• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE ve AVRUPA BİRLİĞİ TARIM SEKTÖRLERİNİN KARŞILAŞTIRILMAS

İHRACAT Yıllar 2000 2001 2002 2003 2004 2005

AB -15 1682 1839 1855 2313 2969 3831 3510 AB-10 68 85 93 121 156 219 215 BULGARİSTAN 21 20 18,5 32 65 62 69 ROMANYA 66 72 71,5 94 122 150 145 AB 27 1837 2016 2038 2560 3312 4262 3939 İTHALAT AB -15 1142 907 1241 1510 1687 1774 2022 AB-10 34 20 69 68 70 104 110 BULGARİSTAN 45 29,5 46 94 142 193 124 ROMANYA 64 31,5 42 60 79 109 110 AB 27 1285 988 1398 1732 1978 2180 2366

Kaynak: DTM, “Türkiye'nin Sektörel Dış Ticaret İstatistikleri (Dünya Ticaret Örgütü Tanımına

göre) http://www.foreigntrade.gov.tr/ead/SEKTOR/Sektor.htm, ( Erişim Tarihi 16 Şubat 2007) Tablo 24’den görüldüğü gibi, diğer sektörlerin aksine Türkiye-AB arasında gerçekleştirilen tarım ürünleri ticaretinde Türkiye sürekli dış ticaret fazlası veren ülke konumundadır. Ayrıca gerek ihracat, gerekse de ithalat kalemlerinde eski üyeler olan AB–15 ülkeleri en önemli ticari partnerler arasında yer almaktadır. Tarım sektörünün Türkiye’nin dış ticaretinde önemini büyük ölçüde sürdürmesi ve AB ülkelerinin bu alanda en önemli ticari partnerler arasında yer alması, AB’ye katılımın Türk tarımı üzerinde muhtemel etkileri konusunun sürekli gündeme gelmesine neden olmaktadır.

Türk tarım ürünlerinin AB’nin uyguladığı tercihli muameleden önemli ölçüde yararlanması nedeniyle, katılımın AB’ye yapılan Türk ihracatındaki yakın etkisi, Türkiye’nin temel ihraç kalemleri için muhtemelen sınırlı olacaktır. Ayrıca meyve ve sebze, kabuklu yemişler, nohut, mercimek, diğer bazı ürünler ile muhtemelen koyun eti gibi sektörlerde Türk tarımı zaten rekabetçi konumdadır. Fakat hububatta ve hayvansal ürünlerde kayda değer üretime sahip olmakla birlikte, Türk tarımının

rekabet gücünün iyileştirilmesi için genel olarak, Türkiye ve AB arasında bu sektörlerdeki ticaret serbestleştirilmesinin, yeniden yapılanma ve modernizasyona ilişkin tedbirlerle desteklenmesi gerekir.235 Bu çerçevede AB üyelik sürecinde Türk tarım ve gıda sanayisinin rekabet gücü ile kırsal alanların ekonomik yönden canlandırılması konuları, en önemli siyasi ve ekonomik zorlukların başında gelmektedir.

4.8. AB ve TÜRKİYE TARIMINDA TARIMSAL ÜRÜNLEREDE FİYAT POLİTİKASI VE FARKLILIKLAR

Türkiye’de uygulanan tarım politikası içinde fiyat politikalarının önemli yeri vardır. Fiyat politikası aracı ile tarım ve tarım dışı sektörlerde çalışanlar arasında gelir dengesi kurma ve tarımsal üretimi arttırma amaçlanmaktadır. 236

Uygulanan fiyat politikalarının, özellikle son yıllarda, büyük ölçüde üretim artışı nedeniyle, üretici gelirlerini artırmada giderek etkisiz hale gelmesi sonucunda, tarımda yapısal iyileştirmelere daha fazla önem verilmeye başlanmış ve bazı ürünlerde kota uygulanmaya başlanmıştır. Türkiye’de ise fiyat politikası üretici gelirlerini arttırmaktan çok, üretim düzeyini koruma ve üreticiye belirli bir fiyat ve pazar garantisi sağlama amacına yöneliktir. Ayrıca politikaların uygulama biçimleri arasında çok önemli farklılıklar vardır. Türkiye’de benzer nitelikteki ürünler için Ortak Piyasa Düzenlerinin kurulmamış olması ve destekleme fiyatının yansıra tüketicileri de korumaya yönelik hedef fiyatlarının ilan edilmemesi önemli farklılıklar arasında sayılabilir.

Toplulukta tarımsal ürünlerin tamamına yakın bir bölümü ( Yaklaşık % 97’si) fiyat politikası uygulamaları ile korunurken, Türkiye’de fiyat destekleme politikasına konu olan ürünler giderek azalmıştır. 1980’de fiyat yoluyla desteklenen ürün sayısı 22 iken, 1983 yılında 13’e, 1990 yılında 10’a inmiştir. 1991 ve 1992 yıllarında ise

235

Acar, a.g.e., s.251,252.

236

Latif Çağlayan, Türkiye’nin Tarımsal Üretimi ve Bu Üretimin 1992 Yılından Sonra Avrupa

desteklenen ürün sayısı ise 24 ve 26’ya yükseltilmiştir. 5 Nisan 1994 ekonomik istikrar tedbirleri ile fiyat yoluyla destekleme alımları tahıllar,tütün ve şeker pancarı ile sınırlandırılmıştır.237

Toplulukta destekleme harcamaları içinde önemli yeri hayvancılık sektörü alırken, Türkiye’de hayvansal ürünler destekleme kapsamı oldukça zayıftır. Toplulukta fiyat düzenlemeleri yanı sıra bazı ürünler ve üreticiler lehine yardım mekanizmaları da söz konusudur. Benzer uygulamalar Türkiye’de mevcut değildir.

Topluluk’ta tarımsal desteklemenin finansmanı FEOGA bütçesinden karşılanmaktadır. Dolayısıyla tek bir bütçe söz konusudur ve uygulamalar milli organizasyonlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Türkiye’de ise desteklemenin finansmanı, görevli kuruluşların öz kaynaklarından ya da Ziraat Bankası veya Merkez Bankasından sağlanan kredilerle gerçekleştirilmektedir. Türk tarımının Birlik tarımına göre büyük farklar göstermesinin yanı sıra tarım politikaları da birbirinden önemli farklılıklar taşımaktadır.

Birlik tarım nüfusunun ve tarımsal işletmelerin sayısının azaltılması, buna bağlı olarak işletmelerin büyütülmesi esas politika olarak benimsenmiş ve zaman içinde bu konuda önemli ilerlemeler kaydedilmiştir.238 Topluluk tarımı modernleşme süreci içerisinde “Mansholt Planı” doğrultusunda çok önemli yapısal değişikliklere sahne olmuştur. Yapısal değişimin yaşandığı iki temel alan tarımsal nüfus ve işletme ölçeklerdir.

İleri düzeyde makineleşme ve pazar ekonomisi ile bütünleşme, bir taraftan tarımda çalışan işgücünü azaltırken, öte yandan yeni sosyo-ekonomik ve teknik yapıya uyum gösteremeyen küçük ve orta ölçekli geleneksel işletmelerin büyük bir bölümünü tasfiye etmiştir. 9 topluluk ülkesinde tarımda çalışan nüfus sayısı 1960’dan 1980 yılına yarı yarıya azalarak 15 milyondan 7.7 milyon’a düşmüştür.

237

Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü, Türkiye’de Tarımsal Destek Harcamalarının

Enflasyonist Etkilerinin Ekonometrik Analizi, Ankara 2001,s.7. 238

2007 yılı itibarıyla tarım kesiminde istihdam edilen nüfus oranı 15.6 milyon kişidir. Bu oran Türkiye’de 20 milyondur.239

Sayısal göstergeler işletmelerin daha modern, daha rasyonel çalışır hale getirilmesi için alınan önlemlerin başarılı olduğunu göstermektedir. Türkiye’de ise ne tarımsal nüfusun, ne işletme sayısının azaltılması ne işletmelerin büyütülmesi ve modernleştirilmesi konusunda bir politika izlenmektedir.240

Kurumsal yapılar açısından önemli bir fark pazarlama organizasyonudur. Birlik içerisinde üreticiler, üretici birlikleri ve kooperatifler şeklinde örgütlenmişlerdir. Bir çok ürün için yüksek fiyat politikaları ve üretici yardımları şeklindeki üreticiyi desteklemeye yönelik araçlardan yalnız bu tür birliklerin çatısı altında toplanmış üreticiler yararlandırılmaktadır. Türkiye’de ise kooperatiflerin güçlendirilmesi yönünde bir politika oluşturulamamıştır.

Birlik ve Türkiye arasındaki en önemli farklılıklardan birisi de üretim politikası alanındadır. Birlik içerisinde aşırı üretim en önemli tarım politikası sorunudur. Üretim fazlası büyük masraflarla ihraç edilmeye veya başka amaçlarla tüketilmeye çalışılmaktadır. Zaman içerisinde yapılan reformlarla üretim azaltılmaya başlamıştır. Türkiye’de ise hangi ürünlerin üretiminde hedefin ne olduğunu belirlemiş değildir. Birlik içerisinde üretim artışlarına engel olmak için üretim kotaları, garanti eşiği gibi uygulamalarına gidilmektedir.

Tarım Politikalarına uyum açısından en önemli sorunlardan biri ise, Türkiye’de destekleme politikaları ile Ortak Tarım Politikasının fiyat ve yardım mekanizmalarındaki temel farklılıklardır. Avrupa Birliği’nde tarım ürünlerinin yaklaşık % 97’si fiyat politikalarıyla korunmakta, Türkiye’de ise fiyat destekleme politikasına konun olan ürünler 1980’li yıllardan itibaren giderek azalmaktadır.

239

http://www.tarim.gov.tr ( Erişim Tarihi: 24.03.2008)

240

Gülcan Eraktan, OTP ve Tarımsal Alanda Türkiye-AB İlişkileri, Gümrük Birliği Sonrası

Türkiye Tarımı, Tarım Haftası 1996 Sempozyumu: Yeni Dünya Düzeni ve Türkiye Tarımı Tebliği,

Bir diğer farklılık tarımsal girdilere yapılan girdi destekleri alanında ortaya çıkmaktadır. AB’de tarımsal girdilere sübvansiyon söz konusu değilken, Türkiye’de girdi sübvansiyonu destekleme politikasının göbeğinde yer almaktadır. Avrupa Birliği’nde Tarımın finansmanı tek bir bütçeden FEOGA sağlanırken, Türkiye’de desteklemenin finansmanı değişik kuruluşlar eliyle gerçekleştirilmektedir. Avrupa Birliğinde uygulanan fiyat politikalarıyla tarım ve tarım dışı sektörlerde çalışanlar arasında denge kurma ve tarımsal üretimi artırma amaçlanmaktadır. Türkiye’de ise destekleme daha çok üretim düzeyini koruma, üreticiye belirli fiyatlarda pazar garantisi sağlama amacına yöneliktir.

Birlik içerisinde her ürün için gereksinim duyuldukça yeni düzenlemelere gidilebilmekte yeterince esnek bir tarım politikası uygulanmaktadır. Türkiye’de ise destekleme politikası daha çok siyasi seçimlere bağlı olarak fiyat ayarlamaları yapan bir yapıya sahiptir.241 Birlik içerisinde destekleme amacıyla uygulanan politikaların esası Ortak Tarım Politikası çerçevesinde, iyi organize olmuş Pazar ve fiyat mekanizmalarına dayanmaktadır. Karmaşık görülmekle birlikte, istikrarlı politikalar ve gelişmiş bir sistem içerisinde madde politikaları bazında istenilen sistemde, merkezi bir finansman organı olan FEOGA yanında üretici ve meslek kuruluşlarının da kararlara katılmaları sağlanmaktadır.

Türkiye’de tarımın desteklenmesi genelde kısa dönemli politikalarla ve dağınık bir şekilde yürütülmektedir. Bu esnada üretici örgütlerinin ve mesleki kuruluşlarının etkinlikleri, Birliğe kıyasla hemen hemen yok gibidir. Fiyat desteklemelerinde, kapsam olarak bir süreklilik olmadığı gibi, destekleme fiyatlarının saptanması esnasında Birlikte olduğu gibi objektif ölçütlerden yararlanma yoluna gidilmektedir. Pazar politikalarında ise prim ödemeleri yanında, Birlik içinde uygulanmayan girdi sübvansiyonları ön plandadır. Diğer taraftan, hektar başına toplam transfer değerini dikkate aldığımızda, ülkemizde bu değer son yıllar itibarı ile OECD ortalamasının üzerinde bulunmaktadır.

241

Canan Arıkbay, Avrupa Topluluğuna Tam Üyeliğin Türkiye’nin Tarımsal Ürünler Üretimi,

BEŞİNCİ BÖLÜM

TÜRK TARIMININ ORTAK TARIM POLİTİKASINA