• Sonuç bulunamadı

2.2. Nevşehir İli Turizm Çeşitleri

2.2.4. Termal Turizm

Termal turizm, seyahat olgusunun başlangıcından günümüze kadar var olan en eski turizm hareketlerinden birisidir. Termal turizminin başlangıç tarihi hakkında net bir bilgi olmamakla birlikte, “M.Ö. 2000’li yıllara kadar uzandığı, hasta olan hayvanların doğal bir içgüdüyle yararlandıkları termal suları zamanla insanlarda

77

keşfetmiş ve bu kaynakların tortu görüntülerinin” ya da sıcaklıklarını etkisine kapılmışlardır (Tekin, 2004: 21). Termal suların kullanılması ve tedavisine yönelik ilk araştırmalar Yunanlılar döneminde yapılmıştır (Karakuş, 2012: 20). Termal kaynakların çeşitli hastalıkların tedavisinde etkili olması (Usta ve Zaman, 2015: 195), kaynakların sağlık üzerinde kullanımını artırmıştır. Özellikle ilkçağlarda insanlar kaynaklardan dini ve sağlık amacıyla yoğun olarak yararlanmışlardır. Termalizmin sistemli gelişimi ise Roma dönemine rastlamaktadır (Akbulut, 2010: 36).

Günümüzde insanlar turizme yönelik talepleri belirlerken, hem sağlıklı olmak hem de tatil ihtiyacını karşılamaya yönelik eğilim göstermektedirler. Bu bağlamda, turizm açısından önemli olan insanların sağlıklarına kavuşması ya da sağlıklarını koruması amacıyla turizmin yarattığı ortamları ekonomik bir faaliyet olarak kullanılmasıdır. Bu nedenle dünyada ve Türkiye’de “termal tedavi uygulaması ile tatil ihtiyacının birleştirilebildiği merkezlere yönelik” talepler artmaktadır. Çeşitli termal sular, termal merkezler ve bu merkezler üzerinde kurulan termal turizm işletmeleri ise termal turizmin altyapısını oluşturmaktadır (Albayrak, 2011: 18; Aslan, 2015: 23).

“Term” kelimesi Latincede "sıcak" anlamına gelmektedir ve kökeni "termos" (thermos) kelimesidir. “Term” kelimesi Romalılar döneminin ilk zamanlarında "Halk banyoları", anlamında kullanılmış, daha sonra "su alınan yer" olarak ifade edilmiştir. “Doğal sıcak sular için terrnal (thermal), suların sıcaklık özelliğini belirtmek için termik (thermique), doğal sıcak su kaynaklarının incelenmesi ve sağlık amacıyla kullanmak üzere düzenlenmesi için ise termalizm (thermalisme) yani termal turizm etkinliği kelimesine rastlanmaktadır” (Kabukcuoğlu, 2013: 20).

Sağlık turizminin en eski biçimi termal sularda yapılan termal turizmdir. Özellikle, volkanik veya sismik bölgelerde geliştirilmesi daha kolay olmakla beraber bu özellikleri taşımayan bölgelerde de yapay yöntemlerle geliştirilebilmektedir. Günümüzde, genellikle sağlık amaçlı yapılıyor olarak algılansa da, yaygınlaşması Romalılar zamanına kadar dayanmaktadır (Akoğlan Kozak ve Bahçe, 2009: 189– 190).

78

Sağlık turizmi kapsamında değerlendirilen termal turizm, içeriğinde belirli oranda “mineral bulunan maden sularının dinlenme, zindeleşme, tedavi” vb. değerlendirilmesi amacıyla meydana gelen faaliyetlerdir (Çontu, 2006: 26).

“Termal turizm; sağlığı koruma ya da iyileşme amacıyla belirli bir süre için yer değiştiren insanların doğal kaynaklara dayalı turistik bir tesise giderek kür uygulaması, konaklama, beslenme ve eğlence gereksinimlerinin yanı sıra kaynağın bulunduğu yere ait iklimsel özelliklerden, kültürel ve tarihi dokusundan faydalınım olanağı sunan hatta alışveriş, geleneksel aktiviteler gibi karmaşık pek çok anı ve faaliyet zenginliği yaşatma olanağına sahip turizm hareketidir” (Aslan, 1992: 2).

Termal turizm, belirli bir sıcaklıkta olan ve doğal olarak yeryüzüne çıkan faydalı, mineraller içeren şifalı suların yörede şifalı çamur ve buharlar oluşturması sonucunda gelişen turizm türüdür (Tavşan, 2012: 6, Dinler 2014: 5).

Termal turizm başka bir araştırmada (Ongun, 2013: 47) ise; belirli hastalık ve ya rahatsızlıkların tedavi edilmesi aynı zamanda dinlenmek ve zindelik kazanmak için termal su kaynaklarının konumlandığı destinasyonlara yönelik yapılan seyahatler olarak ifade edilmektedir. Termal turizm, jeotermal kaynaklar olduğu sürece talep oluşturacak bir turizm türüdür (Göyün, 2001: 2).

“Termal turizmin amacı, sadece eğlence, yeni yerler ve insanlar görmek değil; aynı zamanda şifalı su kaynaklarından ve iklim tedavisinden de yararlanmaktır. Güzelleşmek ve daha sağlıklı olmak, stresten uzaklaşmak, bedeni ve aklı dinlendirmek için kaplıcaların kullanımı tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de artmaktadır. Kaynak zenginliği açısından dünyada ilk yedi ülke arasında yer alan Türkiye’nin termal suları, hem debi ve sıcaklıkları hem de çeşitli fiziksel ve kimyasal özellikleri ile Avrupa’daki termal sulardan daha üstün nitelikler taşımaktadır” (Yıldırım, 2005: 24).

Türkiye’deki termal sular ile Avrupa ülkelerinde bulanan termal sular karşılaştırıldığında şu farklılıklar saptanır (Tavşan, 2012: 16–17):

79

 Türkiye’de termal sular doğal ve debisi yüksektir. Batı’daki sular ise, genellikle derin sondaj tekniği sonucunda ortaya çıkabilen sulardır.

 Türkiye’deki termal sular, maden değeri yüksektir ve kükürt, radon, tuz vb. mineraller bakımından zengindir. Termal tedavi açısından önemli faydalara sahiptir. Avrupa’da ise termal sular ise genellikle eriyik madenleri, kükürt ve radyoaktif özellikleri sınırlı oranlara sahiptir.

 Türkiye’de termal suların büyük bir bölümü deniz kıyısında (Armutlu, Kestanbol, Çeşme gibi), bir kısmı orta yükseklikteki dağlık ve ormanlık bölgelerde (Bolu, Kızılcahamam, Gediz gibi) yer almaktadır. “Bu avantaj ve farklılıklar termal kaynakların kullanımı bakımından çeşitlilik, çekicilik ve avantaj sağlamaktadır.”

 Türkiye’de tedavi amaçlı yapılan kür süresi uzundur. “Örneğin, Köyceğiz- Sultaniye’de kür süresi yılda 210 güne ulaşmaktadır. Avrupa’da en fazla 120 gündür. Ancak Avrupa’nın bu alanda sahip olduğu alt-üst yapı tesis ve hizmetleri ile doktor denetiminde sürdürülen kaplıca kür ve tedavi hizmetlerinin bakımından Türkiye ile karşılaştırılmasının mümkün olmadığı belirtilmektedir.”

Termal turizminin bir turizm ürünü olabilmesi için, termal kaynaklarla ilgili doğal bir altyapının bulunması, diğer bir değişle söz konusu bölgede doğal olarak belirli sıcaklıkta, içerisinde çeşitli minerallerin bulunduğu suların yeryüzüne çıkması gereklidir. Bu doğrultuda, “termal turizm” her ülkenin veya bölgenin kolaylıkla rekabet avantajı sağlayacağı bir sektör olmamakla birlikte, termal kaynaklara sahip olan bölgeler için alternatif turizm faaliyetleri açısından üstünlük elde edebilecekleri bir konudur (Albayrak, 2011: 19).

Nevşehir’in Kozaklı ilçesinde bulunan termal kaynaklarının kullanılması Selçuklu Dönemine kadar dayanmaktadır. Ancak yöre halkı termal kaynakları havuzda banyo yapmak amacıyla kullanmışlardır. Bu konudaki ilk önemli teşebbüsler 1960'lı yıllarda başlamıştır. 1960 yılı içerisinde modern seviyede olabilecek ilk tesis Nevşehir İl Özel İdaresi tarafından yapılarak özel bir işletmeye kiralanmıştır. Daha sonraki dönemde ise, Maden Tetkik ve Arama (MTA) tarafından yapılan sondaj çalışmaları yapılmış ve araştırmalar geliştirilerek günümüzde jeotermal kaynaklardan

80

en iyi şekilde yararlanmaya çalışan bir varış yeri haline gelmiştir (Kabukcuoğlu, 2013: 53).

“Nevşehir ili Kozaklı ilçesi kaplıcaları, Alman Kaplıcaları Birliği sınıflamasına göre Sodyumlu, Kalsiyumlu ve Klorlu olup A ve C grubu şifalı sular grubuna girmektedir. Su sıcaklığı 27°C ve 93°C arasında değişmektedir. Sağlık turizminde önemli bir yere sahip kaplıcalar ve içmeceler Kozaklı ilçesinde son yıllarda yapılan yatırımlarla kendini hissettirir duruma gelmiştir. Türkiye'nin en önemli Termal Sağlık merkezlerinden biri olan Nevşehir'in Kozaklı İlçesi'nde sağlık turizmine yönelik faaliyetleri içeren 20 adetten fazla otel ve motel, yaklaşık 6.000 yatak kapasitesi ile hizmet vermektedir” (www.ahika.gov.tr, 2016: 22).

Termal turizm sektörü değişen ve gelişen bir yapıya sahiptir. Örneğin “devletin sektörü teşviklerle desteklemesi, yoğun şehir hayatına geçiş, çalışma hayatının yoğunluğu, artan stres, yaşlanan dünya ve ülke nüfusu vb. pek çok sebep termal turizm sektörünün artan bir talep yapısı ile karşılaşmasına neden olmuştur” (Sandıkçı, Çelik, Töre Başat ve Yayla, 2013: 237).