• Sonuç bulunamadı

Doç. Dr. A. Eda MANAV ÖZDEMİR* Hukukun temeli sulh esasına dayanmaktadır. Ekonomik ve sosyal gelişmeler, artan nüfus, teknolojik gelişmeler uyuşmazlık sayısını artır- mış ve bu durum da geleneksel yargılama yöntemleri dışında yeni yöntem arayışlarını beraberinde getirmiştir. Alternatif uyuşmazlık çözüm yönte- mi, uyuşmazlığın mahkeme önüne getirilmeden ya da yargılama sırasında tarafların uzlaşısıyla daha az masrafla ve daha kısa sürede çözüme kavuş- turulmasını öngören bir çözüm yoludur. Anayasa Mahkemesinin 2013 ta- rihli kararında (AYM. 10/07/2013, E. 2012/94, K.2013/89) da belirtil- diği gibi alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri, yargının alternatifi olan ve dolayısıyla yargısal sistemin yerine ikame edilmeye çalışılan bir uyuş- mazlık çözüm yöntemi olmayıp, uyuşmazlıkların çözümü için öngörülen yöntemlere ilave tamamlayıcı bir yöntemdir. Arabuluculuk da alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden biridir.

Türk iş hukukunda arabuluculuk ilk olarak toplu iş uyuşmazlıklarının çözümünde uygulanmıştır ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lo- kavt Kanununda düzenlenmiştir. 2012 yılında yürürlüğe giren 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda da arabuluculuk düzenlemesi yer almıştır. 22 Haziran 2012 tarihinde 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıkların- da Arabuluculuk Kanunu Resmi Gazetede yayımlanmış ve 22 Haziran 2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu Kanunda arabuluculuk, “sistematik teknik- ler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendile- rinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçek- leştiren, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde çözüm öne- risi de getirebilen, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü * T.C. Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü

I. Oturum | 14 Kasım 2020

— 30 —

kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi” ola-

rak tanımlanmıştır. Bu bağlamda arabuluculuğun temelinde müzakere ve iletişim süreci vardır ve arabuluculuğun temel işlevi tarafların sağlıklı ileti- şim kurmalarını sağlamaktır. Arabulucu tarafların çözüm üretemediklerinin anlaşılması halinde bağlayıcı olmayacak şekilde çözüm önerebilir.

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun yürürlüğe girdiği 1950 yılın- dan 2017 yılına kadar geçen 67 yılda, iş hayatı çok hızlı bir değişim ve ge- lişim göstermiş, nüfus artmış, çalışma alanları ve iş yapma şekli değişmiş, teknoloji gelişmiş ve işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlık çeşit ve sayısı ciddi oranda artış göstermiş ve yeni bir kanun ihtiyacı doğmuştur. 25 Ekim 2017 tarihinde de 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu Resmi Gazetede ya- yımlanmış ve 1 Ocak 2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu Kanunda bazı uyuşmazlıkların çözümünde dava açmadan önce arabuluculuğa gidilmesi dava şartı olarak öngörülmüştür. Bu bağlamda Kanuna, bireysel veya top- lu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Kanunun gerekçesine göre iş mahkemelerinin görev alanına giren uyuş- mazlıkların yapısı, tarafların konuyu müzakere ederek anlaşmaları suretiyle sonuçlandırılmasına uygundur. Bu çerçevede arabulucuya başvurma zorun- luluğunun, iş uyuşmazlıklarının kısa süre içinde ve daha az masrafla çözül- mesine yardımcı olacağı düşünülmekte ve böylece adil yargılanma hakkı- nın bir unsuru olan makul sürede yargılanma ilkesine riayet edilebileceği değerlendirilmektedir. İş uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuk uygu- lamasında 2019 yılında arabulucu görevlendirilen dosya sayısı 739.255 ol- muştur. Bunların % 65’i anlaşma ile sonuçlanmıştır.

Arabuluculuğun temel ilkeleri iradilik, eşitlik, tarafsızlık, gizlilik, ta- rafların bilgilendirilmiş olmasıdır. 6325 sayılı Kanunun üçüncü maddesi- ne göre, taraflar, arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlan- dırmak veya bu süreçten vazgeçmek konusunda serbesttirler. Taraflar, gerek arabulucuya başvururken gerek tüm süreç boyunca eşit haklara sahiptirler. Kanunun dördüncü maddesinde de gizlilik düzenlenmiş olup, buna göre taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça arabulucu, arabuluculuk faaliyeti çerçe- vesinde kendisine sunulan veya diğer bir şekilde elde ettiği bilgi ve belgeler

Arabuluculuğun Geleceği Sempozyumu

ile diğer kayıtları gizli tutmakla yükümlüdür. Aksi kararlaştırılmadıkça ta- raflar ve görüşmelere katılan diğer kişiler de bu konudaki gizliliğe uymak zorundadırlar. Tarafsızlık ilkesini düzenleyen dokuzuncu maddeye göre arabulucu görevini özenle, tarafsız bir biçimde ve şahsen yerine getirir.

İş Mahkemeleri Kanununun gerekçesine göre, dava şartı olarak ara- buluculuğa ilişkin maddede de iş yargısının temeli olan çabukluk, basitlik, emredicilik, zayıfın korunması ve ucuzluk ilkeleri dikkate alınmıştır. 6325 sayılı Kanun çerçevesinde arabuluculuğun temel niteliği olan iradilik ilkesi- nin dava şartı arabuluculuk bakımından ne anlama geldiği öğretide oldukça tartışılmıştır. Buna göre taraflar istedikleri zaman bu süreçten çekilebilirler, sürecin nasıl sonuçlandırılacağı da yine kendilerine bağlıdır. Arabuluculuk süreci tarafların uyuşmazlığı tamamıyla çözen anlaşmasıyla sonuçlanabi- leceği gibi, uyuşmazlığın kısmen veya farklı bir çözümle de sonuçlanması mümkündür. Bu ilke bağlamında zorunlu arabuluculuk öğretinin bir bölü- mü tarafından eleştirilmekle birlikte, dava açmadan önce arabulucuya baş- vurulması zorunlu olup tarafların serbest iradeleriyle yürütülen arabulucu- luk görüşmelerinde anlaşma zorunluluğu yoktur. Arabuluculuk sürecinde anlaşma sağlanamaması halinde mahkemeye başvuru hakkı vardır.

İş yargısında arabuluculuğun dava şartı olarak getirilmesi öğretide ta- raf iradesi bağlamında olduğu gibi eşitlik ve emredicilik ilkeleri ve hak ara- ma özgürlüğü bağlamında da eleştirilmiştir. Kanunda düzenlenen iradilik ilkesi çerçevesinde gerek tarafların arabuluculuk sürecinin sonunda anlaş- mak zorunda olmaması ve mahkemeye başvuru hakkının ortadan kalkma- ması, gerek tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri uyuşmaz- lıklarda arabuluculuğa zorunlu başvurunun söz konusu olmaması sebebiyle arabuluculuğun hak arama özgürlüğünü zedeler nitelikte olmadığı değer- lendirilmektedir. İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile bunlarla ilgili tespit, itiraz ve rücu davaları hakkında dava şartı arabuluculuk hükmü uygulanmamaktadır.

İş uyuşmazlıklarının arabuluculuk yoluyla daha ekonomik ve yar- gılamaya oranla daha kısa sürede çözümlenebilmesi, her iki tarafın da kabul edebilecekleri ortak bir çözüme kavuşturulması usul ekonomisi

I. Oturum | 14 Kasım 2020

— 32 —

anlamında daha ucuz, daha basit ve daha hızlı bir yöntem olarak karşı- mıza çıkmaktadır. 6325 sayılı Kanun çerçevesinde arabuluculuğun te- mel ilkelerinden olan gizlilik ilkesine dava şartı arabuluculuk bakımından baktığımızda; tarafların uyuşmazlığın çözümünde yargılama aşamasında açıklayamayacakları, sunmak istemedikleri bilgi ve belgelerin gizli tutul- ması, uyuşmazlığın çözümünde yargılamalara nazaran daha etkili sonuç- lar elde edilmesini sağlamaktadır.

Bu çalışmada, dava şartı arabuluculuğun temel ilkeleri incelenmiş olup, bu ilkeler iş hukukunun temel ilkeleri bağlamında değerlendirilmiş- tir. İş hukukunun temel amacı işçiyi korumak olup, çalışmada bu bağlamda dava şartı arabuluculuğa ilişkin düzenlemenin getirdiği avantajlar ve orta- ya çıkan sorunlar açıklanmıştır. Gelinen aşamada tarafların çözüm ürete- medikleri noktada arabulucunun çözüm getirme yetkisinin oldukça önemli olduğu, iş hukukunun kendine has özellikleri dikkate alındığında arabulu- cunun aktif rol almasının zayıfın korunması ilkesi bağlamında sürece katkı sağlayacağı, istatistiklere ve iş mahkemelerindeki dava yüküne bakıldığında dava şartı arabuluculuğun yürürlüğe girdiği 2018 yılından bu yana arabulu- culuğun başarılı sonuçlar doğurduğu değerlendirilmiştir.

Anahtar kelimeler: Arabuluculuk, dava şartı arabuluculuk, zorunlu

BASIC PRINCIPLES OF MEDIATION