• Sonuç bulunamadı

BENİMLE BOŞANIR MISIN?!: BOŞANMANIN HUKUKİ SONUÇLARI BAKIMINDAN

ARABULUCULUĞUN UYGULANABİLİRLİĞİ

Dr. Öğr. Üyesi Özlem ACAR ÜNAL* Çok eski zamanlarda dahi uygulama alanı bulan arabuluculuk kuru- muna ilişkin ülkemizdeki ilk yasal düzenleme, 07.06.2012 tarihinde kabul edilen 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’dur (HUAK). HUAK md. 1/f.2 gereğince Kanun’un uygulama alanına, özel hu- kuk uyuşmazlıkları girdiğinden aile hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıkla- rın da arabuluculuk kurumu vasıtasıyla çözümlenebilmesi mümkündür. Bu çerçevede değerlendirildiğinde bir aile hukuku uyuşmazlığı olan boşanma davalarında da arabuluculuğa gitmeye bir engel yoktur. Ancak kanun koyu- cu her özel hukuk uyuşmazlığında arabulucuya başvurmayı kabul etmemiş ve yalnızca tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlık- lar bakımından arabuluculuğa gidilebileceğini belirterek bir sınırlamaya git- miştir. Çalışmamızın konusu boşanma davalarına ilişkin hangi anlaşmazlık- ların arabuluculuk yoluyla çözümlenebileceğinin tespiti olarak belirlenmiş olup, aşağıda yer verilen hukuki problemlerin arabuluculuk yolu ile çözümü- ne ilişkin tespit ve değerlendirmelerde bulunulmaya çalışılacaktır.

Tebliğimizde öncelikle Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 170. mad- desi çerçevesinde arabulucu tarafından boşanma kararı verilip verilemeye- ceği üzerinde durulacaktır.

Boşanmaya ilişkin uyuşmazlıklar açısından dikkat çekici olan bir diğer husus ise HUAK md. 1/f.2 son cümlede yer almaktadır. Söz konusu düzen- lemeye göre, aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıkların arabuluculuk yöntemiyle çözümlenmesi mümkün değildir. Bu çerçevede öncelikle aile içindeki şiddetten ne anlaşılması gerektiği ele alınarak şiddetin hangi tü- rünün bu düzenlemenin kapsamında olduğunu belirlenmeye çalışılacaktır.

* İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, ORCID: 0000-0001-8112-0001.

III. Oturum | 14 Kasım 2020

— 130 —

Tebliğimizde aile içi şiddet, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şidde- tin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşme- si (İstanbul Sözleşmesi) ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Kar- şı Şiddetin Önlenmesi Kanunu esas alınarak değerlendirilecek olup, ayrıca düzenlemenin arabuluculuk uygulamasına etkilerine ilişkin tespitlerde bu- lunulmaya çalışılacaktır.

TMK md. 169 hükmü gereğince boşanma davasının açılmasıyla bir- likte eş ve çocukların dava sürecinden zarar görmemesi adına bir takım geçici önlemlerin alınması gerekmektedir. Bu önlemlerden eşlere yönelik olanlar, eşlerin barınması, geçimi ve mallarının yönetimine ilişkindir. Ço- cuklar açısından ise bakım ve korunmaya yönelik önlemler alınmalıdır. Belirtilen önlemlerin alınması ya da değiştirilmesinin tarafların üzerin- de serbestçe tasarruf edebileceği bir husus olup olmadığı ve bu kapsam- da arabuluculuk yöntemiyle çözüme uygun olup olmadığının tespiti de önem arz eden bir diğer konudur.

Boşanma kararının hem eşler hem de çocuklar bakımından bir takım hukuki sonuçları söz konusudur. Bu sonuçlar biri, boşanma kararının ke- sinleşmesiyle birlikte eşlerin yeniden evlenebilmeleridir. Ancak TMK md. 132 hükmü gereği kadının yeniden evlenebilmesi için üç yüz günlük bir bekleme süresi bulunmaktadır. Bu konuda ortaya çıkabilecek bir uyuşmaz- lığın arabuluculuk yönetimiyle çözümlenip çözümlenemeyeceği çalışma- mızda ele alınacak problemlerden biridir.

Boşanma kararıyla birlikte ortaya çıkabilecek bir diğer sonuç kadının evlenmeden önceki soyadını almasıdır. Bilindiği üzere, TMK md. 173/f.2 hükmüne göre kadının boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunması ve bu durumun kocasına zarar vermemesi halinde hâkimden ko- casının soyadını taşımasına izin vermesini talep edebilmektedir. Tarafların, soyadı konusunda ortaya çıkabilecek bir uyuşmazlık için arabulucuya baş- vurup başvuramayacağı ayrıca incelenecektir.

Boşanma kararının bir diğer sonucu, eşlerin artık birbirlerine mirasçı olamamalarıdır. TMK md. 181 hükmündeki düzenlemede boşanan eşlerin mirasçılık sıfatının ortadan kalktığı ve boşanmadan önce yapılan ölüme bağlı

Arabuluculuğun Geleceği Sempozyumu

tasarruflarla sağlanan hakların aksi tasarruftan anlaşılmadıkça ortadan kalka- cağı yer almaktadır. Bu hüküm çerçevesinde ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkla- rın tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilme yetkisi kapsamında değer- lendirilip değerlendirilemeyeceği de çalışmamızda ele alınacaktır.

Türk Borçlar Kanunu md. 153/b.3 hükmüne göre boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte eşlerin birbirlerinden olan alacakları için duran za- manaşımı durduğu yerden tekrar işlemeye başlar. Bu durum da boşanma kararının ortaya çıkardığı sonuçlardan birisidir. Bu konuda ortaya çıkan uyuşmazlık bakımından arabulucuya başvurulabilir mi sorusuna kısaca de- ğinilmeye çalışılacaktır.

Türk Medeni Kanunu md. 174/f.1 hükmü çerçevesinde mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma sebebiyle zedelenen tarafın maddi tazmi- nat talep etme hakkı bulunmaktadır. Ancak bunun için maddi tazminat talep eden tarafın kusursuz ya da daha az kusurlu olması gerekmektedir. Aynı hükmün ikinci fıkrasında ise boşanmaya sebep olan olaylar sonucu kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın kusurlu olan taraftan manevi tazmi- nat talep edebileceği düzenlenmiştir. Çalışmamızda eşlerin maddi ve ma- nevi tazminat taleplerinin arabuluculuk yoluyla çözüme uygun olup ol- madığını incelenecektir.

Boşanmanın mali sonuçlarından bir diğeri, yoksulluk nafakası talep edebilmektir. TMK md. 175 hükmü gereğince boşanma sebebiyle yoksul- luğa düşecek olan taraf, belli koşulların varlığı halinde yoksulluk nafakası is- teyebilmektedir. Yoksulluk nafakasına ilişkin uyuşmazlıkların arabuluculu- ğa elverişli olup olmadığı çalışmamızda ayrıca ele alınacaktır.

Boşanmanın bir başka sonucu ise mal rejiminin tasfiyesidir. Mal reji- minin tasfiyesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda arabuluculuğun uygula- nabilirliğine ilişkin değerlendirmeler ise önem arz eden bir husustur.

Boşanmanın çocuklara ilişkin hukuki sonuçları ise velayet, çocukla ki- şisel ilişki kurulması ve iştirak nafakasının belirlenmesi olarak sıralanabilir. Bu hususlarda çıkabilecek uyuşmazlıkların arabuluculuğa uygun olup ol- madığına ilişkin tespitlerimize çalışmamızda ayrıca yer verilecektir.

III. Oturum | 14 Kasım 2020

— 132 —

Sonuç olarak tebliğimizde boşanmanın hukuki sonuçları bakımın- dan ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların arabuluculuk yöntemiyle çözü- münün mümkün olup olmadığı incelenecek olup, uygulamada ortaya çıkabilecek birtakım sorunlara doktrindeki görüşler ve ilgili mevzuat ışı- ğında çözüm aranacaktır.

Anahtar kelimeler: Arabuluculuk, boşanma, aile içi şiddet, boşanma

WILL YOU DIVORCE WITH ME?!: