• Sonuç bulunamadı

Müslümanlara Dair Olumlu Emirler

I. BÖLÜM

2.3. Peygamberimize Emredilen Tebliğ Metotları

2.3.2. Ġnsanlarla Ġlgili Olarak Peygamberimize Emredilen Tebliğ Emirleri

2.3.2.1.3. Müslümanlara Dair Olumlu Emirler

Allah (c.c) Müslümanlar için peygamberine bir takım emirlerde bulunmuştur. Müslümanlara yumuşak söz söylemesini,446

onlara öğüt vermesini, özellikle öğüt vermenin onlar için faydalı olduğunu447

ve onları savaşa,448 mücadeleye, ibadetlere teşvik etmesini, bütün bunları yaparken de onlarla içli dışlı olarak, işler hususunda onlarla müşavere etmesini449

emretmiştir.

2.3.2.1.3.1. Mü’minleri TeĢvik Et

Peygamberlerin tebliğine olumlu cevap verenler, inanılması gerekenleri kabul ve tasdik edenler müminlerdir. Müminler peygamberlerin çevresinde halka oluşturmuşlar, gönüllerini vahyin bereketiyle geliştirmişler, dünya ve ahiret saadetine ermenin mutluluğunu yaşamışlardır.

Peygamberlerin getirdiklerini “işittik ve itaat ettik.”450 diyerek kabul ve tasdik edenler hiç şüphesiz müminler olmuştur. Bu teslimiyeti gösterenlerin yanında “işittik ve isyan ettik.” diyenler olmuştur.”451

Müminlerin teşvik edilmesini emreden ayetlere baktığımızda bu teşvikin savaşa yönelik olduğunu görüyoruz. “Hz. Peygambere, savaşması ve müminleri de savaşa teşvik etmesi bu vesileyle Allah’ın, kâfirlerin gücünü kırmasının umulacağı ifade edilir.452

Savaş bir tarafın iradesine bağlı değildir. Müslümanlar savaştan kaçınmaya çalışsa da savaşmak zorunlu hale gelebilir. İşte savaşın sebepleri oluşur ve savaşmak

446 Âl-i İmrân 3/159, İsrâ 17/28. 447 Zâriyât 51/55. 448 Enfâl 9/65. 449 Âl-i İmrân 3/159, Şûrâ 42/38. 450 Bakara 2/285. 451 Bakara 2/93. 452 Nisâ 4/84.

89

zorunlu hale gelirse o takdirde Allah’ın koruma ve yardımının yeterli olduğu anlatılmaktadır. Ayette, savaşın sebepleri oluşur ve savaşmak zorunlu hale gelirse Peygamber’den, müminleri savaşmaya teşvik etmesi istenmektedir.”453

“Ey Peygamber; müminleri savaşa teşvik et. Sizden sabırlı yirmi kişi iki yüz kişiye galip gelir. Sizden bin kişi olursa iki bin kişiye galip gelir. Allah sabredenlerle beraberdir.”454 ayeti ile kâfirlerin Müslümanlar üzerindeki baskılarının kırılması için müminlerin savaşa teşvikleri emredilmiştir.

Huneyn Gazasında: Rasûlü Ekrem, gür sesi olan amcası Abbas’a, yüksek sesle Ashab’ı: Ey Şecere-i Rıdvan altında geri dönmemek üzere biat edip söz veren Ashâb! diye dâvet etmesini emretti. Ashab’tan bir kısmı: Lebbeyk sesleriyle geri dönüp geldiler. Rasûlüllah etrafında toplandılar. …Rasûlü Ekrem, Ashab’a tam bir sadakatle hücum etmelerini emretti.455

2.3.2.1.3.2. Ġnananlara Öğüt Ver

Peygamberlerin temel tebliğ görevlerinden biri öğüt vermek, hatırlatmaktır. “Sen hatırlat, muhakkak sen hatırlatıcısın,” ayeti bu hususa dikkât çeker.456

“Öğüt ver çünkü öğüt fayda verir.”457

“Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt müminlere fayda verir.”458 ayetleri öğüt vermenin inananlara fayda verici olduğunu, peygamberin öğüt verici olduğunu459

ifade etmektedir.

Peygamber, muhatapları haddi aşsa da, onlara tebliğde bulunmaya muvazzaftır. Onlara aldırmadan, tebliğe, irşâda, vaaza devam etmelidir. Çünkü Allah’ın emri bu yöndedir. “İşte bunlar var ya, Allah onların kalplerinde olanı bilir. Onun için sen onlara aldırış etme. Onlara öğüt ver ve onlara tesirli söz söyle.”460

Bu ayetin tefsiri hakkında: Şüphesiz ki Allah herkesin kalplerindekini bilir. Bu hususun burada dile getirilmesi, söz konusu kimseler için bir tehdittir. Bu kimseler Müslümanlardan bir

453

Şimşek, a.g.e. c. II, s. 404.

454 Enfâl 8/66.

455.Buhârî, Kitâbü’l Cihâd ves Siyer, 52; Zeynüddin Ahmed b. Ahmed b. Abdi’l Lâtîfi ez-Zebîdî (H. 893), Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, Çev. Kâmil Mîras Gaye Matbacılık, VII. b.s.

Ankara, 1984, c. X, s. 324. 456 Gâşiye 88/21. 457 Â’lâ 87/9. 458 Zâriyât 51/55. 459 Râ’d 13/7, Zâriyât 79/45, Hûd 11/12. 460 Nisâ 4/63.

90

karşı tavır görmeliler. Müslümanlar takınacakları bu karşı tavırlarla kendisinden hoşnut olmadıklarını onlara hissettirmeli. Ayrıca etkili sözlerle de bu yaptıklarının yanlışlığı onlara anlatılmalıdır. Çünkü karşı tavır takınılmadığı takdirde alanı daha da boş bulur, daha çok zarar verirler.”461

Hz. Peygamber aynı zamanda iman edenleri de öğüt vermeye dâvet etmiştir. Huzeyfe (r.a)’dan rivayet olunduğuna göre Peygamberimiz (s.a.v), şöyle buyurmuştur: “Nefsim kudret elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki, ya marufu emreder ve münkerden nehyedersiniz, yahut Allah Teâlâ, size azap gönderir. Sonra Allah’a yalvarırsınız lâkin duanız kabul edilmez.”462

“Öğüt: İman sahiplerinin imanlarının güçlenmesine ve daha güzel davranmalarına; imana yatkınlığı olanların yani gözlerini, kulaklarını, gönüllerini hakikat çağrısına kapatmayanların da iman etmelerine ve bunun devamında mümine yaraşır davranışlar içine girmelerine vesile olur.”463

“Yani onlar bu gözle görünen yaratılmışlara bakıp da hâlıkın kudretini görmüyorlar mı ki, sonunda Allah’ın kudretine inanıp dirilmeyi inkâr etmesinler ve Allah Rasûlü’nün korkutmasına kulak verip, Allah’la karşılaşacakları güne hazırlansınlar. Yani bunlar bakıp ibret almıyorlar, sen onlara hatırlat ama ısrar etme, onların bakıp ders almamalarını umursama. Zira sen sadece hatırlatıcısın. Bu mana şu ayette de vardır: “tebliğ etmekten başka bir şeyle sorumlu değilsin, sen onlara zorba değilsin. Ayrıca buradaki” “istisna munkatı” dır. Yani sen onlardan mesul değilsin ama onlardan yüz çevirip inkâr edenler ise, Allah onlar üzerinde kahr ve velâyet sahibidir. Onları büyük azap olan cehennem azabıyla cezalandıracaktır.”464

demektedir.

2.3.2.1.3.3. Ġnananlarla MüĢavere Et

Allah’ın tebliğ vazifesiyle görevlendirdiği peygamberler, söz ve davranışlarıyla insanlara örnek olmuşlardır. Çünkü peygamberler insandır ve toplumun içinde yaşarlar. “(Rasûlüm) Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberler de hiç şüphesiz yemek

461

Şimşek, a.g.e. c. II, s. 530.

462 Muhyiddîn, Nevevî (H. 676) Riyâzü’s Sâlihîn, Çev. Kıvâmüddin Burslan, Hasan Hüsnü Erdem, V. b.s.

191, (Hadis, Tirmizi rivayet etmiş ve hadis hasendir, demiştir.), Ankara 1976, c. I, s. 234.

463 Karaman v. dğr. a.g.e. c. V, s. 137. 464

91 yerler, çarşılarda dolaşırlardı.”465

ayeti peygamberlerin, insanların arasında aynen onların yaşadığı gibi yaşayan bir hayata sahip olduklarını ifade etmektedir.

Müşavere etmek, işler hususunda onlara danışmak peygamberin öğretmesi gereken bir özelliktir. Birbirine kenetlenmiş bir toplum yapısı, her konuda danışmayı, karşılıklı müzakereyi kaçınılmaz kılar. Dolayısıyla Hz. Peygamberin istişare etmesi de Allah’ın kendisine bir emri ve tebliğ vazifesinin bir parçasıdır.

Her işi kendi bildiği gibi yapan bir peygamberin, elbette toplum da yeteri kadar ilgi uyandırması, ilgi çekmesi mümkün değildir. Allah (c.c), müminleri tarif ederken “onların işleri aralarında şûrâ iledir.”466

ayetiyle ilişkilerinde birbirine bağlı, danışarak işleri yürüten bir toplum olma özelliğini ifade etmektedir.

Allah’ın emri de o meyandadır. “İşler hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah’a dayanıp güven. Çünkü Allah kendisine dayanıp güvenenleri sever.”467

“İstişare, Müslümanların mühim vasıflarından biridir. Nitekim Rasûlüllah Efendimizin hayatına baktığımızda, O’nun her işinde istişare ettiğini görmekteyiz. Umumiyetle birçok aklın, bir tek akıldan daha doğru karar vereceği aşikârdır.”468

2.3.2.1.3.4. Onlara YumuĢak ve Tesirli Söz Söyle

Söz söyleme kabiliyeti, tebliğ edici için tebliğ sahasında kullanacağı en önemli unsurlardandır. Anlaşılır, seviyeli, açık, etkili ve yumuşak söz söyleme, Allah’ın peygamberlerine emrettiği konuşma üsluplarındandır. Bu hususta Hz. Peygamberimiz, kavmi içinde güzel konuşan ve tane tane konuşan bir insan olarak bilinir. Gerektiğinden meselenin önemine binaen kelime veya cümleleri, üç defa tekrar ettiği de bilinmektedir. Aynı manada Allah Teâlâ’nın, Hz. Musa ve Hz. Harun’(a.s) ların da Firavun’a giderken yumuşak söz söylemelerini emretmesi, yumuşak sözlü olmanın önemini ifade

465

Furkân 25/20.

466 Şûrâ 42/38. 467 Âl-i İmrân 3/159.

468 Osman Nuri Topbaş, Asr- Saâdetten Günümüze Fazîletler Medeniyeti, Erkâm Yayınları, İstanbul, 2011, c.

92

etmektedir. Rifk ve beliğ ifadelerle dâvette bulunmaları, peygamberlerin genel özelliği olmuştur.

Hılım sıfatı, Peygamberlerin sahip olduğu sıfatlardandır. Kur’ân-ı Kerim’de Allah (c.c) kendisi için söz konusu ettiği bu sıfatı,469 bir takım peygamberleri için de (İbrahim-İsmail) kullanmaktadır.470

“Söz ve davranışlarda mutedil olmak.”471

“güzel ve tesirli, gönül alıcı sözler söylemek.”472

“kötülükleri iyilikle savmak.”473 peygamberlere emredilen tebliğ metotları cümlesindendir.