• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM III. T.C EKONOMİ BAKANLIĞI VE 2023 VİZYONU TOPLANTISIEKONOMİ BAKAN

G. ÜRÜN GÜVENLİĞİ VE DENETİMİ

Bugün dünya ticaretinde öne çıkan faktörlerden biri tüketici tercihleridir. Tüketiciler de artık ürünlerin hangi özellikleri taşıdığını, sağlığa ve can güvenliğine etkilerinin ne olduğunu, hatta çevreye duyarlı olup olmadığını sorgulamaktadır.

Bu nedenle ürün güvenliği ve denetimi "sürdürülebilir ihracat artışının" ön koşuludur.

Bu çerçevede, Türkiye'nin 2023 vizyonu doğrultusunda "Ürün Güvenliği ve Denetim Genel Müdürlüğü" olarak yeniden şekillendirilmiştir.

Bir ekonomide çok üretmek tek başına bir anlam ifade etmez. Doğrusu hem çok üretmek, hem kaliteli üretmek hem de ucuza üretmektir. Tabii bunu yaparken çevreyi ve tarihi tahrip etmemek, negatif dışsal etki yaratmamak kaydıyla...

Bu noktada ürün güvenliği devreye girmektedir. Güvenli ürün; insan sağlığı, can ve mal güvenliği, bitki ve hayvan varlığı ve sağlığı, tüketicinin ve çevrenin korunması bakımından asgari şartları taşıyan ürün demektir.

Güvenli olması için bir ürünün ilgili teknik mevzuata ve standartlara uygun üretilmesi ve piyasaya arz edilmesi gerekir.

AB ile kurulan gümrük birliğinin bir sonucu olarak Türkiye AB'nin teknik mevzuatını, akreditasyon, standardizasyon, metroloji ve uygunluk değerlendirmesi sistemleri ile denetim mekanizmalarını uyumlaştırmıştır.

Unutmamak lazım ki, son yıllara kadar Avrupa'ya ve iç piyasaya farklı ürünler sunulurdu. Ancak artık bir buzdolabı, çamaşır makinesi veya televizyon tek üretim hattında üretilmekte ve ayırım yapılmadan iç ve dış pazara aynı ürün verilmektedir. Böylece farklı üretim hatlarının kalkması sonucu üretim maliyeti düşmekte, uygulama birliği getirilerek haksız rekabet önlenmekte ve başka ülkelere diğer ülkelere ihracat yapma imkanımız artmaktadır.

Burada, üzerinde önemle durulan PGD (Piyasa Gözetim ve Denetimi) alanını biraz daha açmak doğru olur. Piyasa gözetimi ve denetimi ister yerli, ister ithal olsun piyasaya sunulan tüm malların mevzuata uygun ve güvenli olup olmadığının denetim demektir.

Biz inanıyoruz ki etkin bir PGD;

 Vatandaşa kaliteli ve güvenli ürün arzını sağlayarak hayat standardını yükseltir,

 Aynı mevzuatın tüm üretici ve ithalatçılar için uygulanmasını sağlayarak mevzuata uyanları haksız rekabete uğramasını önler,

 İç piyasada tespit edilen riskli ürünler hakkında bilgi vererek ithalat denetimlerinin etkinliğini arttırır,

 Piyasayı disipline ederek piyasaya olan güveni pekiştirmek ve ekonomik canlılığı teşvik eder,

 Denetlenen ürünlerin belge ve dosyalarının kontrolü yoluyla ekonomide kayıt-dışı ile mücadeleye katkı verir.

 Ürün güvenliği ve PGD, sağlıklı bir ekonomi ve dış ticaret politikasının önemli bir bileşenidir.PGD aynı zamanda "ithalatın da" denetlenmesi anlamına gelmektedir.

Ekonomi Bakanlığı, "üretim-istihdam-ihracat-büyüme" odaklı bir yapılanma ile hizmet verecektir. Bir taraftan ihracatımızı artırırken ve ihraç ürünlerimizi katma değerli bir yapıya dönüştürürken, diğer taraftan da cari açıkla mücadelede önemli görevler yerine getireceğiz.

Sn. Başbakanımız 61.Hükümet Programını TBMM'de okudu ve Ekonomi Bakanlığına çok büyük görevler yükledi.

Bu görevlerin başında cari açık gelmektedir.Türkiye'nin hızlı büyüme dönemlerinde yaşadığı yüksek cari açığın altında bazı yapısal nedenler bulunuyor.

Enerjide dışa bağımlılığın yüzde 74'ler seviyesinde olduğu ülkemizde, petrol ve doğal gazın neredeyse tümü, kömürün ise beşte biri ithal edilmektedir.

Şunu belirtmek isterim ki, petrol fiyatlarında yaşanan 10 dolarlık artış, Türkiye ekonomisine 4 milyar dolar maliyet yükseltmektedir.

Uluslararası enerji fiyatları cari açığımızı doğrudan etkilemektedir.

Cari açığı daha düşük seviyelere indirmek ve enerjide dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla, yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji arzı içindeki payını artırılacaktır. Nükleer santrallere yönelik çalışmalara devam edilecektir.

Önümüzdeki dönemde başta makine ve otomotiv olmak üzere, demir-çelik, tekstil, hazır giyim ve konfeksiyon, elektrik ve elektronik ile kimyevi maddeler ihracat stratejimizin lokomotif sektörleri olmaya devam edecektir.

Sektörlerin uluslararası rekabet gücünün ve ülkemizin dünya ölçeğinde pazar payının artırılması, dış ticaret dengesi ve cari dengenin makul seviyelerde tutulması için yönetilebilir dış ticaret politikaları uygulanacaktır.

İthalata bağlı olduğumuz sektörlerde üretim desenimizi değiştirecek, katma değer sağlayacak ve istihdam artıracak yatırımları tespit edildi. Yerli ve yabancı aktörlerle görüşmelerimizi yapılıyor. İlk aşamada, yatırım için davet edilebilir potansiyel alanları (motor aktarma organları, paslanmaz çelik, vasıflı çelik, kompresör ve rulman) belirlenmiştir.

2002 yılında toplam ihracatımız içinde doğal kaynağa dayalı ve düşük teknolojili ihracatın payı %63 iken 2010 yılında bu oran %56'ya gerilemiştir.

Buna karşılık orta ve yüksek teknolojinin payı 2002 yılında %37 seviyesinden %44'e yükselmiştir. Diğer bir ifade ile Türkiye'nin ihracatının teknolojik seviyesinde son 8 yılda yaklaşık %20'lik bir artış meydana gelmiştir.

Ne var ki, Türkiye'nin orta ve ileri teknoloji ürün ihracatı milyon dolar olarak yıllar itibariyle artış göstermekle birlikte toplam ihracatımız içindeki payı 2006 yılından itibaren %44 bandında seyretmektedir.

Bu nedenle, katma değeri yüksek, Ar-Ge'ye ağırlık veren bir mevcut ve potansiyel pazarlarında daha nitelikli ürünler satabilen bir üretim desenine kavuşmak için Türkiye'nin Ar-Ge yatırımlarının desteklenerek bu dönüşümü sağlaması gerekmektedir.

Türkiye'nin bir süredir teknolojik olarak aynı düzeyde seyreden ürün ihracatına klasman atlatacak yapı, Ar-Ge yatırımlarıdır.

Ekonomi Bakanlığı,

• Cari açığı azaltıcı politikalar geliştirecek,

• Türkiye'de üretilebilecek ürünlerin ithalatını azaltacak politikalar üretecek, • Türkiye'nin sanayi üretim deseninin "ihracat odaklı" yapıya dönüşmesini sağlayacak politikaları ortaya koyacak,

• Türkiye'nin mal ihracatının yanısıra hizmet ihracatının artırılmasını sağlayacak

• Türk firmalarının yurtdışında yatırım yapmasını teşvik edecek, onlara yol gösterecek

• Yatırımcı Avcılığı yaparak, Türkiye'nin ithalatında önemli olan sektörlerin yatırımlarını Türkiye'de gerçekleştirmesini sağlayacak

• Teşvik sistemini dizayn ederek, illerin ihtiyaç duyduğu ve potansiyelleri bulunan alanlara yönlendirmesin sağlayacaktır.

Ekonomi bakanlığı olarak yeni yapımızla ülkemizin pek çok özelliğinin yanına küresel ticarette en önemli aktör olma, "dünyanın tüccarı" olma özelliğini de eklenecektir.

Ekonomi Bakanlığının merkez ve yurtdışı teşkilat yapısı bu hedeflere ulaşmada en önemli destekçimiz olacaktır. İhracatın yurtdışı teşkilat yapısının artacağı düşüncesinden hareketle yurtdışı kadro sayımızı 250'ye çıkardık. Halen yurt dışı teşkilatımız 89 ülke ve 3 uluslararası örgüt nezdinde 137 merkezde toplam 187 kadroyla faaliyet göstermektedir. Yurt dışı teşkilatımızın 250 kadroya ulaşması mümkün hale gelecektir.