• Sonuç bulunamadı

TÜRK TARIMININ GENEL ÇERÇEVESİ VE DESTEKLEME POLİTİKALAR

3.1. TARIM SEKTÖRÜNÜN EKONOMİDEKİ YERİ

3.1.2. Tarımsal Nüfus

Türkiye’de geçmişten bugüne kadar gerek genel nüfus yapısında ve gerekse de tarımsal nüfus yapısında hem nitelik hem de nicelik olarak büyük değişiklikler

127

İTO,Uluslararası Pazarlarda Türk Gıda Sektörünün Rekabet Gücü ve İhracatta Aranan

Kriterler/Karşılaşılan Engeller, Haz. Mehmet Barca, M.Said Döven, Kamil Taskın, İstanbul,

İstanbul,İTO Yayını, 2006, s.21.

128

Niyazi Erdoğan, Dünya ve Türkiye’de Tarımın Finansmanı, Ankara, Ziraat Matbaacılık, 2002, s.138.

129

olduğunu görmekteyiz.130 2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı kesin sonuçlarına göre, Türkiye’nin toplam nüfusu 67,8 milyondur. Bunun yaklaşık 44 milyonu il ve ilçe merkezlerinde ve 23,8 milyonu da köy ve kasaba niteliğindeki yerleşim birimlerinde yaşamaktadır. Dolayısıyla toplam nüfusun yüzde 35’i kırsal alanda yaşamaktadır. Türkiye’de kent nüfusu, kırsal ( köy-kasaba ) nüfusa göre daha büyük bir hızla artmaktadır. 1990-2000 döneminde kent nüfusunun yıllık artış hızı binde 26,8 iken köy nüfusunun yıllık artış hızı binde 4,2 olarak gerçekleşmiştir.

Tarımın toplam istihdamdaki payı 1990 yılında % 45,4’e, 2000 yılında % 34,5’e, 2005 yılında % 29,4’e ve 2006 yılı ağustos ayı verilerine göre % 29,2’e düşmüştür. Kadın işgücünün payı 16 yıllık dönemde azalmıştır. (Tablo.5.)

Tablo.5.Tarımsal İstihdam ( 2006 )

1990 2000 2005 2006

Toplam Tarımsal İstihdam 8.691.000 7.103.000 6.493.000 6.809.000

Toplam İstihdamdaki Payı (%) 45,4 34,5 29,4 29,2

Erkek İşgücü 4.372.000 3.920.000 3.550.000 3.530.000

Kadın İşgücü 4.319.000 3.183.000 2.943.000 3.279.000

İşletme Başına Düşen İşgücü 2,1 2,3 2,1 2,2

Kaynak: TEAE , Ekonomik Göstergelerle Türk Tarımı 2006,s.5

Türkiye’de kırsal nüfus Cumhuriyet’in ilk yıllarında toplam nüfusun % 70’inden daha fazla pay alırken, özellikle 1950’li yıllardan sonra tarımda makineleşmeye geçiş, ekonomik sistemde değişimler ve kente göç ile birlikte kır nüfusu azalmaya ve yaşlanmaya başlamıştır. Bu azalma 1985 yılındaki Genel Nüfus Sayımı’na kadar oransal (nisbi) bir azalma iken, bu dönemde mutlak azalma süreci de başlamıştır. Kırsal nüfus açısından önemli, çoğu durumda göz ardı edilen ve istatistiklerde de yer almayan bir konu da kent-kır nüfus etkileşimidir. Çünkü Türkiye’de nüfusun önemli bir bölümü yaz aylarını kırsal yerleşim birimlerinde geçirmekte, buralarda tarımsal üretimde bulunmakta ve diğer mevsimlerde ise

130

Şevket Yıldırım, Avrupa Birliği ve Türkiye’de Tarımsal Yapı ve Verimlilik (Tam Üyelik

kentlerde yaşamını sürdürmektedir. Bu ise, kır-kent etkileşimini ortaya çıkarmakta ve kırsal alanın aslında daha fazla nüfus barındırdığını ortaya koymaktadır.131

Tablo 5’ten anlaşılacağı üzere nüfus artış hızı son yıllarda kırsal alanlarda azalma göstermiş, şehirlerde ( il ve ilçe merkezleri) ise artmıştır. Nüfus değişimine bağlı olarak kent ve kır yerleşim sayılarında artış olmuştur. 1950 yılında 63 il ve 422 ilçe mevcut iken 1990 yılında bu sayı 73 il 929 ilçeye ulaşmıştır. 1950 yılında bucak ve köy toplamı 34 252 iken, bu sayı 1990 yılında 36 233’e yükselmiştir.132

2006 yılı geçici verilerine göre tarımda istihdam edilen kişi sayısı yaklaşık 6,8 milyon kişidir. Toplam tarımsal istihdamın yıllar itibarıyla azaldığı görülmektedir. Türkiye’nin istihdam yapısı incelendiğinde, sektörel bazda oransal olarak olumlu yönde bir değişim yaşanmakla birlikte, istihdam içerisinde tarımın payını gelişmiş ülkeler düzeyine yaklaştıracak ekonomik dönüşümün gerçekleştirilemediği görülmektedir. Yüksek nüfus artışına bağlı olarak çalışma çağındaki nüfusun sürekli artması, buna karşın bu nüfusu istihdam edecek yeni iş olanaklarının yaratılamaması Türkiye’nin karşılaştığı en önemli ekonomik problemlerin başında gelmektedir. 1980–2004 yılları arasında, Türkiye’de çalışma yaşındaki nüfusun 23 milyon artmasına rağmen, bu dönem süresince sadece 6 milyon iş yaratılmış ve ülke % 43,7 istihdam oranı ile dünya genelinde en düşük istihdam oranına sahip ülkeler arasında yer almıştır.133

131

http://www.wwf.org.tr/tr/docs/sunum bulentgulcubuk.pdf

132

Taraklı,D, “ Tarım, Kalkınma ve İnsan”, Tarımsal Yapı “ Dönüşüm ve Strateji Arayışları”, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası,Ankara,s13

133

WorldBank,“Turkey Labor Market Study

,http://siteresources.worldbank.org/INTTURKEY/Resources/3616161144320150009/Labor_Study.pd f, (Erişim Tarihi 22 Ocak 2007)

Tablo.6. Türkiye’nin Demografik Yapısı ve İşsizlik Oranı

2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 Toplam Nüfus (Bin

Kişi)

66.18 67.29 68.39 69.47 70.55 71.61 72.95 70.5 71.5

Nüfus Artş Hızı (%) 1,6 1,6 1,6 1,6 1,6 1,5 1,9 1,2 1,3 Toplam Nüfusun Yaşa

Göre Dağılımı  0-15 Yaş arası  15 Yaş üstü 100 30,2 69,8 100 29,9 70,1 100 29,8 70,2 100 29,6 70,4 100 29,3 70,7 100 29,0 71,0 100 28,7 71,3 İşgücüne Katılım Oranı

%

49,9 49,8 49,6 48,3 48,7 48,3 48,0 46,2 46,9

İstihdam Oranı % 46,7 45,6 44,5 43,2 43,7 43,4 43,2 41,5 41,7 İşsizlik Oranı % 6,5 8,4 10,3 10,5 10,3 10,3 9,9 10,3 11 Eksik İstihdam Oranı % 6,9 6,0 5,4 4,8 4,1 3,3 3,6 3,0 3,6

Kaynak: TÜİK, “İstatistik Göstericiler 1923–2005”, http://www.tuik.gov.tr/yillik/Ist_ gostergeler.pdf, 13Ocak 2007 ve TÜİK, “Hanehalkı İşgücü Araştırması 2006 Yıllık Sonuçları”,http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=453, 06 Mart 2007 ve Türk Cumhuriyetlerinde Ekonomik Göstergeler kaynakları kullanılarak hazırlanmıştır.

Tablo 6’den görüldüğü gibi 2005 yılında %43,4 olan istihdam oranı 2006 yılında daha da gerileyerek % 43,2 olarak gerçekleşmiş ve hem 2000 yılı verileri ile kıyaslandığında oldukça düşük düzeyde kalmış, hem de AB istihdam oranlarının oldukça altında gerçekleşmiştir. 2004 yılı verilerine göre istihdam oranı AB-15’te % 64,7, AB-25’te % 63,3, Polonya’da ise % 51,7 düzeyinde gerçekleşmiştir. Ayrıca 2005 yılında Türkiye’de erkeklerin istihdama katılım oranı % 64,8, kadınların katılım oranı % 22,3 iken, istihdama katılımın AB–15 ortalaması erkeklerde % 72,9 ve kadınlarda ise % 57,1 oranında olmuştur. Türkiye’de kadın istihdamının bu kadar düşük olması, AB ile Türkiye’nin istihdam oranları arasında varolan büyük farkın kaynağını da ortaya koymaktadır. Türkiye’de istihdam oranları gibi işgücüne katılma oranları da OECD ortalamasının ve uluslararası standartların oldukça altında kalmıştır.

2006 yılında 15 yaş üstü nüfus için Türkiye’de % 48 olan işgücüne katılma oranı, 2008 yılı itibariyle % 46,9 ‘a gerilemiştir ( Tablo 6). OECD ortalamasının yaklaşık 21 puan altında gerçekleşmiştir. 15–64 yaş arasını dikkate alındığında ise bu oranın erkeklerde % 76,1, bayanlarda % 27, toplamda ise % 51,5 olduğu görülmektedir. Kırsal alanda işgücüne katılma oranı şehirlerden, erkeklerin katılma oranı ise kadınlardan fazla olmuştur. Şehirlerde kadınların işgücüne katılma oranı % 18,3 iken, ekonominin genelinde % 25,4 oranında gerçekleşmiş ve % 72,3 olan erkeklerin işgücüne katılma oranından yaklaşık üç kat az olmuştur.134

İşgücüne katılım ve istihdam oranlarının bu kadar düşük olmasının yanında istihdamın mevcut yapısı içerisinde tarım sektörünün payının büyüklüğü de önemli ekonomik sorunlardan biri olarak varlığını sürdürmektedir. Örneğin, aynı döneme ilişkin verilere göre ABD’de 454 milyon hektar tarım alanında 3,5 milyon kişi, AB- 15’te 134 milyon hektar genişliğindeki tarım alanında 7,4 milyon kişi istihdam edilirken, Türkiye’de nadas alanları da dahil 27 milyon hektar genişliğinde tarım alanında 9,6 milyon kişi istihdam edilmiştir.135

İstihdam edilen kişi başına, ABD’de 120,4 hektar, AB-15’te ise 18,1 hektar tarım alanı düşerken, Türkiye’de bu alanın sadece 2,8 hektar olması kaynak kullanımında etkinlik ve verimlilik açısından genelde ülke ekonomisinin, özelde tarım sektörün içinde bulunduğu durumu ortaya koymaktadır. Tablo 7’ de görüldüğü gibi 1999 -2007 arasındaki 8 yıllık döneminde tarım sektörünün istihdam içindeki payı yaklaşık 14 puanlık bir gerileme ile % 40,2’den % 26’ya gelmiştir. Gelinen noktada ulaşılan bu düzey oldukça yüksek olmakla birlikte, 1976–1999 arasındaki 23 yıllık dönem içerisinde tarımın istihdamdaki payının sadece 14 puan azaldığını

134

European Comission DG Employment&Social Affairs, “Employment in Europe 2005 Recent Trends and Prospects”, (Çevrimiçi), http://ec.europa.eu/employment_social/employment_analysis/ eie/eie2005_chap1_en.pdf, 22 Mayıs 2006.

135

Cemil Ertuğrul, “Küresellesme Sürecinin ve AB Tarım Politikalarında Gelişmelerin Türk Tarımına Olası Etkileri”, Küreselleşme ve Avrupa Birliği ile Bütünleşme Sürecinde Türk Tarım

Politikaları Sempozyumu (Bildiriler), Haz. Mehmet Özaslan, Gaziantep, Gazi Üniversitesi, 2003,

dikkate aldığımızda, son dönemde yaşanan gelişmelerin hem ülke ekonomisi, hem de tarım sektörü adına umut verici olduğu söylenebilir.

Tablo .7. İstihdamın Sektörel Dağılımı

1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 Toplam İstihdam 100 100 100 100 100 100 100 100 100 Tarım 40,2 36,0 37,6 34,9 33,9 34,0 29,5 27,3 26 Sanayi 17,2 17,7 17,5 18,5 18,2 18,3 19,4 19,7 20 İnşaat 6,2 6,3 5,2 4,5 4,6 4,7 5,3 5,7 X Hizmetler 36,4 40,0 39,7 42,1 43,3 43,0 45,8 47,3 54

Kaynak: TÜİK, “İstatistik Göstergeler1923–2005”,

http://www.tuik.gov.tr/yillik/Ist_gostergeler.pdf 13 Ocak 2007 ve TÜ_K, “Hanehalkı İsgücü Arastırması 2006 Yıllık Sonuçları”, http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=453, 06 Mart 2007 ve http://www.cevreorman.gov.tr/belgeler/cg2008.pdf ( Erişim Tarihi 3 Ekim 2009 ) kaynakları kullanılarak hazırlanmıştır.

Tarım sektörünün istihdam içerisinde payının yüksek olması tek başına önemli bir sorun olmakla birlikte, tarımsal istihdamın yapısı bu sorunun olumsuz etkilerini daha da derinleştirmektedir. Beşeri sermaye birikimi olmayan kişilere istihdam olanağı sağlayan tarım sektöründe, okur-yazar olmayanların sayısının diğer sektörlere oranla daha fazla olması ve işgücü niteliğinin düşük olması tarımın istihdam içindeki payı azalırken, açığa çıkan işgücünün diğer sektörlerde istihdam edilmesini engelleyen önemli faktörlerin başında gelmektedir. Son yıllarda okuryazar oranının hızla artmasına rağmen, 2006 yılında kırsal kesim istihdamında okuryazar olmayanların oranı %13 düzeyinde iken, tarımsal istihdamın büyük bir kısmını oluşturan kadınların yaklaşık üçte biri okul yüzü görmemiştir.136

2007 yılı verilerine göre genel istihdam içerisinde % 26,1 düzeyinde olan kadınların payı, tarım sektöründe % 47’ye yükselmektedir137. Tarım sektöründe istihdam edilen toplam işgücünün % 1,1’i ücretli, %5,1’i yevmiyeli, % 0,6’sı işveren,

136

TÜİK, “İstihdam Edilenlerin Yıllar ve Cinsiyete Göre İktisadi Faaliyet Kolları”,http:// www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?tb_id=25&ust_id=8, (Erişim Tarihi 21 Subat 2008)

137

TÜİK, “İstihdam Edilenlerin Yıllar ve Cinsiyete Göre İktisadi Faaliyet Kolları”,http:// www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?tb_id=25&ust_id=8, (Erişim Tarihi 21 Subat 2008)

% 39,4’ü kendi hesabına çalışan, % 53,8’i ise ücretsiz aile işçisi durumundadır. Başka bir ifade ile tarım sektöründe çalışanların %91’i filen kendi işinde veya aile işletmesinde çalışmaktadır.

Bütün bu veriler birlikte değerlendirildiğinde tarım sektöründe genel olarak aile işletmesi için ücretsiz çalışma biçiminin egemen olduğu, işgücünün büyük oranda kırsal kesimde konumlandığı, sektörde giderek artan bir adın işgücü yapısının varlığı ve buna paralel olarak eğitim düzeyinin düşük olduğu söylenebilir.138

2006 Yılı Katılım Öncesi Ekonomik Programda yüksek işsizlik düzeyi, tarım sektörü istihdamındaki hızlı daralma, düşük işgücüne katılma ve istihdam oranları, işgücünün eğitim seviyesinin ve niteliğinin düşüklüğü, eğitim ile istihdam arasındaki ilişkinin zayıflığı ve kayıt dışı çalışmanın yaygın olması, rekabet gücü ve istihdam yaratma kapasitesi yüksek bir ekonomik yapıya dönüşüm yolunda önemli sorun alanları olarak yorumlanmaktadır.139

Türkiye’deki iş açığı, ülkenin AB’ye katılım yolunda ilerlediği bu dönemde en önemli problemlerden biri olarak ortaya çıkarken, tarım sektörünün istihdam içindeki payının azalmasını da engelleyen faktörlerden biridir. Avrupa Birligi’nin mevcut istihdam oranlarını yakalamak için nüfusu halen artan Türkiye’nin 2010 yılına kadar 10 milyon, Lizbon hedefine ulaşabilmesi için ise 14 milyon iş yaratması gerekmektedir. İstihdamın ve GSMH’nın mevcut artış trendinde 2010 yılına kadar ülkenin ancak 1,5 milyon yeni iş yaratması olanaklı gözükmektedir.140

Nüfusunun üçte birlik bir bölümü kırsal kesimde yaşayan ve görece ilkel yöntemlerle tarım yapan, ülkede ve dünyada olup bitenleri yeterince takip edemeyen, olaylara müdahil olma gücü yok denecek kadar az köylülerden oluşan bir toplumun

138

Tarım ve Köyisleri Bakanlıgı, II Tarım Şurası Sonuç Raporu, Ankara, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, 2004, s.80.

139

DPT, 2006 Yılı Katılım Öncesi Ekonomik Programı”, http://ekutup.dpt.gov.tr/ab/kep/ KEP2006.pdf,( Erişim Tarihi 02 Subat 2007)

140

World Bank, “Turkey Labor Market Study”, (Çevrimiçi), http://siteresources.worldbank.org/INT

sanayi toplumu olması, hele bilgi çağını yakalayabilmesi oldukça zordur.141 Bu nedenle tarımın istihdam içindeki payının azalmasını destekleyecek ekonomik büyüme düzeyinin yakalanmasını ve tarım sektöründe rasyonel bir yapının oluşturulmasını amaçlayan politikaların izlenmesi gerekmektedir.