• Sonuç bulunamadı

TÜRK TARIMININ GENEL ÇERÇEVESİ VE DESTEKLEME POLİTİKALAR

3.2 TÜRKİYE’DE TARIMSAL DESTEKLEME ARAÇLAR

3.3. TÜRK TARIM POLİTİKASININ GELİŞİMİ VE MEVCUT DURUM

3.3.1. Genel Olarak

Tarım politikalarının değerlendirilmesinde içsel ve dışsal kısıtların dikkate alınması, hem değerlendirmenin daha sağlıklı olmasına olanak verecek, hem de yanlış politika uygulamalarının yerine daha doğru ve uygulanabilir politikaların önerilmesinde aydınlatıcı işlev görecektir. Bu bağlamda, Türkiye’de tarım politikalarının analizine girmeden önce, kısaca içsel ve dışsal kısıtların hatırlatılması faydalı olacaktır. Ancak özellikle dışsal kısıtlar içinde sayılacak olan uluslararası anlaşmalardan doğan kısıtlamaların, 1990’lardan sonraki politikalar için sınırlama getirdiği belirtilmelidir. 150

148

Neslihan Yalçınkaya, Hakan Yalçınkaya, Coskun Çılbant, “Avrupa Birligi’ne Yönelik

Düzenlemeler Çerçevesinde Türk Tarım Politikaları ve Sektörün Gelecegi Üzerine Etkisi”, Yönetim

ve Ekonomi, Cilt:13 Sayı:2, Yıl:2006, s.109 149

Neslihan Yalçınkaya, Hakan Yalçınkaya, Coskun Çılbant, s.121.

150

Bülent ,Gökdemir, Tarımda Piyasa Reformu; Türk Tarımı Özelinde Tarım ve Rekabet

İçsel kısıtların başında yapısal sorunlar gelmektedir. Türk tarımının temel yapısal kısıtları şunlardır;

 Sulama alanında ciddi sorunlar bulunmaktadır. Halen 17 milyon 700 bin hektar toplam ekim alanının ancak 12,5 milyon hektarı sulanabilme imkanına sahip olup, 4,2 milyon hektarı sulanabilmektedir.151 Sulanan topraklar, sulanabilecek arazinin %54’ü kadardır. Bu oran, birçok ürün için, küresel rakiplerimiz olan Akdeniz ülkelerinde çok daha yüksektir.

 Tarımda çalışan işgücü oranı çok yüksektir. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi tarımdaki işgücünün sanayi kesimine aktarılması bir türlü istenen seviyelere ulaşamamıştır.

 Altı hektarın altında bulunan ortalama toprak genişliği ve buna paralel olarak işletme büyüklüğünün optimal ölçülerin dışında olması, tarımda sermaye girdilerinin, özellikle makinalaşmanın önünde ciddi bir engel oluşturmakta, dolayısıyla düşük verimliliğe yol açmaktadır. Yapısal kısıtlara ek olarak yine içsel kısıt kapsamında, finansman yetersizliği, kurumsal altyapı ve örgütlenme sorunları dikkate alınmalıdır. Yine, üretim faktörleri ile ilgili olarak, işgücü ve kredi piyasalarının yanı sıra ürün piyasalarının da sağlıklı işlememesi içsel kısıtlar arasında sayılabilir.152

Dışsal kısıtların başında, dünya fiyatlarının yoğun devlet müdahaleleri sonucu piyasa mekanizması dışında belirlenmesi gelmektedir. Destekleme politikaları sonucu belirlenen dünya fiyatları, ulusal fiyatların oluşumunda temel gösterge olarak kabul edilmekte, bu nedenle kaynak dağılımında etkinsizliğe yol açmaktadır. 153

151

http://www.ziraatcilerdernegi.org.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=75&Itemid=2 ( Erişim Tarihi 03.09.2009)

152

TÜSİAD, Tarım Politikasında Yeni Denge Arayışları ve Türkiye”,No:TÜSİAD-T/99-12/275, İstanbul:1999 s.11

153

İkinci dışsal kısıt, uluslararası ticarette uygulanan miktar kısıtlamalarıdır. Bununla ihracata dayalı politika oluşturma imkanı ortadan kalkmaktadır. Ancak, Dünya Ticaret Örgütü Tarım Anlaşması ( DTÖTA ) sonrası dönemde miktar kısıtlamalarının yoğunluğu giderek azalmaktadır. Üçüncü kısıt, uluslararası yükümlülüklerimizden kaynaklanmaktadır. Bunların başında DTÖ tarım anlaşmaları, Türkiye ile AB arasında akdedilen 1963 tarihli Ankara Anlaşması’nın 11’inci maddesi ve 1973 tarihli Katma Protokol’ün 31-35’inci maddeleri uyarınca OTP’ye uyum yükümlülüğünün getirdiği sınırlamalar gelmektedir.

Bu çerçeve içinde tarım politikaları yönünden en çarpıcı unsur, politika amaçlarındaki belirsizlik ve istikrarsızlıktır. Türkiye’de ekonomik görüş ve hedeflerin ortaya konduğu beş yıllık kalkınma planları incelendiğinde anılan çarpıklık ortaya çıkacaktır. Devlet Planlama Teşkilatı’nın ( DPT ) hazırladığı kalkınma planları çerçevesinde Türk tarım politikaları, 1963 yılından itibaren uygulanmaktadır.

İlgili politikaların ve desteklerin uygulanması, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının sorumluluğunda gerçekleştirilmiştir. Destek programlarının amacı, nüfusun besin ihtiyacının karşılanması, üretimin kötü hava koşullarından daha az etkilenmesi, tarım gelirlerinin artırılması ile kendi kendine yeterliliğin ve kırsal kalkınmanın gerçekleştirilmesi şeklinde belirlenmiştir.

Bununla birlikte tarımda yeniden yapılanma ve destekleme politikaları çerçevesinde tarımda yeni yaklaşımların hayata geçirilmesi ve yapısal değişiklikler yoluyla Türk çiftçisine iyi bir hayat standardı sağlamak amacıyla bir dizi proje başlatılmıştır. Tarım sektöründe önceden uygulanan ve mali boyutta etkinliği düşük, ancak yükü büyük tarımsal destekleme sisteminin bırakılarak, yerine daha gerçekçi ve etkili olabilecek bir destekleme politikasına geçilmesi amaçlanmıştır.

Tarım kesimine yönelik politikaların uygulanmasında kullanılan araçlar, yeri geldiğinde AB Ortak Tarım Politikası ile karşılaştırılarak ileride işlenecektir.

Gelişmekte olan ülkelerde tarımın ekonomi içindeki yeri araştırılırken belirli bazı ölçülere başvurulduğu daha önce belirtilmişti. Bunlar tarımsal nüfus, tarımın GSMH ve dış ticaret içindeki payı gibi konulardır. Tarımın bu katkıları oransal olarak azaldıkça ekonominin diğer dallarının geliştiği ve ekonomik kalkınmanın sağlandığı ileri sürülebilir. Bununla beraber tarımın katkısı göreli olarak ne kadar düşük olursa olsun, taşıdığı özel önem nedeniyle gelişmiş ülkelerde bile tarımın korunması ve desteklenmesi için çok büyük harcamalar yapılmaktadır.

Halkın beslenmesi, tarımsal hammadde açısından başka ülkelere bağımlı olmamak ve tarım ürünleri ihracatı yoluyla döviz kazanmak gibi amaçlarla, her ülke tarımı desteklemek, üretim artışını özendirmek yoluna gitmektedir. Ekonomik gelişmesinde ilk hareket noktası tarım olan ülkelerse, gelişmiş ülkelerden daha fazla tarım kesimine ağırlık vermek zorundadırlar.154

Bütün bu nedenlerle genel ekonomi politikası içinde tarım politikasının yönlendirilmesi özel bir önem taşır. Diğer politik alanlarda olduğu gibi tarım politikalarının saptanmasında da ilk adım, bir durum değerlendirmesi yapmaktır. Bu bakımından tarımın Türkiye ekonomisi içinde taşıdığı önemi vurgulamaktan çok, tarımdaki itici güç potansiyelini ortaya koymak açısından ekonomiye katkı yapan tarımsal öğelerin incelenmesi yararlı olacaktır.