• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.3. Peygamberimize Emredilen Tebliğ Metotları

2.3.1. Peygamberimizin ġahsına Yönelik Tebliğ Emirler

2.3.1.1. Peygamberimizin ġahsına Yönelik Olumlu Tebliğ Emirleri

2.3.1.1.13. Tebliğ Et

Tebliğ, peygamberlerin ortak özelliklerindendir ve onların aslî görevlerindendir. Tebliğ olmasaydı peygamberlerin gönderilmesi de manasız ve gayesiz olurdu. Peygamberlerin yapmış oldukları tebliğ, diğer bir kısım insanların değişik maksat ve gayeler için yaptıkları işlere asla benzemez. Peygamberlerin tebliğ vazifesini yapmaları, onların Allah tarafından gönderilmiş olduklarını gösteren bir delildir. Peygamberler kendilerine ne vahyolunduysa eksiltme ve fazlalaştırma yoluna gitmeden, olduğu gibi tebliğ etmekle yükümlüdürler. Tebliğ edilen mesajı açıklamak ve insanların kolayca anlamasına yardımcı olmakta tebliğ faaliyetinin bir başka yönünü teşkil etmektedir.362

Tebliğ kavramı ile ilgili olarak En’âm Sûresinde “ve men beleğa” lafzı hakkında şu açıklamayı yapmaktadır. Zemahşerî: “Vemen beleğa” lafzı “ünzireküm” lafzındaki “küm” zamirine atıftır. Yani hem siz Mekke ehlini korkuttuğum gibi arap ve acemi da korkutmak için bana vahyedildi. “ve men beleğa”dan kasıt “sakeleyn” (cinler ve insanlar) dir, denilmiştir. Bazıları da kıyamet gününe kadarki millettir demişlerdir”363

Allah (c.c.) “Ey Rasûl! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kâfirler topluluğuna rehberlik etmez.”364

ayetiyle “Nebî’ye sorumluluğu hatırlatılırken yumuşak bir tembih de sezilmektedir. Yani aslında Senin

358 Fetih 48/17.

359 Kâdî Beydâvî, a.g.e. c. II, s. 444. 360

Bakara, 2/286.

361 İ. Hakkı Ünal, Kırk Hadis Kırk Yorum, DİB. Yayınları, I. b.s. Ankara, 2011, s. 72.

362 Muhittin Akgül, Doksan Dokuz Soruda Efendimiz (s.a.v), Işık Yayınları, İzmir, 2009, s. 24. 363 Zemahşerî a.g.e., c. II, s. 11.

364

70

sorumluluktan kaçman asla söz konusu değildir. Senin tabiatında böyle bir şey yoktur, denmektedir.

Hz. Peygamber’in hayatı incelendiğinde tebliğ konusunda çok titiz davrandığı, kendisine gelen vahyi hiç geciktirmeksizin sahabeye bildirdiği görülür. Sahabe de bu konuda üstlendikleri önemli görevin bilincinde olmuşlar. Kur’ân’ı kendilerine bildiren elçiye sadâkâtla, hiçbir değişiklik, eksiltme ve ilave yapmaksızın sonraki nesillere ulaştırabilmek için büyük bir çaba harcamışlardır. Esasen bu ayet, insanlara tebliğ edilmek üzere kendisine vahyedilen bazı bilgileri saklamasının, Hz. Peygamber’den asla beklenemeyeceğini ifade etmiş olmaktadır.365

“Şimdi (لٕسسنا آيا اي) Ey o Ehl-i Kitab’ın kitaplarında müjdelenmiş olan ve onların iman etmeleri gereken Rasûl’üm Muhammed! Sen onlar içinde muktesitlerin, aşırılıklara gitmeyip orta yolda bulunanların azlığına ve günahkârların çokluğuna bakma. O günahkâr ve bozguncu çoğunluğun sana bir zarar verebileceklerinden korkma da:كبز ٍي كينا لزَأاي ػهب “Rabbinden sana indirilenlerin- acı tatlı- hepsini tebliğ et.

Rivayet olunur ki Rasûlüllah (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: Allah Teâlâ beni risâletle gönderdi, bu sebeple pek sıkıldım. Ve görüyorum ki insanlar beni yalanlıyorlar. Yahûdiler, Hristiyanlar ve Kureyş, korkutuyorlar. Ne zaman ki, Allah; “gönderdiklerimi tamamen tebliğ etmezsen sana azap veririm” dedi. Korku da tamamen benden gitti. Eğer böyle yapmazsan, yani sana tebliğ edilmek için indirilen ayetleri tebliğ etmezsen, Allah’ın elçiliğini yerine getirmemiş olursun. Nâfî kıraatinde “risâlâtihi” okunduğuna göre Allah’ın risâletlerini tamamen yerine getirmemiş, vazifeni yapmamış olursun,”366

manasındadır.

Yukarıda geçen: “Eğer ilâhî mesajın bir kısmını dahi tebliğ etmezsen onu hiç tebliğ etmemiş sayılırsın” ayetle ilgili olmak üzere burada maksat, bu görevi yerine getirmemenin ne kadar ağır bir sonucu olduğunu vurgulamaktır. Bu sebeple bizâtihî onu ifa etmemiş olmak, tebliğ görevini terk etmenin en büyük müeyyidesi olarak gösterilmiştir.”367

365 Karaman v. dğr. a.g.e. c. II, s. 312. 366 Elmalılı, a.g.e. c. III, s. 221. 367

71

“Allah ve Rasûlü’ne itaat etmezseniz peygamberine düşen görev sadece apaçık bir şekilde Allah’ın emir ve yasaklarını tebliğ etmektir. Hidâyet Allah’tandır. İnsanlar Peygamberin çağrısına uymuyorlarsa Peygamberin bunda bir suçu yoktur. Yüce Allah hidâyeti bulmaları için insanlara akıl ve irade vermiş, üstelik peygamberler göndermiş ve bu peygamberler onlara doğru yolu açık, seçik bir şekilde göstermişlerdir. Artık sorumluluk insanların kendilerine kalmıştır. İsterlerse doğru yolu tutar ve bunun mükâfatını görürler, isterlerse tutmaz, bunun cezasına katlanırlar.”368

Tebliğ, en yakın çevre ile başlar en uzaktaki insanlara ulaşıncaya kadar devam eder. “Peygamberlerin getirmiş olduğu hakikati evvela kavimleri tebellüğ eder, sonra bu hakikat her tarafa yayılır.”369

Sana nazil olan tüm şeyleri, ya da ne nazil olduysa kimseden korkmadan kimseden çekinmeden tebliğ et. Sana emredildiği gibi tebliğ etmezsen tebliğ görevini yapmamış olursun. Risâle çoğul olarak “risâlât” da okunmuştur. Yani sen tebliğ görevini yapmazsan mükellef olduğun peygamberlik görevinin tamamını da bazısını da eda etmiş olamazsın. Yani risâlet görevinin bazısı bazısından daha önemli değildir. Bilakis hepsi aynı önemi taşımaktadır. Bazı yükümlülükleri yerine getirmezsen bütün yükümlülükleri yerine getirmemiş olursun. Nasıl ki bazısına iman eden tümüne iman etmemiş gibi olur. Çünkü hepsi birdir. Bazısı tebliğ edilip bazısı edilmezse bazısına iman edilip bazısına iman edilmezse, olmaz. Zira hepsi birdir. İbn-i Abbas’tan şöyle rivayet edilmiştir. “Eğer bir ayet saklarsan tebliğ görevini yapmamış olursun.370

Bu ayete şu anlamlar verilmiştir: “Tebliğini açıktan yap. Eğer tebliğini açıktan yapmazsan peygamberlik görevini yapmamış olursun. Allah (c.c.), kendisine indirdiği şeyleri korkmadan, sabırla ve açıktan açıklamasını istedi. Eğer korkudan tebliği yapmazsan korktuğun şey sana ulaşır.”371

“Tebliğ, bir şeyi ulaştıran kişidir. Büluğ ise, bir şeyi istenilen yere ulaştırmaktır. Burada peygamberlik görevi ile gönderilenin durumunu anlatan bir mecaz vardır.

368

Şimşek, a.g.e. c. II, s. 100.

369 Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, TDV. Yayınları, Ankara, 2008, s. 152. 370 Zemahşerî a.g.e., c. II, s. 659.

371 Ebu Muhammed Hüseyin İbn-i Mesûd Begavî (H. 516), Tefsîru’l Begavî Meâlimü’t Tenzîl, Dâr’u Taybe,

72

Tebliğ işinden kastedilen, tebliğin devamını sağlamaktır. Allah (c.c), “Ey İman edenler, iman edin” sözünde olduğu gibi bir durum vardır.”372

Hz. Aişe: “Kim Hz. Muhammed tebliğ konusunda bir şey gizlemiştir derse, Allah’a karşı en büyük iftirayı söylemiş olur. Çünkü Allah (c.c.)’ Kur’ân’da; “Ey Peygamber Allah’ın sana verdiklerini tebliğ et” buyuruyor. Eğer Peygamber vahiyden bir şey gizleyecek olsaydı “Allah’ın açığa çıkaracağı şeyi içinde gizliyorsun.” ayetini gizlerdi.”373