• Sonuç bulunamadı

1.6. BAĞIMSIZLIK HAREKETİNE YÖN VEREN İÇ VE DIŞ

1.6.3. Tepedelenli Ali Paşa

bölgelerdeki köylü nüfusun seferber edilmesinde önemli rol oynayan alt ruhban sınıfını temsil etmiştir.(Grigoriadis, 2014, s.45).

Kanaatimizce Ortaylı’nın da belirttiği gibi Yunan bağımsızlık hareketininin, ilk başlarda oluşturulan dernekler, çeteler kadar yurtdışındaki örgütlenmeler ve onlardan gelen destekle başladığı açıktır. (Ortaylı, 2013, s. 87). Nitekim burada devletin çıkarları ile patrikhanenin çıkarlarının örtüşmesi söz konusudur. Milas’a göre (1993), ise Yunan devrimine karşı çıkan kesim genelde Patrikhanenin ve Fenerliler olarak bilinen cemaatin ileri gelenleri ile imparatorluk içinde yaşayan çeşitli konumlarda bulunan Rumlardır. Ancak tüm Fenerlileri ya da dinsel çevreyi bu hareketin karşısında saymak da yanlış bir tutum gibi görünmektedir.

Çünkü bu bir değişim ve dönüşüm dönemidir. Bu nedenle farklı görüş ve yaklaşımlar birbiriyle çatışsa bile Yunan Devleti kurulduktan sonra ulusçu bir çözüme ve bütünleşmeye varılmıştır. (s.115).

cevap verebilen önemli bir tarihi kişilik olmayı başarmıştır. Gayrimüslimlere liyakat esaslı makam vermesi Ali Paşa’nın biyografisi üzerine çalışanlara göre halk arasında Arnavut Paşa’nın dinsel açıdan hoşgörülü olduğu anlayışını doğurmuştur. Onun yönetiminde “resmi din” e mensup olma üst makamlara erişimde bir kural ve bir ön şart olarak değerlendirilmemiştir. Bu nedenle bölgede demografik olarak sayıları azımsanmayacak derecede olan Hıristiyan nüfus için (özellikle de Yunan ve Arnavut nüfus) Ali Paşa takdir gören bir şahsiyet olarak anılmıştır. Bununla birlikte onun siyasi mekanizmasında modernleşme faaliyetine hizmet eden çok sayıda siyasi kaçağın yanı sıra Napolyon Savaşlarının işsiz subayları ve Batı Avrupalı bazı şahsiyetler de yer almıştır. Dönemin Osmanlı Sultanı II. Mahmud için bağımsızlaşma eğilimi içerisindeki güçler arasında en tehlikeli olarak gördüğü ve giderek devlet içinde devlet gibi hareket eden Ali Paşa’nın etkisizleştirilmesi son derece önemlidir. Bu nedenle ilk olarak oğlu Veli Paşa’dan Mora Eyaleti’nin denetimi alınarak ardından da Manastır Bölgesi ile Elbasan ve Ohrid’ den el çektirilmiştir.

1820’lerin başında da diğer oğlu Muhtar Paşa, Larisa (Teselya) yönetiminden alınmıştır. Sultanın gücünü azaltmak için Sırp mücadelesine destek veren ve Filiki Eteria ile ilişkileri bilinen Arnavut Paşa, Osmanlı merkezi gücüne karşı mücadelesinde başarılı olamamıştır.28 Onun Osmanlı yönetimi ile mücadeleleri Yunanlıların ve Arnavut kökenli Hıristiyanların Yunan bağımsızlık hareketi saflarına katılmasında ve ortak bir Yunan etnik bilincinin yaratılmasında son derece belirleyici olmuştur. Nitekim bağımsızlık hareketinin önemli sayıdaki idari ve askeri kadroları “Ali Paşalılar” saflarından gelip bu sürece dahil olmuştur.

(Papageorgiou, 2015, ss. 17- 33).

1785 senesinde Tırhala mutasarrıfı olan Ali Paşa, 1787 senesinde eşkıyadan temizleme bahanesiyle kuvvet gönderdiği Yanya sancağının yönetimini 33 yıl

28Ali Paşa’nın isyanına giden süreçte II. Mahmud’un Nişancısı Halet Efendi ile aralarının açılması etkili olmuştur. Zira Halet Efendi, Ali Paşa’ya kendisine önceden göndermekte olduğu hediyeleri kesmesinden dolayı açıktan bir düşmanlık beslemektedir. Ayrıca II. Mahmud, Ali Paşa’nın Avlonya mutasarrıfı İbrahim Paşa’yı hapsederek sancağını kendi idaresine almak için yaptığı harekete de hiddetlenerek Ali Paşa’nın cezalandırılmasını istemiştir. Ali Paşa’nın affedilmesine de engel olmayan Halef Efendi, ayrıca onun vezirliğini de aldırtmıştır. Bu mücadele sonunda Ali Paşa isyan etmiştir; bu konuda bkz. (Karal, 2011, s.111; Feyzioğlu, 2017, ss.131- 142).

boyunca elinde tutmuştur. Vidin’de isyan eden Pazvantoğlu’na karşı yapılan harekâtta da yer alan Ali Paşa’ya burada gösterdiği yararlılıklardan dolayı üç tuğlu paşalık verilmiştir. Aslında o dönemde yaşananlar devletin içinde bulunduğu zafiyeti göstermektedir. Nitekim sancakların ele geçirilmesi adına mahalli güçler birbiri ile açık bir mücadele içerisindedir. (Beydilli, 2011, s. 477).

1787 Osmanlı- Avusturya ve 1791 Osmanlı- Rus savaşlarında yararlıkları olan ve Fransızların Mısır’ı işgalinde Adriyatik kıyılarında onlara karşı başarılar kazanan Ali Paşa’ya önce vezirlik daha sonra da Rumeli valiliği verilmiştir. Uzun süreli idaresinde bölgedeki pek çok taşınmaza sahip olmuştur. Çünkü Osmanlı belgelerine yansıyanlar onun mal varlığını güç kullanma, zorla istimlak etme, satın alma ya da rüşvet gibi usullerle edindiğini göstermektedir. Örneğin Vidin kazasında 9 adet köyü bu şekilde çiftlik haline getirmiştir. Ayrıca çiftliklerde üretilen ürünlerden de 1/3 hisse Ali Paşa’ya verilmektedir. (Feyzioğlu, 2005, ss.

334- 336).

Ali Paşa, hem Fransızlar hem de İngilizler ile yaptığı diplomatik temaslar ile Balkan politikasında büyük bir güç olarak ortaya çıkmıştır. Kurduğu otorite Sadrazam Halet Efendi’ye göre Osmanlı’nın Avrupa’daki toprakları için Sırp isyanından daha büyük bir risk oluşturmaktadır. Bu nedenle Ali Paşa’nın ortadan kaldırılması Mora’ya inen karayollarının Osmanlı denetimine girmesi anlamına gelecektir. Fakat Ali Paşa’nın ortadan kaldırılması, bölgede daha ciddi sorunlara neden olmuştur. Çünkü Türk orduları Yanya ve çevresinde çatışmalara girerken Yunan bağımsızlık hareketi Mora’da başlamıştır. (Palmer, 1995, ss. 90-91).

Yunan tarih yazımına baktığımızda Ali Paşa’nın isyanının bağımsızlığa giden süreçte çok önemli bir yeri olduğunu söylemek mümkündür. Dönemin çağdaşı pek çok eserde onun Osmanlı ile mücadelesinin kendilerine yaptığı olumlu katkılardan söz edilmektedir. Ali Paşa’nın yönetimi, dış politikada belli bir otonomiye sahip olması Parga, Yedi Ada ve Adriyatik’te yayılma şansını

arttırmış böylelikle Napolyan Fransa’sı ve İngilizler ile ittifak kurmuştur.

(Davalas, 2015, ss.11- 12).

K. E. Fleming’in (1999), “Müslüman Bonopart” olarak adlandırdığı Ali Paşa’nın, Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’da güç kaybettiği dönemde askeri ve siyasi gücü zirve noktasındadır. Döneminde Avrupa romantikleri arasında en önemlilerden sayılabilecek olan Lord Byron (1788- 1826) ve John Cam Hobhouse 1809 senesinde Ali Paşa’yı ziyaret etmiştir. Nitekim günümüzde Ali Paşa’nın ün kazanmasında sözü edilen Filhelenlerin seyahetleri ve eserleri önemli rol oynamıştır. (s.19, 28). Nitekim İngiltere’de 18. ve 19. yüzyıllarda İngiliz aristokrat ailelerin, çocuklarını Oxford, Cambridge, Eaton gibi meşhur üniversitelerden mezun olduktan sonra uzun süreliğine Doğu ülkelerine göndermesi neredeyse bir zorunluluk olarak görülmektedir. Çünkü böylelikle çocukları, kolejlerde öğretilmiş olan klasik antik dönemi daha yakından tanıma imkanı bulacaklardır. Adına Grand Tour yani Büyük Gezi denilen bu seyahatlerin sonunda ülkelerine dönen soylu gençler, böylelikle aristokratik görevlerine hazır olacaklardır. Yanya’ya 9 Ekim 1809 tarihinde ulaşan bu iki aristokrat, Ali Paşa tarafından müthiş bir konukseverlik ile ağırlanmıştır. Byron’ın Ali Paşa ile ilgili izlenimlerini 12 Kasım 1809 tarihinde Preveze’ den ayrılırken annesine yazmış olduğu mektuplardan öğrenmek mümkündür. Onu anlatırken Osmanlı Bonopartı ünvanını kullanan Byron, Napolyon’un onunla iletişim kurmak istemesine rağmen kendisinin İngilizlerle ilgilendiğini belirtmiştir.

Görüşmede Ali Paşa, Byron’a Yanya’da üretilmiş bir İngiliz tüfeği hediye etmiştir. Dönemin seyyahlarından Pouqueville ve Leake de 1813- 1818 yıllarında Avrupa şehirlerine göre ticaretin oldukça ileri gittiği Epir’e gitmiş ve izlenimlerini aktarmışlardır. Onların tanıklıklarına göre o dönemde şehirde önemli kütüphaneler bulunmasının yanı sıra Avrupa gazeteleri yayınlanmaktadır. (Davalas, 2015, s.11- 12).29

29 Ayrıntılı bilgi için bkz. (Peppas, 2017, ss.151-160)

Ali Paşa, o dönemde yaşayan daha sonra hatıralarını kaleme alan kişilerin eserlerinde de yer almıştır. Bu eserler o dönemde yaşananları bir Yunan’ın gözünden görmemizi sağlaması bakımından mühimdir. Örneğin Christoforos Peraıvos’a göre Ali Paşa’nın kusurları ve yöneticiliği Yunan milletinin kalkınmasında son derece yararlı olmuştur. Ancak ona göre Ali Paşa yönetimi, ne Yunan severdir ne de bu harekete bilinçli bir destek vermiştir. Christoforos Perraıvos30 savaş hatıralarını anlattığı Polemika Apomnımoneumata (Πολεμικἀ Απομνημονεὺματα 1820- 1829) adlı kitabının bir bölümünde ve de tarihi bilgiler içeren İstoria tou Souliou kaı tis Pargas (Iστορία του Σουλίου και της Πἀργας 1803) adlı eserinde Paşa’ya geniş yer ayırmıştır. Yunan hareketinin bir diğer önemli ismi Giannis Makriyannis’tir. 1797 doğumlu yazarın hayatı küçük yaşta Ali ile kesişmiştir. 1811’lerde genç Makriyannis, Tanasi Lodoraki adlı kişinin evine hizmetli olarak girmiştir. Bu kişi Ali Paşa’nın yakın koruması ve de özel sekreteridir. 1820’de Filiki’ye katılan yazar, Yunanlıların, özgürlükleri için Osmanlı ile olan mücadelesinde Ali’nin kazanmasını istediklerini yazmıştır.

(Davalas,2015, ss.16-21).

Bir başka yazar Nikolaos Kasomoulis (1797- 1872) de 1821 bağımsızlık hareketinde yer almıştır. 1821 Mücadelesinin sonundan 1841 tarihine kadar olan süreci kaydettiğiEnthumnimata Stratıwtıka (Ενθυμἡματα Στρατιωτικἀ) adlı o dönem için önemli bir kaynak olan eserinde Ali Paşa’ya geniş yer ayırmıştır.

Georgios Tertsetis ise İlk olarak 1851’de yayımlanan Diigiseis Sumvantwn tis Ellinikis Filis apo ta 1770 ews ta 1836 (Διἡγησεις Συμβáντων της Ελληνικἡς φυλἡς από τα 1770 ἑως τα 1836) adlı eserinde Ali Paşa’ya yapılan saldırıların kendilerine ne gibi yararlar sağladığını ayrıntılı olarak nakletmiştir. (Rodakis, 1996, ss. 179-180).

Modern Yunan tarihi, Ali Paşa’yı Regas ve de Filiki Eteria kadar bağımsızlığın hazırlayıcısı olarak görmektedir. Çünkü bilindiği gibi Ali Paşa’nın hüküm

30 Ç.N. Hristoforos Perraivos (Χριστόφορος Περραιβός ) takma isim kullanmaktadır ve muhtemel ismi Chrisafis Hatzıvasılıou’dur.

sürdüğü topraklar, o sıralarda patlamak üzere olan Yunan hareketinin merkezi gibidir. Ayrıca Ali Paşa’nın yazışmalarında kendisine yardım eden Aleksis Noutsos, Hristos Oıkonomou ve özel doktoru Giannis Kolletis, Filiki Eteria isimli derneğin birer üyesidir. Dolayısıyla Ali Paşa, bu oluşumdan haberdardır.

(Fleming, 1999, s.31). Rodakis’e göre (1996), Ali Paşa da Filiki Eteri’nın bir üyesidir. Ya 1819 ya da 1820’lerin başında derneğe üye olmuştur. Onun Sultan ile olan mücadelesi Yunanlara bağımsızlık hareketi için istenilen eşsiz bir fırsat vermiştir. (Rodakis, 1996, ss. 179-180).

Ali Paşa’nın Osmanlı Devleti ile çatışmasının yanı sıra Yanya ve Avrupa arasında kurulan ticaret ağları, Fransız devrim ideolojilerinin yayılmasında çok önemli katkı sağlamıştır. Bunun yanı sıra bu bölgede yaşayanların çoğunun Yunanca konuşması, bu dilin eğitim ve bir kültür dili olması ve çoğunluğu Rusya’da yaşayan Yunan diyasporasının Yanya’da kurulmuş olan ve döneminde son derece prestijli olan okullara maddi yardım yapması Yunan hareketinin olgunlaşmasına ve rahatça yayılmasına olanak sağlamıştır.

(Fleming, 1999, ss. 31, 63-64).