• Sonuç bulunamadı

1. TAKIM VE TAKIMA İLİŞKİN KAVRAMLAR

1.3. TAKIM DAYANIŞMASI

1.3.2. Takım Dayanışmasının Boyutları

Dayanışma, önceleri tekil bir kavram olarak ele alınmakla birlikte, güncel çalışmalar dayanışma kavramını çok boyutlu olarak dikkate almaktadır. Bir çok araştırmacı, dayanışma kavramının sosyal yönler ve göreve ilişkin yönler içeren çok boyutlu bir kavram olduğu konusunda hemfikirdir. Dayanışmanın sosyal yönü, bireyin bağlılık, tanınma, güvenlik, vb. grup katılımıyla tatmin olacak bireysel değişkenlere karşı olan ihtiyacına dayanır. Öte yandan, göreve ilişkin yönü grubun hedefleri ile ilişkilidir (Yu, 2005, s. 9).

Bayraktar (2017), Türkiye’de iş ortamında takım dayanışmasını incelemek ve bir model inşa etmek için nitel bir çalışma yürütmüş, ardından modeli deneysel olarak test eden nicel bir çalışma yapmıştır. İlk çalışma büyük bir bankada tam zamanlı çalışan 18 kişiden oluşan 3 odak grubunda gerçekleştirilmiş, Odak gruplarındaki katılımcılara kendi takımlarını düşünerek takım dayanışması kavramından ne anladıkları sorulmuş, alınan cevaplar bir liste halinde düzenlenmiş, anlamlı bulunmayanlar elenmiş, fikirler üç aşamada gruplanmış, Bireysel-Görev, Bireysel-Sosyal, Grup-Görev ve Grup-Sosyal olmak üzere mevcut literatürde (Widmeyer ve diğer., 1985) yer aldığı gibi dört boyuta indirgenmiştir. Ayrıca, beşinci bir boyut olarak normatif dayanışma boyutu eklenmiştir. İkinci aşamada, bankada çalışan 112 kişi arasında bir anket yapılmış, veriler çoklu regresyon analizine tabi tutulmuştur. Çalışma sonucunda, takım dayanışmasının çok boyutluluğu teyit edilmiş ve dayanışmanın görev-sosyal boyutlarının belirgin olduğu, buna karşın bireysel-grup boyutlarının belirgin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Beal ve diğer. (2003); Kozlowski ve Ilgen (2006), literatürde, takım dayanışmasının görev dayanışması ve sosyal dayanışma boyutlarından oluştuğu konusunda genel bir mutabakat olduğunu belirtir. Görev dayanışması, bir grubun takımın görevine veya hedefine yönelik paylaşılan bağlılığını veya çekimini ifade eder ve takım üyelerinin göreve olan bağlılığını ve göreve ilişkin bireysel çabalarını artırdığı düşünülür. Sosyal dayanışma, takımın üyelerinin takıma çekimini veya beğenisini yansıtır, bu da grup üyelerinin daha kolay iletişim kurmalarına ve çabalarını etkili bir şekilde koordine etmelerine olanak verir (Picazo ve diğer., 2015, s. 297).

Mullen ve Cooper (1994), dayanışmanın boyutlarının görev dayanışması, sosyal dayanışma ve grup gururu olmak üzere üç boyutta sınıflandırmıştır. Ancak, grup gururu, araştırmacılardan pek fazla ilgi görmemiş, üzerinde yapılan çalışmalar sadece spor takımları ile sınırlı kalmıştır. Sosyal dayanışma, gruba karşı hissedilen ortak bir sevme hissi veya çekim (Evans ve Jarvis, 1986), duygusal arkadaşlık bağları, grup üyeleri arasında yakınlık ve ilgi, diğerleri ile birlikte zaman geçirmekten hoşlanma (MacCoun, 1996), görev dayanışması ise takımın bir takım görevine veya hedefine çekimi veya ortak bağlılığı (Hackman, 1976), takımın iş ile ilgili ortak hedeflerini gerçekleştirmek için takım çabalarını koordine etme motivasyonu (MacCoun, 1996) olarak tanımlanır (Chiocchio ve Essiembre, 2009, s. 388).

Carron, Widmeyer ve Brawley (1985,1987) tarafından geliştirilen Grup Dayanışması Anketi’nde dayanışmanın iki bilişsel boyutunun spor takımlarında ölçümlenmesi amaçlanır. Birincisi, grup düzeyinde ölçümlenen üyelerin gruba yakınlığına, benzerliğine ve bağlılığına dair algıları ölçen grup entegrasyonu, ikincisi bireyin grup içinde hareket etmesine neden olan bireysel motivasyon algısını gösteren ve bireysel seviyede ölçümlenen bireyin gruba çekimidir. Bunun yanısıra, grup üyesinin algılarında iki ana yönelim daha bulunur. Bu yönelimler, takımın üyelerinin belirli amaçlara ulaşabilmesi için birlikte çalışma derecesini ifade eden görev dayanışması ve takım üyelerinin birbirlerini sevme ve sosyal ilişkilerde bulunma derecesini ifade eden sosyal dayanışmadır. Sonuç olarak, Grup

Dayanışması Ölçeği, spor takımlarında dört boyutu ölçer; grubun görevde bütünleşmesi, grubun sosyal bütünleşmesi, grubun görev çekiciliği, grubun sosyal çekiciliği. (Carron ve diğer., 2003, s. 476; Neil ve diğer., 2016, s. 99)

Carless ve Paola (2000), Carron, Widmeyer ve Brawley’in (1985) spor takımlarında uyguladığı grup dayanışması ölçeğini, iş takımlarına uyarlamışlar, geliştirdikleri ölçekte 3 boyutun anlamlılık taşıdığı sonucuna ulaşmışlardır; a) görev dayanışması; takımın iş görevine bağlı ve birlik olmasını, b) sosyal dayanışma; takım üyelerinin birlikte sosyalleşme derecesini, c) gruba karşı bireysel çekim; bireysel takım üyelerinin gruba çekim derecesini gösterir (Carless ve Paola, 2000, s. 83).

Huang (2009), ar-ge takımları için geliştirdiği takım dayanışma ölçeğinde kolektif düşünce ve sosyal bağlar boyutlarını kullanmıştır. Huang (2009), takım üyelerinin sosyal durumlarda bağlı olmalarına ilişkin algılarının yakın ilişki kurdukları, birlikte zaman harcadıkları, grup sorunlarını paylaştıkları ve karşılıklı problemlerini birbirlerine ilettikleri durumda geliştiğini, bu şekliyle sosyal bağlar boyutunun grup ile sosyal dayanışma boyutu olarak görülebileceğini ifade eder. Bunun yanısıra kolektif düşünceye sahip grup üyeleri, katkıda bulundukları büyük resmi dikkate alarak birbirleriyle özenli ilişkiler kurar, belli bir durumda diğer takım üyeleri ile eylemlerinin bütünleşmesi ve koordine olması yönünde hareket eder, diğer takım üyeleri ile karşılıklı etkileşimlerini dikkate alır ve karşılıklı çaba ve eylemlerini bir bütün olarak kolektif görevler olarak algılarlar. Bu yönüyle, kolektif düşünce grup üyelerinin grup görevine bağlı olmaları ile eşleştirilebilir (Huang, 2009, s. 795).

Cartwright ve Zander’e (1968) göre, takım dayanışması, takım üyelerinin takıma karşı tutumlarını ve takımın sonuçları ve hedefleri ile uyumlu olma motivasyonlarını etkilediği için önemlidir. Bununla birlikte, örgütsel bağlamlarda, takım performansının iyileştirilmesinin, Carless ve Paola’nın (2000) belirttiği gibi takım üyelerinin birbirini sevmesinden ziyade, etkili bir örgüt kültürü ve göreve odaklanma gibi normlardan kaynaklanması daha muhtemeldir. Mullen ve Copper’a (1994) göre, bu bakış açısıyla görev dayanışması sosyal dayanışmadan ayrılmalıdır (Aubke, 2014, s. 4).

Hirunyawipada, Paswan ve Blankson (2015), A.B.D.’de ileri teknoloji sektöründe çok fonksiyonlu takımlar üzerinde yaptıkları araştırmada, Carless ve Paola’nın (2000) iş takımları üzerinde yaptıkları araştırmada kullandıkları sosyal dayanışma ve görev dayanışması boyutlarını kullanmışlardır. Bu tez çalışmasında da takım dayanışması, görev dayanışması ve sosyal dayanışma olmak üzere iki boyutlu olarak değerlendirilmiştir. Aşağıda, araştırma modeline dahil edilen takım dayanışmasının iki boyutu kısaca açıklanmıştır.

1.3.2.1. Görev Dayanışması

Hackman, Brousseau & Weiss’a (1976) göre, görev dayanışması, bir grubun belirli bir göreve bağlılığı nedeniyle ilgili gruba çekimini ifade eder (Bergiel, 2006, s. 11). Raven ve Rietsema’ya (1957) göre, bir grup yüksek görev dayanışmasına sahip olduğunda, grup üyeleri öncelikli olarak grubun görevleri ile yoğun bir şekilde ilgilendikleri için birlikte kalırlar. Üyeler, grubun görevleri ile özdeşleştiğinde ve görevleri kendileri açısından ödüllendirici ve değerli bulduklarında, görev dayanışması artar. Grubun hedefleri ve ilgili görevlerin açıkça tanımlanması görev dayanışmasının artmasını sağlar (Lu, 2015, s. 60).

1.3.2.2. Sosyal Dayanışma

Harrison ve diğerlerine (2002) ve O’Reilly ve diğerlerine (1989) göre, insanlar genellikle benzerleriyle çalışmayı tercih eder. Carless ve De Paola (2000), grup içinde sosyal ilişkileri geliştirme ve sürdürme motivasyonunu sosyal dayanışma olarak adlandırır. Nakata ve Im’a (2010) göre, kişilerarası bağlar ve dayanışma, ekip üyeleri arasındaki alışverişi kolaylaştırabilir ve fonksiyonel entegrasyonu teşvik edebilir (Hirunyawipada ve diğer., 2015, s. 857).

Tziner (1982), sosyal dayanışmayı, grubun ana üyeliğinin gruptaki üyelerden duygusal tatmin elde etmeye odaklandığı sosyo-duygusal temelde birlik olarak

tanımlar. Levin’e (1992) göre, sosyal dayanışma, üyelerin bir gruba dahil olmaları hakkında ne hissettikleri, diğer bireylerle nasıl etkileşim ve ilişki kurdukları ve grup iklimi ve birlikte çalışma hakkında nasıl hissettikleri gibi duygusal konuları içerir (Bergiel, 2006, s. 11). Aiken (1992), sosyal dayanışmayı, grup bireylerinin birbirlerini sevmeleri ve etkileşim kurmak istemeleri nedeniyle grup bünyesinde kalmak istemeleri olarak tanımlar. Lu (2015), bireylerin birbirlerini sevmelerinin benzerlikten kaynaklandığını, dolayısıyla diğer koşullar eşit olmak kaydıyla, benzer üyelerin oluşturduğu grupların sosyal dayanışmasının daha yüksek olduğunu belirtir. Widmeyer ve diğerlerine (1985) göre, sosyal dayanışma grup içinde sosyal ilişki geliştirme ve muhafaza etmeye yönelik genel bir eğilim ve motivasyondur (Carless ve Paola, 2000, s. 84)