• Sonuç bulunamadı

Televizyondan İnternete Çocuk-Medya Etkileşimleri

BÖLÜM 1: ÇOCUKLUK ÇALIŞMALARINDA DEĞİŞİMLER VE YENİ

1.6. Televizyondan İnternete Çocuk-Medya Etkileşimleri

1990’larda Türkiye’de internetin alt yapısını oluşturmaya yönelik çalışmalar 1993’te tamamlanarak dünya çapındaki ağlara bağlanıldı. Bir süre özel kurumlar tarafından kullanılırken, 1990’ların sonuna doğru da bu ağlara geniş kitleler de bağlanabildi. Aynı yıllarda TRT’nin yanı sıra, birçok özel televizyon kanalı da yayın hayatına başladı. Özel televizyon kanalları, yayın çeşitliliği ve dinamizmiyle kitleleri daha çok ekrana bağladı. Televizyon kanallarının çeşitlenmesi ve televizyon edinmedin yaygınlaşmasıyla beraber bir televizyon kültürü oluştu ve bu kültürün bireysel ve kurumsal etkileri sıkça tartışıldı. Çocukların televizyon karşısındaki durumu ise daha özel bazı tartışmaları beraberinde getirdi. Daha çok çocuklar için üretilen çizgi filmlerin şiddet içermesi bu tartışmalardan biri oldu. Ayrıca bu çizgi filmlerin ithal edilmesi sebebiyle de Türkiye’de de çocukların küresel bir çocuk kültürüyle yetişmesi, buna karşın yerli çizgi filmlerin uzun süre üretilmemesi de ayrı bir tartışma konusu olmaktaydı.

Özel ve renkli televizyon kanallarının geniş kitlelere yayılmaya başlamasıyla oluşan bir görsel kültür, pasif izleyici, internet yayınıyla beraber aktif bir medya kullanıcısı oldu. Ancak hala günlük yaşamda çocukların kolay izleme imkânı bulduğu televizyonun etkileri görmezden gelinemez.

Medya araçlarının her biri belirli amaç için özel olarak düzenlenmiş bir mesaj taşımaktadır. Her mesaj tanımlanmış bir kitleyi hedeflemektedir. Ancak mesajın alıcısı, hedeflenen ya da tanımlanan alıcılarla sınırlı olmamaktadır. Özellikle öngörül(e)meyen izleyiciler, mesajdan beklenmeyen şekillerde etkilenmektedir. Buna en iyi örneklerin başında çocukları hedef kitle olarak belirlemeyen yayınların çocuklar üzerindeki etkileri gelmektedir.

Televizyonun izleyiciler üzerindeki etkilerine dair sayısız araştırma, televizyonun etki biçimleri konusunda şüpheye mahal bırakmamaktadır artık. Bu etkilerin dijital medya araçları ve programları ile nasıl daha ileriye taşındığını açıklamak için televizyonun yaygın olarak Kabul edilen etkilerine bakıldığında bazı temel sonuçlar öne çıkmaktadır. Bunları kısaca ifade edecek olursak:

Televizyon programları kişiyi gerçek dünyadan koparacak etkiye sahiptir. İnsanları tüketime yönlendirirken, yanlış olanı doğru gösterebilmektedir. Örneğin çocuk kanallarında cips, şekerleme gibi sağlıksız gıdaları özendiren reklamlara sıkça rastlamak mümkündür. Sadece yetişkin dizi ve filmlerinde değil, çocuk kanallarında da şiddete yönlendiren dizi ve filmler görmek mümkündür.

Birçok televizyon programı konu ve konseptleri açısından küresel bir yayılma göstermektedir. Bunlar yetişkinlere hitap eden yarışmalardan çocuk dizilerine, yiyecek ve giyecekleri de kapsayan çok farklı düzeylerde çeşitlilik göstermektedir. Televizyon programları bu yönüyle bir kültür taşıyıcı olarak farklı kültür ve yaşam tarzlarına özenmemize ortam sunmaktadır. Televizyondan bir şeyleri öğrenmek, aktif bir okuma ve araştırma merakının önüne geçmektedir. İnsanlara evlerinde kolayca ulaşan televizyon yayınları, izlenme oranlarında üstünlüğü (rating) elde etmek için, izleyiciyi ekrana bağlayacak birçok taktik izlemektedirler. Bu kaygı nedeniyle yayın içeriklerinde birçok çelişkiyi, sürprizi, merak ve heyecan unsuru kullanılmaktadır. Tüm bunlar karşısında izleyici adeta maymuna dönmektedir. Uzun süre televizyon izleyenler, uyku dengelerini kaybetmekte ve uyku problemleri yaşayabilmektedir. Genel izleyiciye hitap eden birçok televizyon programında dahi çocukların yanlış veya zamansız tutumlar geliştirmesini ve bunlar neticesinde psikolojik ve hormonal sorunlar yaşamasına sebep olan içerikler görmek mümkündür. Çocukların çok televizyon izlemeleri neticesinde yetişkinlerin cinsler arası etkileşim ve diyalog örneklerini taklit ederken çeşitli kozmetik

ürünleri kullandığı, yetişkinler gibi davrandığı ve erken ergenlik dönemine girdikleri bilinmektedir. Televizyonda iyi kahramanlar yanında kötü karakterler de izlenmektedir.

İyi olanı anlatmanın bir yolu da kötüyü göstermek olduğunda, izleyiciler suç unsuru içeren örnekler de izlenmek zorunda bırakılıyor. Böylece suç teşkil eden şiddet görüntüleri de televizyon yayınlarının doğal bir görüntüsü haline gelmektedir. Hatta bazen şiddet, ima yoluyla da olsa övülebiliyor.

Araştırmalar, televizyonların suç işlemede teşvik edici rol oynadıkları konusunda genel bir kanıyı onaylamaktadır. Ancak televizyonlar ticari bir araç olarak ulaştıkları izlenme oranına göre reklam gelirlerini artırma durumuna gelmektedir. Reklamlar da, iyi olmasa da, ürünü daima iyi gösteren bir konseptte sunar. Hem işitsel hem de görsel duyularına hitap eden televizyon, insanlara düşünme payı pek vermemektedir. Bu sebeple, beynin tek lobunu çalıştırdığından zekâ gelişimine katkıda bulunmamaktadır. Televizyon yayınları insanları uzun süre ekrana bağlayabilmektedir. Uzun süre televizyon izlemek kişiyi hareketsizleştirmekte ve tembelleştirmektedir. Bu tembellik, tuvalet ihtiyaçlarını zamanında gidermemeye, sağlıksız beslenmeye, yediklerinden aldığı kaloriyi harcamayarak en nihayetinde uzun vadede obeziteye neden olmaktadır (Wartella, 20013; Calvert: 2013).

Televizyonun yukarıda özetlemeye çalıştığımız yaygın etkileri, çocuklar için daha da yıkıcı olabilmektedir. Çocukların çocuk olmaktan kaynaklanan sebeplerle yanında, ailenin değişen sosyolojik yapı ve işlevinin, değişen çocukluk anlayışının ve bunların bir sonucu olarak da yeni ebeveyn-çocuk ilişkilerinin de buna zemin hazırladığını söylemek mümkündür.

Çocuklar yeni medyaya daha açık hedefler oluyor. Yeni medyadan en çok da onlar etkileniyor bunun bir sonucu da çocuklar yeni medyada en fazla zaman harcayan, yenilikleri yakından takip eden en hevesli kullanıcıları olmaktadır. Yetişkinler bu sebeple yeni medya okur-yazarı olma konusunda çocuklardan daha geri kalmaktadırlar. Bu geri kalmanın bir göstergesi de çocukları yeni medyanın etkilerine karşı koruma telaşı, korkusu ve refleksleridir. Görülen manzara, çocukların yetişkin, yetişkinlerin çocuk mesabesinde yeni medya ile ilişkili olduklarıdır.

Çocukların elektronik medya bağımlılıkları, Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisini gözden geçirmemizi gerektirmektedir. Çünkü çocuklar daha fazla bilgisayar kullanmak veya

internette gezinmek için beslenme ve tuvalet gibi ihtiyaçlarını ertelemektedirler. Öyle ki, bu erteleme neticesinde bazı sağlık sorunlarıyla karşılaşılmaktadır.