• Sonuç bulunamadı

TANZİMAT SONRASI GELİŞMELER VE DEĞİŞMELER

Tanzimat fermanı diplomatik, siyasal, kamusal, bürokrasik birçok yeniliği ve değişikliğin yanında kaçınılmaz olarak yargısal birçok yenilik ve değişikliği de beraberinde getirmiştir. Yargı üzerindeki en büyük değişiklik ise kadının yargı üzerindeki etkisinin azaltılmasıdır. Bu dönemde Tanzimat fermanının hukukî yansımaları azımsanmayacak kadar çoktur. Osmanlı Devletinde asıl olan kadı mahkemeleri olmakla birlikte başka yargı mercileri de bulunmaktadır. Divan-ı Hümayun ve diğer divanlar; vezir-i azam ve vezirlerin sefer sırasında kurdukları divanlar ve belirli yargı görevleri olan Beylerbeyi başkanlığında toplanana eyaletlerdeki Paşa Divanları da mevcuttu. Bunların dışında sınırlı yargı yetkileri olan, daha çok hakem mahiyetindeki bir tür yargılama yerleri de söz konusudur. 46

Tanzimat Dönemi daha doğrusu II. Mahmud ve onu takip eden dönem, yargı organları açısından da yeniden düzenlemelere sahne olan bir dönemdir. Tanzimat’tan önce Osmanlı devletinde yargı gücünü müstakil olarak kullanan Şeriyye Mahkemelerinin, daha doğrusu kadının yetkileri, II. Mahmud’tan itibaren azalmaya ve yeni düzenlemelere maruz kalmıştır. 1839 Tanzimat Fermanı, Şer’î Mahkemeleri de içine alan bir dizi düzenlemeler getirmiştir. 1867 tarihinde Şeriyye Mahkemeleri dışında görev yapan bir takım idarî ve adlî mahkemeler kurulmuş ve bunların görevleri belli alanlara inhisâr ettirilmiştir.47 1873 yılında Şeriyye Mahkemelerinin bir üst mahkemesi görevinde bulunan ve yüksek bir Şer’î mahkeme olan Meclis-i Tetkikât-ı Şeriyye kuruldu. Bu meclis fetvahaneden kendisine havale edilecek olan dava ve meseleleri bir temyiz mahkemesi olarak inceleyecektir. 1913 tarihli Kanun-u Muvakkat ile Şeriyye Mahkemelerinin teşkilât ve görevleri yeniden düzenlendi.48

46 Tahsin Fendoğlu, “Tanzimat Sonrası Hukukî Düzenlemeler ve Hukuk Dualizmi”,Türkler XIV, s.730.

47 Geniş bilgi için bkz. A. Akgündüz, “İslâm Hukukunun Osmanlı Devletine Tatbiki: Şer’iye Mahkemeleri ve Şer’iye Sicilleri”, Türkler X, S.54 vd.

48 Geniş bilgi için bkz. A. Akgündüz, “İslâm Hukukunun Osmanlı Devletine Tatbiki: Şer’iye Mahkemeleri ve Şer’iye Sicilleri”, Türkler X, S.54 vd.

17 Tanzimat sonrasında Osmanlı Devletinde beş tür mahkeme görülür: Kadı Mahkemeleri, Ticaret Mahkemeleri, Nizamiye Mahkemeleri, Konsolosluk Mahkemeleri ve Cemaat Mahkemeleri. Kadı Mahkemeleri başlangıçtan Tanzimat’a kadar, tek hâkimli; Tanzimat ile birlikte yetkileri azalarak devam etmiştir. II. Mahmud zamanında, Meşihat (Şeyhülislâmlık) dairesine bağlanmış. XIX. yüzyıl ile birlikte de yetkileri daha da sınırlanmıştır.49 Sınırlanan bu yetkiler haliyle kadı tarafından kaydedilen şeriyye sicillerinin içeriğini sınırlamıştır. Çünkü öncesinde her türlü şikâyetin gelebildiği ya da yerel kararın alınabildiği kadı mahkemelerinde sınırlama ile birlikte sicillere kaydedilen kararlar ve şikayetlerin içeri de sınırlanmıştır.

Klasik dönem Osmanlı hukukunda kanun yollarından olan temyiz, şer’î hukukta mahkemeler prensibi gereği tek dereceli idi. Hüküm verildikten sonra bazı hata veya deliller ortaya çıkarsa, ya da gıyabında hüküm verilen taraf sonradan gelirse ve def’-i davada bulunursa mahkeme tekrar edilebilirdi. Usulüne uygun verilen bir hükmü başka bir kadı bozamaz, kadı tarafından verilen bir karar başka bir kadıya götürülemez ve hukuka aykırı olmadığı müddetçe de bir üst mahkemeye götürülemezdi. Çünkü kadılar arasında hüküm verme bakımından bir hiyerarşi yoktu. Fakat 1840 tarihinden itibaren kurulmaya başlanan nizamiye mahkemelerinde şer’iyye mahkemelerinden farklı olarak farklı bir yapılanma ve muhakeme usulü söz konusu olmuştur. Bu mahkemelerin vazife sahası da şeriyye mahkemelerinden farklıydı. Nizamiye mahkemeleri, nahiye, kaza, sancak ve vilayet meclisleri olmak üzere dört dereceli idi. Bu mahkemeler hem sahalarına giren davalarda başlatma, hem de alt mahkemelerin istinâf (yeniden başlama) mercii olarak tesbit edilmiş, merkezde ki Meclis-i Vâlâ da bu mahkemelerin temyiz mercii olmuştur. Bu mahkemeler Mecellenin yanında ayrı usul kanunları uygulamıştır.

Bunlar o zamana kadar Osmanlı hukukunda rastlanmayan ama bu hukukun mantığına çok da aykırı düşmeyen kanun yolları getirmiştir. Bu kanun yolları sırasıyla şunlardır;

İtirâz; hukuk usulünde iki çeşit itiraz vardır. Birincisi, giyâbî hükümlere yapılan itiraz (itirâz ale’l-hükm), ikincisi kendisi de davaya katılma talebinde bulunmamış bir üçüncü şahsın hukukuna dokunan bir hükme itirazda bulunmasıdır (itirâzü’l-gayr)

İstinâf; bakılıp neticelendirilmiş bir davanın bir sebep gösterilmeksizin başka bir mahkemede yeniden görülmesidir.

49 T. Fendoğlu, a.g.m., s.730

18 Temyiz; mahkeme kararının, hukukî kuralla verilip verilmediği hususunu incelemedir.

İade-i muhâkeme; öldüğü iddiâ edilen bir kişinin hayatta olduğunun sonradan ortaya çıkması veya yeni bir delilin ortaya çıkması gibi durumlarda gidilebilecek yoldur.

Tashih-i karar; verilen temyiz mahkemesi kararlarının bir takım sebeplerin varlığı halinde aynı yerde tekrar incelenmesini sağlayan bir kanun yoludur.

Şikayet ani’l-hükkâm; hakimin karara hile, fesat katması ya da rüşvet alması gibi durumlarda hakimin bir üst mahkemeye şikayet edilmesi yoludur.

Redd-i hâkim; hakimin doğrudan ya da dolaylı olarak mâli menfaati bulunması, taraflardan birinin akrabası ya da hasmı olması gibi durumlarda hakimin reddedilmesidir.50

Şeriyye sicilleri ile ilgili asıl hukukî düzenlemeler ise 1874 yılından Sicillât-ı Şeriyye ve Zabt-ı Deâvî Cerideleri Hâkkında Talimatlar’da yapılmıştır. Bu talimata göre;

1) İstanbul’da ve taşerada bulunana bütün şer’î mahkemelerde mevcut olan sicillerin ilk sayfalarından başlayarak son sayfasına kadar sayfa numaraları konacaktır.

2) Şer’î mahkeme tarafından verilen her yazılı belgenin aslı mutlaka sicile kaydedilecek ve kaydedildiğine dair kaydeden kişinin özel mühürü bulanacaktır.

3) İhtiyaç halinde sicillere başvurulacağından yazılar okunaklı olacaktır. Sicil defterinde silinti ya da kazıntı olmayacak ve satır aralarına hiçbir şey ilave edilmeyecek eğer edilirse kadı tasdik edip mühürleyecektir.

4) Kayıtlar arasındaki aralıklar fazla olmayacak ve şahıslara verilen asılları ile sicildeki kayıtlar mutlaka karşılaştırma yapılacak, eğer sicilde eksik ya da fazla olursa suçlular cezalandırılacaktır.

5) Çürümüş olan siciller tamir edilecektir. Sicillerin korunması için mahkemelerde hukukî bir sandık bulundurulacak ve her akşam siciller bu sandığa bırakıldıktan sonra mühürlenecektir.51

50 E. B. Ekinci, Osmanlı Hukuku, İstanbul 2008, s. 390 vd.

19 Yine aynı yılda mahkemelerde kesin delil olacak şekilde şeriyye mahkemeleri tarafından ilam ve hüccetlerin nasıl düzenleneceğine dair Bilâ-Beyyine Mazmûnuyla Amel Ve Hüküm Caiz Olabilecek Surette Senedât-ı Şeriyyenin Tanzimine Dair Talimatlar yayınlanmıştır.52

F. 7749 NO’LU MALATYA ŞERİYYE SİCİLİNDE YER ALAN BELGE TÜRLERİ

7749 No’lı Malatya Şeriyye sicilinde çoğunlukla hüccetler olmak üzere şu tür belgeler mevcuttur:

1) Berat 2) Ferman 3) Hüccetler a)Nikâh Hüccetleri b)Boşanma Hüccetleri

c)Muhalaa (Rıza ile Boşanma ) d)Fesh-i Nikâh Hüccetleri e)Mehr Hüccetleri

f)Nafaka Hüccetleri g)İzin ve Yetki Hüccetleri h)Alım Satım Hüccetleri ı)Ferağ Hüccetleri i)Sulh Hüccetleri j)Vakfiye Hüccetleri 4) Terekeler

5) İ’lâmlar

51 A. Akgündüz, a.g.e., s.20.

52 A. Akgündüz, a.g.e., s.20.

20

21 II. BÖLÜM

7749 NO’LU MALATYA ŞERİYYE SİCİL DEFTERİ A. DEFTERİN TANITIMI

7749 no’lu Malatya Şeriyye Sicili H. 1309-1311, M. 1891-1894 yılları arasındaki kaydedilen belgeleri ihtiva etmektedir. Bu çalışmada sicilin bir bölümü olan 118-372 numaralı belgeler esas alınmıştır. Defter, Milli Kütüphaneden getirilmiş ve mikrofilmlerden transkript edilmiştir.

Defterde bulunan yer isimleri daha önce Malatya hakkında yazılan makale ya da kitaplara ve bölge insanlarının görüşlerine başvurularak oluşturulmuşlardır. Bunun dışında bazı yer isimler ve şahıs isimlerinde sesli harflerin telafuzunda farklılıklar olabilir. Defterin ilk sayfası mikrofilm çekimi esnasında parladığı için transkript edilememiştir.

174. maddede bir dava olmasına rağmen ve kadı tarafından hüküm verilmesine rağmen belgenin üstü çizilmiştir. Bu yüzden adı geçen madde transkript edilmemiştir.

294. ve 345. maddeler açılmasına rağmen maddelerin içine hiçbir hüküm yazılmamıştır.

Transkripsiyonda tamamen orijinal belge esas alınmıştır.

Belgenin aslında numara 162 iki defa arka arkaya verilmiştir. Biz daha sonra karışıklık olmaması için belgenin transkriptinde birinci olana 161 numarasını verdik.

Yine belgenin aslında sayfa numarası ya silik olduğundan ya da kadı tarafından kaydedilmediğinden sahife 131 verilmemiştir. Karışıklık olmasın diye biz veriyoruz.

Sahife 163’den sonra çalıştığımız bölüme kadar olan sayfalarda sayfa numarası verilmemiştir. Belgenin aslına sadık kalmak için 163’den sonra sayfa numarası vermedik.

22 Grafik 1: Şeriyye Sicilinde Yer alan Belgelerin Konuları Göre İstatistiği

Tablodan da anlaşılacağı üzere en çok rastlanan konular veraset ilâmları ve umumî vekaletlerdir. Fakat bu ilamlar bir hüküm vermekten ziyade bildirme niteliğindedir. Belgelerin milletlere, mahallere ve cinsiyetlere göre dağılımına ise tezimizin ilerleyen sayfalarında yer vereceğiz.

B. BELGE KONULARI İSTATİSTİĞİ

Benzer Belgeler