• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM III. T.C EKONOMİ BAKANLIĞI VE 2023 VİZYONU TOPLANTISIEKONOMİ BAKAN

D. TEŞVİK VİZYONUMUZ

İhracata dayalı üretim stratejisinin ve buna bağlı olarak yürütülen girdi tedarik politikalarının başarıya ulaşabilmesi ancak dış ticaret politikaları ile yatırım teşvik politikalarının uyumlu ve tek elden yönetimi ile mümkün olabilecektir.

Bu hususlar dikkate alınarak yatırımların ve döviz kazandırıcı hizmetlerin desteklenmesi ve yönlendirilmesi konularında kararlı ve verimli sonuçların alınabilmesi, öngörülebilir ve ölçülebilir teşvik tedbirlerinin uygulanabilmesi ve bunların etkinliğinin takip edilebilmesi amacıyla Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü, Ekonomi Bakanlığı teşkilatına dâhil edilmiştir.

Bilindiği üzere, 2009 yılının Temmuz ayında yürürlüğe giren yeni teşvik sistemi; genel teşvik sistemi, bölgesel teşvik sistemi ve büyük ölçekli yatırımların teşviki olmak üzere 3 ana unsurdan oluşmaktadır.

Söz konusu sistemde, Katma Değer Vergisi İstisnası, Gümrük Vergisi Muafiyeti, Vergi İndirimi, Sigorta Primi Desteği, Yatırım Yeri Tahsisi ve Faiz Desteği olmak üzere 6 destek unsuru bulunmaktadır.

2023 yılı için belirlenen 500 Milyar $'lık ihracat hedefine ulaşılabilmesi ve ihracata dayalı büyüme modeli çerçevesinde, ihracata dönük üretimin teşviki amacıyla, teşvik sisteminin yeniden gözden geçirilmesi ve etkinliğinin geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır.

ölçüde cevap verdiği ve sistemin aksayan yönlerini belirleyerek gerekli değişiklikleri yapmak üzere;

Teşvik sisteminde yer alan bölgelerin, Kalkınma Bakanlığı ve Türkiye İstatistik Kurumu'nun güncelleyeceği sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi çalışmasını tamamlamalarını müteakip yeniden gözden geçirilmesi,

Bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltmak için bölgelerin sektörel potansiyellerinin ortaya çıkarılması ve sektörlerin ekonomik ölçek kriterleri ile ilgili yeni çalışmaların yapılması,

Dış ticaret açığı veren sektörlerde üretimin arttırılması amacıyla sistemin yeniden gözden geçirilmesi,

Sektörel kümelenmenin özendirilmesi amacıyla yeni yöntem ve araçlar konusunda çalışmalar yapılması ve sektör araştırma merkezlerinin desteklenmesi

Mevcut teşvik sisteminde, desteklenmeyen veya şartlı olarak desteklenen sektörlerin yeniden gözden geçirilerek, listenin yeniden oluşturulması ve güncellenmesi,

Avrupa Birliği Müktesebatı ve Uluslararası yükümlülüklerimiz ile bütçe imkanları çerçevesinde, uygulanacak destek unsurlarının oran ve sürelerinin yeniden belirlenmesi,

Sektörel teşviklerin, ithal ara malı bağımlılığını azaltıcı ve ihracat kapasitesini arttırıcı yeni üretim modlarına kaydırılması,

Yurt içinde ucuz ve kaliteli ara malı ve hammadde üretimini teminen, sektörler ve desteklerin yeniden ele alınması ve ihracata yönelik üretim stratejisinin teşvik sistemine yansıtılması,

Türkiye'nin karşılaştırmalı üstünlüğü olan ve bulunduğu coğrafyada öncülük edebileceği alanlarda lokomotif sektörlerin belirlenmesi ve bu sektörlerin ihtiyaçları doğrultusunda teşviklerin yeniden ele alınması öncelikli konularımız arasında yer almaktadır.

Bildiğiniz gibi geçtiğimiz dönemde Türkiye'nin ihracat odaklı bir üretim yapısına kavuşması için zihinsel ve yasal alt yapıyı oluşturduk.

İhracata Dönük Üretim Stratejisi oluşturduk ve Sn. Başbakanımızın Genelgesi ile İhracata Dönük Üretim Stratejisi Değerlendirme Kurulunu kurduk. İhracata Dönük Üretim Stratejisi kapsamındaki başlıca hedefimiz sürdürülebilir ihracat artışını sağlamak, ihracatta pazar ve ürün çeşitlenmesini gerçekleştirmek, ihracata dönük üretimin teknolojik gelişimini hızlandırmak, yurt içinde yaratılan katma değerin arttırılmasını temin etmek ve üretimle ihracatın birlikte ele alındığı bütünsel bir strateji geliştirmekti. Önümüzdeki dönemde, teşvik politikalarımızı bu temel çerçevede ele alarak tasarlayacağız.

Bu düşünceden hareketle Türkiye'nin ithalatını derinlemesine analiz eden "Girdi Tedarik Stratejisi" (GİTES) çalışması ile sanayinin ihtiyaç duyduğu girdilerin tedarikinde sürekliliğin sağlanması ve etkinliğin ve verimliliğin artırılmasını, ihracatta rekabet gücünün iyileştirilmesini amaçlayan bir vizyon ortaya koyduk.

Bu kapsamda cari açığın bariyeri olacak "Girdi Tedarik Stratejisi (GİTES)" uygulamaya koyduk.

Şimdiye kadar; demir çelik, otomotiv ve makine sektörlerini derinlemesine analiz ettik, politika önerileri geliştirdik ve geliştirmeye devam ediyoruz. Kimya çalışmalarımıza başladık. Tekstil ve gıda/tarım sektörlerine ilişkin çalışmalarımız ise yakın zamanda başlayacaktır.

2011 sonu itibariyle tamamlanacak bu çalışma ile belirlediğimiz sektörlerde üretim ve tedarikte farkındalık ve farklılık yaratarak daha fazla dövizin yurtiçinde kalmasını sağlamayı planlıyoruz.

Şu ana kadar ki çalışmaların önemli çıktılarını sizinle paylaşmak istiyorum. Türkiye, 2008'de yaklaşık 9 milyar, 2010'da ise 7 milyar dolarlık hurda ithal etmiştir. Bu tutarlar, 2008 ve 2010 için Türkiye'nin dış ticaret açığının sırasıyla %13 ve %10, cari işlemler açığının ise %21 ve %15'ine denk gelmektedir.

Dolayısıyla bu alanda sağlanabilecek küçük çaplı bir maliyet avantajı dahi, yalnız sektör firmalarımızın rekabet gücüne büyük katkısı açısından değil, tek başına makroekonomik değerler açısından da son derece olumlu etkiler yaratacaktır.

PEKİ NEYAPILABİLİR?

 Dünya ticaretine yön veren birkaç firmaya karşı, dünyanın en büyük ithalatçısı sıfatıyla, birbiriyle rekabet etmek yerine, güç birliklerine gitmiş bir Türk demir çelik sektörünün çok daha etkin ve daha az maliyetli girdi tedarik edebileceği aşikârdır. Bu alanda, sektörde ortak harekete dönük, somut adımlar atılmaya başlanmıştır.

 Ekonomik olarak işletilebilir demir kaynaklarımız, ülkemiz cevher talebini ancak 10 yıl karşılayabilecek düzeydedir. Öte yandan, ülkemiz entegre demir çelik fabrikalarının yıllık 11-12 milyon ton demir cevheri ihtiyacına karşılık, yurt içinde 5 milyon ton civarında demir cevheri üretilmektedir.

 Hâlihazırda koklaşabilir kömürün ise yurt içi üretiminin, sektör ihtiyacının sadece yüzde 8 ila 10'unu karşılayabildiği bilinmektedir.

 Demir cevheri ve kömürle ilgili GİTES kapsamında, demir çelik sanayimizin tahrif edilmemiş fiyatlardan, etkin ve sürdürülebilir şekilde cevher ve kömür tedariki için yurtiçinde maden rezervi tespit çalışmaları; lojistik altyapının geliştirilmesi ve işletilemeyen sorunlu yataklarımızın işletilebilmesi için yüksek maliyetli zenginleştirme tesislerinin kurulması ihtiyacı ön plana çıkmıştır.

 Bu ihtiyaçtan hareketle, yüksek maliyetli yapısı nedeniyle kurulamayan ve uluslararası yükümlülüklerimiz nedeniyle devlet yardımı verilemeyen zenginleştirme tesislerine, yükümlülüklerimize aykırı olmayacak bir şekilde devlet yardımı verilebilmesini teminen yoğun temaslar başlatılmıştır. Örneğin demir çelik ve demir dışı metaller sektöründe enerji maliyetleri nedeniyle, ülkemizde üretimi bulunmayan ya da kıt olan girdilerin (ferroalyaj, elektrot, birincil alüminyum ve rafine bakır) yıllık toplam ithalatı 3-4 milyar dolar arasında seyretmektedir.

 Bu nedenle, bu ürünlerin üretiminde kullanılacak enerji maliyetlerini azaltacak yatırımların teşvik edilmesine yönelik destekler üzerinde çalışılmaktadır.

 Öte yandan, girdi tedarik stratejisinin önemli tespitlerinden biri de yurt içinde üretimi bulunmaması veya yeterli seviyede olmaması nedeniyle, yurt dışı tedarik zorunluluğu bulunan ve bu niteliğinin "fiili imkansızlık" nedeniyle kısa-orta vadede değişmesinin mümkün olmadığı görülen kritik girdilerde yurtdışı yatırım ihtiyacına ilişkindir.

 Demir-çelik ve demir dışı metaller sektörünün girdi tedariğinin etkinleştirilmesi yalnız bu sektörler için değil, bu ürünleri kullanan diğer sektörler açısından da önemlidir. Örneğin, makine ve otomotiv sektörlerinin ana girdisi demir- çelik ürünleridir.

 GİTES çalışmasının bir diğer konusu olan ve beş bin civarında parça içeren otomotiv sanayi girdilerini beş ana grup altında birleştirebiliriz: "motor ve aktarma organları", "metal, sac", "plastik ve enjeksiyon kalıpçılık", "kauçuk", "elektronik ve gömülü yazılım". Ayrıca "Ar-Ge ve test merkezleri" ile "lojistik altyapı" ihtiyaçları da çalışmalarımıza dâhil edilmiştir.

 Motor ve aktarma organları otomobil maliyetlerinin yaklaşık %35-40'ını oluşturmaktadır. Ülkemiz, üretim yetersizliği ve tedarik kaynağı tercihleri nedeniyle, yaklaşık 5 milyar dolar tutarında motor ve aktarma organı ithal etmektedir. Bu konuda geliştirilecek stratejinin temel unsuru, ihracata dönük üretim için ihtiyaç duyulan doğrudan yabancı yatırımların çekilmesidir.

 Metal ve sac konusunda karşılaşılan sorunlar, vasıflı metal, pik ve döküm üretiminde kapasite ve kalitede sıkıntı yaşandığı, rekabetçi fiyat ve termin sorunlarıdır.

 Otomotiv sektörü çalışmalarımız, mühendislik uygulamalarına dönük plastik ve sentetik kauçukta dışa bağımlı olduğumuzu ve bu alanda yatırıma ihtiyaç duyduğumuzu ortaya koymuştur.

kısa sürede bu payını yüzde 70'ler seviyesine çıkarması beklenen çok önemli bir girdi kalemidir. Bu alanda, Türk elektronik sektörü otomotiv sanayine maalesef neredeyse hiç katkı sağlayamamaktadır.

 İşte bu noktada, savunma sanayindeki mevcut yetkinliğin otomotiv sanayine aktarılması vasıtasıyla Türk elektronik sanayii ile otomotiv sanayii arasındaki işbirliği imkânlarını geliştirmek; bu suretle otomotivde katma değeri büyük ölçüde arttırırken elektronik sanayinin de gelişimine destek olmak amacıyla, ilgili tüm tarafların katılımıyla otomotiv teknoloji platformu (OTEP) bünyesinde bir çalışma grubu kurulmasını sağladık.

 Sonuç olarak, bugüne kadar GİTES çalışmaları çerçevesinde yaklaşık 30 milyar dolarlık ara malı ithalatına ilişkin geniş yelpazede tespitler ve politika önerileri ortaya kondu.

Yaptığımız hesaplamalara göre GİTES kapsamında yapılan çalışmalar sonucunda yurtiçinde yapılacak stratejik yatırımlarla ilk planda demir-çelik hurdalarında 2,5 milyar dolarlık ithalat tasarrufu, enerji maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle ülkemizde üretimi bulunmayan veya kıt olan demir ve demir dışı metallerde (ferro alyaj, elektrot, birincil alüminyum ve rafine bakır) 3-4 milyar dolarlık ithalat tasarrufu ve soğutucularda kullanılan kompresörlerin yurtiçi üretimiyle 400 milyon dolarlık ithalat tasarrufu sağlanabilecektir.

Yeni dönemde ise, GİTES kapsamında ithalat bağımlılığı tespiti yapılan spesifik sektörlerde doğrudan yabancı yatırımlar yoluyla yurt içi üretimin desteklenmesi, kaynak yetersizliği nedeniyle yurt içinden tedarik edilemeyen ve mutlaka yurt dışından tedarik edilmesi gereken temel girdi alanlarında yurt dışı yatırımlar yoluyla tedarik güvenliğinin sağlanması için yatırımı teşvik politikaları ve uygulamaları geliştirilecektir.

Yatırım ve teşvik politikaları alanındaki hedeflediğimiz çalışmalarımız üretim ile dış ticaret hacmimizin genişlemesine, sürdürülebilir ihracat artışının sağlanmasına, dış ticaret açığımızın azaltılmasına ve ekonomik büyümeye daha fazla katkı sağlayacaktır.

Bu noktada yaptığımız iki çalışma bizlere yol gösterecektir. Bunlardan birisi "İl İl Dış Ticaret Potansiyeli", diğeri ise "Küresel Ticarette Türkiye'nin Yeniden Konumlandırılması- Dış Ticarette Yeni Rotalar" çalışmamızdır.

"İl İl Dış Ticaret Potansiyeli" çalışmamızda, illerimizin hangi alanlarda ihracatta öne çıktığını, hangi ülkelerle ihracatta eşleştiğini ortaya koyduk.

Artık illerimizde faaliyet gösteren firmalarımız, hangi ülkelere hangi ürünleri satabileceklerini bilerek ihracat yapacaklar...

"Gözü kapalı değil, el yordamıyla değil" bilimsel verilerle hangi ülkeye, hangi ürünü satabileceklerini, kendi üretimlerinin hangi ülkelerin ithalat talepleri ile eşleştiğini bilerek ihracat yapacaklar.

"Küresel Ticarette Türkiye'nin Yeniden Konumlandırılması-Dış Ticarette Yeni Rotalar" çalışmamızda 73 ülkede 1243 sektörü analiz ettik.22

Bu çalışmayı yapmamızın sebebi, küresel kriz sonrasında başta ABD olmak üzere ülkelerin "büyüme ve zenginleşme" için ihracat odaklı bir strateji benimsemeleridir. Artık rekabet "ihracat" üzerinde yoğunlaşmaktadır.

Türkiye olarak dünyanın gittiği rotanın dışında kalmak, oyun dışında kalmak anlamına gelir. Küresel krizi en az hasarla atlatan, krizin "teğet geçtiği" Türkiye ekonomisi kazanımların üzerine kazanım koymak adına, ihracat odaklı bir stratejiyi sürdürmek zorundadır.

Bu çalışmamız da "ihracatımızda hangi ülkelerde potansiyelimiz olduğunu, mevcut ihracat potansiyelimizin ne kadarını kullanabildiğimizi, varolan potansiyelimizi kullandığımızda ihracatımızı ne kadar artırabileceğimiz ortaya koyuldu.

Gördük, mevcut potansiyelimizi tam olarak kullandığımızda ihracatımızı yüzde 30 oranında daha fazla artırabiliyoruz.

Bu da 127 milyar dolar olan orta vadeli program hedefi dikkate alındığında yaklaşık 40 milyar dolar daha fazla ihracat demektir.

E. İKİLİ, BÖLGESEL VE ÇOK TARAFLI TİCARİ VE