moroğlu/Kendigelen, s. 20); Aynı yönde bkz.: 11. HD., 16.1.2006, E. 2006/137 K. 2006/109 (YKD, 2006, C. 32, S. 5, s. 759).

411

Karslı, s. 171.

412 Ansay, s. 80, Nr. 45; Belgesay, M. Reşit: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu Şerhi, İstanbul

1939, s. 8; Bilge/Önen, s. 173.

98 olma düşüncesidir414. Tabi bu ilkenin, uzmanlık bilgisi gerektiren ve uyuşmazlıkların çözümü için kurulmuş olan özel (ihtisas) mahkemeleri için geçerli olmayacağı kanaatindeyiz. Ayrıca, TTK’da yapılan değişiklikle sulh hukuk mahkemelerinin ticari davalardaki görevleri tamamıyla kalkmış bulunmaktadır.

Özel mahkemelerin görev alanları belirlenirken konu veya kişi bakımından bir sınırlama getirilerek düzenleme altına alınmaktadır. Bu şekilde bir sınır getirilerek dava konusunun miktar ve değerine bakılmaması yerinde bir düzenleme olmuştur.

Burada bir konuya değinmenin yararlı olacağı kanaatindeyiz. 1926 tarihli TTK döneminde ticaret mahkemesinin bulunduğu yerlerde asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki, görev ilişkisiydi415. ETTK döneminde ise, Prof. Dr. Hirsch'in gayretleri sayesinde, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki (özel) bir işbölümü ilişkisi olarak düzenlenmişti416. ETTK'nın kabul ettiği bu ilişkinin, gerekçede söylendiği gibi "gerçek hayat ihtiyaçlarına uygun" olduğunu kabul etmek zordur. Çünkü eTTK, ticari davaları sayarken, bunların "yargıcın özel bir ihtisasına ihtiyaç gösteren meseleler" esasından hareket etmektedir. Bundan dolayı ticaret mahkemelerinin bu esastan hareket ederek ihtisas mahkemesi olarak düzenlenmesi gerektiği çok açıktır. Fakat, eTTK'da, ticaret mahkemelerinin oluşumu ile ilgili herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Ticaret mahkemeleri ne tacirlerin katılabileceği bir mahkeme haline getirilmiş ne de bu mahkemeye atanacak hakimler diğer mahkemelerden farklı bir yetiştirme usulüne tabi tutulmuştur. 6335 sayılı Kanun

414 Ansay, s. 80, Nr. 45; Bilge/Önen, "1086 sayılı HUMK'nın 7. maddesinde, bir davanın asliye

mahkemesinde, taraflarca görev itirazı yapılmaksızın, hükmen halledildikten sonra, davanın sulh mahkemesi görevi içerisinde olduğundan bahisle üst mahkemede artık itiraz olunamayacağını hükme bağlamıştı. Alman Usul Kanun'dan alınmış bu hüküm (ZPO § 10) asliye hâkimlerinin daha tecrübeli ve bilgili oldukları, bu itibarla davanın sulh mahkemesinde görülmesinde bir fayda bulunmadığı düşüncesine dayanmaktadır." düşüncesi ile hakimin ehliyeti ilkesinin oluştuğunu

söylemiştir. Bkz.: Bilge/Önen, s. 175.

415 "1926 tarihli TTK'nın yürürlükte bulunduğu dönemde, aynı yerde Kurulmuş bulunan Asliye Hukuk

ve Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin bir görev ilişkisi niteliğinde görülmüş..." İBGK,

11.10.1976, E. 1976/5, K. 1976/5 (www.kazanci.com.tr - 02.08.2015).

416

Hirsch, E.: Yeni Ticaret Mahkemesi Teşkil Edilmeyecekse Temyiz Meselesini Halletmelidir, İktisadi Yürüyüş, S. 1, Y. 1, 1940, s. 22.

99 ile tekrardan eskiye dönülmüş ve asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiştir417. ETTK'da yaptığımız eleştiriler, TTK için de geçerlidir. Hatta TTK'da bu ilişki görev ilişkisi olduğundan dolayı daha da önem arz etmektedir. Bundan dolayı, ticaret mahkemeleri (özel mahkeme olduğundan dolayı) bir an önce bazı değişiklikler yapılarak gerçekten ihtisas mahkemesinin ihtiyaçlarına uygun olarak yeniden düzenlenmelidir. Aynı şekilde ticaret mahkemelerinde görev alan hakimler özel olarak hukuki bir formasyon eğitimi verilmeli ve ticaret mahkemesi hakimi olan bir kişiye kürsü güvencesi getirilmelidir. Bu türlü düzenlemeler getirilirse, ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki gerçekten bir görev ilişkisi olarak sayılabilecek ve ticaret mahkemesinin bulunduğu bir yargı çevresinde, ticari bir davaya asliye hukuk mahkemesi tarafından bakılırsa, bu dava görevsizlik kararı verilerek asliye ticaret mahkemesine gönderilmek zorunda kalınacaktır. Fakat ticaret mahkemelerinin şu anki hali formasyon açısından asliye hukuk mahkemelerinden herhangi bir farkı yoktur. Bundan dolayı, asliye ticaret mahkemesinin bulunduğu bir yargı çevresinde, asliye hukuk mahkemesi tarafından karara bağlanan bir ticari dava, esas yönünden isabetli olsa bile, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi olduğundan dolayı bir bozma sebebi sayılacak ve asliye hukuk mahkemesinin vermiş olduğu hüküm bozulacaktır. Böyle bir durumda ise esas, usule feda edilmiş olacaktır418.

417 “Görev ilişkisi olarak düzenlenmesinin sebebi olarak, asliye ticaret mahkemelerinde

uzmanlaşmanın sağlanması ve bu sayede, hem kararlarda isabet hem de yargılamada sürat sağlanacağı düşüncesi etkili olmuştur” (Belgesay-Vazife İhtilafları, s. 251); Karayalçın, s. 248. Ticaret mahkemelerinin (diğer bir ifadeyle ticari davalarda ihtisaslaşmanın), ticari davaların süratle sonuçlanması açısından çok yarar sağlayacağı yönünde bkz.: Postacıoğlu-Ticaret Mahkemeleri II, s. 12.

100

II. TİCARİ DAVALARDA YETKİ

Belgede Ticari davalar (sayfa 114-117)